• gözlemlediğim gerçek. sürekli gülen, sürekli etrafına neşe saçan insanların, bu sureti bir maske olarak taşıdığını veya içlerindeki karanlığı bastırmaya çalışmak için böyle davrandıklarını düşünüyorum. bir insan sürekli mutlu olamaz, bir insan sürekli gülemez. sosyal hayatta sürekli şen şakrak dolaşan insanların evde tek başına iken hüngür hüngür ağladığına o kadar eminim ki. bunun sebebi de sürekli mutlu olmaya çalışmak, mutlu görünmeye çalışmak olduğunu düşünüyorum. insan hep mutlu olamaz, bazen korkmadan, sıkılmadan "mutsuzum" da diyebilmeli insan, yoksa mutluluk maskesi yüzünüze o kadar çok yapışıyor ki eve geldiğinizde onu çıkarmak istediğiniz zaman canınızı acıtıyor.
  • benim de şöyle bi teorim var: aslında herkes depresif. zaten aklı mantığı olan birinin mutlu olmasına imkan yok. düşünecek ve üzülecek trilyonlarca nedenin içinde yüzerken kimse mutlu olamaz. ha! kimisi tebessüm maskesi takar kendi çapında kamufle olur, kimisi delikanlı gibi sirke satma moduna girer. yani kısaca sürekli gülen de, somurtkan olanda depresiftir kardeşim.
  • çok doğru tespit, kendimden biliyorum.
  • robin williams!

    en multu ben gözükeyim de en mutsuz benim olduğum anlaşılmasıncılık!

    neşeli olmak tabii ki muhteşem; ama sevimsiz ve zoraki neşe evlerden uzak olsun!
  • depresif değil ama içlerinde pasif agresif olurlar. sürekli tebessüm etmek olaylara farklı açılardan bakmaya çalışmak, olayları iyiye yormak, kavga yerine uzlaşı bulmaya sağlamak insanı çok yoruyor sevgili arkadaşlar.
  • sürekli gülen insan olmanın dezavajtajı bir gün bile gülmemezlik yapmayacak olmaktır.oldu ki yorgunsuzdur yada canın sıkkındır gülmezsin hayırdır neyin var gibi sorular yöneltilir . sanki her zaman gülme mecburiyetiniz varmış gibi.
    aslında bir bakıma öyle çok gülmek iyi birşey değil bence gülmeninde yeri ve zamanı var eğer bunu her ortamda yaparsanız bir saatten sonra ciddiye alınmazsınız benden söylemesi.
    özellikle erkekler uzak durun fazla gülmekten ve boş konuşmaktan.
  • katıldığım tespit. (bkz: kendimden biliyorum)

    şimdi bizim insanoğlu biraz tuhaf. çok gülsek gevşek oluyoruz, gülmesek suratsız. bir de mutsuz ve bir derdin var diyelim, karşındaki insan senden daha mutsuz ve dertli oluyor. sen bir dert yakınınca o beş dert yakınıyor. bir süre sonra ne derdini dinleyeyim ne de anlatayım moduna girip kimseye derdini, kederini belli etmemeye başlıyorsun.

    dikkat edin çok mutlu olduğunuzda etrafınızdaki insanlar da aynı oranda mutlu olmuyor. ya sizin mutluluğunuzu çok basit bulup geçiştiriyorlar ya da görmezden geliyorlar. yani mutsuz olup dert yandığınız anda ki gibi kendi mutluluklarını da hararetli hararetli anlatmıyorlar.

    özet olarak senin derdin varsa etrafındakilerin senden daha çok derdi oluyor ve onların derdini dinlemekten sana anlatmak için sıra gelmiyor ama sen mutluysan kimse seni dinlemek istemiyor ve bir şey de anlatmıyorlar.

    ya herkes mutsuz konuşacak insan arıyor ya da herkes kıskanç mutlu olanları çekemiyorlar. (bkz: insanlardan uzaklaşıp düşünmeye başlamak)

    sabah sabah bunu neden yazdım, niye yazdım, kime yazdım ben de bilmiyorum. gidip kahve içeyim ve kendi kendime bu soruların cevabını arayayım ya da aramayayım (bkz: kafamda deli sorular)(bkz: bilemiyorum altan bilemiyorum)
  • bildiğim tek şey gülmek acıları kamufle etmektir, kahkaha atmak ise mutluluktur.
  • bu nasıl tespit ümstad yıllardır üzerinde çalışıyor olmalısın.
hesabın var mı? giriş yap