• o garsona milletimiz 30 mart'da gereken cevabı vermiştir.
  • en sinir olduğum garson hareketlerinden biridir. bir benzeri de bir şeyler içerken bir anda gelip almasıdır. insan önce bir sorar öyle değil mi? geçenlerde su içiyorum ve neredeyse bardağın yarısı dolu. geldi bir anda pat diye aldı bardağı "yalnız ben içiyordum o suyu" diyince de sanki suçlu benmişim gibi "pırdın" diyerek geri koydu. daha sonra bardağın dibinde biraz daha az kaldı ama masadan kalkmadan önce dikerim kafama öyle giderim diyodum, aynı garson yine geldi aldı. hay lanet gelsin, al al kaçıyor çünkü bardak -_-
  • bardağın yarısına yakını doluyken çayı ya da kahveyi kapıp götüren çaycının kankasıdır.
  • bir türk garson klasiğidir. bunlara bunu kim öğretiyorsa en kalitelisinden en ucuzuna her yerde aynı amk. resmen yanımdakiyle konuşurken önüme dönüp yemeğe devam etmek istediğimde, artık yerinde olmayan tabaktan dolayı yarrak gibi kalmışlığım vardır.
  • çay bitmeden, en tatlı yudumu ballansın diye maya beklediğiniz bir anda, size sormadan bardağı alan ve boş bardakların, tabak, kaşık hederelerin içine özensizce istifleyen, bunu yaparken de sizinle bir an bile göz göze gelmeyen işgüzar garsonun yakın akrabası olan bir arkadaştır.
  • istersen ben hiç sipariş bile vermeyeyim, her gün buraya uygun bir meblağ ödemeyi kapıdan yapıp gideyim? demek istediğim, kendi evinde bir gıdım lokmayı bile çöpe dökmeyen tiptir.
    aksi örnekleri "devam ediyor musunuz?" diye sormaktadır.
  • yemeğimi bitmeden bırakabilirim de, çay tam bitmeden alan garsonlara ölene kadar kin besliycem. çayın son yudumu kıymetlimdir.
  • değil kötü davranmak asla sen diye bile hitap etmediğim insanlardır garsonlar. ama devam edecek misiniz diye sormadan tabağı, içeceği alan garsonu itin götüne sokup sokup çıkartırım. üşenmem, uğraşırım.
  • yemeğini çok yavaş yiyen, pek çoğunuzun uyuz bulacağı biriyim. kitaplar ve günün modasına uygun beslenme uzmanları "küçük lokmalar halinde yiyin ve lokmanızı iyi çiğneyin" diyor ya, onu ben yapıyorum işte. yapıyorum da ne oluyor, tabağımda kalan son lokmaları garsonun biri alıp gidiyor. bir sohbete, yanındaki çocuğun ihtiyacına dalmayagör, "devam ediyorum ben" demeye fırsat kalmadan kaldırıyorlar tabağı. bazen çabuk fark ediyorum, somurtarak geri gidiyorlar. bu defa iki kere yorulacaklar diye canım sıkılıyor.

    bunun tek istisnasını rodos'ta gördüm. standart bir akşam yemeği yedik, kalabalık bir masaydı. yemek tam 3 saat sürdü. 3 saat boyunca tabak toplanmadı. sadece masaya eklenecekler için geldi garsonlar. benim için sohbetli, keyifli akşam yemeği budur kardeşim. arkandan kovalayan var gibi yemek yerken karşındakine laf yetiştirmeye çalışmak sadece yorucu oluyor.
hesabın var mı? giriş yap