• kimisi abartılıyor demiş kimisi çok sevmiş vs vs vs...

    bence filmin anlattığı veya vermeye çalıştığı bir alt metin, eleştiri falan bilmem ne yok. tek teması var o da yalnızlık.

    hayatınızda köpekler kadar yalnız kaldığınız bir döneminiz olmamışsa, kuyruğu birbirine değmeyen kırk köpek kafanızda dolaşmamışsa, pişmanlıklarınızdan ve hatalarınızdan kaçmak için hayal dünyanızda kaybolmamışsanız, bakın anlayamazsınız demiyorum, filmin sizi etkilemesi yada düşünmeye zorlaması zor.

    filmi izlemeden hakkında hiçbir şey okumamıştım. sadece bir kere fragmanını izlemiştim, az evvel de malum ortamlara düştüğünü görünce izleyeyim dedim. filmden sonra aklıma gelen iki tema vardı biri yalnızlık diğeri de delilikti. gördüm ki filmi çekenler dahi bu iki temadan bahsetmişler. eğer akıllarındaki buysa ve bunu yansıtmaya çalışmışlarsa başarmışlar.

    ha bu arada, bu filmi seven şunu da beğendi:

    "yalnız insanların kendi içinde başlayan biten eğlenceleri vardır"

    oğuz atay, korkuyu beklerken
  • saçmanın şaheseri!
    enfes felsefe dersi!
    hayat, ölüm, sevgi, korku, beden, doğa, umut... yani hemen her şey üzerine koskoca bir osuruk.
    herkesin osuruktan tayyare uçurduğu dünyada daniels'ın yarattığı ufak çaplı fırtına. kendinizi bırakın, uçursun...
  • sıradışı bir film. absürd bir üslubu var. ama saçma bir film değil.

    ---

    esas böyle filmleri biraz incelemeyip, ne anlatmak istediğini idrak edemeyip - ki bunda başarılı olmuştur veya olmamıştır, ayrı konu- "bu ne lan habire osuruyorlar, bu paralar böyle filmlere harcanır mı,

    bu filmi beğenenin kafasından şüphe ederim,

    bok gibi film!"

    diye söylenenlerin aklından şüphe etmek lazım.

    bazı şeyler sizlere fazla arkadaşlar. jason statham filmleriyle devam siz. rahatınızı bozmayın.

    ---
    --- spoiler ---

    ayrıca sonda güzel bir detay vardı bence. sahildeki sahneye kadar bir an filmi izleyen herkes hank'in ormanda yaşayan, takıntılı olduğu kızı gözetleyen sosyopat bir zavallı olduğunu düşünürken, manny'nin bir anda hareketlenmesiyle herkes dumur oldu.

    çünkü hepimiz bir an hank'e inanmadık. oysa haklıydı.

    yönetmenin bu twist ile bunu yüzümüze vurmak istediğini düşünüyorum.

    --- spoiler ---
  • benim diyen nice filmi osuruğuyla boğacak kadar duygusallık taşıyan film. daniel radcliffe ve özellikle paul dano bir oynamış ki görünür absürdlük içinde hakikate doyuyor insan. filmin soundtracki de başlı başına bir güzellik.

    --- spoiler ---

    sona yaklaşırken hank'in yalnızlığını düşünmek film boyunca bünyemi mahvetti. o yalnızlığa odaklananlar sonun yarattığı gülümsemeyle pek ilgilenmiyor. bu noktada manny'i nasıl hatırlamak isteyeceğiniz size kalmış aslında.

    manny bana göre çoğu kez anlamlandıramadığım birtakım hayat gerçeklerini zihnimde durmaksızın sorgulayan bastıralamayan iç sesti. onunla yaşadığınızı topluma anlatamazsınız çünkü kendinle bu kadar başbaşa kalmak nekrofil olmak kadar tuhaf ve korkutucudur başkaları için. kendinle yaşamayı, hatta hank'in bir andan sonra manny'e aşırı bağlanıp artık normal hayata dönmemeyi düşünmesi gibi bir başınalığın çokluğunu yansıtır aslında film.

    sonundaysa kendi değer yargılarınızı göstermek, kanıtlamak istersiniz insanlara. bu bir akıl oynatması değil, bu freak bir show değil, bu yalnızca beni hayatta tutan, beni yaşatan, aranıza karıştıran esas benliğimdir demek istersiniz. sanırım manny'nin gerçek olduğunu görmek bu yüzden herkesi bu kadar sevindirdi.

    +you want to go home so you can have love?
    -yes.
    +but you ran away because nobody loves you?

    --- spoiler ---
  • yönetmeninin de dediği gibi; başındaki osuruğa gülünen, finalindeki osuruğa ağlanan bir filmdir.
  • eğlenceli ve de duygusal bir film. benim gibi marvel'den ve benzerlerinden böğ gelen tiplerdenseniz, kesinlikle size göre. farklı bir kahramanlık ve kişisel yolculuk hikâyesi.
  • tuhaf diye bir kategori varsa bu film o türe giriyor.

    çok karışık duygular içinde bırakan film.

    diyaloglar çok başarılıydı.

    insanın yalnızlığını toplumsal kuralların diktası altında nasıl ezildiğini güzel anlatmışlar.

    huzur kalabalık şehirlerde mi yoksa sevdiğin bir dostunla ıssızda mı diye sorgulamaya başlıyorsun.
  • sonuna kadar her şey çok iyi gidiyordu. ölü sevici bir şizofrenin diyalog görünümlü monolog enstantaneleri gibi ilerliyordu. fena da gitmiyordu.
    son sahne darmadağın edici cinstendi.

    izlediği filmi anlamak isteyenlere göre bir film değil.
  • bu filmde absürdlüğün dozunun ayarlanamamış olduğunu söylemek, şizofreni bir bireye sanrılarının abartı olduğunu söylemek gibidir. komiktir yani. bir şeyi beğenmemek var bir de anlayamamak var. ikisini ayırabilmek lazım.

    herkese göre olmayan bir filmdir.
  • paul dano hangi filmde oynasa izleyeceğim sanırım. ya bu adam çok iyi projeleri kabul ediyor, ya da çok iyi projeler bu adamı istiyor!

    gerçekten acayip ve bizi kendi dünyasının sınırında tutup, çözmemizi zorlaştıran, ama aynı zamanda da çokça eğlendirip duygulandıran bir film bu. filmin dünyasını anlamak yerine günlük hayatlarımızla karşılaştırdığımızda sinemadan tat alamıyoruz ne yazık ki.

    sanat yönetimi de film kadar başarılı. ormandaki ağaçla çöple neler yaptılar, ne de güzel yaptılar!
hesabın var mı? giriş yap