• ingiliz televizyonlarinda* ingilizce altyazi ile oynayan film.
  • filmdeki liam tıpkı 80'ler kadir inanır'ı gibi mangal yürekli bir delikanlıdır. hayat onu pis işlere itmiştir ama o yine de harbi delikanlı bir çocuktur ve suzanne'e kesiktir. suzanne* ise başlı başına ayrı bir entry'de işlenmesi gereken taş bir hatundur. bir de pinball vardır ki bu çocuğun filmdeki konumu ibrahim tatlıses, aydemir akbaş filmlerindeki aydemir akbaş gibidir. kısacası sweet sixteen basit ve akıcı bir konunun güzel bir şekilde işlenişidir. iskoçya'nın ferah havası ve yalın bir anlatımla sürüp giden avrupa filmlerini seven herkese tavsiye olunur.
  • 16 yaşındaki çıtır genç kızlara verilen isim (bkz: sabi) (bkz: lolita) (bkz: 16) (bkz: ukte dolması).
  • billy idol'in en guzel sarkisi olabilir, ama olmayabilir de.
  • diger ken loach filmleri gibi yalin bir film. basroldeki liam ve diger oyuncular da oldukca iyi. cok iyi ingilizce biliyor olsaniz dahi altyazisiz anlayamayacaginiz sekilde iskoc aksani mevcut
  • 15*inde glasgow'lu bir oğlanın 16'sına değin yaşadığı üç ay gibi kısa ama oldukça yürek burkucu sürece tanık olunan, insanın içini acıtan, film sırasında yenen çukulatanın bile tadını almaktan mahrum bırakan; anneleri asla anlayamamak ya da onlarca asla tam anlamıyla sevilememek üzerine bir ken loach filmi. doğumgününüze sayılı günler kala + annenizle kavgalı olduğunuz bir dönemde izliyorsanız daha da acıtıcı oluyor: birkaç yerde geçen esprilere/komik sahnelere dahi gülemiyor [ill stand by you ve you stole the sun from my heart'ın işitildiği sahnelerde hafif bir gülümseme yayılabiliyor yüze o ayrı!!] buz kesmiş halde izleyip ne anneye ne oğlana tam olarak hak veremiyor, canınız sıkılmış bir halde salonu terk ediyor ve o yağmurlu akşam üzeri kalabalağına karışıyorsunuz...
  • gerçek iskoç aksanı duymak isteyenlerin mutlaka izlemesi gereken filmidir. adamlar dickheadi "dekhid" diye telaffuz ediyolar, dinlemesi acayip eğlenceli. filme gelicek olursam, sweet sixteeni izledikten sonra aklıma sixteen candles filmi geldi, ikisi de 2 gencin 16 yaşına girmesini konu alan filmler ama birbirlerinden ne kadar farklılar. sixteen candles'daki kızcağızın tek derdi lise aşkının ona yüz vermemesi ve ailesinin dogumgününü hatırlamamasıydı. oysaki sweet sixteen maalesef ama maalesef hayatın bütün çirkin ve "gerçek" yüzünü gösteriyo insana. uyuşturucu yüzünden dağılmış aileler, geçim sıkıntısı bilumum dramatik şeyler var filmde ama ken loach araya öyle güzel eğlence öğeleri yerleştirmiş ki, izlerken çok hüzünlenseniz de bir an geliyo o kasvetli hava dağılıveriyor ve insan kendini filme kaptırıveriyor adeta iskoçayada hissediyor kendini. normalde ben bir film izlerken arada filmi durdururum, imdb'den oyuncularla ilgili bişiler okurum, o arada mutfağa giderim sonra sözlüğe bakarım 2 dakika ama uzun süredir ilk defa bir filmi baştan sona hiç durdurmadan izleme başarısı gösterdim ki bu da filmin ne kadar iyi olduğunun bir göstergesidir zira ileri derecede add'den muzdarip bir kişiyim.filmde oyunculuklarda gayet doğal nerdeyse belgesel tadında çekilmiş gibi. sanırım büyük britanya'dan çıkan filmlerin genel havası bu. hollywood yapımları gibi suni durmuyo. keşke hayat gerçekten de sixteen candles'a paralel olarak gitseydi ama gün geçtikçe sweet sixteen'e doğru yaklaşıyor sanki. mutlaka izlenmesi gereken bir film sweet sixteen.
  • filmdeki iskoç aksanı da hardcore ötesidir. yönetmenin* bir diğer güzel filmi olan kes 'te de sheffield ağzının ne çemçük olduğunu görmüştük ama bu hakkaten çok ağırmış be.

    ---filmden---

    - where were you? (vee ve yöö)

    - out. (öükğ)

    - is that all you can say? out? (is de ö yö ce sie, ööüğ ?)
  • billy idol'ın kendini aştığı şarkılardan biridir. 1983 yılına ait parçada bası (bkz: marcus miller)çalar.
hesabın var mı? giriş yap