• hala kot pantolon vs giymenin yasak olup olmadığını merak ettiğim cemaat.
  • bu ülkede bugün süleymancı yurdu veya başka bir tarikat yurdu varsa bilin ki milletce ülkecevmal ız.

    sittin sene ders almıyoruz ve akıllanmayız.

    yazık.
  • bu cemaatlere ve yurtlara yapılan devlet yardımları ile neden devlet kendine ait yurt yapmaz. dini eğitim kaygısı varsa diyanet neden gorevlendirilmez.

    el cevap
    -oy devsiremezsin

    -diyanet işlerinde gençlere şekilde değil özde dini anlatacak din görevlisi varmola?

    binaaleyh:

    sen devlet olarak zemindeki eksikleri görüp doldurmaz isen birileri o açıkları görür, senin bütçelenle sana tehdit olabilecek unsurları devsirir ve yetiştirir. sonra ağlak ağlak dolaşmak zorunda kalırsınız ki aslında kaybeden vatan, kaybolan vatan evladıdır.
  • ben kaldım bunlarda.

    doğrudur, maçını izlersin, çekirdeğini çitlersin... o tarz şeylere pek takılan olmaz üniversite yurtlarında. ama hoca diye başına diktikleri adamları sorgulamaya başlarsan, işte o zaman kopuş başlar. hoca diye diktiklerinin de büyük kısmı zaten liseden sonra okumamış, sülümancılar olmasa pek bir baltaya sap olamayacak tiplerdir.

    çok sayıda insanla birlikte kalmanın, ortak yaşam sürmenin, bir kişiye katacağı çok şey vardır elbet. ama bu süleymancılığın kerametinden değildir. tahammül sınırların genişler, çok azla yetinmeyi öğrenirsin, birlikte yaşam sürmenin azami gerekliliklerinin farkına varırsın, hakiki dostlar edinirsin... bunlar olağan şeyler.

    ama bunların bir de götürdükleri vardır. 20-25 yaşına gelmiş adamları zorla namaza, ibadetlere (bkz: rabıta, çağırırlar. parmakla verdikleri bal karşılığı, özgürlüğünüzü elinizden alırlar. ders çalışmanız gerekiyordur, illa ibadet derler. kendilerince haklılardır da, asıl sınav öteki taraftadır. eyvallah, diyelim ki haklısın. buna karar vermek benim hakkım değil mi? diye soramazsın elbet. yurtta kalıyorsan, orası otel değildir, hakkını vermek zorundasındır.

    çoğu kişi zaten çekirdekten yetişmedir, üniversitede yurda yerleşenlere çok olumlu bakmazlar. bu noktada bir mobbinge falan maruz kalmadım ama üniversitede yurtlara yerleşenlere "gidici" gözüyle bakarlardı ki onları da haksız çıkarmadım.

    çünkü yurtlara "bağımlı" olanları, yönetmesi çok daha kolaydır. ailesine şikayet etmekle tehdit edersin, yurttan atmakla tehdit edersin... sopa-havuç politikasıyla çok rahat parmağına dolarsın.

    bu sırada yurtta kalan gençler, bu akıl ve mantık dışı düzene alışırlar. iyi bir üniversitede derslerinde devamlılık göstermek, iyi bir ortalamayla mezun olmak, ilişkiler geliştirmek vs zor işlerdir bunlar. halbuki yurt sıcaktır. gezersin, tozarsın, bütün gününü bilgisayar başında oyun oynayıp dizi izleyerek geçirebilirsin. derslerden kalınca da "asıl sınav öteki tarafta" dersin, "bizim halil abi vardı, o mesela 7 senedir okuyor" dersin... bahaneler hazırdır. türkiyenin en iyi üniversitelerini kazanıp, oralarda doğru dürüst bir şey öğrenmeden senelerini tüketen gençler... üzülüyorum düşündükçe.

    bir de bu yurtların ciddi sorunları olur. bırakın depremi, yakınından kamyon geçince gümbür gümbür sallanan yurtları vardır süleymancıların. belediyelerle genelde iyi geçinirler, oy vaadi karşılığında, imtiyazları koparırlar. bu yüzden de güvenliğe çok fazla yatırım yapmazlar. zaten fakir fukara çocukları kalır buralarda, dolayısıyla gelirlerin asıl kısmı burada kalan çocuklardan gelmez. esnaflardan, iş adamlarından para koparırlar.

    bu yurtlara çoğu kişi, muhtaç olduğu için girer. duygusal bağlar kurabilirler, bu gayet normal. ama muhtaç oldukları gerçeğini değiştirmez bu. burada kaldığım süre zarfında yıllık verdiğim parayla, devlet yurtlarında iki ay bile kalamıyordum, ona göre yapın hesabınızı.

    bu ülkede devlet istese, tüm cemaatleri sadece bir kaç senede siler süpürür. hem de hiç güç kullanmadan, kimseyi zorlamadan. ama düşünün ki bir kişinin verdiği bir mesajla yüz binlerce oyu bir gecede akıtıyorsunuz, bundan istifade etmek istemez misiniz? kararlı olunursa, mücadele yöntemi çok basittir. yoksul durumdaki öğrenciler için, düşük ücretli, güvenli ve insani standartlarda yurtlar yapmak.

    bulaşmayın cemaatlere gençler. maalesef bizim ülkemizde, herkes her şeyden sorumlu tutulabiliyor. az paraya yeterince rahat bir yer bulduk diye kendinizi bu ortamlara alıştırmayın. sefalet çekin, baraka gibi evlerde 5-6 kişi kalın ama özgürlüğünüzü ve daha da önemlisi, aklınızı, vicdanınızı bunlara teslim etmeyin. biraz da cesur olun. sıkıntılar yaşayınca hemen pes etmeyin. konfor alanınıza sığınmak için, yeni tecrübeler edinme fırsatını kaçırmayın.
  • lise zamanı çok fazla arkadaşım vardı bu yurtlarda kalan (süleymancıların en yoğun, etkili olduğu bir şehirde yaşıyorum) şu anda bakıyorum hepsinde alkol cigara ne ararsan var gerçi aileler biraz evden gitsinde başımız dinlensin diye yolluyorlardı çocukları ayrı konu.
    not: 30 civarı tanıdığım vardı sadece 1 tanesi hoca olarak kaldı galiba o da yapacak bir işi olmadığından.
  • çok ilginç mekanlar oluyor buralar. arkadaşım kalıyordu ve kısa bir süre ben de misafir olarak kalmıştım. kalış sürem boyunca gördüğüm her şey ayrı şaşırtmıştı.
    aynı tabaktan yemek yiyordu herkes. ortaya bir tas yemek konuyordu. bunun sebebi birlik ve beraberlik duygusuna sahip olunsun diyeymiş. bu ücretli yurtta tüm temizliği (bulaşıklar, koridor, mescit temizlikleri dahil) öğrenciler nöbet usulüyle yapıyordu. yatakhaneye giriş zamanları vardı. saat uygun değilse odana girip bir eşyanı almak bile eziyetti. üstüne azar işitiyordun. nasıl olur da düzenli olmaz ve eşyalarını tam almazsın? :)
    ortak alanlarda kuran varsa asla ve asla başörtünü çıkaramaz, yüksek sesle konuşamaz, lakayıt(!) şekilde oturamazdın. yurt içerisinde kılık kıyafetin (içeride erkek olmamasına rağmen) her zaman aşırı örtülü olmak zorundaydı. yurttan okula giderken asla makyaj yapamazdın, çünkü kontrol vardı. dini ritüellere icabet etmemek suçtu ve cezalandırılıyordun, ailene şikayet ediliyordun. tekrarlanırsa yurttan atılıyordun. bunlar gibi bir sürü kısıtlayıcı yasak mevcuttu.

    arkadaşım, yurdu sevmemesine rağmen aile zoruyla orda kalıyordu. ancak bu detayları bilmiyorum. genel olarak yurttaki öğrenciler de aile zoruyla orada kalıyorlardı.

    bu aşırı disiplinli mekanlar ne yazık ki gençlerin psikolojisini bozuyor. aileler, kendileri bile tahammül edemeyecekleri yerlere çocuklarını adeta atıyorlar...

    edit: yurda öğrenci seçerken çook ciddi araştırmalar yapıyorlar bu arada. dışardan olan (süleymanlı olmayan) herkesi muhtemel tehdit olarak algılıyorlar ve öğrencileri de o şekilde yetiştiriyorlar. zaten bu topluluk, kalabalık olmalarına rağmen her zaman gizli kapaklı işlerini yürütmekte.
  • diğer bütün tarikat yurtları gibi insanlık suçu sayılacak cinsten bir başka yurt.

    burda kalan arkadaşlarım ne kadar dindar olursa olsunlar bir noktadan sonra tahammül edemez hale gelmişlerdi ve ailelerini zar zor ikna edip başka yurtlara ya da eve çıkmışlardı.

    insanın giydiği kıyafetten kalkacağı saate kadar her türlü bireysel seçimine karşı çıkan, uymayanları ise dışlayan bir tür sosyal izolasyona mahkum bırakan bu yurtlar; maalesef ailelerinin tercihiyle mecbur bırakılmış binlerce çocuğa zindan oluyor.
  • kahverengi kumaş pantolonlu, düz mavi çizgili gömlekli, ince tel çerçeveli gözlüklü, badem bıyıklı, saçları hafif yana yatırılmış bireysellikten bihaber insanlarla dolu olan yurtlardır.

    bu cemaat mensupları cenazelerini bile kendi cemaatinden kişilere yıkatırlar. öyle katıdırlar. değişikler. zihinleri ise gerçekten değişiktir. kimi ismi arapça olmayan mesela kendine arapça bir isim seçer. neden? öbür tarafta melekler çağırabilsin diye. (mantık aramayın ltf.) kadınlar cemaat liderlerinin fotoğraflarını göğüslerinde taşırdı yakın zamanlara kadar. farklı değildir hala.
  • okuduğum okulun önünde bilmem kaç katlı yurt vardı. öğle arasında ara ara bedava yemek yemeye giderdik. "namaz kılın, yemekhaneye öyle geçin" derlerdi. namaz kılmazdık ama lapa pilavı yerdik. bu yurtlara dair tek bildiğim budur. lapa pilav.
  • fettullah gulen cemaatinin boşluğunu dolduran yeni cemaat , başımız belada yine
hesabın var mı? giriş yap