• gerek görsel estetiği gerek müziği açısından fantastik bir şey. şöyle: farzet ki seni dondurmuşlar ve 3000 yıl sonra uyanmışsın. sen ortamda yabancı hissetme diye de etrafa yaşadığın döneme dair dekorasyon, müzik falan koymaya çalışmışlar. ama 3000 yıl öncesinden ellerinde çok fazla veri olmadığından da bunu tahmin yürüterek, o dönemden kalma popüler kültür unsurlarına bakarak kendileri aynı şeyi sıfırdan imal ederek yapmışlar. mesela masanın yanında bir gaz lambası ve hemen yanında şeffaf ve tasarımı tam oturmayan bir iphone. elma logosu ısırıksız. arkada garip ritmli bir müziğe şarkıcı "gelübülü gelübülü" diye vokal yapıyor. yatağının başucundaki demirler pirinçten ama yatak yerden biraz yüksekte havada duruyor. bir tane bilgisayar koymuşlar ama tuşları daktilo tuşu. kısacası yaptıkları şey yaşadığın dönemi hatırlatmaktan çok onun kitsch bir eleştirisi olmuş oluyor.

    synthwave, vaporwave ve benzerleri de bana aynen öyle hissettiriyor. çocukluğu 80'lerde bilgisayar oyunlarıyla ve o dönemin popüler kültürüyle geçmiş biri olarak nelerden esinlendiklerini anlıyor fakat yine de o zamana ait olmadıklarını da kolayca fark edebiliyorum. bir şeyler yapay ve garip geliyor. ama o yapaylık da gariplik de hoşuma gidiyor. zira bu müziğin anlattığı şey 80'ler değil, günümüzdeki 80'ler algısı. ben de onu tüketmekten sıradışı bir keyif alıyorum.

    ayrıca (bkz: 80'lerde çocuk olmak/@ssg)

    edit: parça önerisi isteyenler olmuş. timecop1983'ün her parçası olur mesela.
  • inanılmaz sevdiğim beni aynı anda geçmiş* ve gelecekte* hissettiren müzik türü. yazın gelmesiyle birlikte kafamda sürekli synth-pop ve nu-disco türleri çalmaya başlar. bir anda 80'ler partisine ışınlanmış gibi bir hissiyatla tüm duygu durumumu pozitif olarak değiştirir. yazlıklarla birlikte tekrar çıkardığım parça: molly burch - emotion feat. wild nothing

    her ne kadar çoğu 2000'ler sonrası çıksa da beni -hiç görmediğim 80'lerde hissettiren bu dream-pop, nu-disco synthlerle dolu tüm parçaları bir araya toplayıp bir playlist oluşturdum. siz de sun-kissed teninizde glossunuzu yenilediğiniz sırada bir playliste bakınıyorsanız bir göz atın derim*
  • (bkz: com truise)
    (bkz: stellar dreams)
    (bkz: bourgeoisie)
    (bkz: trevor something)
    (bkz: timecop1983)
    (bkz: fm-84)
    (bkz: the midnight)
    (bkz: september 87)
    (bkz: lebrock)

    mevzu bahis isimlerin de icra ettiği müziğe verilen addır. genel itibari ile 80 dönemi ve erken 90ların teknolojik şartları ile yapılmış olan elektronik dans ve pop parçalarının atmosferini günümüz elektronik müziği ve ıdm türü ile birleştirme amacı güdülerek yapılmış müziklere ithaf edilen isimdir.
    albüm kapaklarında atari salonlarında street fighter başlangıç ekranındaki fontların neonlarştırılmış versiyonu teması kullanılır genelde. klişedir ama güzeldir.
    ayrıca (bkz: dreamwave)
    kim bilir, belki biraz da (bkz: nuri alço müziği) de olabilir. *
  • bu kadar harika bir müzik türünün neden bu kadar az takipçisi var anlamakta zorlanıyorum açıkçası. gerçi bir yandan herkes sevmesin boku çıkıyor da diyorum ama paylaşacak insan bulamamakta kötü oluyor aynı zamanda. kimselerin bilmediği bir örneği için (bkz: droid bishop)
  • çok uzun zamandır hep yeni bir müzik tarzından keyif alabilmeyi isterken bir anda imdadıma yetişen müzik türü. kime dinletsem hayran kalıyor ama kimse de dinlemiyor, ismini bilen bile bir avuç insan. asla kafa yormuyor, hele gece yarısı uzun yolculuklar için doğal arka fon gibi. en güzeli de daha yeni çıkan bir tarz. 80'lerin miami'sinde cabrio arabalarla gezmeye gidiyor insan dinlerken.

    en güzel örneklerini devamlı bize duyuran youtube kanalı

    yeni başlayanlar için kusursuz bir albüm
  • 1920-2000 yılları arasındaki her türlü stil ve ürüne vintage, 1910 ve öncesindeki ürünlere antika denir. retro ise “geriye doğru”, “geçmişe ait gibi” anlamına gelen bir sıfattır. vintage gerçekten eskidir; eskide kalan stil veya ürünün kendisidir. retro ise eskiden izler taşıyan yeni ürünlerdir. dolayısıyla retronun nostaljisi olmaz, vintagenin nostaljisi olur. retro, nostaljik hava oluşturmak amacıyla üretilen, vintage esintili yeni ürünlerdir. dolayısıyla retro, yeninin eski ile sentezidir. bunlarla birlikte, retro ile vintage sözcükleri günlük kullanımda birbirlerinin yerine de kullanılmakta, herhangi bir abes durum oluşturmamaktadır.

    (bkz: retro ile vintage arasındaki farklar)

    retrowave, elektronik müzik türü içinde, bu türün 2000’li yıllarının başında bir mikro tür olarak ortaya çıkan ve retro anlayışına dayanan, çeşitli alt dalları olan bir sanat akımıdır. retrowave alternatif veya eş anlamlı olarak synthwave, outrun, futuresynth gibi adlarla da bilinir. ancak yaygın kullanımı synthwave veya retrowave adlarıyladır. bu adlarla anılan akımın alt türleri arasında fashwave, darkwave (veya darksynth), dreamwave, scifiwave gibi dallar bulunur. vaporwave ise yine elektronik müzik türü içinde ve yine 2000’li yıllarda ortaya çıkmış olsa da daha farklı bir akımdır ve görsel sanat, kapitalizm eleştirisi gibi başka bileşenleri de olan bir alandır. müzik noktasında synthwave/retrowave ile benzerlik gösterir.

    synthwave adı, synthesizer (sentezleyici) adlı müzik üretme aletinden türetilmiştir. outrun adı, 1986 yılında sega tarafından geliştirilen out run adlı arcade yarış oyunundan gelir. oyunun tasarımcısı yu suzuki, bestecisi hiroshi kawaguchi’dir. outrun, daha sonra daha genel olarak vhs kasetlerinin yapıları, macenta neon lambası ışıkları ve kılavuz çizgileri gibi retro 1980’lerin estetiğine (aesthetics) atıfta bulunmak için kullanıldı.

    retrowave akımı, ağırlıklı olarak 1980’lerin aksiyon, bilim-kurgu (sci-fi), korku, noir temalı filmlerine, video oyunlarına, çizgi filmlerine ve bunların müziklerine, dönemin sanatına dayanır. synthwave müzisyenleri genellikle 1980’lerin kültürüne yönelik bir nostaljiyi savunarak dönemin atmosferini yakalamaya ve onu kutsamaya çalışır. müzikler rüya gibi, uykuyla uyanıklık arasındaymış gibi, karanlıkta, yolculukta, yalnızlıkta, düşünceler içinde hissettirir. gece, alacakaranlık, günbatımı, gündoğumu, noir, loş, hoş bir atmosferi vardır. retrofütürizm yapımlarında yaygın olarak kullanılması sebebiyle cyberpunk ile özdeşleşmiştir.

    bu tür 2000’li yılların ortalarında, 2002 çıkışlı video oyunu grand theft auto vice city oyunundaki 80’ler retro atmosferinden ilham alınarak daha çok genç sanatçılar aracılığıyla internet ortamında filizlenmeye başladı. akımı daha geniş kitlelere yayan, tanıtan ve popüler hale getiren çeşitli film, dizi, oyun ve bunların müzikleri olmuştur.

    2011’de çıkan drive (sürücü) adlı filmin fransız elektronik müzisyen kavinsky tarafından bestelenen nightcall adlı açılış müziği ve fransız elektronik müzisyen college (david grellier) tarafından bestelenen a real hero adlı tema müziği bu akımın öncü ve ünlü müziklerindendir. filmin yönetmeni (nicolas winding refn), filmin bir peri masalı gibi olduğunu düşündüğü için kanadalı elektronik müzik grubu desire’ın under your spell parçasını ve amerikan elektronik müzik grubu chromatics’in tick of the clock adlı parçasını seçerek film müziklerine dahil etmişti.

    2013’te çıkan far cry 3 blood dragon adlı video oyununun müzikleri ve 2016’da çıkan netflix dizisi stranger things‘in müzikleri de akımın popülerleşmesini sağlamıştı.

    john carpenter, jean michel jarre, vangelis (özellikle 1982 yapımı blade runner filmindeki müziği), tangerine dream, david grellier (college), kavinsky, m83, justice gibi isimler bu akımın öncüleri arasındadır.

    synthwave akımının doğumunu ve gelişimini konu edinen the rise of the synths adlı 2019 tarihli bir belgesel vardır.

    yönetmen woody allen, nostalji ile modernizm temalarının tartışıldığı 2011 yapımı midnight in paris adlı filminde şu repliği yazmıştı:

    "nostalji inkâr etmektir. acı veren hediyenin reddi… bu inkârın adı altın çağ düşüncesidir. farklı bir zaman diliminin, içinde yaşadığından daha iyi olduğu yönündeki yanlış fikir… şimdiki zamanla baş etmekte zorlanan insanların romantik hayal gücündeki bir kusurdur."

    dolayısıyla nostalji duygusu ile doomerlık arasında güçlü bir bağ vardır.

    ilgili konular
    (bkz: vaporwave)
    (bkz: cyberpunk)
    (bkz: daft punk)
    (bkz: tech noir)
    (bkz: retrofuturism)
  • metal'den yatay geçiş yaptıran, gitarı bir kenara bıraktırıp bana synthesizer aldıran genre. çocukluğum daha çok 90'larda geçtiği için geçmişte tam anlamıyla doyumuna ulaşamadığım 80'lerin müzikal altyapısının modernize edilmiş hali diyebilirim sanırım. sanki aynı eksikliği yaşayan insanlar bir araya gelmiş ve bu müziği yapmışlar. uzunca bir süredir etkisi altındayım ve sanırım uzun bir süre böyle gidecek gibi.
  • kendisine ve türevlerine ait şu şekilde bir spotify çalma listesi oluşturduğum müzik tarzı.

    listedeki favori isimler;

    (bkz: the midnight)
    (bkz: fm-84)
    (bkz: timecop1983)
    (bkz: trevor something)
    (bkz: miami nights 1984)
    (bkz: gunship)
    (bkz: electric youth)
    (bkz: kavinsky)
    (bkz: mitch murder)
    (bkz: kalax)

    not: açıklamada da yazdım; mixtape havası almak isterseniz karışık çalmayı kapatıp, çarpraz geçişi ortalama 2-3 saniye yapın ve ilk şarkıdan başlayın. şarkıların sıralamasına özellikle dikkat ettim.
  • uzuun yıllardır duyduğumda beni içine çeken ama adını tesadüfen yeni öğrendiğim müzik türü.

    iyi değil, çok iyi.

    dinlerken 80'lere gidiyorsun.
    sana aynı anda hem sanki çocukluğundasın ve bir barış manço şarkısı başlayacak hem de yazın, hava sıcak... terasta keyifli bir partidesin, salına salına dans ediyorsun hislerini aynı anda yaşatıyor.
  • bizzat yapımcılarının çeşitli röportajlarda söylediğine göre, cyberpunk 2077 oynarken kesinlikle dinlenmeyecek / dinlenmemesi gereken muhteşem müzikler. adamlara göre rap/trap gibi dandirik türler oyuna çok uygun iken synthwave için "fazla güzel ve ışıltılı, oyunumuza uymuyor, ondan synthwave kullanmadık " şeklinde açıklama yapmışlar. eh böyle çöp bir oyuna da ancak rap / trap / crap müzikler yakışırdı. tencere ve kapağı misali. *
hesabın var mı? giriş yap