• öldürmeyen ama süründüren kulakçık kökenli bir taşikardidir. kalpteki bir takım anarşik hücreler farklı sinyal göndererek kalbin kafasını karıştırır ve normalden daha coşkulu, kabına sığmayan tarzda atmasına neden olur. samimiyetiniz arttıysa ona kısaca svt diyebilirsiniz. atak kafasına göre gelir gider, bir kaç saniye sürebildiği gibi günlerce de sürebilir. şahsi rekorum 8 saattir. kalp atım hızı 150 ila 250 arasında olabilir.
    tedavisi : ömür boyu düzenli ilaç kullanabilirsiniz ya da anjiyomtrak tarzda bir operasyonla kalbinize gönderilen bir telin anarşik hücreleri bertaraf etmesiyle sonlanan bir ameliyata girebilirsiniz. benim aritmicim ameliyat riskinin % 5 olduğunu söyleyince vazgeçmiştim.

    doktorlar, kafeinden uzak durulmasını ve potasyum takviyesini önerirler. aşırı dozdaki potasyumun kalbi durdurduğu unutulmamalı ve potasyuma abanılmamalıdır.

    işe yarayabilecek bazı atak durdurma önerileri:
    *yere uzanıp, ayakları yukarıda tutmak ( altına bir destek koyarak) ya da gövdeniz yerdeyken, bacakları bir duvara yaslamak.
    *yine uzanıyoruz ama bu kez bacaklar dizden kıvrık pozisyonundayken güçlü bir şekilde belli aralıklarla ıkınmak. bir nevi doğum yapar tadında ama işe yarayabiliyor.
    *boyundaki atar damara hafifçe baskı uygulamak. sakın ha ikisine birden değil, sadece bir damara uygulayacağız. ( bu bilgi için koparnicke teşekkür ederim.) bu yöntemde baskının dozunu kaçırmamak gerekiyor, tırstığım için şahsen uygulamıyorum. bruce lee'nin sanırım böyle adam öldürmüşlüğü vardı filmlerinde.

    svt ataklarında sıkıntı, atağın kendisinden çok çevredekilerin tepkisinden kaynaklanır. ' ambülans çağırayım mı? bir şey ister misin? ' tadında bilumum tepkilerden ve adeta ölmek üzere olan birine fırlatılan bakışlardan kaçmak için zamanla atağı kimseye çaktırmadan geçirmeyi öğretiyorlar insana. yakın çevrenizi durumdan haberdar edip, aydınlanmalarını sağlamak iyi bir fikirdir. kolay gelsin.
  • yıllardır panik atak sandığım şeyin sonunda teşhisi kondu. ömür boyu geçmeyecek olan ve bir süre ilaçla kontrol altına alındıktan sonra eğer efor testi, ekg ve eko'nuz sahaneyse yine ömür boyu spor yapmanızı gerektirecek taşikardi türü. zira tek ilacı spor. 24 saatlik holter testi sonucu anlaşılır. kalbin farklı bir odak noktası belirleyip kısa devre yapması olarak da tanımlıyor doktorlar. buna da sukur demek gerekir yine de. en azından kalpte ya da damarlarda sorun yoktur.
  • "kalbim kuş olup uçmak istiyor" dedirten pırpırlı hastalık.
  • fr. tachycardie supraventriculaire
  • tamamen kişisel tecrübemden örnekle, eğer kardiyologunuz size bu teshısı koymussa, bir de tiroid hormonlorunuza baktırın derim. zira bu rahatsızlıktaki şikayetlerin hepsi tiroid bozukluklarında da görülmekte. karıştırılmasın.
  • gece saat ikiye doğru yatıyor ama yarım saat sonra bir sarsıntıyla uyanıyorum. korkmuş ve şaşkın bir halde yatağın içine oturarak ne olduğunu anlamaya çalışıyorum. sarsıntının bedenimden geldiğini anladığımda tam bir panik yaşıyorum. kalbim derinden ve hızlı bir tempoda atıyor. öyle ki, vücudumun yarısı kopuyormuş gibi hissediyorum. eşim iş seyahatinde, kızlarımsa uykuda. yataktan kalkıp salona geçiyor ve ne yapacağımı bilemez bir halde dolaşmaya başlıyorum. biraz zaman geçtikten sonra baş edemeyeceğimi anlayarak kızımı uyandırmak için üst kata çıkıyorum. merdiven çıkmaktan korkuyorum ama seslenerek küçük kızımı da uyandırmaktan çekiniyorum. beni o halde görürse o da paniğe kapılabilir. ablasının odasına gidip yavaşça kaldırıyorum. birlikte tekrar salona gidiyoruz ama bedenim hala sarsılıyor. çok mu çok korkuyorum. bir bilinmezliğin içindeyim. 112 acil servisi aramayı akıl ediyorum. çıkan sağlık elemanına şikayetimi söylüyor ve muhtemel svt atağı olabileceğinden bahsediyorum. çünkü benim kalp ritmim bozuk. bana açılımını soruyor, şaşırıyorum. telefonu doktora veriyor, bu kez ona anlatıyorum. ekibin hemen yola çıkacağını belirterek adresi istiyor. adresi vermekle kalmayıp evi tarif ediyorum. evimiz şehrin ana caddelerinden birinin üzerinde, bulunması oldukça kolay. sireni açmadan gelmelerini istiyorum çünkü hem mahallenin merakından hem de küçük kızımın siren sesiyle uyanmasından çekiniyorum.

    beklerken gidip pijamalarımı değiştiriyorum. sonradan kendime kızmamın anlamı yok, ben buyum. her harekette çarpıntım beni biraz daha rahatsız ediyor. kızım caddeye bakan balkonun ışığını açmış bekliyor, arada gelip bana bakıyor. o arada salondaki sehpanın üzerinde kalmış olan iki meyve tabağını mutfağa götürüyorum. bir de koltuk şalı var koltuğa atılıvermiş. kızıma onu alıp katlamasını işaret ediyorum. balkona çıktığında ambulansın geldiğini görüyor ama ambulans hiç yavaşlamadan geçip gidiyor. kızım ümitsizce el sallamaya devam ediyor. meydandan dönüp gelen ambulans bu kez kızımı görüp evin önünde duruyor. biri kadın diğeri erkek iki eleman yukarıya çıkıyor. gözyaşları içinde kapıda bekleyen kızıma söyledikleri ilk cümleyi duyduğumda şaşkınlık içinde kalıyorum;

    -aşağıda beklemeniz gerekirdi!

    hastanın nerede olduğunu sormuyorlar. söylenerek yanıma geldiklerinde ben de azardan payımı alıyorum.

    -biz geri dönüp gidecektik!

    aklımdan geçenleri dile getirmeye mecalim yok. mesela hastanın telefon numarasının bu gibi durumlar için neden kayıt altına alınmadığını, alındıysa neden geri aranmadığını soramıyorum. önemli bir sorun yaşanma ihtimaline karşın neden azarlamakla zaman geçirdiklerini de anlamıyorum. sessizce uzanıp ekg çekmelerini bekliyorum. sonuçlara baktıklarında hastaneye gitmemiz gerektiğini söylüyorlar çünkü benim "aritmim" var. bir dilaltı hapı vererek hazırlanmamı istiyorlar. gene küçük kızımı düşünüyorum, onu bırakıp gidemem, uyandırmaktan da korkuyorum. ama çocuklarım güçlü. ablası gidip sakince kaldırıyor. ben de o arada gidip eşofmanlarımı giyiyorum.

    ben ambulansın içindeyim kızlarımsa önde. yanımda erkek sağlık elemanı var. yol çok uzun, evimiz ve hastane iki uzak semtte. ambulans mı hızlı gidiyor yoksa bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama çok sarsılıyorum. ben sedyeye uzanmış durumdayım, yan tarafımda araç duvarına asılı bir şey var sandalye gibi sadece onu hatırlıyorum çünkü durmadan araç duvarına vurup ses çıkarıyor. hastaneye vardığımızda bir hasta sandalyesi ile beni içeriye götürüyorlar. orada tekrar ekg çekimi var. artık nabzım normale yakın, 102. tansiyon verileri ise 140/90.

    sakinleştirici bir iğne vurulduktan sonra taburcu ediliyorum. kızlarım ve ben acil servisten çıkıp bir taksiye atlıyor ve eve dönüyoruz. kimseleri arayamıyorum çünkü gecenin üçünde çalacak telefonların herkesi nasıl korkutacağını az çok kestirebiliyorum.
  • insanı soğuk soğuk terleten, belocla dost eyleyen berbat rahatsızlıktır. atak sonrası bir süre göğüs ağrısı çekilmesi muhtemeldir. 10 dakika boyunca ferdi müdahaleler ile kalp ritmi normale döndürülemiyorsa mutlaka en yakın acil servise başvurulmalıdır.
  • standardizasyonu yapılmış bir ekg'de qrs kompleksinin 3 küçük kareden yani 0,12 saniyeden küçük olması, kalp hızının genellikle p dalgasının görülemeyecek kadar yüksek olması*halinde düşünülen taşikardidir.
hesabın var mı? giriş yap