• ne bekliyordunuz? en az %3-4 oy potansiyeli!
  • türkiye'de iki milyon suriyeli var ülkelerinin geleceği daha uzun yıllar belirsiz belli olsa bile bu iki milyon insanın çoğu ülkesine dönmeyecek.sen istesende istemesende vatandaşlık vereceksin.sonra bu iki milyon insan cok kısa zamanda nüfusunu katlayacak.biz türkiyenin bir parcasıyız anadoluda önce biz vardık çanakkale'de bizde savaştık türkler çok faşist bizi sürekli eziyorlar türk milleti neymiş türkiyesuriye milleti olsun zaten hatay bizimdi bize de anadilde eğitim özerklik verin falan filan..biz bu filmi daha önce izledik ve hala izliyoruz.
  • bir türk vatandaşının kabul edemeyeceği bir şeydir kabul etmememiz lazım bu kadar kolay değil
  • suriyeli olsam gidip de almam. alir almaz her ay gss prim borcunu itelicekler bi kere sonra pesine coluk cocuk varsa okula belese yazdiramican. ( sureyelilere universite yabanci ogrenci kontenjanindan dolayi sinavsiz giris gibi birsey) bi ton vergi borc vs kitlerler ben suriyeli olsam kalsin kardes orta dogu ulkesi vatandasi olmayim ben derim sahsen.
  • tamamen akp nin oyunu arttırmak için yapılmış tezgahtır. suriyeliler vatandaş olcak ve ilerde akp ye oy vericek.
  • akp'nin oylarını arttıracağı, tayyip erdoğan'ın başkanlık hayallerini gerçekleştireceği düşünülen ancak tam tersi etki yapması muhtemel girişim.

    bildiğimiz gibi akp seçmeninin büyük çoğunluğu toplumun eğitim seviyesi düşük ve dar gelirli kesiminden oluşuyor. vatandaşlığa alınması düşünülen suriyelilerin de büyük bölümü (hepsi de diyebiliriz) eğitimsiz ve dar gelirli hatta gelirsiz bir kitle. eğitimli ve zengin olanlar çoktan avrupa'ya ve amerika'ya gitti zaten.

    bu eğitimsiz kitle bugün bile akp tabanının yaptığı boyacılık, inşaat işçiliği vb.. tarzı vasıf gerektirmeyen işlerde çalışarak fiyat düşürüyor. suriyeli esnaf getirdiği kaçak malları satarak ve vergi ödemeyerek zaten akp'li esnafın bir numaralı rakibi olmuş durumda.

    aşağıdaki vidyodan akp seçmeni olma olasılığı yüksek esnafın suriyelilere olan tepkisini görebilirsiniz.
    bakkalın suriyeliye tepkisi

    kısacası gelen suriyeliler ister küçük esnaf olsun isterse vasıfsız işçi doğrudan akp'li kitlenin ekmeğine ortak oluyor. bu günümüz koşullarında vatandaşlık almadan da böyle ve akp tabanı kendi gözlemlediğim kadarıyla bu durumdan hiç memnun değil.

    kısacası suriyelilere vatandaşlık verilmesi akp'yi dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan edebilir.
  • ülke gündeminde sınır dışı etmek ve vatandaşlık vermek gibi dev bir mantıksızlık aralığında tartışılan konudur.
    ırkçılık kavramını tam tahlil edememekten kaynaklı olarak insanların vicdanını sorgulayan sözde entel argümanları karşısında gerçekten şaşıp kalmamak mümkün değildir.

    neden vatandaşlık verilsin istemiyorum:

    hiç bir ülke, göçmenin sorunu ne olursa olsun bu kadar kolay vatandaşlık vermez. bu devletlerin öncelikli olarak hak sahibi vatandaşlarının haklarını sağlıklı olarak teslim edebilmeleri ile ilgili bir duruşudur.

    bu sağlıklı ortamı devletimizin zaten sağlayamadığını tartışmamıza gerek dahi yoktur. bu noktada 3 milyon az bir rakam değildir.

    diğer yandan bu ülkenin vatandaşı olabilmesi demek getireceği haklar ve niteliği açısından kaygı verici sorunlar ortaya çıkarır. bir ülkenin siyasi geçmişi, geleceği, hedefleri hatta dili konusunda bilgi ve deneyim sahibi olmayan göçmenler ülke geleceği için deprem etkisi yaratabilecek sosyolojik ve siyasal sorunlara sebebiyet verir.

    türkçesi bu insanlar yarın olmadık bir düzeni getirmeye çalışan bir partinin seçmeni, ülke içinde hedefleri olan örgütlerin rahatlıkla maşası olabilirler.

    elbette defolun gidin demek gibi bir vicdansızlığa beni bırak bu ülkenin hiç bir şerefli vatandaşı müsaade etmez.
    ancak vatandaşlık vermenin başka bir şey olduğunu görmek çok da zor değildir. şartlar ne olursa olsun bir ülkenin vatandaşı olmak bu kadar kolay bir konu değildir.

    çözüm nedir?

    geçici veya kısıtlı vatandaşlık, isterseniz özel vatandaşlık diye de süsleyebilirsiniz.
    amerikanın tam olarak bu sebepler için kullanılmıyor olsa da uyguladığı müthiş bir sistem var.elbette veriliş şeklide aynı değildir.

    (bkz: green card)

    - öncelikle bir "göçmen bakanlığı" kurulmalıdır. (ki bu en başında yapılması gerekendi)

    - gelen insanların çeşitli özellikleri göz önünde bulundurularak;
    bir aile olması, nitelikli bir kişi olması, farklı bir mağduriyeti olması *, türkçe bilmesi, arapça harici yabancı dili olması gibi kriterlerle doğru şekilde kayıtları yapılmalıdır. ve her bir olumlu özelliği ile puan kazanmalıdır.
    (bkz: kanada göçmenliğine hak kazanmak)

    - bu kayıt sonrasında green card gibi bir kartla devletin onlara imkanları doğrultusunda sunabileceği güvenceleri edinmedir. tabiki seçme ve seçilme hakkı gibi büyük sistemi etkileyebilecek haklardan muaf olmalıdırlar. ki örnek verdiğim green card sistemi tam olarak böyle çalışır.

    - güvence sahipleri,bir puan ifade eden içinde bulunan her öğesi,(ikinci kısımda söylediğim kriterlerde dahil) adlarına gelen şikayetler, kötü hal teşkil eden sabıka kaydı gibi, yanlarında çalıştıkları, evlerinde oturdukları insanlarca iyi hal mektupları ile desteklenebilecek olan dosyaları oluşturulmalı.

    - bu süreç kesinlikle çeşitli aile eğitimi, mesleki eğitimler ve rehabilitasyon hizmetleri ile desteklenmelidir. bu kişilerin puan bekleyen dosyalarının yetkili gözetiminde beslenmesini de sağlar.

    - 2 veya 3 bilemedin 4 sene sonunda dosyası 60-70 puanın üstünde olan kişilere kalıyor musun? dönüyor musun? diye sorulup sonuca göre vatandaşlık verilmelidir.

    - bu süre zarfında kontroller sonucu kayıt yaptırmamış olanları kayıda yönlendirecek kampanyalar yapılmalı kayıt yaptırmamakta ısrarcı olanlar ve dosyası başarılı olmayanlar da mülteci kampına yollanmalıdır. savaş bitti denildiği anda da suriye ye yollanmalıdır.

    bence bu konuyu da daha fazla tartışıp kafa sikmeye, insanları saçma sapan şeylerle yargılamaya gerek yoktur. devlet vizyon sahibi bir sorumluluk bilinciyle istese 1 ayda çözer bu sorunu. ki şu şekliyle her kesimden takdir de toplar.

    zaten en büyük problem devletin sorumluluktan kaçıyor olması ya neyse...
  • türk vatandaşı suriyeliler? - furkan kaya

    cephe savaşlarının sona erdiği bugünün yeni devletlerarası düzeninde, uluslararası aktörler, devlet dışı örgütler ile vekalet savaşları yürütüyor. bilhassa birinci ve ikinci körfez savaşları sonrası orta doğu’da toplumsal infiale yol açan terör faaliyetleri neticesinde, bölge halkı korkutularak ve sindirilerek cebren yurtlarını terk etmelerine altyapı hazırlanıyor. terör korkusu ile ülkelerini terk etmek zorunda kalan bölge insanı, “mülteci” sıfatı ile sınır ülkelerine sığınmak zorunda kalıyor.

    terör nedir?

    1977 avrupa sözleşmesi’ne göre, terörist eylemler; adam kaçırma, rehin alma ve ya da özgürlüklerin yasadışı yollarla sınırlandırılması eylemleri, bomba, roket, otomatik ateşli silahlarla saldırı gibi eylemler olarak sayılıyor. dolayısıyla, uluslararası hukuk bağlamında da orta doğu’da yaşanan eylemlerin terör suçu olarak sayılmasında bir engel görünmüyor. asıl mesele, terör sonucu yurtlarından zorla terk ettirilen insanların sığındıkları ülkeler içindeki statüsünün ne olacağı ve bunun o ülkelerin ulusal güvenliğine tehdit teşkil edip etmeyeceği.

    sığınma hakkı

    uluslararası hukuk kaidelerince sığınma ya da iltica, bir kişinin uyruğunda olduğu devletin ülkesini çeşitli baskılar ya da ayrımcı yasal kovuşturmalar sebebiyle terk ederek, yabancı bir devletin ülkesine girmesi ve bu devletin korumasını aramasıdır. geleneksel olarak ise, sığınma hakkı, bir devletin uyruğunda bulunduğu ya da ikamet ettiği devletteki baskılardan kaçan yabancıların ülkesine girmesine ve ülkesinde kalmasına izin verme hakkını belirtiyor. 1948 tarihli insan hakları evrensel bildirgesi’nin 14. maddesinde herkesin zulüm karşısında başka ülkelere sığınma hakkı bulunduğu ve bunun adi suçlular için uygulanamayacağını bildirmektedir. 1951 sözleşmesi’ne göre ise, sığınılan devlet, ilkesel olarak sınır dışı etmeme yükümü altındadır. fakat bu sözleşme bile, ulusal güvenlik ve kamu düzenini bozma gibi nedenlerle devletlerin mültecileri sınırdışı etme hakkını saklı tutuyor.

    türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türk’tür.

    türkiye’de bugün belki de en çok tartışılan konuların başında suriye’deki terörden türkiye’ye kaçan suriyeli mültecilere verilecek vatandaşlık statüsü gelmektedir. vatandaşlık, teorik bir ifadeyle, anayasa ile yönetilen ülkelerde anayasada vaat edilen haklardan yararlanması ve politik katılım hakkı verilmesi şeklinde ifade edilebilir. bu bağlamda, türkiye cumhuriyeti anayasasının 66. maddesinde yer alan “türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türk’tür” ifadesi ile, türkiye’deki suriyeli mültecilere de aynı hak ve yükümlülükler verilmiş olacak.

    “güvenli bölge” hayata geçseydi, türkiye’nin yükü ağır olmayacaktı.

    yasaya göre, 2011 yılında suriye’den türkiye’ye sığınmış olan nitelikli mültecilere vatandaşlık hakkı verilecek. türkiye arap baharı’ndan bu yana bilhassa suriye’de iç çatışmaların başlamasından bu yana yaklaşık 2,5-3 milyon suriyeliye ev sahipliği yapıyor. bu rakam, günden güne artıyor. türkiye’nin suriye sınırının güvenliği ise, suriyelilerin ülkelerine tekrar geri dönmelerini sağlayacak “güvenli bölge” önerisinin bir türlü uluslararası kurumlarca kabul görmemesi nedeniyle sağlanamamış oldu. dolayısıyla, türkiye’ye uluslararası aktörlerce suriyelilere vatandaşlık verilmesi dışında pek bir seçenek bırakılmamış oldu. güvenli bölge sayesinde, ülkesinden kaçan insanlar için daha kontrollü bir yaşam alanı sağlanacak ve buranın güvenliği de uluslararası güçler tarafından korunacaktı. fakat herşeyin ötesinde, rusya ile yaşanılan uçak krizi, bu ihtimali neredeyse tamamen ortadan kaldırdı.

    suriyelilerin türkiye toplumuna entegrasyonu en kritik mesele.

    suriyeli sığınmacıların türk vatandaşlığına alınmasının sosyal bir refleks oluşturması doğal. nitekim körfez savaşı sonrasında kuzey ırak’tan türkiye’ye sığınanların bir kısmının terör örgütlerine yardım ve yataklık yapması ve istihbarat sağlaması hala hafızalarda yerini koruyor. burada türkiye’nin dikkat etmesi gereken en önemli husus, vatandaşlığa alınacak olanların ülkelerinde herhangi bir yasadışı faaliyette bulunmamış olmasıdır. bu noktada, türk istihbaratına büyük bir sorumluluk düşüyor. bir diğer önemli husus, suriyelilerin toplumda kabul görmesi ve entegre olabilmesi noktasında iki tarafın da göstereceği hassasiyettir. mağdur olarak, suriyelilerin, kendilerini üstün veya dışlanmış gibi hissederek farklı oluşumlar içine girmesi, türkiye’de büyük sancılara neden olacak ve toplumsal krizleri tetikleyecektir.

    hülasa, suriye’deki ateş daha uzun bir süre sönecek gibi görünmüyor. yaklaşık 1100 km’lik güney sınırında, türkiye, kapısında daha fazla sığınmacı görmeye devam edecek. bunların hangilerinin masum olduğunu belirlemek oldukça güç. fakat türkiye de, uluslararası hukuk normlarınca sığınma hakkı isteyen bir insanı, suç işlemedikçe geri çeviremiyor. yüksek nitelikli sığınmacıların, kuşkusuz ülke ekonomisine katkısı da olacaktır. fakat türkiye’de işsizlik oranlarının hala yüksek olmasının üzerine, bir de kısım kısım suriyelilerin bu orana katılacak olması, ülke için ciddi bir sorun teşkil ediyor. dolayısıyla, türkiye’nin bu yükü kaldırabilmesi için üretim kollarını çeşitlendirmesi ve iş sahalarını genişletmesi bir zorunluluktur.

    kaynak: http://politikaakademisi.org/…atandasi-suriyeliler/
hesabın var mı? giriş yap