• türkiye gerçeği.

    2011 yılından itibaren türkiye'ye sığınan suriyelilerin doğum oranı türk vatandaşlarını geçmiş.

    177 bin bebek doğmuş. yalova'nın nüfusundan 50 bin fazla.

    link
  • kendi topraklarında mülteci olmayı başarabilen tek millet olarak tarihe geçeceğimizi gösteren olaydır.
  • bir kaç gün önce etlik kadın doğum hastanesi aciline yolum düştü. gördüklerim karşısında şoka girdim.

    10 hamilenin 8'i suriyeliydi. yaşlı başlı kadın muhtemelen anneannedir ama 9. çocuğuna hamile.

    hastanede koşturan suriyeli bebeler, derdini anlatamadığı için kocalarının refakat ettiği suriyeli kadınlar. ki bilen bilir, acile refakatçı almıyorlar normalde.

    anladığım kurallar sadece bizim için geçerli.

    bir kadın getirdiler evinin tuvaletinde doğum yapmış. onlar için öyle normal ki üremek.

    bu kadar vahim olduğunu bilmiyordum. siz de gidin bir bakın devlet hastanelerinin kadın doğum bölümlerine belgesel gibi yemin ederim.
  • şaşırtmayandır. e sen sosyal yardım için bilmem kaç çocuk şartı koyarsan adamlar da çoğalır. niye şaşırdın.

    10 lira için sabahtan akşama kadar köle gibi çalıştırılmak - akşama kadar dilenmek ve bi çocuk daha yaparak ayda 100 liraya konmak.

    sen hangisini seçerdin.

    (bkz: yabancılara yönelik sosyal uyum yardım programı)

    " d) 18 yaşından küçük en az 4 kişinin olduğu haneler "
  • 8 haftadır ümraniye eğitim ve araştırma hastanesinde yaptığım staja dayanarak onayladığım önerme.
    doğuma ya da kontrole gelen gebelerin %50den fazlası suriyeli. öyle ki doğum servisindeki doktorlar hemşireler suriyelilerden bıkmış durumda. doğumda doktoru ısıran mı ararsınız hemşireye tekme atan mı. türkçe bilmediklerinden iletişim de kurulamıyor. daha kötüsü bu gebelerin çoğunluğu 18-19 yaşlarında.
  • oncelikle (bkz: les damnes de la terre)*

    yillar once bir saha arastirmasi icin birlikte calistigim bir psikyatrin sozlerini animsatmistir. o zamanlar kürtler için benzer şeyler söylenirdi. faşizmiyle meşhur bir dergi, kapağında kürtlerin üreme oranlarını göstererek iki bin bilmem kaç yılında türklerin azınlığa düşeceğini söylüyordu - bakkal hesabıyla tabi.

    bahsettiğim psikyatr bu durumun son derece içgüdüsel ve evrimsel bir mekanizma olduğunu söylüyordu. insan, dünyanın neresinde olursa olsun kendisinin ve ailesinin hayatının tehlikeye altında olduğunu düşündüğü anda neslini devam ettirmek için daha fazla üremeye başlar. bir nevi şansı arttırmak olarak düşünülebilir, diye açıkladı, çünkü yoksul olduğu için bebek veya anne ölüm oranı yüksektir, büyüme aşamasında veya sonraki yıllarda hayatta kalma şansı düşüktür. çeşitli örneklerle anlattı, mesela karadeniz bölgesinde geçmişte ailelerin 6-7 çocuktan bugün 2-3 çocuğa nasıl düştüğünü veya güneydoğuda çatışma bölgelerinde bu oranın neden hala yüksek olduğunu, ama şehirli kürtlerde doğurganlığın nasıl azaldığını da.

    benzer yargılamalar abd'deki latinolar veya müslümanlar için yapılıyor. trump'ın seçilmesi elbette sürpriz değil, ama bu o ırkçı görüşleri haklı çıkarmaz. avrupa ülkelerinde, mesela fransa'da, afrikalı müslümanlar üzerinde de sürekli aynı değerlendirmeler yapılır. bu gruplar, yerleşik halktan daha hızlı ürediği öne sürülerek sürekli toplumsal anlamda baskılanıyor.

    türkiye halkı, ekseriyetle, her seferinde amerika'yı yeniden keşfetmekten yorulmadığı için mesela suriyelilerin doğurganlığının fazla olmasına da şimdi şaşırarak alışmaya çalışıyor. suriyeli mültecilerin suça bulaşması da şaşkınlık ve çokça kızgınlıkla karşılanmıştı. mültecilerin ucuz işgücü olması da ayıplanmıştı uzunca bir süre. ve mülteciler içerisinde tehlikeli radikal unsurların olabileceğine veya bu görüşlerin taraftar bulabileceğine de bu ülkenin ileri görüşlü halkı başta anlam verememiş, ama bunun olduğunu gördükçe dehşet içinde kınamıştı bu "nankör" kitleyi.

    sosyal bilimler elbette matematiksel doğrulardan oluşmuyor, ama neredeyse iki artı ikinin dörde yaklaştığı kesinlikte olguları öngöremeyen bir toplum, kendi ferasetini ve pratiklerini sorgulamaktansa kurbanı suçlamayı her zamanki gibi daha tercih edilebilir görüyor.
  • rakamları görünce dudaklarım uçukladı.. vay anasını.. 2011-2016 arası neler olmuş:

    2 milyon 750 bin suriyeli var. 300 binde diğer ülkelerden sığımacı. toplam 3 milyonu geçmiş.

    20 milyonun üzerinde poliklinik hizmeti vermişiz.

    967 bin suriyeli yatarak tedavi almış.

    824 bin ameliyat yapılmış.

    177 bin suriyeli bebek doğmuş.

    son 1 yılda 70 bin suriyeli doğum yapmış.

    burada sürekli kontrolsüz olarak büyüyen bir kitleden söz ediyoruz. yıllarla rakamlar daha da artacak. zamanı gelince vatandaşlık verilirse oy verecekleri parti de belli. vatandaşlık verilmese bile, zaten kendi vatandaşına bakmaktan eğitmekten aciz bu ülkenin, bu kitleyi nasıl kontrol altında tutacağı da muamma. ben kesinlikle ileride başımıza bela olacaklarını düşünüyorum.
  • devrimin en önemli şartlarından birini yerine getiriyorlar önce çoğalacan . hayır o değilde adamlar bizim ülkemizde sevişirken biz orada savaşıyoruz. adamların ülkemize gelip sevişmesini sağlayan bizler gavat mı oluyoruz ?
  • anne-kız aynı gün doğuracak kadar yüksek bir orana sahip olduğunu gösteren haberi şuraya bırakayım.

    http://www.hurriyet.com.tr/…dogum-yaptilar-40594373
  • hep söyledim; bayrama ülkelerine gidip sonra geri dönen mülteci olmaz, o la maz
    bu mülteci ayağı türkiye'ye yapılan demografik bir yıkım operasyondur.
    bunlar dernek adı altında özel klinik mali danışmanlık , göçmen iskanı, istihdamı gibi devlet yetkisinde devlete paralel işleri yapıyorlar kendi dillerinde.
    türkiye'de yeni bir paralel devlet yapılanması kuruluyor .
hesabın var mı? giriş yap