• pizza fakir yemegidir, sushi de fakir yemegidir. bu 2 urunun de tum dunyada luks restoranlarda sunulmasi esasen amerika'nin kulturel hegemonyasinin bir sonucudur.

    daha iyi bir ornek vermek gerekirse, 3. dunya savasi ciksa, almanlar savasi kazansa ve tum dunyada gecerli yabanci dil almanca olsa ve alman filmleri tum dunyada altyazili izlense ve de alman filmlerinde insanlar surekli doner, adana kebap falan yese, guney kore'de kiz arkadasini date'e cikarmak isteyen bir kore'li genc, ya da brezilya'da bir cift evlilik yildonumunu kutlamak icin bir turk restoraninda mum isiginda adana kebap yerler.

    bu amerika'nin kulturel hegemonyasina karsi duran benim gordugum bir tek fransa var. bir fransiz erkek, kiz arkadasini date'e cikardiginda fransiz mutfaginin en guzel yemeklerinden duck brest, fois gras, saint jacques, oyster, boeuf bourguignon, steak tartare, creme brule gibi yemekler yiyecegi yerlere gitmekten asla cekinmezler, asla utanmaz ama turkiye'de biz kizla date'e cikip, firinda sutlac yemezsiniz, kusbasili pide yiyemezsiniz, onun yerine daha rafine oldugunu dusundugunuz creme brulee'yi, pizzayi yersiniz.

    iste bunlar hep kulturel kodlar, hep bilincaltina farkinda olmadan islenen detaylar.
  • +all you can eat tarzı ucuza tıkanana kadar sushi ve asya yemeği yenebilecek mekanların azlığı

    +"doğu asyalı aile restoranı" konseptine ülkedeki çinli, japon ve vietnamlı nüfusunun azlığı nedeniyle çok rastlanmaması

    +genel olarak sushi çok bilinmediğinden, yani yüksek bir talep olmadığından donmuş halde kısa süre dayanabilen sushilik balık ve deniz ürünlerini düzenli olarak ithal eden şirketlerin azlığı (güvenilir, sürekli aktif bir tedarik zincirinin olmaması)

    +tüm bu sebepler sonucu günün sonunda sushi'nin dünyanın geri kalanını aksine ülkede pahalı ve lüks bir öğün olması

    +bonus: ülkede pirincin bol yağ ile tüketilmesine karşılık sushi pirincinin bol sirke ve tuzla hazırlanıp suyu tamamen çekene kadar pişirilmesi.
  • pahaliliktir. lami cimi yok. birkac sene oncesine kadar yiyen yiyordu, gayet populerdi.
  • uzakdogu'da yillardir seyahat eden, son iki yildir da tokyo'da yasayan ve kendini populer tabirle bir "foodie" olarak tanimlayan birisi olarak bunun nedenlerini soyle belirtebilirim:

    - yasadigimiz cografyadan oturu balik besin zincirimizde 3. 4. siralarda ancak yer bulabiliyor. bir yarim ada olmamiza ragmen neden cok az balik tuketiyoruz sorunsali da bence buna bagli. orta asya'dan geldigimiz topraklar ve yaklasik 1000 yildir uzerinde yasadigimiz anadolu ve hadi mezopotamya'yi da katalim, hemen hemen butun ciftlik hayvanlarinin ilk tuketimine baslandigi yerler. bu videoda bu keyifli bir dille anlatilmis, daha bilimsel referanslar da bulmak mumkun.

    https://www.youtube.com/watch?v=p6s8jnkjkrg

    uzerine baharat yollarinin tam ortasinda oldugumuzu, yillarca baharat yolunu kontrol eden ulke olusumuzu vesaire hesaba katarsaniz, diger et cesitlerinde nasil cok sofistike yemekler gelistirdigimizi gorebilirsiniz. ote yandan, japonya basta honshu adasi olmak uzere cok verimli topraklar degil. zaten ister kulturel ister dini sebeplerle aciklayin, japonlar uzun yuzyillar boyunca dana vesaire ciftlik etleri de tuketmiyorlar. ote yandan topraklari ne kadar verimsizse, denizleri de o kadar verimli japonya'nin. yani tarihsel olarak bizim kara hayvanlari tuketiminde gelistirdigimiz sofistikeyi, onlar da deniz hayvanlarinda gelistirmisler. balinayi bile yakin zamana kadar cok lezzetli formlarda tuketen insanlar japonlar ve balina etine "poor man's steak" deniyormus (tabi nufus artinca kontrolsuz av vesaire, bugun balina tuketimi japonya'da halen bazi bolgelerde cok sevilse bile dunya genelinde hos karsilanmiyor).

    gerci tarihsel olarak guney japonya adalarinda kucuk baliklar da kullaniliyormus sushi yapiminda. aslinda bir fakir yemegi olarak ne bulurlarsa sushiye koyduklarini soyleyebilirim.

    - denizlerden bahsetmisken buna bir baslik acilmasi gerekiyor. turkiye'nin etrafindaki denizler ile japonya'nin etrafindaki denizler ve okyanuslar cok farkli tipte baliklar barindiriyor. soguk ucsuz bucaksiz sularda kocaman bol yagli baliklar gelisebilirken, marmara ve akdeniz'in ufak ama lezzetli baliklari sashimi icin daha az uygunlar. yani japonya'nin etrafindaki denizlerde avlanabilen baliklar sushi icin turkiye'den daha uygunlar. turkiye'de iyi sushi icin ya balik ithal edeceksiniz ki tazenin yerini tutmaz, ya da bir sekilde kendi denizlerimizde tuna, somon, vesaire pesine dusecegiz. yani bu acidan da bir dezavantaj var. kucuk baliklardan da sashimi yapilabiliyor ama hem lezzet hem verim hem de pratiklik acisinda yukarida belirttigim tuna, somon gibi baliklarin yerini tutmuyor.

    - simdi tarihsel nedenlere geri donersek; sushi kelime anlamiyla "soured rice" yani "eksitilmis/fermente pirinc/pilav" demek. yani eksi pirinc diye dusununce bile eminim cogumuza cekici gelmiyor bu. farkli cesitleri var maki, nigiri, chirashizushi gibi... sushinin atasi denebilecek yemek oshizushi, hem baligin hem de pirincin fermente edildigi bir yemek, yani tam anlamiyla bir cig tuketim yok. kutularda hem eti hem pirinci tursu yapiyorlar gibi dusunun. cig tuketim zamanla ortaya cikmis. turk mutfaginda sos kulturu cok gelismis degildir. bunun cesitli nedenleri var ama biz baharatlamayi, marine etmeyi seven bir milletiz. japonlar'da ise baharat kullanimi yine yukarida belirttigim tarihsel nedenlerle minimum; ama mesela cin'den gelen guclu bir sos kulturu var. zamanla her bolgede kendilerine has bir soya sosu olusmus mesela. bizde "bandirma" kulturu cok yoktur, ama japon mutfaginda hemen hemen hersey bir "bandirma" ustune kurulu. ufak sis etlerden, kizartmalara, sushi'den haslanmis sebzelere kadar hersey cesit cesit soslara bandiriliyor. eger japonlar gibi az yemek yiyen bir milletseniz, bu bandirma ve sos kulturu guzel hareket, ama biz turkler herhalde ortalama bir japon'un iki kati yemek yiyoruz, dolayisiyla boyle bir bandirma ve sos kulturu bizim acimizdan agir olabilir.

    - bu yemek tuketim miktarinin sosyoekonomik acidan sushinin turkiye'de tutmamasi ile bence ilgisi var. japonlar malumunuz dunyanin en uzun yasayan insanlari ve bircok insan bunu japon mutfagina bagliyor. halbuki gelip burada bir iki ay yasasaniz japon mutfaginda nasil deli gibi kizartma tuketildigini, sekerin nasil yaygin oldugunu falan gorursunuz ve agziniz acik kalir. bence diyet acisindan japonlarin saglikli kalmalari ne yediklerinden cok ne kadar yedikleri ile ilgili. yavas yavas demlenen, yemekleri meze gibi tuketen, cok yemeyen insanlarin ulkesi japonya. bizdeki gibi bir yeme kulturleri yok. sushiyi de cok kararinda tuketiyorlar. ben ise bir oturusta cok rahat 3 kisilik sushi yiyince anca doyuyorum. dolayisiyla turkiye ortaminda ortalama bir erkegin sushiden doymasi demek pahali bir aksam yemegi demek. ustune japon mutfagi genelde elit mutfagi olarak pazarlanan bir mutfak. dolayisiyla japonya'da cok iyi sushileri vesaire cok ucuza yiyebiliyorken, diger ulkelerde ucuz sushi bulmak cok zor. yani bir esnaf lokantasi seviyesinde iyi sushi yapabilen restoranlar acilsa turkiye'de, sushi daha yaygin olurdu. dedigim gibi tarihsel olarak sushi bir fakir yemegi. biraz kore'lilerin bibimbap'i gibi, aslinda pirincin ustune ne atsan sushi oluyor. bizde sade pirinci bir iki cesit baharatsiz etle sebzeyle annelerimize sunsaniz, dalga mi geciyorsun diye suratimiza bakarlar. evin en onemli yerinin mutfak oldugu bir kulturde zaten sushinin tutmasini beklemek cok zor.

    simdilik aklima gelenler bunlar. hem tarihsel hem lezzetsel hem de lojistik/sosyoekonomik acidan bence turkiye'de sushinin tutmasi cok zor. tutmasinda zaten... pirinc glisemik indeksi cok yuksek, benim gozumde sagliksiz bir seker deposu. artik degismeye basladi ama eskiden turkiye, envai cesit harika sebzenin cok ucuza alinabildigi bir ulkeydi. annelerimiz kilolarca kabak patlican biber kullanarak harika yemekler yaparlardi. lezzeti ve fiyatlari degisse de, ve bircok seyi artik ithal ediyor olsak da halen turk mutfaginda deli gibi sebze tuketiyoruz. japonya'da ise bir tane kabak bile bir dolardan daha pahali cogu zaman. sebze cesidi hem cok kisitli hem de cok pahali, resmen bir luks. evde mutfaklar kucuk. cogu zaman evde yemek yapmak disardan yemek almaya veya disarida yemeye gore daha pahaliya geliyor. bu yuzden disarda yemek yemeye cok duskun japonlar. bu acidan sushi onlar icin mukkemmel bir olanak. turkiye'nin yeme kulturunde ise kendine yer edinmesi zor bir yemek.
  • seven insanın bile yiyesi gelmiyor artık fiyatlardan dolayı. evde bira yapanlar gibi evde sushi yapmaya başlayacağım artık. ekonomimiz sağ olsun, vatandaşın el becerilerini geliştirmeye yönelik bir şahlanmada.

    edit: bir entrym ilk kez debeye girmiş, öncelikle bu konuda sevinçliyim. ikinci olarak söylemek istediğim şey, tonlarca "evde sushi yapabilirsiniz" tarzında mesaj geldi. arkadaşlar ben malzemeleri zaten zamanında temin ettim, sushi yapmayı da denedim. evde malzemelerin çoğu var ve genel anlamda nasıl yapılır öğrendim ama burada olay, ekonominin berbat oluşu ve dışarıda kaliteli sushi yemek yerine evde yan sanayi sushi yemek durumunu düşünmemiz... kabul edin, hiçbirimizin evde yaptığı sushiler dışarıdakilere nazaran lezzetli olmuyor.

    2. edit: rica ediyorum kendini bu konuda uzman sanan tipler bana mesaj atmasın. sinirleniyorum.

    3. edit: ne kadar fiyatları eleştirsem de sık sık dışardan sushi yiyorum. son dönemde, son 1 haftada hatta, fiyatlar anlamsız bir şekilde arttı sadece ve bu insana rahatsızlık hissi veriyor. bundan da böyle dert yandım diyebilirim.
  • yiyen yiyor aslında da, fiyatları genel olarak pahalı olduğu için yayılamadığını düşünüyorum.
  • almanya’da euro 7 tl’yken bile daha hesaplı olduğu için olabilir mi acaba? frankfurt’ta yiyebildiğin kadar ye kampanyalı bir sushi restoranında alman birası dahil 15 euro vermiştim. istanbul’da iki porsiyon sushi (doymama garantili) + bira: 110 tl. şimdi ikisi aynı kapıya çıkar diyeceklere peşin peşin söyleyeyim, ülkenin birim parasına göre bir yerde 15 birim bir yerde 110 birime yiyoruz. ve 15 birim fiyata yediğimizin miktarı (25 adet sushi yemiştim) 110 birimin (8 adet) tam tamına 3 katı olursa tabi ki tutmaz.
  • doyacak kadar yemenin gereksiz masraflı olması.
  • kilosu 5 lira olan pirinç ve kilosu 20 lira olan hamsiyle süper bir hamsili pilav yaparak 4 kişi rahat doyabilecekken 8 parça sushideki birer tatlı kaşığı pirinç ve dondurulmuş somona 100 lira vermek istenmemesidir.
  • 3 tarafi denizler ile cevrili memleketin balik yemiyor olmasi birde ustune cig balik yemesini beklemek.
hesabın var mı? giriş yap