• sanıldığı kadar yavaş hareket etmeyen, sudan cıkarılıp yeni bir ortama konuldugu zaman önce kafasını kabuguna cekip bekleyen, sonradan kafasını kaldırıp hızlı bir sekilde odanın en karanlık, kuytu yerine gitmeye çalışan bir hayvan türü. boynunun şaşırtıcı derecede uzayabildiği bilimsel ve amatör deneylerce kanıtlanmıştır. türkiye'de yemeleri için sarı kurtçuk görünümündeki yemler verilse de ufak ufak parcalanmış yeşillik ya da sinek, böcek yiyebildiği bilinmektir. her ne kadar yemek dieti birçok kız arkadaşımıza (ayyyy iğrençsin) dedirtebilse de, sevimliliği, dostluğu, ve dinginliği ile herkesin sevgilisi olmus guzel bir hayvan türüdür. plastik kaplarda büyüyenleri o plastik palmiye ağaçlarını görmemekte ve bilhakis sevmemektedirler. yemsiz, günlerle yaşabilenleri ve bütün bir yem kutusunu bir anda yiyebilmeleri ünlüdür. sıg bir plastik ya da cam kapta iki tane besleyenler icin son bir uyari, kaplumbagalar birbirlerinin üzerine cikabilmekte ve bu sayede ufak akvaryumlardan kacabilmektedirler. evinden kaçmış ve hollywood'a giderek ünlü olmuş olanları vardır (bkz: ninja kaplumbagalar)
  • eğer 4 yaş ve üzeri kırmızı yanaklı dişi su kaplumbağanız varsa, hayvan birkaç gündür yemek yemiyor ve akvaryumda debelenip duruyorsa, kuru bölgeye sürekli çıkıp deli gibi dolanıp suya geri iniyorsa; çok büyük ihtimalle kızınızın yumurtaları var ve bırakacak yer arıyor (ben de az önce google'a "restless turtle" yazınca öğrendim amk). bahsi geçen "yumurta bırakılacak yer" de 3 dk'lık araştırmalarım neticesinde öğrendiğim kadarıyla nemli toprak gibi bir şey olmalı. neyse ki evde toprak vardı da gidip kocaman bi saksı tabağına doldurdum sonra tabağı hayvanın kuru bölgesine koydum. hayvan hemen girdi lan toprağın içine! yarım saattir de ıkınıyor yumurtaları bırakmak için. eğer bırakamazsa oksitosin iğnesi felan yapmak gerekiyormuş ama gerekmez umarım.

    ha gayret kızım! derin nefes alıyoruuuuz, veriyoruuuuuuuuz, alıyoruuuuuuz, veriyoruuuuuz.. yalnız o toprağa bulanmış halinle suya girersen ağzına sıçarım! daha dün temizledim lan!

    http://imgur.com/wzk5v

    [02:23] naciye toprağın içinde debelenmeyi bıraktı (yumurtaları bırakmış olabilir), suya girdi ve "karnım aç amk" dansına başladı. 2-3 gündür yem yemiyordu, iyi oldu.

    [03:20] hanfendi rahatsız olmasın diye odayı kendisine bırakmamın üzerinden henüz 20 dk geçmişti ki, güm bam seslerine istinaden odaya koştum: naciye bir kez daha imkansızı başarıp kuru bölgeden dışarı atlamış, saksılar yerde, halının üstü tamamen toprak, ortalık boka dönmüş. amına koyim senin naciye.
  • bakımları zordur. size verdikleri sikko plastik kaplarda 3-4 aydan fazla yaşamaları imkansızdır. zamanla hastalandığını göreceksiniz zaten.

    aşağıdakileri almayacaksanız bakamazsınız, öldürürsünüz:

    1-cam akvaryum (verdikleri plastik kaplarda bakmaya çalışıyorsanız malsınız)

    2-su ısıtıcı (yaz harici mevsimlerde olmazsa olmaz)

    3-kuru alan (üzerine çıkabileceği yassı bir taş yani)

    4-kuru alanı ısıtmak ve kurutmak için spot

    5-filtre (3 günde bir suyu değiştirmeyecekseniz)

    6-güneşe çıkarma imkanı yoksa uv ışığı

    kendiniz gibi yavşak çocuğunuzun 2 günlük eğlencesi için şu hayvanları plastik kaplarla alıp, öldürmekten vazgeçin bi de mümkünse...
  • 7 yaşına kadar çok hijyenik şartlarda özenerek bakıldıktan sonra yerinde durmaktan sıkılan hayvanımız. artık ailemizin bir parçası olduğundan kaplumbağa olduğunu unuttu. en sevdiği şey bizimle televizyon seyretmek, başımızın üstünde ellerini ve kollarını uzatıp güneşlenmek, yere bırakıldığında insanları takip etmek, aynalarla kavga etmek, saatlerce suratımıza yanağını yapıştırıp seyretmek, dudak uzatıldığında bıdığını öptürmek. en ilginç özellliği ise uzun saç taramayı sevmesi. upuzun tırnaklarıyla sağ elini kullanarak saç tarıyor ve telleri ilgiyle izliyor. saça ve tüylü battaniyelere karşı özel bir ilgisi var. (kendi saçı yok ya ondan yazık:))

    eğer akşamları ilgilenmeyip suyuna bırakırsak o gece uyuyamıyor ve uykusunu alamadığı için bütün günü uyuyarak geçiriyor. o yüzden düzenli olarak sevip konuşuyoruz. bazen bizim yanımızda çok uzun zaman tv'yi veya bizi mutlu mutlu seyrederken susadığını düşünüp yuvasına bırakıyoruz. işte o zaman çok sinirleniyor. suyunda deli gibi çırpınıyor. bebek gibi ilgiye alıştı çok fena. gözümüzün içine bakmadan, kafasını bizim elimize dayamadan uyumuyor. bu bizi çok eğlendiriyor ama yine de tedirgin oluyoruz sonuçta bi yerden düşebilir, üstüne basılabilir ya da oturulabilir. o yüzden dikkat etmemiz gerekiyor. yazın yapılan yolculuklarda hiç bunalıma girmiyor. kuru ortamda seyahat etmesi gerektiği için saatlerce kucağımızda kalıyor ve bizimkinin keyfi iyice yerine geliyor. güneşlenerek tüm yolculuk uyuyor. arada bir ihtiyaç molası da veriyoruz tabi. o yüzden hiç öyle bunalıma girmesi trip atması olmuyor.

    insanları suratlarından tanıyor. çok fazla göz teması kuruyor. fakat eve misafir geldiğinde aynı şekilde rahat olamıyor. eğer renkli çizgili bir kıyafet varsa üzerimde çok tırsıp kafasını içeri çekiyor. suratımı gördüğü anda da korkusu geçiyor. sanırım çizgili desenleri sevmemesi içgüdüsel bir şey.

    bu hale gelene kadar kapluşumuzun bir sürü ev arkadaşı oldu ama hiçbirini yanında istemedi. bir kısmı da hastalandı öldü. o yüzden şimdilik yalnız takılan bir beyefendi. ilerki günler bize ne gösterir bilinmez. oğluşumuzun anormal hareketleri olmadığı için şimdilik rahatız.

    insanlarla olan bu iletişimi son iki yılda gelişti. onun dışında bu büyüklüğe gelene kadar gerekmedikçe elimize almadık, gözlerinin mikrop kapmamasına özen gösterdik. suyunu sık değiştirdik. tek çeşit yem vermedik. güneşlendirdik. iyi bir şekilde büyüyüp daha dayanıklı hale geldiği zaman bizimle temas etmesine izin verdik. gözleri hastalanınca ilaç sürdük. o yüzden küçük kapluşlarınızı elinizde mıncıklamamanızı ve çocuklardan uzak tutmanızı öneririm. suyunu düzenli verin, bakım şartlarını iyice okuyun. çocuklara hediye olarak almayın! gerçekten sorumluluğunu alacaksanız bakın. sabah akşam yem verip su değiştirmek yetmiyor maalesef. çok çabuk ölüyorlar. o yüzden bu yazdıklarımdan dolayı kapluşunuzu küçükken sakın dışarı çıkarmayın. herşeyden önce onun mutluluğunu düşünün.
  • o govde o bacaklar ile yercekimine kar$i mucadele vermenin gereksizligini kavrami$, bahriyeli olmu$ akilli kaplumbaga.
  • gadasını aldığım ne versen durmadan yiyor lan. meyve, sebze, zeytin, corn flakes, kuruyemiş, çedar peyniri...gel kebapçıya gidek desem ona da hayır demez.

    bizimki kafasını da sevdiriyor bi de. küçük gözlerini yidiğim...
  • yem almak icin girdigim ama yemin yaninda bana zorla kabuk sertlestirici, vitamin (ki hepsi bende olmasina ragmen) satmaya calisan cakal saticiyla aramda su dialog yasanmistir:

    satici: ehihihi bi de su ilac var, dezenfekte ediyo suyu, muhakkak haftada 1 yapmalisin
    ben: dezenfekte derken? yani?
    s: simdi suya bi miktar damlatiyosun. 10 dakika kadar bekliyosun. e malum olecek zararli bakteriler. sonrasinda da steril suya kaplumbagani koyuyosun. iste bu kadar.
    b: peki ya bakteriler?
    s: ?! nasi yani?
    b: olen bakteriler diyorum. onlar da suyun icinde ama?
    s: ama olu onlar artik.
    b: ama kaplumbagamla ayni suda. hos degil. bunun oluleri de parcalayani yok mu? yokeden filan?
    s: (bu noktada iyice sacmalayan satici) aaa zaten o sivi, zararli bakterileri oldurup, yararli hale getiriyor
    b: ooouuv. son nokta yani.
    s: tabe caniiim ne sandiydin
    b: hah simdi oldu o zaman.
  • brifbraff sabahın köründe ankamall önünde servis beklemektedir. yanına pek bi sevimli ve saf arkadaşı gelir.

    briff: hayırdır senn sabahları dersin olmazdı?
    svsa: ya kaplumbağam hastalandı, onu doktora götürücem.
    briff: hmm, peki hastalandığını nasıl anladın kaplumbağanın?
    svsa: hapşırıyor
    briff: nası lan??
    svsa: dur gösteriyim. -elindeki poşetten bi algida kutusu çıkartır. yarısına kadar su dolu kutuda bi su kaplumbağası aptal aptal yüzmektedir.- bak şimdi bekle biraz görürsün hapşırıyor.
    briff: üşütmüş olmasın çorbada yüzdürseydin biraz ahahah
    svsa: üff dalga geçme bak görecen şimdi.

    - servis gelene kadar 15 dakika saf saf beraberce kutuya bakılır ama hiç bişey olmaz. svsa kaplumbağaya dışarı çıkmanın iyi geldiğini düşündüğünü söyler, ben de hapşırması için bi kaplumbağa 15 dakikamı ayırdığım için salak olduğumu düşünürüm. aradan bir hafta geçer-

    briff: ya ne oldu senn kaplumbağa, iyileşti mi?
    svsa: ya iyileşmişti. sonra eve götürdüm, dayımlar oturmaya gelmişlerdi geldi 2 gün önce, biz içerdeyken dayımın oğlu yemiş kağlumbağamı.
    briff: mavi ekran.

    (bkz: su kaplumbagasinin olum sebepleri)
  • 3 yıldır komodinimin üzerinde duran, beni gördüğünde halay çekmeye, taklalar atmaya falan başlayan kırmızı yanaklı şerefsiz.

    elimden yem alırken parmağımı ısırması, fazla heyecanlanıp yem almaya çalışırken ters düşmesi (sığır), arada bi hastalanıp eşşek kadar adamı başında maymun etmesi, temizlenirken çıldırması, kafasını sevdirmesi falan... az önce fazla takırtı yaptığı için arkama hiç bakmadan "cafer dur iki dakka takır takır" diye bağırdım. öyle kanıksamışım ki artık, öyle alışmışım kendisine farketmedim bi kabukluyla konuştuğumu. oğlum oluvermiş sıpa*. cafer mercimek efendi, kaçma lan sakın... ya da ölme amk ne bileyim, yanımda kal, komodinimin üstünde falan! :/

    (bkz: nooluyo lan gece gece)

    edit: şuncağız yazıda tam üç kere "falan" demişim ya, allah benim cezamı versin!
  • dunyanin en sevimli hayvani degildir. en eglenceli, en huzur vereni de degildir. en suratsizlari listesinde evde beslenecekler icinde ilk uce girebilir. ilk 6 aylik surede cok sevimli olurlar. elinizde tuttugunuzda kolunuza, vucudunuza artik neresi denk gelirse pıtır pıtır yurur. pek urkek olmayip, etrafi kesfetmeye calisir sonrasinda icine kapanirlar.

    nispeten gurultu yapmadan, yemegini verdiginiz surece fanusu icinde kendi halinde takilir giderler.

    acsa ve yetiskinlige adim adip cinsellikle ilgili beklentilere girdiyse fanusu tirnaklariyla delip cikma cabasina girer. ya da en cok sabahlari gunes dogduktan sonra suda şıpır şıpır ses cikartip "acim amk beni doyur" der.

    10 seneye yakin bir birlikteliginiz varsa aksam eve gelince tv izlerken fanusundan size donup sizi izler ya da eslik edip tv izler. cok bi numarasi yoktur ama seveni icin cok keyifli bir canlidir.

    kendi yemleri, pismis tavuk balik et, yesillik ve beyaz peynir verilebilir. haftada en az 3 kez suyunu temizlemek gerekir. bazi ozel durumlarda bir kez temizlikle idare edebilir. en az 15 gunde bir yumusak dis fircasi ile keselemek gerekir. en keyifli yanlarindan bir tanesi budur. yikayip keselediginiz sure icinde tutus sekli ve aciniza gore elinizden tutarcasina yapisir parmaginiza. hic birakmaz. urkek ir cocugun babasinin elinden tutmasi hissi verir.

    öldugunde cok uzulursunuz. fanusu, yemleri bir kenarda dururken kendi yoktur. ve o suratsiz cirkin sey bir daha elinizden tutamayacaktir. en cok bu koyar.
hesabın var mı? giriş yap