• aslında kadınları süründüren picasso değildir, o sadece hissettiği gibi davranır. kadınlar adamın onları göklere çıkartan, özel hissettiren haline, tavrına çoktan bağımlı olukları için böyle sürünürler. akabinde isteyen picassoyu terketmekte özgürdür ama francoise dışında kimse yapamaz bunu, gönüllü köle olmuşlardır. bu yüzden picassoya bok atmayalım, aşk bitiyor adam gidiyor işte.
  • sansasyonel olsun, izleyici çeksin mantığıyla yapılmış bir film. araya da bir iki meşhur resmi serpiştirilmiş sanatçının.. picasso'yu tanımasak bütün vaktini karıya kıza harcamış zannedeceğiz..
  • bir james ivory filmidir aynı zamanda.
  • picasso matisse'e soyle der filmde...'paris'te kadinlar kufur olarak birbirlerine soyle diyorlar... picasso'nun cizdigi kadinlara benziyorsun, agzinin olmasi gerektigi yerde kulaklarin; kulaklarinin olmasi gerektigi yerde burnun var.'

    picasso'nun gozunden kadinlarin nasil gorundugunu biliyorduk bircok resminden, film ise kadinlarin gozunden picasso'nun nasil gorundugunu anlatmaya calismis bu sefer.

    benim gozumden filmin genelinde agzi kulaklarindaydi picasso'nun.
  • beraber oldugu kadinlara asla saygi duymayan ve hicbirinin kendi ekseni disinda varolmasina izin vermeyen cok buyuk bir ego sahibi unlu bir ressam ile onu naifce seven, soylediklerine inanan ve o buyuk sanatcinin dedigi kadar yeteneksiz olmayan bir kadinin hikayesidir.
    buyuk ego sahibi buyuk bir sanatci ve bu egonun yaninda varolmaya calisan bir baska benzer ask hikayesi icin ise adres camille claudel ve auguste rodindir.
  • yazılanın aksine picasso'nun hiç bir meşhur resmini göremeyeceğiniz filmdir. çünkü haliyle imtiyaz sahipleri ressamın önemli eserlerinin böyle bir filmde kullanılması hakkını vermemiştir filmin yapımcılarına.
    http://en.wikipedia.org/wiki/surviving_picasso
    http://www.iht.com/articles/1999/09/23/merch.t.php
  • bir insan bu kadar mı kendini tanrı gibi görür ? bir insan bu kadar mı bencil ve kaprisli olur ?
    gibi soruları akla getiren film. sanatçı kaprisi dedikleri bu olsa gerek ehehheh.
    film bittikten sonra kendilerini köle yaptıkları için o kadınlara ne kadar kızdıysam, picasso'dan da o kadar nefret ettim. ihtiyar kazanova öeehh
    ama hakkını yememek lazım anthony hopkins'in pablo picasso yorumu oldukça başarılı.

    "resim yaparken bedenimi dışarıda bırakırım, tıpkı müslümanların camiye girerken ayakkabılarını dışarıda bıraktıkları gibi."
  • pablo picasso'nun sadece kadınlarla değil, -çocukları dahil- hayatındaki tüm insanlarla olan ilişkilerini başarılı bir şekilde gözler önüne seren film. anthony hopkins'in muhteşem oyunculuğuna karizmatik dora maar'ı canlandıran güzel julianne moore'un da performansı katılınca büyüleyici sahneler ve nefis diyaloglar barındıran ortalama bir film olmuş. ayrıca dünyada en çok sıkıldığım filmlerden biri olan george clooneyli solaris'ten beri sevemediğim natascha mcelhone'u yine sevdirememiş, yine sevdirememiştir.
  • acun ılıcalı'nın yeni yarışma programı. ıssız adaya kapatılan bir grup insan açlık ve sefalet içerisinde yaşayacak ve her hafta picasso'nun acun tarafından seçilmiş bir resminin aynısını çizmeye çalışacaklar. halk oylamasıyla seçilen en güzel resmi çizen sefil o hafta dokunulmazlık kazanacak. diğer büyün sefiller de gitmesini isteği kişinin portresini çizecekler. acun portrelere bakacak ve kim olduğunu anlamaya çalışacak. kim olduğunu anlayabildiği portreleri oy olarak kabul edecek ve en çok oyu alan kişi o hafta adayı terk edecek. yarışmaya katılmak için yapmanız gereken çizmiş olduğunuz bir adet portrenizi acuna göndermek. hadi sanat ve doğa dostları, hadi içinden hem picasso hem de robinson bulunan eşsiz insanlar, ne duruyorsunuz?
  • her zerresinde istisnasız zevk alınan film.
hesabın var mı? giriş yap