• (bkz: hz. sümeyye)
  • "babasının adı habât, habat, hayyât şeklinde de kaydedilmektedir. sümeyye, ebû cehil’in amcası ebû huzeyfe b. mugire’nin kölesiydi. ondan önce bir fars melikinin ve yemen meliklerinden ebû cebr’in kölesi olduğu belirtilmektedir (süheylî, ıv, 264). sümeyye’nin kocası kendisi gibi ilk müslümanlardan olan yâsir b. âmir’dir. yemenli ans kabilesinden olan yâsir kaybolan kardeşini aramak amacıyla mekke’ye gelmiş, buraya yerleşebilmek için bir kişinin himayesini alması gerektiğinden benî mahzûm kabilesinden ebû huzeyfe’nin himayesine girmişti. ebû huzeyfe bir süre sonra câriyesi sümeyye’yi yâsir’le evlendirmiş ve bu evlilikten ammâr dünyaya gelmişti.

    islâmiyet’in ilk dönemlerinde dine davet gizlice yürütüldüğünden, müslümanlar kimliklerini açığa vurmamışlardı. ancak dinin ilân edilmesi emri gelince ilk müslümanlar yeni dine girdiklerini açıkladılar. sümeyye ve oğlu ammâr, islâmiyet’i kabul ettiklerini söyleyen bu kişilerden olup bazı rivayetlere göre ilk yedi müslüman arasında yer almaktadır. hz. peygamber dahil olmak üzere bu yedi müslüman hz. ebû bekir, bilâl-i habeşî, habbâb b. eret, suheyb b. sinân, ammâr ve annesi sümeyye’dir. resûl-i ekrem ile ebû bekir dışındakiler kendilerini koruyacak kimseleri bulunmayan köle durumunda olduklarından islâm’ın ilk dönemlerinde ağır işkenceler gördüler, üzerlerine demir zırh giydirilip güneş altında saatlerce bekletildiler (müsned, ı, 404).

    ebû huzeyfe, sümeyye’yi yeğeni ebû cehil’e verdi ve böylece sümeyye ebû cehil’in kölesi oldu. yâsir ve ammâr da ebû cehil’in sülâlesinin emri altında bulunduğundan hakarete uğruyor ve işkenceye mâruz kalıyorlardı. bir gün mekke’deki ebtah bölgesinde kızgın güneşin altında işkence gördükleri sırada resûlullah onların yanına gelerek, “ey yâsir ailesi, dayanın! müjdeler olsun ki yeriniz elbette cennettir” demiş (hâkim, ııı, 388), onlar da bu müjdenin sevinciyle zulümlere sabretmişlerdi. sümeyye yaşlı olmasına rağmen işkenceler karşısında direndi ve müşriklerin isteklerini kabul etmedi. ebû cehil fiziksel işkence yanında kendisine hakaret etti. iman etmesinin sebebinin başka şeyler olduğunu söyleyerek namusuna dil uzattı ve sonunda onu edep yerinden mızraklayarak şehid etti. böylece sümeyye islâm tarihinde şehitlik mertebesine erişen ilk kadın müslüman oldu (ibn ebû şeybe, vııı, 42). bu olay islâmiyet’in 6 veya 7. (616 veya 617) yılında vuku bulmuştur. islâm tarihinde şehitlik mertebesine ilk defa bir kadının ulaşması önemli bir hadise olarak değerlendirilir. hz. peygamber, sümeyye’nin yiğitliğini unutmamış, ebû cehil, bedir gazvesi’nde öldürülünce ammâr b. yâsir’e, “allah anneni öldürenin hakkından geldi” demiş (ibn hacer, ıv, 335), ammâr’ın da ileride şehid olacağını haber verirken ona, “sümeyye’nin oğlu” diye hitap etmiştir (müslim, “fiten”, 70, 71). yâsir, sümeyye’den hemen sonra işkenceyle, oğlu ammâr da sıffîn savaşı’nda şehid olmuştur."

    aynur uraler (islamansiklopedisi)
  • kabilesindeki zayıflardan yâsir, (r.a.) sümeyye (r.a.) ve oğulları ammâr’a (r.a.) işkence edilmesine ebû cehil sebep olmuştu. hepsi de islâm’dan dönmeyi reddettiler.

    bunun üzerine sümeyye kendisine yapılan işkenceler sonuncunda öldü. fakat mahzûm’lu ve başka kabilelerden olan diğer kurbanlar kendilerine yapılan işkenceye dayanamadılar ve işkencecilerin her söylediğini kabul edecek bir dereceye geldiler. onlara: “lat ve uzzâ da allah gibi sizin tanrılarınız, değil mi?” diye sorulduğunda “evet” diyorlardı.

    yanlarından bir böcek geçse ve “bu böcek de allah gibi senin tanrın değil mi?” diye sorulsa işkenceden kaçmak için “evet” diyecek bir hale gelmişlerdi. bu kelimeler kalbten gelmiyor, dilin ucuyla söyleniyordu. fakat dilleriyle bunu söyleyenler artık açıkça islâm’ı yaşayamıyor, birçoğu gizli olarak bile yaşamıyordu.

    bununla birlikte halkın işkencelerine katlanmayıp bir mağaraya sığınan gençler hakkında indirilen âyetler onlara örnek oluyordu. peygamber (s.a.v.) kendisinin işkencelerden kurtulabildiği halde, diğer mü’minlerin sürekli işkence çektiklerini görünce onlara şöyle dedi: “eğer habeşistan’a giderseniz, orada hiç kimseye haksızlık ve adaletsizlik yapmayan bir kral bulacaksınız.

    orada dine sımsıkı bağlı bir yaşam vardır. allah size bu çektiklerinizden bir kurtuluş yolu gösterene dek orada kalın.” bunun üzerine mü’minlerden bir grup habeşistan’a gitmek üzere yola koyuldu; bu islâm’da ilk göç* idi.
  • (bkz: #103106286) mahzumlular iyi yapmış. ben de olsam işkenceden kurtulmak için "yav he he, lat uzza falan tanrı, böcek de tanrı, ben de tanrıyım, sen de tanrısın, gel öpeyim" falan derdim. allah'ın da bunun için kimseyi cezalandıracağını sanmam. ben burada acı içinde kıvranırken gökteki tahtında rahat rahat oturup izlemek kolay sonuçta, o yüzden hiç olmazsa biraz empati yapabilmesi lazım bence.
  • türk kökenli olduğuna dair bir iddia da mevcuttur
hesabın var mı? giriş yap