• sen peşin peşin vergini ver de sonra batarsın filan ben kendimi garantiye alayım vergisi.
  • soygundur.

    başka bir açıklaması yoktur.

    ulan iş yeri ofis açıyorum zaten binlerce lira kira veriyorum, bir de dörtte biri kadarını devlete ödemek zorunda bırakılıyorum. hangi mantıkla?

    ben zaten her fatura kestiğimde benim karıma ortak oluyorsun hadi buna eyvallah da. bu nedir lan. bu nedir?

    bir kere yeni açılmış bir şirketten ilk yıl için bu ücreti istemek kadar vicdansızlık olamaz. yazıktır, haramdır bu paralar. kuruşuna kadar haram ediyorum.

    soygunun adının vergilendirme olduğu bir yerde yaşamak kadar acınası bir durum yoktur sanırım.
  • şimdi bu stopaj, "verginin kaynağından kesilmesi" gibi bir anlam taşıyor. insanlar genellikle ellerine geçen net meblağı dikkate aldığı için, verginin de psikolojik bir etkisi olduğu için, önce net maaşı belirleyip oradan da brüte gitmek gibi saçma ama o kadar da şeytanca bir yöntem geliştirmiş devletsever bir abi. bugün için konuştuğumuzda asgari ücretlinin eline geçen net maaş üç aşağı beş yukarı 800 tl'yken, onun adına devlete peşin ödenen gelir vergisi de 130 tl civarı bir meblağ. şimdi bu adama önce 930 tl verip sonra da "bunun 130'u senin gelir vergin, bu ülkede çalışıp para kazanabildiğin için, devletin sana sağladığı über imkanları hak edebilmen için bunu devlete ödemen gerekiyor" deseler, adam "oha mnaki asgari ücret alıyorken bunun %15'ini devlete mi ödeyeceğim şimdi ben?" demez mi? dur lan, pardon. demez amk, türkiye'den örnek verdik, olmadı.
    her neyse, demek istediğim şu, bu stopaj denen şeyin hesaplanması tam bir üçkağıt.
    örneği ücretlinin vergisinden verdik ama daha net anlaşılması için "kira stopajı"ndan söz edelim.
    gidiyorsunuz bir işyeri açıyorsunuz, bir dükkan/büro kiralıyorsunuz, vergi dairesi, ticaret odası vs. her şeyi hallediyorsunuz sıra geliyor mülk sahibiyle anlaştığınız aylık kira tutarının stopajının devlete iletilme meselesine.
    mali müşaviriniz diyor ki, "abi şimdi bu işyerinin kirası üzerinden bir vergi ödeyeceksin, stopaj. brüt kiranın %20'si kadar bir tutar. dükkan sahibi ile anlaşıp kirayı az gösterir, bankaya göstermelik bir tutar yatırırsan stopajın da düşük olur..." diye gidiyor cümle, mükellefin beyni harlanıyor zaten o ara, "neyse tamam bakalım halledelim onu da" diyor.
    sıra geliyor bunu hesaplamaya. devlet buna %20 demiş ya, brüt tutar üzerinden %20 işte, e peki brüt tutar ne? hangi kiracı ev sahibiyle brüt tutar net tutar muhabbeti yapar? brüt nedir hacı? adamlar zaten net tutarı iki saat pazarlık yapıp belirlemişler... aslında tam kafa karıştırılacak anlar bu zamanlar işte, devlet mali müşavirler, muhasebeciler vasıtasıyla bu yalanı vatandaşa yutturuyor yıllardır, daha itiraz eden, "bu nasıl hesap amk, böyle %20 mi olur" diyen adam görmedim. bunu anlamak için matematik dehası olmaya da lüzum yok üstelik, bir şeyin gerekliliğine inandır insanı gerisi geliyor.
    brütü belirlemek şart hacı!
    -abi dur anlatayım, (hesap makinesi alınır önüne) şimdi sen ne kadar anlaştın dükkan sahibiyle?
    +aylık 400 tl
    -şimdi onun brütüne gidiyoruz önce, 400/0,8=500 işte bu senin brütün. vergiyi bu tutar üzerinden ödeyeceğiz muhtasar beyannameyle.
    +hmm (adam zaten ticarete yeni atılıyor, kafada zibilyar tane soru var, "sonra öğreniriz bunlar neymiş" diyor. hiçbir zaman da öyle olmuyor, yanlış öğrenilen bir surenin ölene kadar yanlış okunması gibi bir daha hiç eşelemiyor bu meseleleri.)
    -yani işte 500'ün %20'si, 500*0,20=100 tl. yani her ay 100 tl stopaj ödeyeceksin.
    biri de çıkıp demiyor, "bu nasıl %20 amk? benim kiram 400 tl, ben 100 tl kira stopajı ödüyorsam demek ki %25 vergi ödüyorum, çocuk mu kandırıyorsunuz len?"
    demiyor işte adam ya, enteresan değil mi sözlük? gerçi diyecek olsa bu sefer de muhasebecisini suçlayacak, "%20 diyorsunuz, allem edip kallem edip %25 sokuyorsunuz, adam mı yoluyorsun", "yok abi bunun hesaplanışı böyle, devletimiz böyle belirlemiş bunu" desen, "öyle şey mi olur" demez.
    bunun bir benzeri de sigortalı çalışanların devlet hastanelerine muayene ücreti olarak 5tl ödemesi durumunda ortaya çıkıyor. uyanık yöneticiler koymuş sistemi, adam gidiyor muayene oluyor, sonra ilaç almaya eczaneye gidince, 5 tl zırt payını duyunca eczacıya ya da kalfaya saldırıyor. bu parayı eczanelerin devlet adına aldığını, sonra topluca devlete ilettiğini anlatamıyorsun amk, niye? çünkü her adımının reklamını yapan yöneticiler, bu konuda halkı aydınlatmayı gereksiz buluyor, "kötülük edeyim ama benden bilmesinler" kafası.
    gerek yok ki kasmaya, mesela adam sonunda anlıyor, "he anladım, bunu devlete benim adıma vereceksiniz, tahsilat sistemi bu şekilde" diyor, "böyle iş mi olur"lar kayboluyor ortadan.
    sen bir tane daha "böyle iş mi olur" bekliyorsun tam da o an en haklısından: "böyle iş mi olur? sigortalı adam devletin hastanesinden yararlanmak için üstüne bir daha ücret mi ödermiş" minvalinde. sonra anlıyorsun ki, beklentilerimiz, onları kimden beklediğimize göre bazen çok fantastik bir hal alabiliyor...
  • soygun ötesidir ve devletin acizliğini gösterir. vergi değil bildiğin haraçtır.

    stopajı neden kiracı öder ve bir giderin vergisi mi olur? sen devlet olarak bunu toplayamıyorsan, ticaret yapıp, istihdam sağlayan adamın üstüne neden yük bindiriyorsun? yaz yaz yaz uzar gider. saçmalık başka bir şey değil.

    evet bu ay stopaj ayı.
  • ne bok olduğunu hiç bir şekilde anlamadığım fakat boyna cebimden çıkan para. katma değer şaban gibi olduk amk.
  • vergilendirilen bir paradan devlete odenmek uzere yapilacak olan kesinti. on kesinti de denilebilir buna.
  • para ödeme vergisi.

    normalde bu zıkkımı parayı ödeyenin değil, gelir elde edenin ödemesi gerekiyor ama türkiye'de herhangi bir pazarlık esnasında "e tamam stopajı düşelim o zaman" dediğin zaman hemen levye koyuyolar masanın üstüne.

    bu anlamda ismi ile müsemma; para ödeyenin para kazanmasına mani oluyor. stop ediyor adamı. vallahi bravo.
  • kaynakta yapılan kesintidir. hisse senedi ve fon gelirlerinden %10 stopaj kesilir, mevduat gelirinden %15, hb ve devlet tahvilinden de %10 stopaj kesilir.

    örn1. bir hisse senedi alım-satım işlemi sonucunda 1000ytl kar elde edildi, bunun 100 ytl'si sizin adınıza devlete iletilmek üzere işlem yaptıgınız kurum tarafından hesabınızdan kesilir. üçer aylık dönemler itibariyle de bağlı oldugunuz vergi dairenize, sizin adınıza, işlem yaptıgınız kurum tarafından bildirilir.

    örn2. ocak ayında, yaptıgınız tüm işlemlerden 500 ytl kar ettiniz ve 50 ytl stopaj kesildi hesabınızdan, mart sonuna kadar baska bir işlem(yada işlemler) sebebiyle de 600 ytl zarar ettiniz; bu durumda hesabınıza 50 ytl stopaj iadesi yapılacaktır (stopaj düzeltmesi yada baska bir isim altında). cunku net işlemlere bakıldıgında aslında karınız marınız yoktur.. kuruma calısmıssınızdır: )

    daha coook versiyonu var bu işin tabi.. bunlar özetle bilinmesi gerekenler.

    not: vob işlemlerinde 2. bir emre kadar stopaj 0'dır. maksat ayagımız alıssın..
  • (bkz: sorma ver)
    ayrıca
    (bkz: #35283634)
  • bir vergi tahsil yöntemi.
    mali müşavir olmam nedeniyle sıkça karşılaştığım bir sorudur bu stopaj.
    son zamanlarda şöyle izah etmeye çalışıyorum:

    verginin temel mantığı şudur : bir ülkede bir gelir elde ediyorsan, onun vergisini ödemek zorundasın.
    yani bir iş yerinden maaş da alsan, şirketler kurup milyon milyon satışlar da yapsan, babadan kalan evlerin kirasını da yesen, gelirin varsa vergi ödeyeceksin.
    vergi sistemi ise "beyan" üzerine kuruludur diyebiliriz sanırım. gelir elde eden, vergi idaresine gelirini beyan eder ve vergisini öder.

    ülkemizi yönetenler, yıllar itibariyle bu vergilerin sistemli hale gelmesiyle uğraşmak yerine, bu vergileri nasıl kolay yoldan "tahsil ederim" kısmına kafa yormuşlar. buldukları çözüm ise;
    kimin ne kadar gelir elde ettiği ile uğraşmayalım. zaten ülke çok kalabalık, bunun için yeterli memur da yok, en iyisi o kişiye "parayı ödeyen", devlet adına belli bir oranda "vergiyi kessin" ve bize ödesin.

    yani;
    milyonlarca bordrolu çalışan, bize beyanname vermekle uğraşmasın, maaş ödeyen işveren, maaşlarından vergiyi kessin ve bize ödesin (bkz: muhtasar)

    sonra bu durum devletimizin o kadar hoşuna gitmiş olmalı ki; gelirlerini takipte zorlandığı kim varsa, onlara yapılan ödemelere stopaj getirdi.
    kira geliri olanlar, bankadan faiz geliri elde edenler gibi.

    sonra sayın devletimiz biraz daha kafa yordu bu işe. "kendi adına çalışan, vergi levhası olan, bize gelirini beyan eden bazı kişiler var (şarkıcı, avukat, mali müşavir gibi); bunlar gelirlerini beyan ediyorlar ama sanki giderlerini fazla gösterip, bize az vergi veriyorlar. çünkü kişisel bilgi ve emeği ile para kazanan insanların ne kadar gideri olabilir ki?" dedi ve bu kendi adına çalışan kişilere yapılan ödemelere de stopaj getirdi.
    "siz" dedi, " bana gelir ve giderlerinizi beyan edin, çıkan vergiden, size ödeme yapılırken kesilen vergileri düşerim, farkı ödersin " dedi. "hatta hesaplanan vergi, senden kesilen vergiden daha azsa, farkını ben sana öderim (daha doğrusu diğer vergilerinden mahsup ederim)" dedi.

    devletimiz, takip ve denetim mekanizması yerine, tahsilat çözümleri üretmekten memnun. "eyy işletme sahipleri! yukarıdakiler dışında, bana beyanname vermeyecek (fatura kesemeyecek) olan birine ödeme mi yaptın? onu gider olarak göstermek istiyorsan, ona ödediğin paradan stopajı yapmalısın (bkz: gider pusulası)."
    " eyyyy gıda firmaları! köylüden süt mü aldın? ona ödediğin paradan vergiyi kes" dedi (bkz: müstahsil makbuzu).

    günümüze yaklaştık. devletimiz diğer devletlerde olduğu gibi parayı çok seviyor tabi. dünya değişti. facebook geldi, google geldi. bunlara deli gibi ödeme yapılıyor reklam için. kimisinin ülkede kurulu bir şirketi var, kimisinin yok ve para yurt dışına gidiyor. bu şirketler bizim ülkemizden para kazanıyor ama bize vergi vermiyorlar (bakınız: yazının başındaki, verginin mantığı). tak! reklam için yapılan ödemelere stopaj kesintisi geldi.
    tabi yurtdışı firmanın, senin ülkende senin ona ödediğin para için, bir de stopaj ödemen umrunda değil. aynı, tuttuğun ofis için kira ödediğin mal sahibinin umrunda olmadığı gibi.
    stopaj konusu en çok kira ödemesi yapanların canını sıkıyor ve hem kira ödüyoruz hem de vergi ödüyoruz diye sitem ediyorlar.
    mal sahibi ile 5.000 tl 'ye anlaşıyorsun. kira sözleşmesine kira bedelinin yanına "net" diye bir ibare koyuyor. "sen bana 5.000 tl 'yi her ay ver, stopaj beni ilgilendirmez" diyor. senin ödediğin stopajı, daha sonra kendi vergisinden düşüyor uyanık ama senin bundan haberin yok.

    o yüzden; işyeri açmak için gelen kişilere her zaman şunu söylüyorum:
    ofisi aylık 5.000 tl ye tuttun diye, kira maliyetini o kadar düşünme. sen o ofisi (5.000 /0,80) 6.250 tl 'ye tuttun (stopaj %20). bunun 5.000 tl'sını hacı amcaya, 1.250 tl'sini devlet babaya ödüyorsun.

    çok geniş bir uygulama alanı olsa da, özetlersek;
    - gelir elde edip beyanname veremeyecek olanlara (bordrolu çalışan, çiftçi),
    - beyanname verse de giderlerini daha yüksek gösterme ihtimali olanlara (avukat, şarkıcı, hizmet sektörü, reklam),
    - vergi kaydı olmayıp günübirlik iş yapanlara (boyacı, tamirci, manken),
    - gelirini gizleme ihtimali olanlara (kira),
    - faiz geliri elde edenlere yapılan ödemeden, "devlet adına" o kişilerden vergi kesintisi yapmaktır stopaj.
hesabın var mı? giriş yap