• yıllar önce bunlara ait yurtta kalan bir uzak akrabam bir telaşa bize ulaşıyor: anap'ın mitingi var yanıma en az iki kişi alıp götürmem gerekiyor... ev ahalisi bu durum üzere beni kurban seçiyor... ben ne mitingi amq bu nerden çıktı derken bu süleymancı murittt kardeş çıkıp geliyor. soyle boyle lionel mionel derken yol almaya basliyoruz. utanmadan "bir kişi daha bulmamız gerek lionel" diyor. ben o arada "sokarım senin mitingini şimdi, sktr git başlatma anana da vatanına da" diyorum ama içten içe tabi. nezaketi elden bırakmayan kerizce (safca) bir tarafım olduğu için "dur şurada bir arkadaş vardı ona sorayım" diyorum. gidip ona da soruyorum. çocuk "gelemem aaaaabi yaaaa" diyor tabi haklı olarak. velasıl-ı yola koyuluyoruz. bu arada bu süleymancı murittt kardeş "ne diyecem ben şimdi şu kadar kişi bulmam gerekti" diye zırvalayıp duruyor. bu arada her cemaat muridi gibi bu da kendini kaptırmış "bak görüyomusun kalabalığı. biz desteklersek ve istersek tek başına iktidar yaparız". ooouuvvv vaouuuvvv diye ara gazını da eksik etmiyorum bu muritttimizin tabi. neyse sonrasında öğreniyorum ki gittiğimiz miting bunların 2 tane hocalarının istanbul'dan mv adayı olduğu bir mitingmiş. işin kötü tarafı bu süleymancı arkadaş "biz şöyle güçlüyüz böyle güçlüyüz istersek iktidar yaparız" diye övündüğü cemaati anavatan partisinin o yıl (2002) baraj altında kalmasına mani olamadı. anap: %5.12.

    tanım: aynı aracın farklı modeli/markası.
  • bu mezhepler, ne biliyim süleymancılar, fethullahcılar falan. peygamberimiz bunların hepsini yasaklamıştır. ayrışmayın demiştir ama günümüzde bu yorumlar olmadan herkes çıkarınca yorum yapacağı için zorunlu hale gelmiştir. bu nedenle artık geri dönüş olamayacağından gittikçe günaha batıyoruz.
  • haklarında çok bilgim yok. sadece bir dönem kalan arkadaşlarımdan biliyorum. bol keseden sallamayacağım o yüzden. sadece merak ettiğim birkaç şey var.

    camiler müftülüklere, müftülükler de diyanet işleri başkanlığı'na bağlıyken ve bu camilerde özellikle yazları kuran kursları açılırken bunlar neden kuran kursları açıyor ? o kadar imam hatip lisesi varken, okullarda din kültürü dersinde zaten sadece islam anlatılıyorken bunlar neden dini eğitimin verildiği, insanların yurt giriş saatlerine uygun saatlerde bile dışarıda yapacakları şeyler için birilerinden izin aldığı yurtlar açıyorlar ?

    buraya gelip fetö çok kötü ama bunlar çok şeker yedirmeyiz demeyin şimdi. çok değil 5 sene önce bu cemaati överken gülen cemaatine de sempatik sempatik gülümseyen ercanlardınız hepiniz. şimdi gülen tüü kaka ama bu hala çilekli dondurma mı ?

    bir bitmedi amk şu birinin peşinden gitme, biat etme kültürünüz. ülkenin anasını sikmeden rahatlamayacaksınız.
  • toplumdaki önyargıları anlaşılır bulmakla birlikte gereğinden fazla yüklenildiğini düşündüğüm topluluk.

    öncelikle mevcutta en büyük ya da en etkili cemaat değil. laf atılacaksa büyükten küçüğe atılmasında fayda var.

    sonra, fethullahçılar ile karşılaştırmak ayıp olur. en son bildiğim kadarıyla devletin içinde bir klik oluşturma gayesi yoktu, hatta devlet yönetiminde söz sahibi olma gayesi hiç yoktu. fethullahçıların ise ben bildim bileli devlete adam yerleştirme geleneği vardı. zaten baştan beri akp ile arası bozuk, şimdilerde daha da bozulmuş diye duyumlar alıyorum.

    bu cemaatin elemanlarına siyasetten, hukuktan, ve askeriyeden uzak durmalarını öğütlenir. yanlış anlaşılmasın, yasak değil bunlar, sonuçta cemaatin kurucusu(1) hukuk (bkz: medresetü'l-kuzat) mezunu, mevcut lideri de eski bakan; ama bu mesleklere insanlar çok teşvik edilmezler, çünkü bu meslekler dinen riskli görülür. (hukukta kul hakkı(2) yeme riski var, siyaset hep yalan dolan, askeriyede de namaz/oruç sıkıntılı olduğu için önerilmiyor. muhafazakar kelimesinin sözlük anlamını yaşıyor adamlar bildiğin, baya risk averse bir gelenek var.) tabi gidene de ters gözle bakılmaz.

    bir hadiste "emir milletine zulmetmedikçe ona karşı çıkılmaz" gibi bir şey geçiyor. bu hadis çok tutulur. akp/rte pek sevilmez(3) mesela, ama başta onlar varsa da uyulur, kendini devletten büyük görmek kabul görmez. bu arada türkiye'ye özel bir şey değil bu, atıyorum avrupa'ya giden birinin de oranın kurallarına uyması gerektiği söylenir. nifak ve riya çok korkulan iki kelimedir.

    tabi eleştirilecek yanları da çok. kanımca itaat kavramına fazlaca yükleniliyor mesela. normalde öğretilen kurallara itaat edilmesidir, bu yüzden kitaba/devlete/hukuka isyan edilmez. tabi halkımızın eğitim seviyesi belli, birçok yerde bu hocalara itaat edilmesi diye algılanıyor, bu da haklı bir şekilde tepki çekiyor.

    kuran eğitimini ön planda tutan türk tipi dini topluluktur kısaca. devlette kadrolaşmıyorlar. tanıdığım onlarca bu cemaatin mensubu arkadaşın arasından toplam 4 tanesi devlette çalışıyor. ikisi öğretmen, biri bilmem kaç kere kpss'ye girdikten sonra zorla atandı; biri polis, akp polis sayısını üçe katladığı zaman girdi; diğeri de valilikte bir yerde çalışıyor ama tam ne memurudur bilemedim. turk telekom ya da ptt gibi kurumları devletten sayarsanız birkaç tane daha ekleyebilirim hadi.

    cemaatler varlar, biz istesek de istemesek de varlar. durum türkiye'ye özgü de değil, ağır cemaatçi bir arkadaş az daha amerikan başkanı oluyordu. toptan reddetmektense birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekiyor.

    devletin arayıp da bulamadığı cemaat bu işte, zararı yok faydası var yani, en azından şimdilik. herkesin dünya görüşü ile uyuşmayabilir, orasını bilemem.

    --------------------------------

    (1) esasen bu cemaat kendini yeni bir cemaat olarak görmez. aynen islam'ın kendini yahudilik ve hıristiyanlığın devamı görmesi gibi bu cemaat de kendini ilk halife hz. ebu bekir ile başlayan bir zincirin son halkası olarak görür. (benzer zincirler başka cemaatlerde de var.) bu görüşe göre bu zincirin beş büyük halkası var. son büyük halka süleyman hilmi tunahan, bir önceki imam-ı rabbani, ondan önceki de şah-ı nakşibendi. bir entry de nakşibendilere bağlıdırlar denilmiş, o tam doğru değil. yer yer nakşibendi ismi geçiyor evet, ama cemaat bir başkasına bağlı değil; ek olarak abdülkadir geylani ismi şah-ı nakşibendi ismi kadar ağırlığa sahiptir. (bu da demek oluyor ki bu süleymancılar esasen diğer birçoklarından farklı olarak "tek müslüman biziz, geri kalanlar kafir" gibi bir saçmalığı savunmuyor. çeşitliliğin farkında.)

    (2) kul hakkı muhtemelen en çok konuşulan konudur. o kadar çok geçer ki bir yerden sonra can sıkar. üniversitede hukuk okuyan birisi "oo cesur adammışsın" gibi tepkiler alır. bir hadis var "her üç kadının (kadı, hakim) ikisi cehennemliktir" diye, süleyman hilmi tunahan hukuk okumaya karar verdiğinde babası kendisine bu hadisi hatırlatır, kendine dikkat etmesini salık verir. bu anekdot cemaat içerisinde çok konuşulduğu için hukuka giden pek olmaz.

    (3) bu cemaatin akp ile arası en baştan beri bozuk. tam ne oldu da bozuldu bilmiyorum ama benim bildiğim sonradan da hiç düzelmedi. (gerçi 2002 seçimlerinde anap'ı destekleyip dyp'nin baraj altında kalmasına ve akp'nin merkezin sağındaki tek güç olmasına sebep oldular, aslında akp'ye büyük faydaları dokunmuştur*.) zaten bozuk olan ilişkiler rte'nin annesinin mezarını süleyman hilmi tunahan'ın hemen yanına (bir rivayete göre toprağı gasp ederek) yaptırmasıyla iyice bozuldu.

    ---------------------------------

    not: bi ara dipnot yazmayı öğrenicem inşallah. şuna bak, yazının kendisinden uzun dipnot oldu.
  • en kıymetli öğrencileri babası paralı olan değil, ahlaklı, derslerinde başarılı olanlardır. mezuniyet sonrasında isterseniz ceo olarak ise başlayın dini vazifelerinizi yerine getirmiyorsaniz dünyaya daldiginiz için eleştiri yersiniz devamli olarak. toplum hayatına karışmış mensupları da çok para verdikleri zaman değil eline süpürge alıp temizliğe yardım ettiği, kurban bayramında kesimlere katıldığı zaman kiymetlenir. asıl gayeleri insanların allah yolunda ilerlemeleri, egolarina karşı gelebilmeleridir.
  • vakti zamanında fetocular için söylenen "islam'a hizmet eden ve vatanını seven bireyler yetiştiriyorlar." ifadeleri şimdi bunlar hakkında daha fazla dillendirilmektedir. bu ülkede yıllarca fetocular, süleymancılar, nurcular vs. tarikatların devlet örgütüne özellikle yerleştirildiğini, özellikle özal döneminden itibaren, burjuva devletin içinde kümelenmiş çıkar ve baskı grupları olarak diğer burjuva kliklerine karşı yavaş yavaş mevzi aldıklarını, büyük sermaye çevrelerinin de, yayılan gericilikten işçi sınıfını sömürmek için nemalandığını uzun yıllar dile getirmiş olan ilerici ve sosyalist aydınların bugün ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıştır. ülkemiz bir tarikattan arınırken başka tarikatların tahakkümü altına girmektedir.

    bu gerçeklere karşın halen uyanmayan vatandaş! sana sesleniyorum, ülkenin suriye gibi, ırak gibi bir ülke olmasını daha ne kadar izleyeceksin?

    (bkz: bir daha düşün)
  • açılın ben süleymancıyım. şaka şaka sadece bir dönem yurtlarında kalmış ve kendilerinden soğumuş birisiyim. yazacaklarımı dikkatle okuyunuz. 1 gram abartma veya yalan yoktur.

    orta 1e giderken ergenliğe adımımı atmış ve asi bir çocuk olmaya başlamıştım. bu sebeple evde peder beyle şiddetli geçimsizlik baş göstermeye başladı. peder de annem de 5 vakit namazında, muhafazakar ama iyi iyetli insanlardır. evdeki bu geçimsizlik nedeniyle kasabamızdaki tek kuran kursu olan süleymancı yurduna biraz da kendi isteğimle gittim. annem de dinini öğrenir hem diyerek yazdırdı.

    evdeki o kavga ortamından kurtulduğum için ilk zamanlar çok mutluydum. sınıf arkadaşlarımdan bazıları da yurttaydı ve eğlenceli olacağını hissediyordum. sonra işin hiç de öyle olmadığını fark ettim. şimdi detaylara geçiyorum.

    yıl 1997-98. o dönemin parasıyla ailemden aylık 100 mark alırlardı. bak bir de döviz kurundan anlaşma var:) benim peder ve anneye zaten din de evde ne var ne yok sana verir o derece.

    yurdun temizlik, yemek işleri, bahçe temiziliği gibi günlük işleri sırayla öğrencilere yaptırılır. tuvalet temizlersin, bulaşık yıkarsın. mıntıka temizliğine çıkarsın. yemin ederim askeri düzen. ha bir de gece nöbetleri olurdu. yatakhanede ve giriş kapısında olmak üzere 2 nöbetçi olurdu. gece 1-3, 3-5 nöbetleri. düşünsene yaşın 12-13 ve gecenin bir yarısı uyandrılıp koskoca yurdun giriş katında tek başına nöbettesin. iyi aklımı kaçırmamışım amk. korkardık, hepimiz korkardık. ama kurallar o kadar netti ki uymama ihtimalin yoktu. kurallara uymazsan mükafatın dayaktı. zaten oraya gelen çocukların geneli ailesinin zoruyla geldiği için yediği dayağı şikayet edebileceği birileri de olmuyor. babana "baba beni dövüyorlar" desen, "dinini öğrenmek için biraz dayaktan birşey çıkmaz" cevabı banko yani. bırakılırken de eti senin kemiği benim diye bırakılıyorsun zaten.

    bakın ben hala müsümanım. bu şerefsizlere rağmen dinimden soğumadım. 5 vakit olmasa da bazen cumaları bazen de eserse vakit namazları kılarım. ancak buradan çıkıp dinden soğuyan veya farklı psikolojik problemler yaşayan çok çocuk gördüm. yediğin dayağın haddi hesabı yok. aslında uslu durup, sadece kuran okur, namaz kılar, dediklerini yaparsan kılına zarar gelmez. ancak ergeniz be abi. o yaşta uslu durmak mümkün mü? oyun çağındasın. sadece 1 tane iyi hocamız vardı, hiç dövmezdi hatta döven diğer hocaları da uyarırdı ama nafile. o adama tüm haklerımı helal ediyorum, diğerleri ile de zamanı gelince hesaplaşırız inşallah.

    neyse devam edeyim. bunların evleri genelde yurdun yanındaki lojmanımsı yerlerdir. kira vermezler, yurt parsından geçinirler. karıları evlerinde yemek yapmaz, yurdun yemeklerinden evlere servis yapılır ordan nemalanır. kırsal kesimde bunların siyasi ve dini destekçileri vardır. tarikatın reklamı yapılır, mesela kurbanda bunlar adına deri falan toplanır paralar yine cukka. elbette elektrik, su vs. gibi giderler için de para lazım ama o kadar çok yardım alınır ki, cebe kalmaması mümkün değil.

    orta 3e geldiğimde canıma tak etti, yağmurlu bir günde arka bahçeden kaçtım. eve gittim annemler yok. hava soğuk olduğu için tekrar yurda dönmek zorunda kaldım ve efsane dayak yedim hocalardan. soğudum o gün. çünkü orada kalırsam ya hoca bıçaklayacaktım, yada kendime bişey yapacaktım. dayanamadım babamlara beni almalarını söyledim. zaten son 3 ay falan kalmıştı aldılar.

    lise ve sonrasında bir daha hiç süleymancı yüzü görmedim. kapı komşumuz bunların müritlerinden bir üfürükçüdür. bazen bize misafirliğe gelir, geldiğinde evi terk ederim. ben tüm tarikatlardan nefret ediyorum. sülo, feto, abdo bu ne birader? dinini yaşayacaksan rehber belli.

    içlerinde iyi insanlar elbet vardır ama ben o yaşta o kadar disiplini ve dayağı kaldıramadım arkadaşlar. ben o yurda gitmeden önce dışadönük, sosyal, hiperaktif bir çocuktum; o yurttan çıktığımda içe kapanık, ağzından cımbızla laf alınan bir morona dönüşmüştüm. allah biliyor neler çektiğimi. siz siz olun din eğitimi vereceğim diye çocuklarınızı bu şiddet yuvalarına kaptırmayın. ya evde kendiniz öğretin yada güvendiğiniz birisinden yardım alın.

    edit: düzeltme
  • fetö'den boşalacak devlet kadrolarının sahibidir.
  • aynı renk takke, aynı tarz giyim , aynı bıyık, aynı göt aynı göbek.
    herkesten farklı olarak eller birleşik dua stili.
    bunlar olmazsa olmazlardır.
    gösteriş için daha ne arıyorsunuz anlayamadım.
  • en nihayetinde elbette bir cemaattir ama eğer kandırılmadıysak fetö gibi sinsi elemanları yoktur. öyle devlete sızayım falan gibi dünyalık işleri yoktur. fetocularda her telden adam vardır. bunların kapısı daha zordur.öyle herkes giremez. disiplini serttir. yurdunda kalayım ama kimse bana karışmasın yapamazsın. abileri gazete dergi vs. abonelik ayağına seni yalamazlar.
    ps:önceki entryleri okudum.güzel bi nokta vurgulanmış. hangi cemaati daha samimi bulsan gün gelir senin hakkına çöker. okuduklarımın özeti bu.ve kesinlikle katılıyorum.
hesabın var mı? giriş yap