6 entry daha
  • otele girdiğimiz ilk gün yaşadığımız oda sıkıntısını bir kenera bırakalım demiştik. tüm gün odanın hazırlanmasını bekledik. 13:00 giriş olarak gözüken odaya 15:45 gibi girebildik. sınırlı gün tatil olunca her saat önemli. özür mü? güldürmeyin olm yazamıyorum. neyse dedik;

    otelde türk servis elemanı inanılmaz az. kırgızları doldurmuşlar. türkçe anlayan az. ve servis aşırı yavaş. bir içeceğiniz gelene kadar yemeğiniz bitiyor. artık kendi içeceğimizi kendimiz almaya başladık. neyse dedik;

    türkler genelde her yerde olduğu gibi burada da kendini belli ediyor. çalışanlara köpek muamelesi yapmalar, diğer misafirlere omuz atıp geçmeler, çocuklarına hakim olmamalar. yani, bir çocuk yemek alanından (balkondan) aşağı yemek atıyor ailesi bakıp gülüyor. bu nasıl bir rahatlıktır. bağırıp çağırıyor çocuklar, 1 kere bir aile "gel çocuğum, koşma bağırma" demedi. elin rusu, çocuğuna sahip çıkar 1 tane bağıran, böyle anırıp koşan çocuk görmedim. açık büfe yemek olayına zaten değinmiyorum. bayram günü. rusların çoğu otelden ayrıldı gitti türk kafilesi geldi. olay başladı;

    akşam yemeği sırası. sıra. sıra? hahha :) türküz lan ne sırası değil mi? açık büfe varya anasını bile belleriz. sıra beklemeyiz, gene omuz atar geçeriz. bebeler balkondan aşağı çatal bıçak atar sahip çıkmayız. türk olduğuma utandım. ıq testine almıyorlar müşterileri otelin suçu yok sanırım diye neyse dedik; sonuçta türk insanı bak başka konu. neyse demiştik?

    bayram oldu dedik akşam yemeği sırası. akşam yemeği? unutun. yemeğe indik 35 dakika oturacak yer aradık. bu kadar yeni kişi almışsın bayramda, arkada kapalı olan yemek alanını aç demi? yok. ne gerek var? 35 dakika oturacak masa aradık. bulduk. tabak? ne tabağı. tabak yok lan otelde :) bi 10 dakikada tabaklar gelsin diye bekledik. (masaya değil, servis alanına) herkes şikayetçi. herkes bekliyor. herkes söyleniyor. milletin elinde tabakları, oturanların başında bekliyorlar kalksalarda yemeğe başlasak diye. yemekleri masaya koyduk. içecek alalım dedik. malum servis elemanı az. yük olmayalım. buz? buz yok. otelde buz yok. otel bak. tabak, yemek yemek için masa, çatal bıçak, buz yani bunları sağlayamıyorsan sana kim ne diye günlüğü 350 - 400 lira versin?

    televizyonda reklamları dönüyor nükhet duru çıkıyor diye. kimi getirirse getirsin şu saatten sonra umrumda olmaz.

    ha öte yandan bir gün bile servis için dolaşmaktan sıcak yemek yediğimi hatırlamıyorum. teşekkürler türkler, 300 çeşit tatlıyı tepeleme doldurup 2 lokmadan sonra garsonu çağırıp "ayh çok şiştim garson bir soda getir" diyip geri kalan tatlıyı tabağında bırakıp gittiğin için. tatlı yiyemedik ya lan. 350 çeşit tatlı. yok bitti. bir masada komple büyük yaş pasta gördüm. bir çatal alınıp bırakılmış. arkasındaki insanı düşünmek? müsrifiz lan.

    kısacası asla tavsiye etmeyeceğim otel. bu paraları buralara dökmeyin gençler. gidin butik otellere yeni yerler görün. bana ders oldu, bari siz kendinizi yakmayın. ha illa gidecekseniz bayramda asla gitmeyin. gidersenizde beni hatırlayın. bakalım 2 gün daha ne sürprizler ile karşılaşacağız.
hesabın var mı? giriş yap