• orjinal kutusundan çoğu campaign setting'e taş çıkaran çokluk ve nitelikte anlatım bulunduran bir kitap çıkar. hatta bu kitap(çık) o kadar iyidir ki, sonradan wizards of the coast'un çıkardığı starcraft settinginde bile bu kitaba referanslar vardır. bütün ırkların tek tek hikayeleri, kahramanları, geçmişleri anlatılır. örneğin çoğu kişi bilmezki terran'lar gerçektende dünyadan geldikleri için latince dünya demek olan terra kelimesinden türetilen bir isimle adlandırılmışlardır. veya bilinmikezi xel naga yani yaratıcılar ilk olarak protossları yaratmış fakat üstün ırkı yaratamadıklarını düşündüklerinden zergleri yaratmışlardır. altyapısıyla, hikayeleriyle kutu tasarımıyla battle net 'iyle westwood'un bin tane atmık rtssinden fersah fersah üstün olan bir oyundur. bu oyunu ordan buradan arak, hikayesi kötü olarak yorumlamak cehaletin önde gelen göstergelerindendir. oyunu zevksiz olarak nitelemek ise oyuna yeteri kadar oynayacak değeri vermemekten gelir.
  • koreliler'in ata sporudur.
  • starcraft'ın tarihi, xel'naga worldshiplerinin aiur yörüngesine girmesiyle başladı. zaman çok, çok eskiydi. xel'naga'nın dikkatini, bu bataklık gezegende yaşayan, psionic özelliklere sahip, yarı zeki bir sürüngen ırkı çekmişti. bu, ilk protoss'tu.
    xel'naga, evriminin ilk evrelerindeki bu ırkı aldı, yüzlerce yılda, her özelliğini güçlendirerek, saf, mükemmel forma sahip bir ırk yarattı, ilkdoğanları, protoss'u. protoss mükemmel savaşçılar olarak yaratılmışdı, güçlü, özgür, yetenekli... bu ırkın her üyesi, xel'naga'nın kendisiyle karşılaştırılabilecek güçte bir beyne sahipti. fakat xel'naga protoss'u yaratırken bir hata yapmıştı, protoss fazla özgürdü, sonunda xel'naga'nın tanrılığını tanımayacak kadar özgür.
    ve protoss yaratıcılarına saldırdı, daha xel'naga'nın tüm planları gerçekleşmeden. xel'naga hazırlıksız yakalanmıştı, güçsüz kaldılar ve kaçtılar.
    protoss bu kaçıştan sonra bir iç savaşa sürüklendi, kabileler arasında kan davaları çıktı, ilkel silahlarla savaştılar, ne için savaştıklarını unutana kadar. bu dönem, daha sonra shelak tarihçileri tarafından the aeon of strife olarak adlandırıldı, ve khas adında bir bilge savaşan kabilelerin arasından yükselip, xel'naga'nın onlara bıraktığı sırları tekrar keşfedinceye kadar, bu öldürme devam edip gitti.
    khas aeon of strife'nin sonunu getirdi, khala'yı ve law of stewardship'i düzenledi. ama asker kastını oluşturmak üzere seçilen kabilelerden, yani templardan bazıları, khala'ya teslim olup, özgürlüklerini bırakmaya isteksizdi, kaçtılar ve saklandılar, sınırlamayı reddettikleri güçleri büyük yıkım getirdi, savaş aiur'un düzlüklerine geri döndü. judicatorlar, khas'ın liderliğindeki conclave, templar'ın lideri adun'dan, bu kaçakları yok etmesini istedi. adun eski dostlarını öldürmeyi reddetti, onları sakladı, fakat conclave tarafından keşfedildiler. khas onları açıkça yok edip, adun'u öldürmenin, onların saflarına daha fazla protoss'un katılıp, bu güne kadar ayakta tuttuklarının çökmesine sebep olacağını gördü. dark templar, eski bir xel'naga gemisi ile sürgüne gönderildiler ve adun, şüpheli bir biçimde kayboldu, ama adı unutulmadı, ve hem templar, hem dark templar arasında saygıyla, bir kahraman olarak anıldı.
    yaralı, yenik xel'naga, zerus adlı, volkanik bir gezegene çekildi. burada yaşayan böcek benzeri, asalak bir ırkı kullanarak, protossta yaptıkları hatayı tekrarlamamak için tek bir akla sahip bir ırk olan zerg'i ve onların yöneticisi olarak da overmind'i yarattı. overmind, kısa süre içinde xel'naga'nın tahmin ettiği ve amaçladığının çok üstünde güç kazandı, ve zerg'i eski sahiplerinin üzerine çevirdi. xel'naga'nın herşeyi yok edildi. swarm, zerus'tan ayrıldı ve overmind'in xel'naga'dan öğrendiği lardeşlerini, protoss'u bulmak için koprulu sector'a doğru yola çıktı.
    dünya, 22. yüzyılda çok değişik bir yer haline gelmişti. cybernetic organlar, genetik olarak güçlendirilmiş insanlar oldukça fazlaydı. bu teknolojik "ucubeler" ve insan soyunun mevcut "hatalı üretimleri"'nin sınırsız çoğalmaları normal insanı paniğe sürükledi, bu korkuyu kullanan fanatik gruplar dünya yönetiminde söz sahibi oldu ve upl (united powers league) kuruldu. bu birliğin ilk icraatı büyük temizliği başlatmak oldu, psionc güçleri olanlar, özürlüler, vücutları gen ve cybernetic teknolojiyle değiştirilmiş olanlar hapsedildi ya da öldürüldü. doran routhe adlı bir bilim adamı, bu insanlardan 40000 tanesini, insanlığın ilk uzay kolonizasyon denemesi olarak dört büyük uzay gemisine yükledi ve ilkel sub-warp motorları kullanarak uzak bir sisteme yolladı. fakat dondurulmuş 40000 kişiyi taıyan bu 4 büyük uzay gemisini kontrol eden bilgisayar atlas, yolda bir arızaya uğradı, tüm yön bilgisi silindi ve gemiler koprulu sector'a yöneldi, evrenin yaşanabilir gezegegenler yönünden en zengin bölgesine. burada gemilerin ikisi umoja, biri tarsonis, biri de moria diye adlandırılan gezegenlere indi, umojanın denizlerine inen biri dışında tümü dondorolmuş yolcularını sağlıklı bir biçimde serbest bıraktı. burada, galaksinin bir köşesinde, dünyadan habersiz bu sürgünler yeni bir insan uygarlığının temellerini attılar.
  • son oynayalı uzun yıllar olduğundan tüm detaylarıyla anımsayamıyorum. ancak ırklar arasında ezici bir üstünlük yoktu. buna rağmen oyuncunun seçtiği ırkın özelliklerini iyi tanıması, oyun kabiliyeti ve hamle yeteneğiyle öne çıkarabileceği, avantaj sağlayabileceği bir ortam yaratmaktaydı.

    düz bir bakış açısıyla oynaması en kolay ırk terran;
    nispeten daha karışık, ancak daha efektif ve genellikle tercih edilen ırk protoss;
    en karışık, yayılması, gelişmesi en zor, ancak tüm özellikleri doğru ve zekice kullanıldığında en müthiş ırk zerg'di.

    futbol sistemiyle düşünmek gerekirse;

    terran 4-4-2
    protoss 4-3-3
    zerg 3-5-2'ydi.

    mesela terran'ın battlecruiser'ı hiçbir şeye denk düşmezdi. ancak diyelim ki 5 tanesini yanyana dizdiniz ve saldırmaya gidiyorsunuz, eğer çok dikkatli olmazsanız, protoss'un (adını hatırlayamıyorum) ufacık tefecik bir elemanı, gönderdiği yıldırımlarla bunların alayını telef edebilirdi (sotw hatırlattı, bu da high templar'dı).

    protoss'un oyunu çift yönlü oynayan misillerinden, görünmez dedektörlerine, dark templar'dan zeplinine kadar çok enteresan birimleri vardı. havadan da yerden de etkili, çabuk gelişebilen bir ırk iken, tek olumsuz tarafı ırka mensup her şeyin enerjisinin çabuk tükenmesiydi. yani zayıf olmasıydı.

    zerg, teknolojisi çok yüksek bu insan ve robot ırklarına karşı doğal kalmış, kirlenmemiş tek ırktı. mutasyona uğramış olmalarını saymazsak tabii. bir yumurtadan iki yaratık çıkarmasından, hem saldırı yapabilen hem kargo taşıyabilen hem de dedektör görevi gören elemanlarına kadar bambaşka bir heyecandı. ultralisk gibi çevik koruyuculara sahipti. yerin altına gizlenip keskin kol ve bacaklarıyla toprak altından düşmanı bir anda manyak eden birimleri mevcuttu. yayılması, kullanması zordu ama en zor ölen birimlere sahipti.

    az önce de belirttiğim gibi özelliklerini, getirisini götürüsünü tam olarak bildikten sonra her ırkın kendine göre avantajları, dezavantajları vardı. bu bağlamda oynamaktan en çok zevk aldığım ırk zerg, en çok güvendiğim ırk protoss, en kolay kazandığım ırk da terran'dı.

    artık çok kişi tarafından biliniyor olduğuna eminim ama, o dönemlerde çevremde bunu hiç kimse denememiş olduğundan, en azından hiç kimseden görmediğim için benim keşfim sayılabilecek bir özellik, haritayı açmak, düşmanı kolay takip etmek için birebirdi. zerg'in scorpion'uydu yanlış hatırlamıyorsam, düşmana zehir atan yaratık (defiler'mış). ben bunlardan bir iki tane çıkarır ve daha önceden tesadüfen yaptığım üzere, haritada uçan kuşlara zehri verirdim. bu kuşlar da haritayı dolaştıkça düşmanları hiçbir risk olmadan izlerdim ve kimse farkına bile varmazdı. basit ve etkili bir yöntemdi. zira multiplayer sırasında kimse "ya kuşa bak ne güzel uçuyo' şuna bi' tıklayayım" diyecek kadar geniş olamazdı.

    şurası bir gerçek ki, karakter çeşitliliği açısından döneminin eşsiz oyunuydu.
  • 19 yıldır (zaman zaman ayrı kalsam da) oynadığım oyun.

    şöyle ki; orta okulda yüzümde tüy bitmemişken okuldan eve gelir annemin yaptığı süt ve kurabiyeyi yerken bu oyunu oynardım. lisede arkadaşlarla okulu kırıp internet kafede bu oyunu oynardık. üniversitede bu oyunu oynamaktan sabahlayıp ders kaçırırdım. kız arkadaşımla buluşmalarımıza (ki şuan eşimdir kendisi) bu oyunu oynamaktan dolayı geç kalırdım. askerlik yaparken nöbette kafamın derinliklerinde bu oyunu oynardım. şirket bilgisayarıma it'deki elemanı kafalayıp bu yüklettim ve bulduğum her fırsatta oynardım / oynarım. şu sıralar ise bebeğimizi uyuttuktan ve tüm işlerimizi ve toparlamalarımızı yapmanın ardından imkan dahilinde oynuyorum.

    vay be...

    (bkz: gözümde canlanır koskoca mazi)
  • gelmish gecmish en iyi rts.
  • "liseyi bitirdim. oynuyordum. universite bitti hala oynuyorum. cocuklarima da oynatacagim" --lhurgoyf
  • iyi oynuyorum sanırdım ben bu oyunu.. taa ki 1,5 yıl önce elin japonu mouse'u elime verene kadar.. daha kampı kuramadan nerden çıkardı getirdi de o kadar adamı ağzıma sıçtı diye hala düşünür dururum.. o günden beri fazla konuşmuyorum oyun hakkında, hobi olarak oynuyorum..
  • starcraft'ın muhteşemliğinin en büyük ispatları şu iki gerçektir:
    1- çoğu oyun, özellikle her şeyinin görülüp bitirilmesi oldujkça kısa olan rtsler, bir yılda silinip giderken, starcraft, beş yıldır oyuncu kitlesini korumuştur, eğer sc2 çıkıp daha iyi olmazsa bir beş yıl daha koruyacaktır.
    2- hiçbir bilgisayar oyunu, hiçbir toplumda, starcraft'ın güney kore'de yakaladığı populariteyi (ki futbolu geçmiştir bu, slayers_boxer vs garimto gibi bir maç, güney kore-türkiye dünya kupası 3.lük maçından daha fazla seyirci toplamaktadır) yakalayamamıştır. (adamlarda, bizdeki lig tv hesabı starcraft tv mevcut.) hiçbir bilgisayar oyunu, "spor" kabul edilmemiştir (ki güney kore, starcraft'ı spor kabul etti.)
  • ırklar arasında dengesizlik oluduğu iddia edilen, zamanının en dengeli oyunu ve hatta belki de tüm rts'ler arasındaki en dengeli oyun.

    - marine vs zealot için öncelikle bire bir karşılaştırdığımızda 1 marine 50 mineral ve 1 supply olmasına karşın 1 zealot 100 mineral ve 2 supply etmektedir.

    zealotlar'ı bu şekilde https://www.youtube.com/watch?v=niexs1bc8dw karşılamak yerine

    https://www.youtube.com/watch?v=co7oth2w3mu
    https://www.youtube.com/watch?v=niexs1bc8dw
    gibi stratejiler yapabilirsiniz.

    - carrier vs battlecruiser için ise battlecruiserlar'ın yanına bir science vessel alıp emp shock ile carrierlar'ın shieldlarını yok ederseniz pek avantajlı olabilirsiniz.

    -dark templar ve observer gibi cloaked birimler için ise terranların detect yapabilecek birimler(science vessel), binaları(missile turret) ve hatta teknolojileri (command center'a eklenmiş comsat station) vardır. bunları da efektif kullanarak cloked birimlerle başa çıkabilirsiniz.

    -10 marine vs 2 zealot durumu için de benzer şekilde şu videoya bakabiliriz:
    (her ne kadar starcraft 2 den bir video olsa da aynısı broodwar için de geçerli kanımca)

    https://www.youtube.com/watch?v=g53wnsjc9nw

    -probe vs scv olarak içileri karşılaştırdığımızda ise probe'ların 20/20 40 health'i olmasına karşın scv'lerin 50 health'i vardır ayrıca dps olarak da scv 7.936 iken, probe'lar 5.411 dir ki bu şekilde protossların shield regenaration'una karşı koyabilsinler. ayrıca evet probe'lar bina yapılırken binanın başında durmazlar (çünkü hikaye olarak düşündüğümüzde binayı yapmazlar warp ederler) ama bina yapabilecekleri yerler terran'lara göre kısıtlıdır; pylon'ların enerji verebileceği alanlara bina yapabilirler. bunu da taktik olarak kullanabilirsiniz: bir protoss pylon'unun yok ettiğinizde onun enerji sağladığı diğer binalar ne birim üretebilir, ne de upgrade yapabilir, hazırda üretilen birimler ve upgradeler de durur.

    -bina karşılaştırmasında ise denildiği şekilde protoss binalarının shieldleri dolarken, terran binaları belli bir seviyenin altına düşünce (yanlış hatırlamıyorsam %33) yanmaya başlar ve sonrasında patlar. ama buna rağmen bir işçi göndererek tamir edilebilir. ayrıca bu durumdan kaynaklı terran binalarının hp'leri daha fazladır. örnek olarak ana binaları karşılaştıracak olursak: nexus hp = 750 iken command center hp = 1500 dür.

    -terran binalarının hareket etmesi sonucunda neler olabilir:

    https://www.youtube.com/watch?v=nswtr3dhd90
    https://www.youtube.com/watch?v=reamctbgcwo
    bunların dışında videosunu bulamadım ama tankların vurabileceği uzaklık görebileceği uzaklıktan fazla olduğudan vision sağlayabilmesi için de terran binaları kullanılabiliyordu.

    bir de ek olarak:
    https://www.youtube.com/watch?v=vwhyuikghb4
    https://www.youtube.com/watch?v=t1l5-kp5ufs
hesabın var mı? giriş yap