• uzuun yıllar satışını yapıp ekmeğini yediğim cihaz. dostlar öncelikle klasik tezgah altı su arıtma cihazının markası hiç bir işe yaramaz. çünkü cihazın görevi borular vasıtasıyla suyu filtrelere taşımak ve daha sonra da musluktan çıkartmak. hatta boruları ve filtreleri sabitlemek diyebiliriz. sadece önem vermeniz gereken depodur, deposu krom olanı alın plastik olanı değil. ayrıca filtrelerini gününde değiştirmezseniz membranı yorarsınız bu da membranın tıkanması ve tüm filtreleri değiştireceğiniz anlamına gelir boşuna fazla para verirsiniz.

    bir kaç entryde su yüzeyinde tanımlayamadıkları şeyler görenler olmuş, onlar son filtreden yani tatlandırıcıdan gelen şeyler. önemli şeyler değil, suyun depodan tayzik ile birlikte çıkması sebebiyle parçalanamamış tatlandırıcılar.

    evinizde arıtılan su ile damacana ve cam damacana arasında kesinlikle fark yoktur. zaten onlar da arıtılıp satışa sunulur. sadece cam damacana ve plastik damacana arasında fark vardır bu da plastik olanın gözenekli olmasından dolayı. bunu da güneşe maruz kalan küçük plastik şişelerden su içtiğinizde anlarsınız.

    damacana alacağınıza evinize su arıtma cihazı alarak yemeğinizi, çayınızı ve kahvenizi bundan yapabilirsiniz. hatta meyve sebzelerinizi bile arıtılmış suyla yıkayabilirsiniz.

    su arıtma cihazı aşırı basit bir olay, evinize alacaksanız marka araştırmanıza gerek yok, size yok abi bu tayvan malı yok çin malı diyecekler olacaktır boşverin en ucuzunu alın. sadece depoya dikkat edin, filtrelerin de hepsi aynı boşuna binlerce lira vermeyin.
  • evimize girmiş, bebekli-hamile kadınlı kutularda pazarlanan teknoloji. diğer taraftan hatırlatmakta fayda var;

    satılan cihazların çoğu, -halihazırda oldukça temizlenmiş- şehir suları içindir. kuyu veya ırmak suyu arıtmak için işin mühendisini bulun, analizini projesini yaptırın.

    ters osmoz yapan ev tipi cihazlar 1 litre iyi su üretebilmek için 4-5 litre su kullanır. anlayacağınız, su israfı konusunda hassas ülkemizde land of plenty diyarlarda tasarlanmış cihazlar pazarlanmaktadır. %80 ve üstü verime ancak eve girmeyen türde büyük ölçekli cihazlarda ulaşılır.

    ters osmoz yapmıyorsa, yapabileceği en iyi şey -kendi artı ve eksileriyle- iyon değişimidir.

    çok iyi imajlı* yerlerde "suyun molekül yapısını küçültür" diye satılanları var. sanki yan rafta da ev tipi higgs bozonu üretici var.

    eve almayı düşünüyorsanız ec ve ph metre ile takım olarak alınız, arada bir kontrol ediniz.

    edit: eve bir su arıtma cihazı aldım. gg veya reklam olmasın, marka belirtmeden süreci de yazıyorum.
    bir yapı marketten -molekül yapısını küçültmeyen- en ucuz modeli aldım. diğer taraftan, bilindik bir markadan bir iletkenlik ölçücü* aldım. arıtma cihazının yarısı fiyata geldi ama olsun.

    satın aldığım yerin "garanti kapsamında kalması için bizim adamımıza kurdurun" söylemlerini takmadım, cihazı kendim kurdum. paketin içinden pis su bağlantısını yapmak için tatminkar bir parça ve hatta açıklama çıkmadı. rüzgarlı'dan duruma uygun bir parça aldım ve kullandım. orada da ilginç birşeyler oldu ama konuyu dağıtmayalım...

    iletkenlik ölçer ile aşağıdaki değerleri elde ettim:
    - bilindik bir kimyasal madde şirketinden aldığım saf su 1-2 mikrosiemens*/cm gösteriyor. beklendiği gibi.
    - uzun yıllardır kullandığım tanınmış damacana şirketinin suyu, etikette 60 mikrosiemens/cm olduğunu iddia ederken ben 140 gibi bir değer buldum. sağlık açısından anlamlı bir bulgu değil ama etikette özellikleri yazan şeyi içmediğimi anladım. daha önce yaptığım bir ölçümde ph değerinin etiketteki gibi olduğunu görmüştüm.
    - musluktan akan su, aski'nin sitesindeki iletkenlik ve ph değerlerine (yaklaşık olarak) sahip. daha önce yaptığım bir ölçümde ph değerinin etiketteki gibi olduğunu görmüştüm.
    - ilk gün itibariyle cihazın çıktısı biraz karışık: musluktan ilk akan su 160 mikrosiemens/cm. yarım litre kadar suyu akıttıktan sonra -beklendiği gibi- 20 mikrosiemens/cm'lik su geliyor. gün boyu muslukçu çatalımı gösterip çalıştım, ph metreyi çıkarıp bakmaya üşeniyorum. suyun içi kabarcık kabarcık ama tadı kötü değil.

    not: çevre mühendisi değilim, kullandığım cihazlarla elde ettiğim sonuçlar iso bilmemkaça göre sertifikalandırılabilir değiller. evet evde ph metre var. geiger sayacı almayı düşünmüyorum şimdilik.

    edit 2: "tanınmış" damacana suyun web sitesinde yakın tarihli analiz raporu var. 60 değil yaklaşık 120. 140 da kabul edilebilir kalıyor bu durumda.

    dört ay sonra gelen edit: kabarcık kabarcık sudan kurtulamadık, neyse ki sürahide bekleyince geçiyor. suyun iletkenliği 14-20 microsiemens/cm civarında. sanırım remineralizasyon için kullanılan filtre ömrünü tamamladıkça suyun iletkenliği de düşüyor. önceden musluk suyu veya damacana su ile sulanan evdeki çiçeklerde belirgin bir coşma durumu var. önceden saf su kullandığım nepenthes'in durumu da iyi.

    onbir ay sonra gelen edit: şehir suyunun tuzluluğu üç katına çıktı, 600 mikrosiemens/cm, musluktan 75-80 mikrosiemens/cm akıyor, filtrenin arıtma oranı hala fena değil. çiçekler -sıcak geçen yazın da etkisiyle- pek keyifli değiller. ters osmozdan çiçek sulayınca çiçeklere kalsiyum-magnezyum vermek gerekiyormuş, bunu da öğrendim; piyasada satılan gübre karışımlarında bu iki element yok (sulama suyundan geldikleri varsayılıyor).

    onikinci ay editi: vaktinin gelmesi ve iletkenliğin 100+ mikrosiemens/cm olmasıyla dün filtreleri değiştirdim. aynı firmanın yedek filtre setini aldım, paketten -ilginçtir- yeşil renkli bir membran çıktı. değişim işini yaptım ancak filtre sistemi iletkenliği 650'den 300'e düşürebiliyordu ve su çok yavaş birikiyordu. neyse, membranı değiştirip bir daha denedim. benzer sonuç. detaylı test sonucunda problemin atık su kısıtlayıcının tıkanmasından kaynaklandığını gördüm. tahminimce sökerken bir ters durum oldu, birşeyler kısıtlayıcının içindeki kılcal borunun tıkanmasına neden oldu. bu arada, birçok sitede membran değişimiyle beraber değişmesi tavsiye edilen kısıtlayıcı "yedek filtre seti" paketinden çıkmayan bir ürün. bu vesileyle 150ml/dakikalık "orijinal" kısıtlayıcının da konfigürasyonuma uygun olmadığını öğrendim, 500 veya 750 gerekiyormuş. membran aldığım yerde 300'lük vardı, hiç yoktan iyidir diyerekten aldım. üç gün art arda tesisatçılık yaptıktan sonra sonuç tatminkar. daha iyi membrandan veya yeni akış kısıtlayıcıdan dolayı daha tuzsuz su geliyor. ilk kurulumları karşılaştırsam iletkenlik %90 yerine %95 azalıyor diyeyim (bu ne demekse :p).

    unutmadan, şehir suyuyla yaşanan çeşitli sorunlar eski filtrelerde kendini gösterdi, eski ilk aşama filtresi afedersiniz b.k rengi olmuş. böyle durumlarda ilk üç aşamayı -ömrü bir yıl dense de- 6 ayda bir değiştirmek mantıklı olabilir.

    netice itibariyle: vakti zamanında honda abd'de "you meet the nicest people on a honda" sloganıyla reklam kampanyası yapmış. su arıtma cihazları için böyle bir kampanya yapılabilirliği yok, bu konuda içime sinen esnaf bulmam uzun zamanımı aldı. diy merağınız yoksa ve evinizde bir tropikal bitki koleksiyonunuz veya akvaryumunuz yoksa kesinlikle damacana su sizin için daha iyi.

    yıllar sonra gelen edit: bu uzun yazının şurasına kadar gelip okuduğunuzu anladıysanız tebrikler. gördüğüm kadarıyla satılan cihazların hemen hepsi -zamanında escort computer'ın bilgisayar "üretmesi" gibi- hazır parçaların birleştirilmesi şeklinde. kimse ticari sır, deneyim veya özel teknolojik üstünlüğün üzerine kendi markasını yapıştırmıyor. tekrarlayayım konunun uzmanı değilim, bir tane aldım kullandım, ikinci bir cihazı denemedim bile, filtre kalitesini -marka fanboyluğu yapmadan- anlatabilecek bilgim yok. bu yazıya konu olan su arıtma cihazımı bırakıp başka bir içme suyu kaynağına geçmedim ama ama size -kullandığım marka da dahil olmak üzere- herhangi bir markayı önermiyorum.

    yıllar yıllar sonra gelen kritik güncelleme: tesisat hattınızdaki metalden ve kalın plastikten yapılan ürünlerden farklı olarak su arıtma cihazları çok kalın olmayan plastikten üretilmişlerdir. bu nedenle tesisat basıncındaki artmalar nedeniyle ilk patlayan çatlayan unsur olabilirler, etrafı su içinde bırakabilirler. çok üst katlarda oturangillerdenseniz veya ev girişine basınç düşürücü vana taktıran mutlu azınlıktan iseniz bu dediklerim sizin için sorun değil.
  • ufff su arıtma cihazı su sarf ediyormuş, hemen sökün.
    peki damacanaya bakalım;
    fabrikada yıkanıyor, bu bir su israfı, temiz su ile yıkanıyorsa iyi, arıtılmış ile yıkanıyorsa hem pis hemde o arıtma ünitesinin su israfınıda hesaplamak lazım.
    kaynağından bulunduğun şehire kamyonla geliyor, şehir içinde bayilere kamyonetle dağıtılıyor, bayilerden evine motor yada ticari araçla geliyor. aferin çevreye çok katkın oldu.

    tanım: suda bulunan zararlı maddeleri görece azaltan cihaz. kullanınız efenim.
  • uzun süre filtre değişimleri yapılmadan kullanılması iyi olmasının aksine kötü olan cihaz.

    cihazların filtre sıralaması ve çalışması söyle;

    1. filtre: çamur filtresi,
    2. filtre: klor filtresi,
    3. filtre: önceki 2 filtreden kaçan pislikleri tutan filtre,
    4. filtre: kireç filtresi,
    5. olan filtre değil tatlandırma basamağı. hindistan cevizli filan koyuyorlar.

    almayıp düşünüp de görüntüsünü merak edenler için muazzam çalışmamız şöyle.

    neyse efendim. cihazın açıklamasını yaptıktan sonra geleceğim nokta; bugün işyerindeki mutfakta arıtma suyunda bir tuhaflık olduğu söylendi. çağırdık firmadan birini. geldi, cihazı evyenin altından çıkardı. dedi abi bu uzun süredir değiştirilmemiş. çamur filtresini söktü, filtre artık çamuru tutmayı bırakmış dibine salmaya başlamış, diğer aşamalardaki filtreler de keza öyle, kararmalar başlamış. hepsini değiştirdi.

    netice itibariyle kullanımı faydalı olan, ancak; filtre değişimlerini yaptırmadığınız takdirde sağlığınız açısından zarar verici nitelikte dezenformasyona* dönüşen cihazlardır.

    ekşi sözlük bilgilendirme servisi sundu.*
  • bi halt bilmeden yazıyorum, ona göre okuyun:

    1) arçelik gibi diğerlerinden farklı görünümde olan 1-2 istisnayı saymazsak hepsinin parçaları ve içindeki malzemeler aynıdır. 5-600 lira da verseniz, 1.500-2.000 lira da verseniz hemen hemen aynı malı adlığınızı bilin. bunlarda kullanılan plastiklerin, parçaların sağlığa zararlı olmadığına dair nsf sertifikası olması vs. gerekir ama piyasada satılan malların ya böyle bişeyi yoktur ya da pek muhtemelen çakmadır. arıtma su sağlıklı mıdır, değil midir epey tartışmalıdır. o sizin bileceğiniz iş, beni ırgalamaz. ben musluktan akandan, damacanadan çıkandan şüphe ettiğim için birkaç yıl önce arıtma olayına girdim, memnunum.

    2) saf suyun tds değeri (ne demekse tds, su içindeki katı madde miktarı ölçüsü sanırım) 0-17 ppm imiş. 18-60 arası kaynak suyu (1. sınıf az sert su), 61-120 arası şebeke suyu (2. sınıf orta sert su), 121-180 arası 3. sınıf sert su, 180'den büyük olan ise sert su imiş. tds'si 121'den sonrasının içilmesi önerilmiyor, 180'den sonrası ise tehlikeli deniyor. memleketin en büyük şehirlerinden birinin iyi semtinde musluğumdan akan suyun tds'si 450-500 arası gidip geliyordu. artık o sudaki katı madde klor mudur, kireç midir, ağır metal midir, bilemem. onlarca yıldır müşterisi olduğum en bilinen ve pahallı damacana su markasının tds'si ise 60-90 arasında değişiyordu. ha bu arada tds'yi xiaomi tds ölçer ile ölçtüm.

    3) gittim yapı marketten bir arıtma cihazı aldım. firmanın adamı geldi kurdu. kurmak için az bi para aldı. bir de basınç düşürme aparatı taktı hatta, az bi para da onun için aldı. aklınızda bulunsun, tesisatınızın basıncı kendinden düşük değil ise pompalı (elektrik motorlu) su artıma cihazı almanıza gerek koy. lakin kazıklamak için öylesini de satıyorlar.

    4) su artıma cihazının 8'li, 10'lu vs. olanları var. tabii canı isteyen canının istediğini alır ama sistemin doğru düzgün çalışması için 5'li (6'lı) olanlar yeterli. şöyle ki:
    su ilk önce 3 büyük hazne içindeki filtrelerden geçiyor. bu filtreler suyun kaba pisliğini alan filtreler. sonra membran denilen, ters-ozmos işlemini yapan ana filtren geçiyor. bundan çıkan su saf su gibi bişey, lakin tadı olmadığı için içilebilir değil. o nedenle son olarak tadını düzelten, hindistan cevizi kabuğundan yapılmış post-karbon filtreden geçiyor. işte suyu arıtıp içilebilir kılan filtreler bu beşi. bundan sonraki incik boncukları yazmadan buraya kadarkileri tekrar not edeyim:

    - 5 mikron tortu filtresi (sediment filtre)
    - aktif granül karbon blok filtre (gac filtre)
    - 1 mikron tortu filtresi (şebeke suyu için sediment filtre; kuyu suyu için karbon blok ya da cto denen filtre)
    - membran (en iyisi filmtec marka olan deniyor. filmtec 75 gpd mesela.)
    - post karbon filtre.

    5) 5 filtreden geçen suyun ph seviyesini yükseltmek için alkali filtre, içine mineral katmak için mineral filtre eklemek mümkün. (etti mi 7 filtre?) mineral meselesi tartışmalı mevzu. bence yediklerinizden mineral ihtiyacınızı karşıladığınız için buna gerek yok. (zaten mineral filtre denen şey bir plastik boru içine doldurulmuş çakıl taşları.) mineral filtreyi atınca döndük mü tekrar 6 filtreye. ph önemli tabii, 7 ve üstü olmalıymış suyun ph'ı. hindistan cevizi kabuğundan yapılan post karbon filtre ile kalsitten yapılan alkali filtreyi ayrı ayrı almak yerine, filtre markaları arasında en iyilerinden biri olarak bilinen pentek gs-10cal/ro adlı tek filtreyi alırsanız, bu filtre iki işi birden yaptığı için hem 5 filtre ile su arıtma olayını tamamlarsınız hem de filtrelerinizin içinde ne var ne yok diye şüphe etmezsiniz.

    çok istiyorsanız bu filtrelerden sonra detox filtre, uv filtre vb. bence bir halta yaramayan diğer filtreleri de alıp takabilirsiniz. unutmayın filtreler belli aralıklarla değişiyor. çok filtre demek çok sarf malzemesine gidecek para demek.

    6) filtre değişim zamanları demişken; filtreleri kendiniz değiştirmek yerine firmaya yaptırmayı tercih ederseniz bilinki en dandik malı size 2-3 kat pahallıya satıp bir de değişim ücreti alacaklar. daha da önemlisi yılda bir değişecek filtreyi 6 ayda bir, 4 yılda bir değişecek filtreyi yılda bir değişecekler. öpüleceksiniz yani. filtre değişim süreleri aslında o filtreden geçen toplam su miktarına göre hesaplanıyor. ancak, bunu ölçemeyeceğimize göre, ortalama kullanım yapan ve tesisatından gelen su abuk subuk olmayan bir aile için:

    - ilk üç filtre (büyük olanlar): bunlar 6 ay ile 12 ayda bir değişmeli. en sık değişenler bunlar, zira su ilk bunlardan geçiyor. üç filtrenin birden toplam fiyatı markasına göre (ki hepsi hemen hemen aynı mal) 25-50 tl.

    - mebran: normalde 2 ila 4 sene arasında ömrü var. servisler her sene değiştirmek için çırpınır. vontron, lg gibi alınabilecek markalar 50-100 tl arasıdır. filmtec alırsanız 150-200 tl verirsiniz. unutmayın esas işi yapan budur.

    - küçük filtreler: post karbon filtre, alkali filtre, mineral filtre, detox filtre vs. bunların değişim süresi 12-18 ay arasıdır. bunların her biri 20-30 tl tutar. kanaatimce çoğuna gerek yoktur. pentek'in post karbon + alkali filtresine (tek filtre) 100 tl civarı verirsiniz.

    rakamlar yazdığım günün rakamlarıdır. bunu birkaç yıl sonra okuyorsanız, enflasyon diye bir şey var, unutmayın.

    7) alacağınız markaların üzerinde amerikan bayrağı, isviçre bayrağı, nsl logosu vs. görürseniz bunların gerçekten çok sallamasyon olabileceğini bilin. kaynanam isviçre malı arıtma cihazı kullandığını düşünerek yıllarca üç kuruşluk filtreleri 20 kuruşa aldı durdu bir servisten.

    8) bu sistemler bir birim su üretmek için 3-4 birim musluk suyunu doğrudan gidere gönderirler. bu sizi vicdanen rahatsız edebilir ama cüzdanen etmez. faturanız artsa artsa 5 lira artar. aslında bunun da kısmen bir çaresi vardır. aquatec erp-500 permeate pump adlı pompa boşa giden suyu tekrar membrana basan patentli bir üründür, lakin memleketimizde satılmamaktadır. kaldi ki 40-50 dolar olduğu için (+ shipping) bunu alacak doğa sever de muhtemelen buralarda yoktur. yine de abd'ye giden dönen bir akrabanız varsa size getirebilir.

    amme hizmetim buraya kadar. bu bilgiyle ne yapacağınız beni ilgilendirmez. yazdıklarımın doğruluğuna kefil değilim. belki de hepsini uydurmuşumdur.
  • maliyet/fiyat arasında 3 kat gibi fark olduğu için bir dönem (ve halen) en kazançlı basit işlerden biri denebilir. her ünitesi modüler olarak ayrı satılan ve aklı başında biriyseniz birkaç bağlantı parçası ve hortumla bunları birbirine bağlarsanız her türlüsünü toparlayıp satabilirsiniz. 6 ayda bir değiştirilmesi istenen filtreleri 1 liranın bile altına toptan alıp tanesini 15-20 liradan satarak kazancınızı katlayabilirsiniz. izmir'de bunun merkezi buca'dır. buca'nın neredeyse her mahallesinde, her sokağında bir su arıtmacı vardır. gıda çarşısında her türlüsü parçasını ayrı bulabilirsiniz. hatta, açık sistem olan parçaları bir de kutuya koyabilirseniz kapalı sistem adıyla azıcık daha avcunuzu kaşıyabilirsiniz. kapınıza gelip de 2500 tl denilen cihazın hepi topu 800-900 arasına sanayiden hazır alınan parçalarla hazırlandığını öğrendiğinizde gerçekten arınmış oluyorsunuz. böyle bir huzur kaplıyor içinizi. suyu arıtmak ne ki?
  • eve gelen dört farklı cihaz satıcısı ile yaptığım görüşmelerde tatmin edici cevaplar verilmeyen kapitalist sistemin para kazanma hırsının yeni tuzağı.

    gelen iki firmada cihazdan çıkan suyun tahlil raporları yoktu onları getirin sonra görüşelim dedim. "bu kadar cihaz sattık abi ilk isteyen sensin" dediler. bir daha gelmediler aramadılar da.

    diğer bir cihaz firmasının yetkilisi daha küstahtı. cihazınız vücuda alınması gereken mineralleri de alıp götürüyor dediğimde "bu kadar bilgiyi neden öğreniyorsunuz ki ?" dedi. " aslında sizin benim bildiklerimi bilmeniz gerekiyor" dedim yol gösterdim.

    bazı firmalar şimdilerde kaybolan ve alınması gereken mineraller için cihaz çıkışına mineral tableti koymuşlar. yine de sormadan edemiyor insan bundan önce "sağlık için sattığınızı iddia ettiğiniz cihazları" ne diye sattınız?
  • toplaşın ben bu işi çözdüm. öncelikle şunu belirteyim piyasadaki ürünlerin %95 i birbirinin aynısı. hiç öyle marka peşinde koşmanıza gerek yok. bu sistemlerin hepsi sağdan soldan toplama sistemler. 1500 liralık sistemin 400 liralık sistemden tek farkı kurulum hizmeti garanti vs olur.

    bu meretlerin en önemli parçası membranıdır. membranı da çoğu marka lg koyar. sırf lg nin bir marka imajı olduğu için halbuki 70liralık dümdüz bir membran bu. filmtech iyidir ama hiç bir markada bulamazsınız. kimisi markasından bahsetmez bile membranın. alırken buna dikkat edin.

    ilk 3 filtre sediment ve karbon filtreleri... karbon dediğiniz şey kömürdür arkadaşlar bunun kalitelisi vs olmaz dümdüz bir üründür. her yerde de aynıdır geçtik bunu. borular dirsekler membran kapları vs. bunların da neredeyse hepsi benzer kalitededir ve işlevlerini yerine getirirler burda da sorun yok.

    bazı kişiler hatta arıtma satıcıları bile çelik tankın çalışma prensibini bilmiyor ve çelik = sağlık kafasındalar. arkadaşlar tankın içindeki su çeliğe temas etmez polipropilen denen bir termoplastik balonun içinde durur su. yani tankın çelik ya da plastik olmasının hiç bir farkı yok. bu termoplastik malzeme de zaten gıda ambalajlarında kullanılan sağlıklı bir malzemedir endişeye gerek yok. ayrıca endişe etseniz bile piyasada 2 tank markasından başka bulamazsınız biri tankpro diğerini unuttum.

    geldik mineral filtresine. mineraller taşlardan çıkar ve piyasadaki bu filtrelerin de kaliteleri aşağı yukarı aynıdır. allahın taşıdır işte sonuçta. internette amerikan malı diye allahın taşı mineral filtresini 200liraya satan markalar var dikkat edelim en ucuzunu alıp geçelim.

    su filtrelemek basit bir iştir. basit bir süzgüyle aynı prensipleri taşır. tek önemli kısım membrandır fakat orta halli bir membran da işini layıkıyla yapacaktır. belki ucuz olan 1 sene gider kalitelisi 2 sene gider farkı bu olur anca.

    eğer kendiniz montaj yapabilecek yetenekte biriyseniz n11den falan en ucuz gördüğünüz sistemi alın kendiniz halledersiniz gayet basit de bir iş aslında.

    sakın cartwater curtwater bilmem ne osmosis markalarına para kaptırmayın. çok özel bir sistem yaptırmıcak sadece evde içmelik su istiyorsanız 500 liradan fazla vermeyin şu ilkel su arıtma şeysilerine.

    sorusu olana elimden geldiğince yardımcı olurum. seçimlerinizde çok kasmayın kafayı yersiniz kolay gelsin.
  • size işin kalbinden ters ozmoz işini yazayım.

    1- zart belgeli, zurt belgeli yazdıkları şeylerin hepsi yalan dolan. nsf falan işi hele hele tamamiyla yalan. bu işi yapan piyasadaki çoğu firmanın tse belgesi bile yok, önce bunu bilin.

    2- evinize gelip suyun içindeki minerali yaktıkları şov komple illüzyon. ellerine bir de tds metre alırlar, suyun içindeki parçacıkları gösteren, oradaki değer çeşme suyunda doğal olarak yüksek çıktığı için gözünüzü korkuturlar. ha tabii, tds değeri size bir şey söyler ancak suyunuzun net olarak "steril" olduğunu söylemez. bunun için laboratuvarda analiz yapılması gerekir.

    3- forum sitelerinde şu iyi, bu iyi diyen tiplerin hepsi su arıtmacıdır, hatta burada bile yardımcı olayım ayağına size mal itelemeye çalışırlar. türkiyede gerilla pazarlamanın piridir su arıtmacılar.

    4- su arıtma işi sanıldığı gibi kompleks bir iş değil, amerikada hobi gibi uğraşıyor insanlar bu işle. bilgi almak için redditte ya da yabancı forumlarda dolanmanız sizin yararınıza olur.

    5- 5 aşamalı, açık kasa arıtma sistemi üzerinden anlatıcam işlemi.

    3 tane housing yani dik filtre olur alette. bu üç filtre 6 ayda 1 değişmesi gereken, borudan gelen suyun içindeki tortuyu, pisliği alan filtrelerdir. istanbul dışında bir şehirde yaşıyorsanız, bu üçlü sistemden geçen su "içerseniz ölmezsiniz kıvamına" gelir, neyse.

    şebeke suyunun girdiği ilk filtre 5 mikronluk spun filtre olmalıdır. ben 3 ayda bir değiştireceğim derseniz 1 mikronluk da kullanabilirsiniz, ardından gac ve cto filtreleri takabilirsiniz. aslında bu aşamadan sonra keyif sizin, ister iki tane gac takarsınız ya da bi 1 gac filtre takıp, 3. housing'e 5 mikronluk spun(sediment diye de geçer) takarsınız, size kalmış. he bir de bu 3 filtre "kaba" filtrelerdir, size gelip su arıtma sistemini kuran hıyarlar servis hizmetinde en çok buradan kar elde ederler. bu 3 filtreyi ortalama bir marka alırsanız maksimum 240 lira falan ödersiniz.

    4. ve en kritik aşama membran filtre aşamasıdır. ters ozmoz dediğimiz "boku" bu gerçekleştirir. sistemde en çok para vermeniz gereken yer budur. housing filtrelerinizi günü gününe değiştirir ve iyi bi marka membran kullanırsanız sizi rahat 2 yıl götürür.

    en çok katakulli membran filtreler üzerinden dönüyor çünkü piyasada adını duyurmuş filtrelerin hepsinin sahtesi var. filmtec, pentair ve performans/fiyat canavarı olan vontron membranların orjinalini bulursanız direkt alın. ucuza kaçıyım lg alayım falan demeyin.

    5. aşama ise inline filtreleme aşaması. buradan sonrası tamamen sizin fantezinize kalıyor. ama 5'lik sistemde genelde buraya post-carbon filtre takılır. 6'lık, 8'lik, 10'luk sisteme kadar uzatabilirsiniz sistemi. alkali filtre + mineral filtre +uv filtre+ post carbon filtre vs vs vs diyerek.

    6- brita diye satılan sürahi suyunuzu arıtmaz.

    7- google aramalarında başta çıkan su arıtmacıların sitelerini gezdim, alayı müşteriyi daha rahat sikmek için kapalı kasa sistemlere geçip, açık kasa sistemler sudaki minareli alıyor diye pazarlama yapmaya başlamış djaldksldmks sistem hepsinde aynı. millet dışarıdan filtre alıp kendisi değiştirmesin diye mineralialmadan arıtma yapan sistem geliştirdiklerini iddia ediyorlar jfskdklsdmks hepsi yalan. ayrıca kapalı kasalar için de yedek parça bulabilirsiniz internette.

    son.
  • faydasının zararından çok olduğunu düşündüğüm için katıldığım furya.

    —sizler için önemli notlar—

    -pompalı makine almaya özen gösterin, çünkü onlarda atık su miktarı daha az. ki bu konu çok önemli. çünkü sonrasında su faturası ve israf konusu maddi ve manevi canınızı sıkabilir.

    -internette yorumu fazla olan ürünlere ve fiyatlara aldanmayın. bayi ile iletişime geçtiğinizde, aynı ürünü daha uygun bir fiyata almanız mümkün. hem de size uygun olan modele dair bilgilenmiş olursunuz.

    -birçoğundaki mebran filtre ülkemizde üretilmediği için mecburen amerika menşeili, bu yüzden içiniz rahat olsun. yani çoğu aynı terane.

    -arıtma kazanının içinin çelik olması yine çok önemli. bakteri oluşmaması için.

    -bu arada ultraviyole filtrenin de yararlı olduğundan bahsediliyor. ben pahalı olduğu için bu tarz bir makine tercih etmedim. ama dileyen bir araştırabilir.

    -içimi ve tadı çok güzel olabilir. bu filtredeki tatlandırıcı ile ilgili, buna sakın kanmayın.

    -kiracı olanlar veya evindeki mermeri deldirmek istemeyenler üç yollu musluk alabilir.

    -taşınması çok kolay, kiracı olsanız da arıtma cihazı almayı düşünebilirsiniz.

    -filtre değişim maliyetini hesaplamayı ihmal etmeyin. çünkü aldıktan sonra başınız ağrıyabilir.

    -arıtma markasının servis ağı önemli, evinize kolay ulaşabilecekleri bir mesafede olmasına dikkat edin.

    -bazı şehir veya ilçelerin arıtması o kadar iyi ki, o bölgede arıtma cihazı alınmasına gerek yok. bunu o bölgede çok az 'arıtma cihazı' satılmasından anlayabilirsiniz.

    —ek olarak—

    -günlük mineral ihtiyacınızı karşılamak için 200 bardak su içmemiz gerekir. örneğin, bir zeytin yiyerek aldığınız mineral miktarı için 10 bardak su içmeniz gerekir.
    hülasa, mineral ihtiyacı için besinler yerine suyun kaynak gösterildiği reklamlarla karşılaşırız. bu yanlış bilgi ne yazık ki ambalajlı su ticaretinin reklamlarından başka bir şey değildir. ticari amaçlıdır. mineraller için asıl kaynak gıdalardır.

    -ters ozmoz teknolojisiyle su arıtmak, nasa tarafından geliştirilmiştir.

    -dünya sağlık örgütünün araştırmasına göre sağlıksız su içmek, en çok öldüren nedenler arasında 6. sıradadır.

    -dünya sağlık örgütüne göre kalite sınıfları

    0-50 ppm --> yumuşak, 1.kalite içme suyu
    50-100 ppm --> hafif sert 2.kalite içme suyu
    100-200ppm --> orta sert, 2.kalite içme suyu

    önemli not 1:

    enflasyon ile birlikte fiyatlar felaket uçuyor. almayı düşünüyorsanız, geç kalmamanızı öneririm.

    önemli not 2:

    zaman zaman çeşmeden sapsarı akan klorlu ve kireçli suya rağmen, çeşme suyunun arıtmadan daha faydalı olduğunu düşünen arkadaşlarla polemiğe girmiyorum. allah işlerine sürat versin.

    -tabii evinde cam damacanadan kaynak su içenlere lafım yok.

    -şahsen plastik damacayla eve su taşımaktan bıktım. bu yaştan sonra bir de bel fıtığı olamam. günlerce plastik bidonlarda hangi koşullarda beklediği belli olmayan suyun daha faydalı olduğunu düşünmüyorum. tabii bu konuda herkes kendine göre haklı olabilir. düşüncenize saygı duyarım.

    bonus1: sonuçta emek var. kendinize bir iyilik yapıp bu yazıyı okumanıza sevindim.

    bonus2: bazen şebeke suyu kazı çalışmalarından ötürü çok kötü geliyor. böyle durumlarda arıtmayı alttan vanadan kapatmayı unutmayın.

    -umarım yorumum aydınlatıcı olmuştur. güzel kalın…
hesabın var mı? giriş yap