• bir vakanın stigmata olup olmadığını anlamak için şu yol izleniyor...

    i) öncelikle, ellerdeki yaraların kare şeklinde olması, demir vb, gibi kesici/delici aletlerle değil; ahşapla yapılması gerekiyor. ayrıca, yaralarınız avuç içinizdeyse baştan kaybediyorsunuz.

    ii) yaralar bileklerde olmalı.. çünkü isa çarmıha bileklerinden gerildi....

    iii) ayaktaki yaraların da ayak bileğinin biraz üstünde olması gerekiyor ki, yine kare şeklinde -ve işin garip tarafı- kişinin "normal" yürümesi de gerekiyor..

    iv) okuduğumda oha falan olduğum son noktası ise şu: yaralardan çıkan kanın kişinin kendi kan grubuyla uyuşmaması gerekmekte: yani: isa'nın kanı akacakmış...

    bu adımları geçtikten sonra, hazırsınız papa'nın huzuruna çıkmaya...
  • vatikan'ın tek onayladığı, 13.yy ilk defa görülmüş olandır. bu tarihten sonra kaydedilen hiçbir stigmata yaşadığını söyleyen kişilerin talepleri kabul görmemiştir. ancak ilginç olan 13.yy da bunu ilk kez yaşayan azizin avuç içlerinde yaralar oluştuğudur. 700 sene bu şekilde türlü stigmatik vakalar meydana gelir ancak bir tıp doktorunun kadavralar sonucu ulaştığı bilgiler, avuç içlerinin bir insanı taşımaya yetmediğidir. bu bilginin kaydedilmesinden sonra, tüm stigmatistlerde yaralar bileklerinde meydana gelir. stigmata yaşayan insanın evinde, etrafında toplanılıp ayin yapılır. vatikan bu olaylar artınca bünyesinde bu tarz olayları araştıran bir araştırma kurulu oluşturur. aslında bu kurulun bu tür olayları onaylamadığı açıktır ancak vatikan'ı kendi inanları bile kaale almaz, bu haliyle durum diğer dinlerden pek de farklı değildir aslında. allah'ın, peygamberinin başına gelenleri diğer insanlara neden yaşattığı, acılarına neden ortak olması gerektiği sorusunu sormadan bunu yaşıyormuş gibi yapmaya devam ederler. amaç elbette inancı körüklemek, toplu bilinci oluşturmaktır. farkettiyseniz hristiyanlardaki ruhani lider papa bizde de halifelik adı altında yüzyıllarca süregelmiştir. yani çıkan her dinden sonra kraldan çok kralcılar peydah olmuştur. bu olgu, bu haliyle bir yerlerine şiş sokan, sırtlarını kırbaçlıyan, sürekli liderinin çektiği acıları çekmesi gerektiği düşüncesiyle tüm dinlerde mevcuttur.

    yapılan araştırmalar gösteriyor ki; tüm stigmata vakalarının ortak özelliği, bu olayı yaşayanların oruç tutmuş olması. yani oruç tuttuktan sonra yaşanması araştırmacılar tarafından ruhun çektiği acıların dışa yansıması, benliğini kaybetmesi olarak açıklanmış. haa birileri de şöyle yorumlar elbette bunu, görüyor musun rabbimi hristiyana oruç tutturup, ardından doğru yolu bulması için çentik atıyor elin gavuruna.
  • the exorcist tadi tasiyan film. ruh girme kafa goz kanatma olaylari olmasa oldukca ilginc bir hikaye. gel gelelim guzelim patricia arquette'in durduk yerde seytani sesler cikarmasi, olu balik gozleri edinmesi, aniden yaslanmasi, habire kan fiskirtmasi ve deli gucune sahip olmasi hikayenin ozunu yansitmaktan cok izleyicinin odunu bokuna karistirmaktadir. izleyiciyi korkudan oldurmek konusunda fevkalade basarili olunmustur. tanrinin ya da kahramanimizin ruhunu ele geciren rahibin sinir bozucu efektlerden hoslandigi aciktir. dolayisiyla film odlek izleyicinin tum kaslarinin ciddi sekilde tutulmasina neden olabilir. izleyici evde yalniz ise surekli arkasina, sagina soluna bakmak suretiyle ortalikta seytani seyler dolasiyor mu diye kontrol etmek zorunda kalabilir. kisacasi izleyici korkagin tekiyse bu filmi izlememelidir.
  • stigmata yanık izi, yarası anlamına gelir.
    aynı zamanda isa çarmıha gerildiğinde aldığı yaraların adı da budur.
    (bkz: stigmatization)
  • isanın el ayak ayalarındaki yara izlerinin aynısı bazı kaptırmış dindar kişilerde de görülüyormuş. durup dururken avucu kanamaya başlıyor mesela ve o yaralar hiç kapanmıyor. çok inançlı kişilerde oluyormuş (bilmiyorum ben hiç görmedim) bu insanlar papalığın heyetlerince inceleniyor ve layık görülürlerse aziz (bkz: saint) ünvanı alıyorlarmış.işte bu yaraların adı stigmata.
  • https://www.imdb.com/…le/tt0145531/?ref_=fn_al_tt_1

    geçmişte kalamayan, hafızada yer eden ender filmlerden.
    birden çok izlenebilen filmler kategorisi içindedir.
  • patricia arquette'in yavaşça dönüp erkek sesiyle kurduğu "il messaggero é non importante" cümlesi kuşkusuz filmin en akılda kalan kısmıdır. içerdiği mesaj ve görsel efektler açısından vasatın üzerinde kalabilmiştir lâkin çok daha iyi olabilirmiş. denemeye devam.
  • patricia arquette kesinlikle görülmeli bu filmde. senaryosu çok iddialı olmasa da mükemmel görüntüleri olan bi film.
  • patricia arquettein taşlığın ötesinde görüntüsü dolayısıyla izlerken gözlerimi alamadığım güzel film.
  • gayet keyif verici bi film..
    gel de inan simdi! tobe tobe
hesabın var mı? giriş yap