• doğru düzgün kaliteli bir barı, bir restoranı olmayan, komple nargile cafe'ye dönmüş hesapta turistik merkez. oturup iki bira içeyim desen 3 tane yer zor bulursun.
  • kafa dopdoluyken doluluktan taşmak üzereyken, üç kuruşluk aklınızı toplamak için birebir olan mekandır. gidin olağanca anlamsızlığınızla boş boş yürüyün tüm amaçsızlığınızla. kimse aldırış etmeyecektir, siz de onları umursayacak halde değilsinizdir. bu şehirde iki kez "kafayı yiyeceğim ben galiba" noktasına geldim ikisinde de soluğu orada aldım farkında olmadan. sanırım bir bağ var aramızda.
  • eskiden beri istanbul'un merkezi ittihaz edilen ve de kim ne derse desin öyle de olan bir semttir. osmanlı'dan kalan bütün târihî, mimârî, insânî miras bir mahalle ölçeğinde vücud bulmuştur burada. turistikleşmesiyle birlikte akıllara zarar bir yıpranmaya, mûtenâlaştırmaya(gentrification), insansızlaştırılmaya tâbi tutulmuştur. biraz devlet politikasıyla ve biraz da ticâretin girdiği her yerde olduğu gibi paranın hükmünü müdrik ticâret ehlinin mahalleliyi bir nevi sürmesiyle sultanahmed bugünki perişân hâline gelmiştir.

    her mahalle gibi değildi sultanahmed, o bir frenkleşmiş beyoğlu istanbul'u değildir, bir kadıköy gibi ortasınıf cumhuriyetçi-kemalist mimâri-mekânsal tasavvurunun somut hâli değildir. sultanahmed osmanlı içre osmanlı bir semttir. oradaki âile, akraba, insâni ilişkiler, türkçe, mimârî, sanat, din, ezan, eğitim vs.. hepsi bütün islâm şehirlerindekinin en rafinesiydi, örnek alınacak, gıpta edilecek derecede ince bir müslim osmanlı hayat tarzı, tasavvuru, düşünüşü, yaşayışına mekanlık eden bir semt idi sultanahmed. sultanahmed câmiinin şöhretli azâmeti bugün bunları yanlış politikalar yüzünden tamâmen târihten silmiştir.

    sultanahmed geceleri kimsesiz. in cin top oynamakta. o güzelim cumbalı osmanlı evleri perişân, metrûk, yıkık dökük. ve aşağıda göstereceğim belgeseldeki esnafın dediği gibi otel olacakları zamanı bekliyorlar. hakkını verecek insanlar uğramıyor artık sultanahmed'e. turist dediğin nedir, yer içer basar gider. arkasına bakmaz. halbuki sultanahmed gibi 600 yıllık bir osmanlı semt (ve de bizans'ın birçok mirâsına ev sahipliği yapmakta) bu hâle mi gelmeliydi? revâ mı idi? bugün o ulu semt, o ulemâ beşiği süleymâniye'nin vaziyeti farklı mı? mezbeleliktir etrâfı ışıltılı turistik süleymâniye câmii'nin. modernleşmeci cumhûriyet elitleri kemalistler de osmanlı torunu olmakla iftihar eden muhafazakarlar/islamcılar da istanbul'u çok tahrib ettiler. inönü, menderes, tayyib.. bu üç devird iyi şeyler yapılmışsa da yapılan katliâm, yapılan tecâvüz, kıyım hiçbir ölçekle ölçülemez!
    mekânların rûhunu öldürdük. insanlar kaçtı gitti. lümpenleştirdiler semtleri. beyoğlu-kadıköy=eğlence terviç edilirken âsûde sultanahmed'in temsil ettiği insânilik, ailevîlik yerin dibine gömüldü:

    http://www.zaman.com.tr/…siz-sokaklari_2251521.html
  • 10 yıl öncesine kadar sultanahmet ve çevresi olsun, kapalıçarşı olsun, laleli olsun turist kalabalığından yürünemeyecek haldeydi. istanbul'un insanı kendisine aşık eden o tarihi dokusunu yakından görebilmek, sokaklarında yürüyen insanlardan birisi olabilmek için istanbul üniversitesi beyazıt kampüsünde okudum ve babıali caddesinde yıllarca çalıştım. istanbul'u özel yapan özelliklerinden birisi de dünyanın her yerinden gelen bu turist kalabalığıydı benim için. şimdilerde bu özelliğini kaybetmiş ve terk edilmiş halini görmek üzücü.
  • bugün oğlum ve tayyipegosu ile birlikte ziyaret ettiğim mekan.
    meydan polis dolu olduğu kadar müptezel dolu. gittiğim her yerin delisin bulma özelliğim yine devreye girdi ve kader ağlarını ördü.
    önce bir aklından eksik gelip oğlumun üzerine kedi atmaya çalıştı fakat tayyipegosu'nun gazabına uğradı. hasarsız atlattık derken ikinci akıldan eksik gelip altı yaşındaki oğlumdan çakmak istedi. tam çocuğu alıp kalkacakken birden çakmağı olmadığı için oğlumu yumrukladı. ve tayyipegosu'nun şerrinden nasibini aldı. çok sinirlendim ama başımıza bir iş gelmeden olay yerini terkettik. oğlumun sinirleri bozuldu, ağladı.
    gelelim asıl mevzuya, orda onca polis var ve bu insanlar orda ne arıyor? hadi hepsini toplayamaz ama bari gördüğüne sahip çık. turistik yer orası bu aymazlik neden?
  • sanki istanbula ait olmayan gencligimin gectigi mekan geceleri ve gunes dogduktan sonra halleri cok guzeldir. farkli bir dunyadir sultanahmet.
    martilarin seslerini duymayi ozledim...
  • zannedersem buraya dijital fotoğraf makinesi olmayanı almıyorlar. girişinde x ray cihazı mı var nedir, anlamadım.
  • istanbul'un en eski ve en turistik bölgesidir. zaten efsanevi byzas'ın da şehrini burada kurduğu düşünülüyor. pagan istanbul'un akropolis'i, bugün topkapı sarayı'nın kapladığı yumuşak yükselti üzerine yapılmıştı. o akropolis'ten bugün hiçbir iz kalmasa da, sonraki medeniyetler de istanbul'un merkezi olan bu bölgeyi daima özenle korudular ve geliştirdiler. öyle ki, ayasofya'nın karşısındaki köşede, su terazisinin yanında mütevazı bir şekilde duran milion taşı, doğu roma imparatorluğu'nun başkentinde dünyanın merkezi ve "sıfır noktası" olarak kabul edilmiştir. şehrin ana caddesi olan mesa buradan başlar; belirli meydanlarda çatallara ayrılarak sur kapılarına varır, oradan da dünyanın dört bucağına yayılırdı. bu çatallar "y" harfine benzerdi. ana yolun "y"sinin tabanı sultanahmet'ten başlar, iki çatal uç da yeditepe ve edirnekapı kapılarına uzanırdı. imparatorluk merkezinin en önemli binaları da bu bölgede toplanmıştı. imparator'un sarayı buradaydı, devletin en büyük kilisesi de (ayasofya). dini işlerin yanında, dünyevi işlerin merkezi de burasıydı; örneğin, toplumsal eğlencelerin düzenlendiği hipodrom da buradaydı. şehrin bu temel yapısını osmanlılar da değiştirmediler. onlar da saraylarını buraya inşa etti, en görkemli camiilerini (sultanahmet camii) burada kurdu, en büyük hamamını (hürrem sultan hamamı) buraya yaptı. bizans'ın hipodrom'u ise, türk sporu ciridin (cirit) oynandığı at meydanı'na dönüştü. sonuç olarak, bölge, bugün de turistlerin istanbul'da ilk gezmek istedikleri en önemli turizm ve tarih merkezi olarak kaldı.

    kaynak: murat belge, istanbul gezi rehberi, ss. 13-15.

    gözlemler: hakikaten de turist yoğunluğu hemen göze çarpan istanbul'un bu en önemli turizm merkezi, henüz gelişmekte olan türk burjuvazisi ve verimsiz türkiye siyasetinin elinde turizm potansiyelinin çok altında bir yere dönüşmüş. daha çok araplardan oluşan turist kafilelerine doğru düzgün hiçbir tarihi bilgi verilmiyor, türkiye'yi tanıtan broşür ya da kitaplar yok. hatta bir rehber bulmak bile kolay değil! neyse ki, tarih bilgisi olan insanlar, neyin ne olduğunu biraz çabayla anlayabiliyorlar. sağa sola sloganlar ve lider afişleri asmakla maalesef türkiye'de kültür turizmi kalkındırılamıyor. durum o kadar vahim ki, özellikle avrupalı ya da amerikalı turistlerin en çok gezdikleri yer olan bu bölgeden taksim'e doğrudan bir vasıta bile yok. önce eminönü'ne ya da kabataş'a tramvayla gitmek ve oradan taksim'e geçmek gerekiyor. oysa biraz empati yapsak, hemen fark edeceğiz ki; güzel ve yorucu bir tarih turunun ardından, özellikle batılı turistlerin en çok isteyeceği şey, hemen güzel bir restorana geçmek ve muhtemelen balık yemek, sonra da içki içmek ve eğlenmek olacaktır. ama türkiye'yi ve istanbul'u yöneten zihniyet, bunu düşünmekten bile aciz. sonuçta, dünyanın bu en önemli tarihi merkezlerinden birinin böyle kullanılması, turizm adına da, tarih adına da üzücü bir durum.
  • koftesiyle degil, koftecisiyle unludur. (bkz: tarihi sultanahmet koftecisi)
    sadece turistlerin degil her turkun gormesi, gezmesi gereken yer.
    (bkz: ayasofya)(bkz: sultanahmet meydani)(bkz: four seasons hotel)
  • keyfini istanbul'un yerlisinden çok turistin çıkardığı güzeller güzeli semt. bazen gaflete düşer burun kıvırız "ıyy orası turistik yer, vıcık vıcık turist kaynıyordur, herşey yapay, turistlere göre" filan diye. oysa nasıl dingin nasıl huzur verici, yeşillikler içinde, sular böyle fışır fışır... sultanahmet camii'nin müezzini başlar ezana, ayasofya'nınki ile paslaşırlar. aya irini'si, topkapı sarayı, sultan ahmet çeşmesi, turk ve islam eserleri muzesi, yerebatan sarnıcı, milion taşı gibi o kadar çok yer vardır ki burada ve civarda gezilip görülecek. o dingin hava mutlaka solunmalı.

    hele hızını alamayıp da cankurtaran'a doğru indin mi, hele akşamları, nasıl düzgün bir yeme içme mekanı çıkar karşına, sanki güneye inmişsin de güzel bir yaz akşamındaymışsın gibi.
hesabın var mı? giriş yap