• konusu bakımından klişe sayılabilecek fakat kurgusu fena olmayan filmdir. ayrıca finali yüzünüzde tebessüm bırakan, merakla izlettiren bir özelliği de vardır.
  • --- spoiler ---

    filmde asıl ele alınması gereken pointcorp* denen şirketin yaptıkları olması gerekirken ve ilk yarısı itibariyle böyle bir hava yaratılmışken olay boka sarmakta ve vekilin aşk hikayesine, oradan da kişisel hırslara falan girilmekte. genel olarak izlenilebilir buldum ben. hikaye akıcı, oyunculuklar biraz sıradan ama fena değil.

    yanılmıyorsam al pacino'yla russell crowe'un oynadığı sigara şirketlerinin döndürdüğü dolaplar üzerine bir film vardı. ben ona benzettim bayaa. bu sefer russell gazeteci rolündeydi. şimdi düşündüm de neredeyse kopya bir kurgu var diğer filmle. işinizin gücünüzün olmadığı bir pazar akşamı izlemenizi tavsiye ederim.

    --- spoiler ---
  • russell crowe'un şişmanlıktan patlamak üzere olduğu zaman, çektiği film.

    ayrıca;
    (bkz: dolma parmak sendromu)
  • 7-8 saate yayılabilecek bir olay örgüsünün 2 saate sığdırıldığı film. e tabi haliyle olmamışlık hissi uyandırıyor. olayın akışını derinden etkileyen ölümcül sahneler zaman sınırı nedeniyle o kadar çabuk atlanıyor ki, lan nerden geldik buraya diyor insan. bir karışıklık, bir acele falan derken olay kafamıza yarım yamalak oturuyor ve hafif bir beğeniyle bitiriyoruz filmi. yanlış anlamayın rezalet değil ama olmamış sadece. insan bu malzemeden daha nitelikli bir ürün görmek istiyor yalnızca.

    russell abimiz olaya pek bir değişiklik getirememiş, uzun saçlar hiç yakışmamış. ben affleck konuk oyuncu gibi zaten. rachel mcadams'a aşık olmak istiyorsanız buyrun izleyin.
  • alışılmışın aksine russell crowe u birinden kaçarken görebileceğiniz filmdir. bilindiği üzere normal şartlarda kavgadan, dövüşten kendini sakınmayan russell crowe bu filmde oynadığı karakter bir gazeteci olduğundan olsa gerek güce başvurmuyor.
    filmden bahsedersek rahatlıkla güzel denebilir; russell crowe için izlenebilir.
  • --- spoiler ---

    hiç meme gözükmeyen film.

    koskoca şirketlerden, ordulardan ve devlet içi oyunlardan bahseden bir filmde sadece 1 adet askerin (aynı zamanda tetikçi) olması bile filmin ne kadar basit çekildiğinin göstergesi. içinde company (global derin örgütlenme) barındıran filmlerde çok sayıda mib görmeye alıştığımızdan olsa gerek çok yadırgadım.

    bi de bu kadar güçlü derin şirketler olmasına rağmen ufak çaplı bir gazetenin haber için gerekli tüm bilgilere rahatça ulaşabilmesi kimsenin bunu engellememesi çok saçmaydı. congrassman ferguson bile sadece tehdit etmekle yetindi. boktanmış beee.

    --- spoiler ---
  • gereksiz bir film. zaman kaybetmeyin.

    hani olsa da olur olmasa da, oturup izledikten 1 saat sonra filme dair hiçbir şey aklınızda kalmaz çünkü zaten oradan buradan toplama basit bir senaryosu vardır. izlerken sanki karmaşık bir kurgunun içinde zannedersiniz kendinizi ama malesef aşina olduğumuz hollywood filmi senaryolarından öteye gidememiş bir film.
  • russel crowe'un biraz pasaklı, düzensiz ama çok başarılı ve yıllanmış bir gazeteciyi canlandırdığı film. bir haberin izini sürerken, gazetenin yeni trendlere uymak zorunda kalarak işe aldığı genç bir bloggerla (ki o da rachel mcadams) iş ortaklığı yapmak zorunda kalıyor.

    --- spoiler ---
    film boyunca son zamanlarda alışık olduğumuz gazetecinin yılların verdiği mesleğinin oturmuş kuralları ve işleyiş şekline karşılık; ani olarak gelişip, ona yabancı gelen bir dünya ve araçlarına karşı eleştirel ve isyankar duruşunu; bloggerın ise sıradan biriyken, birden popüler olmanın verdiği heyecanla “her şeyi en iyi ben bilirimci” tavrını ve bu ikilinin yer yer çatışmalarını görüyoruz. tecrübe ile yeniliğin bu keyifli atışmaları özellikle konunun içinde olanlar için oldukça zevkli.
    --- spoiler ---

    klişeler başlarda sıkıcı bir etki yaratsa da sonlara doğru yapılan akıllı müdahalelerle, filmin başından mutlu ayrılıyorsunuz.
  • sürükleyici, zaman geçirmek için izlenebilecek güzel bir film.. russell crowe var bir kere her türlü izlenir..
  • --- spoiler ---

    ilk yarısı olaylar biraz karışık olduğu için sıksa da sonradan bayağı saran bir film. sonunda da güzel ters köşeler var. ben hiç böyle bir son beklemiyordum mesela. ya pointcorp'u devirirler ya da başrollerden biri ölür falan diye sıradan bir son bekliyordum. ama ucu açık noktalar da var. mesela cal ve anne ilişkisi ne oldu, pointcorp ne oldu, o gazete basıldıktan sonra ne gibi gelişmeler oluyor vs... sanki ikinci bir film gelecek gibi bitirmişler filmi.

    yorumu seyirciye bırakmışlar desem, alakası yok. sanki 2 saat değil de 2.5 saat olması gerekiyor gibi. son 20 dakikası yok filmin.

    7/10

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap