• hak etmektedirler. bak öyle bir firmada çalışıyorum ki:

    - insanlar bardaklarının fotoğrafını paylaşarak yarışıyor
    - benim ürünümü pahalı, lüks buluyor; inadına yine geliyor
    - logomun markamın olduğu kupaya saçma bir para veriyor
    - 15 20 kişilik sırayı oflamadan poflamadan bekliyor

    vallahi benim çalışanı olduğum firmanın ürünü/hizmeti bu kadar itibar görse bırak özgüveni, tipini beğenmediğime servis yapmam.
  • görünüşte cidden var olan özgüven. içyüzünü bilemeyeceğim tabi, özlük haklarını ve çalışma koşullarını gerçekten orda çalışmış birine sormak gerekiyor. benim farklı şehirlerde ve farklı şubelerde rastladığım çalışanlarının geneli güleryüzlü, serinkanlı, laf atınca sohbet edebilen ve işini görece olarak iyi yapan tiplerdi. özgüveni millet olarak "fırlamalık, patavatsızlık" şeklinde götümüzden anladığımız için önceki saydıklarım pek tabi bazılarına garip gelebilir.

    öte yandan bazı "özgüvensiz" müşterilerin de ingilizce bir adı olan içecekleri tam telaffuz edemeyince şekilden şekilde girmelerine gerek yok. türkçesi olan şeyi zaten benim de yaptığım gibi "orta boy" vb deyiniz, frappucino gibi alternatifi olmayan içecekleri de söyleyebildğiniz kadar söylersiniz, daha kimseyle alay edildiğini görmedim. hatta kadıköy rıhtımdaki şubede bizzat "üst katta nargile var mı" diye soran benim başörtülü bacıma kasiyer kızın gayet kibar bir şekilde hayır teyzecim vb vb şeklinde açıklama yaptığına da şahit oldum. çalışanların özgüveni sizin özgüvensizliğiniz olmasın yani.

    starbucks'a gidenlere de "zengin - macbook'lu, elit" tipler demeyin kalbinizi kırarım. kapıdan girerken macbook'tan barkod okutmuyorsun, ayrıca kahveye verdiğin para kahve dünyası vb gibi muadilleriyle aynı. üstelik yine çalışanların "cool"luğundan türk işletmeleri gibi yarım saatte bir sipariş verme zorunluluğunuz yok, bir kahveyle bütün gün rahat koltuklarında oturup bilgisayarınızla işinizi görebilirsiniz. kasmayın yani, altı üstü kahve dükkanı.
  • starbucks'ın türkiye'de yarattığı algının bir sonucu olarak müşterilerin yabancı dil seviyesini tespit etme yetkilerinden kaynaklanan bir özgüvendir. kahve mi içiyoruz toefl'a mı giriyoruz belli değil. "ben senin balkabağı aromalı kahvene taktığın lakabı bilmek zorunda mıyım?" diye sormak istesem de, her defasında mini bir quiz ile ingilizceme ingilizce katmaktayım.
  • ne yapacaklardi anlamadim?
    senin egon az biraz daha semirsin diye ezik ezik mi hizmet edeceklerdi?

    adamlarin dertlendigi seye bak yahu.
    gayet de isini bilen, musteriyle diyalogda basarili, mutlu gorunen insanlar.
    rahatsiz eden ne?
  • kendine güven değildir, içinde bulunduğu gruba duyduğu güvendir. grup ne kadar güçlüyse çalışanlarıda okadar güçlüdür. (ekonomik, uluslararası prestij vs vs) bi karşılaştırın bakalım mahallenizin çay ocağı çalışanıyla. ne sonuçlar elde ediceksiniz.
  • bitaneee amerikanoo lütfen, sıcaak, toll olsun. hayırrrr yumuşatılmış istememm ben sert seviyoruum. acı olsunnn.
  • 10 tl ye 1500 hava satan çalışandır.
  • müslüman mahallesinde salyangoz satıyorlar yeaaa türkiyedesin türkçe konuş ne o gırande dabıl mabıl
  • sorun starbucks'ta çalışanların sahip olduğu özgüven değil bizdeki aşağılık kompleksi.
  • haklı bir özgüvendir. hele ki bir süre sonra oranın demirbaşı haline geldiğinde kahve makinesinden bir farkın kalmıyor.
hesabın var mı? giriş yap