• --- spoiler ---

    yaşamak için aynı ihtiyaç ve talepler ile eşit gelir düzeyine sahip, farklı kültürlerden gelen iki insan düşünün. ekonomik olarak değerlendirilecek olunursa, kendi geleneklerini ve eğilimlerini yaşaması beklenen bu iki insandan 20.yy örneği giderek zengileşecek iken, 18.yy örneği giderek fakirleşecektir. çünkü 20.yy insanı daha az masraf ile ihtiyaçlarını karşılayabilir ve para biriktirebilir. hoşlandığı sebze basitçe kaynatılmış ve az tereyağlıdır. 18.yy insanı ise aynı sebzeyi bal ve ceviz eklemeden yemez, pişmesi için saatlerini harcar. birisinin tercih edeceği süslemeli tabaklar oldukça pahalı iken, modern insanların beğenerek kullandığı basit beyaz tabaklar bir o kadar ucuzdur. sonuç olarak 20.yy insanı birikim yaparken, 18.yy insanı borçlanacaktır. bu ulusların tamamı için geçerli olduğu gibi kültürel evrimin gerisinde duran bireylerin de sorunu olacaktır...

    tornacı ve ahşap oymacıların kazançları arasındaki ilişki ile nakış ve dantel yapanların oldukça düşük gelirleri bilinmektedir. süsleme işiyle uğraşan ancak yirmi saat çalışarak modern işçilerin sekiz saatlik kazançlarını elde edebilmektedir... süsleme yapılmadığı durumda üretim süreci kısalacak, kazanç artacaktır. çinli oymacı onaltı saat çalışırken amerikalı işçi sekiz saat çalışmaktadır. işlemeli bir sigara kabına sade olanı ile aynı ücreti ödediğimde aradaki emek farkı işçiye ait olacaktır... eğer bir zencefilli kek yiyeceksem en düz ve basit olanı tercih ederim, bir bebek yada motorsiklet şeklinde olanı değil... süsleme boşa giden emek ve harcanan sağlıktır...

    eger bir süre için süslemeyi terk edip, çabamızı yalnızca incelikle biçimlendirmiş ve ağırbaşlı bir çekiciliği olan binalar yapma üzerine yoğunlaştırsaydık bunun bize ancak yararı olurdu...

    --- spoiler ---
  • adolf loos'un ''mimarlık üzerine'' (1908) kitabında yer alan bölüm. tabii yalnız mimari alan değil yemek sunum sanatı ** da süsleme eleştirisinden payını alıyor:
    ''hayır, uygulamalı sanatlar okulunun saygıdeğer profesörü, nefsimi köreltmiyorum! tavuskuşlarını, sülünleri ve ıstakozları daha lezzetli göstermek için onları türlü biçimlere sokarak süsleyen eski yüzyılların gösterişli yemekleri bende tam tersi bir etki yapıyor. bir yemek sergisini gezerken bu içi doldurulmuş leşleri yemem gerektiğini düşündükçe tüylerim diken diken oluyor.''
  • adolf loos'un meşhur "tezyinat cürümdür"ünü söylediği manifestosu. sizler için bir de eğlenceli alıntı:

    "çocuk ahlakdışıdır. bize göre papua'lı da öyle. papualı düşmanlarını öldürür ve onları yer. suçlu değildir. fakat çağdaş insan birini öldürür ve onu yerse ya suçlu ya soysuzdur. papualı kendi derisine, kayığına, küreklerine kısacası eline geçirebildiği herşeye dövme yapar. suçlu değildir. dövme yaptıran çağdaş insan ise ya suçludur ya da soysuz. içindekilerin yüzde sekseninin dövmeli olduğu tutukevleri var. tutuklanmamış dövmeliler ya gizli suçlu ya da soysuz aristokratlardır. dövmeli birinin dışardayken ölmesi, bir cinayet işlemeden birkaç yıl önce öldüğü anlamına gelir."

    1908 adolf loos süsleme ve suç 20.yüzyıl mimarisinde programlar ve manifestolar. derleyen ulrich condrads. şevki vanlı mimarlık vakfı yayınları.
hesabın var mı? giriş yap