the church isimli bir zamanlar popüler olan avustralyalı grubun başyapıtı sayılan albüm.
daha ilk şarkı
destination'ın gitar tınıları ile insanda sigara yakma isteği uyandırır. çıkılan şehirlerarası bir yolculuk sırasında otobüste uyanmak ve güneşin doğduğunu farketmek gibidir bu şarkı. koltukta uyumuş olmanın huzursuzluğu, görülen manzaranın huzuru ile birleşir, insanı mayıştırır. arkasından gelen
under the milky way'i ise bilmeyen yoktur herhalde,
donnie darko sağolsun 1988 tarihli bu albümün en büyük hitini günümüz gençliği ile tanıştırmıştır. aynı zamanda single olarak yayınlandığı sene, avustralya dışında çıkamamış grubumuzun tüm dünya ile tanışmasını sağlamıştır. albümdeki en gizli kalmış başyapıt ise
reptile'dır. inanılmaz yakalayıcı gitar melodisi sayesinde dinleyicinin kanına girer. inanılmaz güzel, inanılmaz underrated bir şarkıdır kendisi.
north south east and west ise albümün atmosferini en güzel özetleyen şarkı olsa gerek. hüzünlü melodisi ile yine dinleyicinin ayaklarını yerden keser, hele öncesindeki
lost'un etkisi de eklendiğinde albüm göğe doğru yükselmeye başlar. filler olmaya yakın şarkılar vardır ama hiçbiri albümün atmosferini bozmaz, aksine boşlukları gayet güzel bir şekilde doldurur. zaten finaldeki 6 dakikaya yakın
hotel womb albüm hakkında söylenebilecek her türlü kötü eleştiriyi ağıza tıkar.
destination'ımız ana rahmidir, aradaki 8 şarkılık muhteşem yolculuğun sonunda hedefimize tatlı melodiler eşliğinde varırız.
ingiliz rockına yakın bir tınısı var the church'ün. sonrasında 90larda ortaya çıkmış pek çok britrock grubunun başyapıt sayılan albümleri kadar iyi olmasına rağmen asla tam olarak hakettiği değeri görmemiştir. albüm bugün yayınlansa, medyanın desteği ile gayet iyi satar ve eleştirel olarak başarılı bulunurdu diye düşünüyorum. gerçi bu müziğin modasının geçtiğini düşünenler de yok değil. yine de bu türü sevenler için keşfedilmeyi bekleyen melodik bir hazine.
nostaljik bir yeniden doğuş albümü dinlemek isteyen herkesin, uzun bir yolculuk sırasında denemesini tavsiye ederim.