• kendisi neden ateist oldugunu kendi agzindan soyle aciklar;

    vicdani sebeplerle ben bir ateistim. -vicdani sebeplerle. cunku ben bir yaraticiyi onun yarattiklarindan taniyabileceginizi dusunurum. ve bu dunya bana o kadar acilarla dolu gozukuyor ki, onu bu haliyle bir yaratan olmasindansa bir yaratan olmamasini dusunmeyi yeglerim.

    ikinci dunya savasini bizzat deneyimleyen, ve insanoglunun nasil kolayca cigirindan cikip vahsetin sinirlarini zorlayabildigini, mantiktan mantik disiliga kolayca gecebildigini, siddet, sistematik tecavuz, iskence ve katliam gibi seyleri nasil robotik bir duzene baglayabildigini gordugu icin beyni isyan eder. bu sebepledir ki lem ustanin butun kitaplarinda derin bir karamsarlik vardir. bu karamsarligi sarkastik ve ironi dolu bir uslubun arkasina saklar.

    cunku uygar gibi gozuken bir dunyanin ve milyarlarca insanin tek bir kivilcimla o uygarligi, uygar davranislari terk edip en ilkel vahsi kabilelere donustugunu gormustur ve insanogluna asla guvenmemek gerektigini en aci sekilde ogrenmistir. olene kadar insanlara bir daha asla guvenmez lem usta.

    o yuzden yeri ayridir, o yuzden zamanlar ustudur, o yuzden ustadir.
  • 12 eylül 1921 - 27 mart 2006.
    stanislaw lem, uzun bir hastalık sürecinden sonra bugün krakow'da vefat etti. ölüm haberini a.p.'ye ileten wojciech zemek, daha fazla detay ya da ölüm nedenini vermedi, sadece lem'in ilerlemiş yaşını vurguladı.
    http://www.usatoday.com/…lem-obit_x.htm?poe=lifisva http://en.wikipedia.org/wiki/stanislaw_lem

    hepimizin başı sağolsun...

    hem bizim, hem de ijon tichy'nin.

    "etik nedenlerden dolayı bir ateistim - etik nedenlerden dolayı.
    bir yaratıcıyı, yaratısından tanıyacağınız görüşünü savunanlardanım, ve dünya bana öyle acı
    verici bir şekilde birleştirilmiş gibi geliyor ki, onun birisi tarafından kasıtlı bir
    şekilde yaratıldığını düşünmektense, herhangi biri tarafından yaratılmadığını düşünmeyi
    yeğlerim."
  • stanis law lem dogu blogunun bilimkurgu yazarlarindan oldugundandir, ana akim bk yazarlari kadar eserleri yayinlanmamistir.
    bunun etkisi turkiyede de gorulmus uzun bir sure eserleri pek bulunamamistir. fakat okunduktan sonra bilimkurguda ozgun bir yeri olmasi gerektigi anlasilir. cunku bilimkurgu sadece bilimin oykulestirilmesi degildir. ayni zamanda sorulmasi gereken sorular ve bilimin sorgulanmasi demektir. stanislaw lem de zaten bunu yapmaktadir. okunurken kitaplarinin yazim tarihleri dikkate alinmalidir. o dogu blogunun soguk savas zamanindaki bir bilimadamidir. sirf bu acidan bile en azindan dikkate alinmayi hakkeder. kitaplarinda asagidaki temalar ise egemendir denebilir;

    1) genelinde soguk savasin etkisi gorulur. tabi ki de sovyetlerden ve abd den bahsetmez ama genelde her hangi bir guc dengesi nukleer silahlarla tasvir edilir. herhangi bir uzay gemisinin en ciddi gucu nukleer enerjidir. ve bu kaynaktan buyulu gibi soz edilir ve bu guc herseyin arkasindadir. silah olarak atom bombasina ise cok fazla vurgu yapilir. hem yenilmezde, hem de aden de insanlarin en cok merak etiigi sey karsi tarafin atom bombasina sahip olup olmadigidir. tum bu nedenlerden dolayi lem in soguk savastan, ve atom bombasinin yarattigi gerginliten etkilendigini soylemek yanlis olmaz.

    2) lem modernizm doneminde bilim herseyi cozer gorusu ile yogruldugundan hep bu dusunce ile savasir. solarisde ve yenilmezde insanlar gezengenleri aslinda yenemeyecegimiz hatta anlayamayacagimiz seyler de var oldugnu kabul ederek terkeder. su anda cok sik karsilasilan postmodern bir yaklasim da olsa o donemin guclu modernizm akimlarinda istisnai bir yaklasimdir.

    3) uzay gemilerinde calisanlar arasinda tam anlamiyla birozellesmevardir. her zaman bir kimyager, biyolog, astrofizikçi, matematikçi vs. vardir. bu bilimadamlari kendi alanlari disinda bir sey bilmezler. bu da o zamanin bilim adamlarina ozgudur. su anda tum astronotlar ve bilimadamlari kendi alanlari disindaki alanlarda da bilgi sahibidir. bu acidan da bu ozellesme kitaplarinda bir klişedir.

    4) cok ciddi ontolojik ve epistomolojik acilimlara sahiptir. hatta solarisde bilim kurgu ogeleri felsefi sorularin gerisinde kalir. bilim kurguyu felsefi temelleri tartismak icin kullandigi bir fon olarak gormek sasirtici olmamalidir.

    5) evrim teorisini cok sever. evrime gore aciklamalar sikca karsilasabilecek birseydir. aden ve yenilmez sadece evrim teorisinin baska canlilar uzerine kuruldugu gezegenlerdir. ustune usluk yenilmez de geri evrim teorisini ortaya atar.

    ve butun bunlarin yaninda sorusturma ve yıldizlardan donusadli kitaplari bazi farkliliklar gosterir. sorusturma determinizmin, yildizlardan donus modernlesmenin ve bir anlamda tuketim toplumunun elestirisi olarak digerlerinden ayrilir.
  • tip egitimi almi$, 2. dunya sava$ini ya$ami$ polonyali bilim kurgu yazari.

    "yil 2035.." diye baslayip, hikayesine iki tane de robot koyarak bilim kurgu yazdigini sanan, kelime ba$ina para aldigindan kitabini tasvirlerle dolduran bilim kurguculardan degildir. her bir paragrafinda onlarca fikir bulabilir yeni beyin hucreleri uretebilirsiniz. her bilim kurgucu gibi o da gelecek ile ilgilenir ama yazdiklarini yakin gelecekle sinirlamaz. hayal gucu ve alt yapisi 26. yuzyila kadar inmekle kalmaz, o donemin olusmus felsefesine/dinine elestri bile getirebilir. (okuyunuz: yildiz guncesi 20 ve 21. yolculuklar). genelde hikayeyi hep ayni karakterin (bkz: ijon tichy) agziyla annatmasi yazdiklarina 21. yuzyil insaninin (bkz: 21st century schizoid man) gozunden psikolojik bir derinlik katar. yazdiklariyla karamsar tablolar cizdigi zamanlarda bile ince bir mizah anlayisi gozden kacmaz.

    kitaplarini lehce yazar, ileti$im yayinlarindan cikanlar ingilizce cevirilerinden cevirilmesine ragmen $imdiye kadar gordugum en iyi cevirilerdendir ayni zamanda.

    yazdiklari matrix filminin yapimcilarindan tutun, 3d gozluklerin temelini atan mitli bilim adamlarina kadar bir cok insana ilham vermi$tir. hatta hakkinda ozel bir $ey okumamama ragmen futurama serisinin de ijon tichy'nin galaksiler arasi yolculuklarinindan epey bi etkilenilerek ortaya ciktigini savunabilirim.

    emin degilim ama, bu saclari kirla$mi$ amcanin hala hayatta olmasi gerekior. en azindan bi kac sene oncesine kadar polonyanin bir banliyosunde elektriksiz dolayisiyla teknolojisiz ya$iyor ve tum yazdiklarini reddediyordu. bu yuzden bunadigina dair soylentiler bile vardi.
  • love and tensor algebra

    come let us hasten to a higher plane,
    where dyads tread the fairy fields of venn,
    their indices bedecked from one to n
    commingled in an endless markov chain

    come, every frustrum longs to be a cone,
    and every vector dreams of matrices.
    hark to the gentle gradient of the breeze
    it whispers of a more ergodic zone.

    in riemann, hilbert or in banach space
    let superscripts and subscripts go their ways
    our asymptotes no longer out of phase
    we shall encounter, counting face to face.

    i'll grant thee random access to my heart
    thou'lt tell me all the constants of thy love
    and so we two shall all love's lemmas prove
    and in our bound partition never part.

    for what did cauchy know or christoffel,
    or fourier or any boole or euler
    wielding their compasses, their planes and rulers
    of thy supernal sinusoidal spell?

    cancel me not--for what then shall remain?
    abscissas, some mantissas, modules, modes
    a root or two, a torus and a node
    the inverse of my verse, a null domain.

    ellipse of bliss, converge, o lips divine
    the product of our scalars is defined
    cyberiad draws nigh and the skew mind
    cuts capers like a happy haversine

    i see the eigenvalue in thine eye
    i hear the tender tensor in thy sigh
    bernoullli would have been content to die
    had he but known such a cos(2pi).

    (the cyberiad kitabindan alinti bir robot siiri (bkz: bunu yazan insan olamaz), ceviri michael kandel.)
  • "felsefik" (bkz: bilimkurgu) yazari.
    (bkz: solaris) en unlu eseridir.
  • polonyali yazar,doktor,filozof ve bilimkurgu analisti. dusunceme gore yeryuzunde varolan butun kitaplar icinde lem in kitaplarinin yeri ayridir.her kitabi,her satiri insani bir dusunce okyanusuna baliklama daldirir.yazar ayni zamanda ironi ustasidir,cogu kitabina kahkahalarla gulebilirsiniz ama bu ironi aslinda derin bir ofke barindirir.lem insanliga olan inancini kaybetmis biridir.kitaplarinda insanlar en acimasiz,en kotu ve vahsi varliklardir, hatta bir insan icin en tehlikeli seyin yine kendisi oldugundan bahseder.ikinci dunya savasinin butun acilarini yasamis biri olarak pekte haksiz sayilmaz.insanlarin nasil birbirlerini acimadan oldurebilecegini ve zulmedebilecegini gormus,kendi yarattigi ironi dolu hikayeleriyle isyanini dillendirmistir.ozellikle yildiz guncesi ve kuvette bulunan gunce kitaplari yazarin basyapitlari olmakla birlikte edebiyat dunyasinda esine zor rastlanir kitaplardir.
  • kelimeleri öyle ustaca kullanır, öyle büyük bir hayal gücüne sahiptir ki, onu okuduğumda 'niye boşuna uğraşıyorum ki' demeden edemem. hele maske diye bir öyküsü vardır ki, dünyanın en güzel öykülerinden biridir..
  • bilimkurguyu, saygıdeğer bir edebiyat düzeyine çıkartan unutulmaz yazar ve düşünür. şahsen en sevdiğim yazarlardan da biri olur lem. onu okumak sadece bilimkurgu okumak değildir. onu okumak, ahlakı, siyaseti, dinleri ve uygarlığı da sorgulamak demektir. bir röportajında eserlerinin bilimkurgu kategorisine sokulmasını eleştirmiş ve bilimkurguyu, felsefi sorgulamaları için sadece bir dekor olarak kullandığını belirtmiştir. haklıdır da. öte yandan kendisine dair ilginç bir bilgi de vermek isterim:

    lem bir dönem otomobil tamirciliği ve elektrik teknisyenliği yapmıştır. tanınmış bir yazar olduktan sonra, otomobil tamirciliği ve elektrik teknisyenliği deneyimini bazı romanlarında kullandığını açıklamıştır. mesela kurguladığı bazı uzay gemilerinin teknik aksamını yazarken, aslında tamir ettiği otomobillerin güç aktarma sistemlerini yazdığını gülerek açıklamıştır. aynı şekilde bazı romanlarındaki nükleer enerji betimlemeleri, gerçekte lem’in çok iyi bildiği alternatif ya da doğrudan elektrik akım tablolarından ibarettir.
  • eskiden kitabevlerini dolasirken bir bakardik, lem'in kitaplarini fantastik edebiyat rafina koymuslar. gidip uyarirdik calisanlari, bu kitaplar fantastik degil bilim kurgu, dogru rafa koyalim lutfen diye. kizardik, soylenirdik aramizda. simdi o soylendigimiz gunleri ozler olduk. artik kitapcilara girdigimizde rafini duzelttirecegimiz stanislaw lem kitaplari yok cunku. iletisim yayinlari, serinin basimini durdurdu sanirim. baska bir yayinevi de basmiyor. eksik kitaplarimizi tamamlamak icin sahaf dolasiyoruz ama ankara'da sahaf sayisi da pek ic acici degil.
hesabın var mı? giriş yap