süleyman çobanoğlu
-
"kalbim gerçekten kırık ve eylül'ün ortası
yürüdüm yazmadığım şiirlere basarak
yalancı ömrün bilmem bu kaçıncı vartası
her solukta yeniden eksilerek artarak"
dizelerinin sahibi, güzel insan, şair. -
-
"aceleyle cumhuriyet'e sıvadığımız pek çok kabahat çok daha öncesindendir. ben cumhuriyet'in copunu da yemiş, hışmını da görmüş, mahkemesine de çıkmışımdır ama adalet duygusunu bırakmamalıyım. cumhuriyet'e gelene kadar sen zaten karlofça’dan sonra geri adım atmaya başlamışsın. türkistan tarikatları yerleyeksan olurken, arabi ve mağribi tarikatlar geçer akçe olunca sen zaten özgünlüğünü kaybetmiş, medreselere hapsolmuşsun. ne türk batılılaşması 1923’te başlamıştır ne de modernleşme cumhuriyet’le başlıyor. rom ve konyak içip piyano çalan da senin halifendi."
-
"seni sevip çekildim, dedim dünya bu kadar."
-
ismet özel, çobanoğlu için "benden sonra tek bir şair geldi* o da süleymen çobanoğlu'dur demiş.fazla iddialı ama söylemiş işte.
-
yazmayayım dedim duramadım. evet süleyman çobanoğlu anadolu çocuğudur, duyguların yozlaştığı postmodern zamanlara ait değildir, sıkı şairdir, istediğinde kelimelere istediği dansı yaptırabilir, son dönemlerin rating canavarıdır * , cool görünüşünün altında oldukça harlı(!) bir kişiliktir vs. vs. vs. lakin kendisinin ilk televizyonculuk yıllarına ait bir anısı vardır ki, hatırlayınca hala alı al, moru mor olmaktadır. sayın çobanoğlu ilk televizyonculuk deneyimi olan istasyon isimli kültür sanat ağırlıklı akşam kuşağı programında camilerle ilgili bir vtr'yi anons ederken "evet sevgili seyirciler, gelin şimdi isterseniz camilerin gelmişini geçmişini ( tam burada surat değişir, duraksanır ve bir el işaretiyle) izleyelim" demiştir ki, kendisi de dahil olmak üzere ortamdaki herkes yarılmıştır. sizlerde takdir edersiniz ki, mübarek türk argosundaki "gelmiş geçmiş" tamlamasının ve devamının, camiler için kullanılması mazallah çarpılma ve ağızla ensenin yer değiştirme sebebi olabilirdi. üstelik 70 milyonun önünde. neyse ki yırttı. ballı bir insandır zaar kendileri. buradan da bu sonuç çıkmakta.
-
benden daha ne olur, yürür yalan söylerim
bir şey acır içimde bu göğsüme ne kattın
sende noksan bulmadım şu yerle gök yanarken
attığımda o oku ben atmadım sen attın
rab bu nasıl denizdir yüzme bilen kuşu yok
içimde acır bir şey bu gösüme ne kattın
anlar gibi olmuştum yetmiş üçte bir cuma
attığımda o oku ben atmadım sen attın
geçer gider hacegân ve ahûlar ve zaman
acır bir şey içmde bu göğsüme ne kattın
bilmem değmişse bile ağa yahut karaya
attığımda o oku ben atmadım sen attın. -
"bir şey acır içimde bu göğsüme ne kattın " demiş şair.
-
geçenlerde bir komşuda televizyon izlerken orhan gencebay'a "türk müziğinin en büyük ustası" türünden iltifat eden hece şairi.
türk müziğinin... yani abdülkadir meragi'den bu yana yüzyıllardır süren bir müziğin en büyüğü...
iltifat azıcık da olsa abartıdır ama bu kadarına da pes.
nedense bana fuzuli'yi hatırlattı: "aldanma ki şair sözü elbette yalandır."
("hececi" derken kastım kötü değildir. hakkında ismet özel'in yazı yazdığı en usta ve modern hece şairidir, o ayrı.) -
gün kavuşsun diyerek diniyormuş, anladık
yüzümüze ham güller bulaştıran sonbahar
ne de ince yaralı, ne çapkınca ayrıldık:
suda bir kalem gibi kırdı bizi intihar
ah neyi diriltirdi avucunu hohlayışın
neleri kıracaktın sütkesiği dişinde
bulurdu beni oysa ıpıssız ağlayışın
bir şahmaran uyurdu sevgilim deyişinde
yaşamak böyle soğuk ve böyle çürümüşken
yetmiyor aynaların fısıldadığı masal
gel omzuna abanmış yaralarla övüngen
gel içimde biriken encamını geri al
bir ak dalga geçseydi bu kırmızı limandan
yeşil sular üstünde seni getiren gemi
mor ipekler çekerdim ayla senin arandan
gümüşlere sarardım kırılgan ellerini
benim bir tek ölümüm yetseydi çağırmaya
ey çaresiz bakışlı ey zıpkın gözlü, seni!
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap