• resim yapmayı hep çok sevdim ama adam akıllı teknik ders almadığım için pek de başarılı değildim doğrusu.

    birgün tekniğini merak ettiğim için gidip ufak bir set suluboya aldım ve youtube'dan biraz teknik videosu izledim. sonrada kağıdı önüme koyup çizmeye başladım.

    ilk çizimlerim baya kötü oldu tabi :)) fakat hemen her gün bir şeyler çizmeye başladıkça hem tekniğe hakimleşmeye başladım hem de deneysel çalışmalar yapmaya başladım.

    şunu fark ettim ki diğer tekniklere kıyasla daha özgür çalışabiliyorsunuz. isterseniz bol suyla çalışıp renkleri iç içe geçirebiliyor, isterseniz az suyla çalışıp figürleri oluşturabiliyorsunuz.. üzerine tuz veya alkol serpip dokusunu değiştirebiliyorsunuz.. hafif suluyken desenli bir malzemeyi bastırıp desen yapabiliyorsunuz vs.. süper olay..
    kendi dünyanızda kaybolmanın en güzel hali..

    amatörler için en önemli tavsiyem kaliteli malzeme ile çalışmaları olur. özellikle boya çok önemli. benim ilk aldığım boya seti lukas markaydı. sonra 24'lük stpetersburg white nightsaldım. ayrıca bazı renkler için van gogh da aldım. hepsi de oldukça güzel boyalar.

    kullanılan kağıt da boya kadar önemli. mutlaka kalın kağıt seçin. ben 300g/m2 lik kağıt kullanıyorum.

    hala öğrenecek çok şey var tabi ama ilk 3-4 ayda şöyle . . . şeyler ortaya çıkabiliyor..
  • bu başlığa 2 sene kadar önce ilk suluboyaya başladığım zamanlar yazmışım. şimdi okuyunca bir gülümseme oluştu yüzümde. iyi ki de başlamışım dedim kendi kendime.
    şimdilerde teknik peşindeyim bu işte. tekniğini beğendiğim ünlü suluboyacılarla irtibat kuruyorum, workshoplarına katılıyorum. bambaşka bir dünya burası..

    bu işte şu 2-3 senede öğrendiğim en önemli şey kullanılan ekipmanların kaliteli olması gerekliliği.

    1- boya. boyanız her şeyiniz. boyanız ne kadar iyi ise renkleriniz o kadar canlı ve kalıcı olacak, resim yaparken sizi üzmeyecektir. suluboyanın güzelliği öyle çizdim bitti şeklinde yapılmamasından gelir. resim kat kat oluşur. kimi zaman 7-8 kat ve daha fazla kat resmin üstüne çıkarsınız be her kat ayrı bir tat ayrı bir doku bırakır. işte bu yüzden kullanacağınız boyanın kalitesi çok önemli. benim göz bebeğim schmincke - horadamserisidir.

    2- kağıt. suluboyaya özel 300gr ağırlıklı kağıtlar kullanmak gerekir ancak kağıdın sadece 300gr olması yetmez. kağıdınız %100 cotton ve cold press olmalıdır. pamuk olmayan kağıt boyayı emmez ve suluboya’da istediğimiz efektleri uygulamamızı önler. gerçek manada suluboya yapmak istiyorsanız kağıtta da paraya kıymak lazım. her markanın kağıt dokusu farklıdır ve sizin kendinizi en rahat hissettiğiniz dokuyu bulmanız önemlidir. bulduktan sonra da pek sık değiştirmezseniz iyi olur çünkü her kağıdın karakteristiği farklı olduğu için, suyu be kadar tutacağı, hangi anda kat atarsanız boyanın ne kadar dağılacağı gibi hissiyatlar kağıtlar arası geçişlerde sizi yanıltabilir. benim kendimi rahat hissettiğim kağıt arches (yeşil seri).

    3- fırça. benim fırçaya yaptığım yatırımın haddi hesabı yoktur. günün sonunda 3-4 tane fırça kullanıyorum, gerisi tırı vırı, gereksiz masraf. güzel bir suluboya yapmak istiyorsanız suyu güzel tutan bir fırçanız olmalı. bu konuda da bana göre en güzel fırça da vinci markasının rus kızıl sincap kılından yaptığı petit gris fırça serisidir. biraz pahalı fırçalar ama sonuçta bu da bir yatırım. bu fırçadan 2 ve 3 numaraları alırsanız bir de üstüne 1-2 tane ucuz sentetik ince dal fırçası alırsanız tamamdır.

    bu 3 temel ekipmanınız olduktan sonra başka da bir şeye pek ihtiyacınız yok, doya doya tadını çıkarabilirsiniz..
  • görsel
    görsel
    görsel

    kendime yatırım yaptığım 2. en iyi şey.
  • uygularken huzuru bulma asamasina gelene kadar oldukca sabir isteyen renklendirme cesididir.

    dogru darbeleri dogru zamanlamayla kagitla bulusturmak tamamen teknik gerektirir. bu da elbette basta rahatlamak icin sanata yonelen bunyeyi hepten strese sokabilir. ancak sabirli olan insanlara daha sonra meyvesini en guzelinden verir.

    tabi kullanilan malzeme de oldukca onemli. ilkokulda kullandigimiz suluboyalarla teknik calismaya kalkarsaniz sevkinizi yok yere kirarsiniz. mumkun oldugunca kaliteli malzemelere yonelmek gerekiyor malesef her alanda oldugu gibi. boya olarak van gogh cok populerdir; kagit olarak da bi tarafi puruzlu, kaliteli hamurlardan yapilanlar tercih edilmelidir. ben canson'dan cok memnunum, tavsiye ederim.

    boylesine zarif, dingin, anlamli kompozisyonlar diger tekniklerle olusturulabilir mi bilemiyorum. ogrenmeli, ogretmeli..
  • cuma aksami kardesimin hediye ettiği set ile basladim yani bugun 3. gunum. ama basindan kalkamiyorum. evdekileri annemlere yolladim harry potter esliğinde suluboya yapiyorum. cicek calismak oyle zevkli kiii. dun vakit ayiramadim bugun 2. gunum denebilir bi iki sey yaptim su an tabi daha once hic ilgim olmadiği icin sizinkilerin yaninda komik olabilir ama benim icin cokkk guzelller.
    görsel

    görsel

    görsel
  • eski imlada sulu boyanın yazılışı.
  • buraya bir suluboya dehasının adını vermeye gelmiştim, sonra aklıma başka bir şey geldi. şöyle ki, bir gün bir sebeple ihtiyaç duyulursa ve ben ortalıkta yoksam, dna'ma suluboya işlerim analiz edilerek ulaşılabilir. bir tane suluboya işim yoktur ki kaptırmışlıktan ve üzerinde olduğum detaya hakimiyetimi kaybetmekten korktuğumdan yer yer fırçayı suluğa uzatmak yerine ağzımda ıslatmamış olayım. evet, damak lezzetlerim arasında van gogh watercolour set de var. ekşi, kekremsi bir tat.

    şimdi o deha:

    (bkz: rukiye garip)
    muazzam işleri
  • ebru’ya benzeyen şu teknik de şahanedir:

    https://www.facebook.com/…t/videos/307976436660995/

    (bkz: cindy lane)
  • ben 5-6 yıl evvel lisedeyken resim yapmayı seven bir tiptim. kendi çapımda yapardım bir şeyler.
    sonra üniversite sınavına hazırlık süreci akabinde mimarlık okumanın getirisi olan uykusuz geceler sonucunda bulduğum her boş zamanı uyuyarak geçirme sonucu hobilerimden eser kalmadı. öyle ki bir zamanların kitap bağımlısı ben kitap okuyamaz hale geldim. o zamanlar da bulduğum en ufak zamanı kitap okuyarak geçiren bir şahsiyettim. otobüsteyken ayakta da okurdum yürüyerek de.

    neyse efenim, çok sevdiğim bir arkadaşım bana birkaç ay önce suluboya hediye etti yanında da bir suluboya defteri ile. müthiş bir sakarlık örneği sergileyerek ayağımı çatlatıp şu tatil günlerimi eve hapis bir şekilde geçirmek zorunda kalınca başladım suluoboya resimler yapmaya. yalnız çizim yeteneğimi kaybettiğimi sanmıştım olduğu yerde duruyormuş çok mutluyum.

    daha önce bir kere yapmıştım suluboya. fena olmamıştı. onu da lisedeki matematik hocam almıştı. yalnız söylemem gerekiyor ki çok keyifli bir teknik. ilk yaptığımda da çok hoşuma gitmişti. zaten mimari boyamalarda da oldukça güzel sonuçlar vermesi bakımından öğrenmesi benim için epey yararlı. gerçi şu sıralar portre yapıyorum, insan çizmeyi çok sevdiğimden.

    ama kağıdım her ne kadar da suluboya kağıdı olsa da biraz ıslaklık yıpratıyor. kağıt ve fırça tavsiyesi alabilirim bundan dolayı.
hesabın var mı? giriş yap