• sorusturma anlamina gelen arapca kökenli isim.
  • doğru olup olmadığını araştırmak, incelemek, iç yüzünü ele almaktır.
  • sonucunda hakikata ulasilir.
  • (bkz: muhakkik)
  • kur'an-ı kerim okurken en yavaş şekilde okumaya denir. bir diğer ismi için (bkz: tertil).
  • gazali'yle başlayan ve fahreddin razi'yle tamama eren eleştirel felsefe yöntemidir. islam felsefesinde akıl başlığında değindiğimiz gibi bilginin ve bilen öznenin tarihselleşmesinin getirisidir aslında bu yöntem.

    yunan tarzı felsefeden ilk ciddi kopuşun neticesiyle felsefe tümel bir disiplin olmaktan çıkmış, sadece bir perspektife indirgenmiştir. bu da aristoculuk, meşşailik gibi kapalı sistemlerin hakikatlık iddialarını yoketmiştir. artık kapalı sistemler değil geçici ve eleştiriye dayanıklılık açısında değere binen sistemler ortaya çıkmıştır. tahkikte sistemleri incelemenin/eleştirmenin yöntemidir. özellikle eşari kelam metinlerini incelerseniz nasıl uygulandığı konusunda bir fikir verir.

    batı felsefesindeki tahkikin benzeriyse(aynısı değil tabii ki, benzeri) kant'ın kritik'idir.
  • "îcî’nin metodunu ifade eden kavram tahkiktir. tahkik, kendisinden önce tesbit edilmiş bulunan doğruların rasyonel bir şekilde yeniden kazanılmasının yoludur. îcî’ye göre kendi döneminde yaşayan âlimler, doğru diye ileri sürülen kanaatleri ciddi bir şekilde tahkik etmedikleri için başta kelâmcılar olmak üzere ilimlerde “kil ü kal” ile uğraşılmış, herhangi bir rivayet, niçin söylendiği araştırılmadan ve neye tekabül ettiği belirlenmeden nakledilmiştir (cürcânî, şerhu’l-mevâkıf, ı, 22). îcî’nin eserlerinde tahkik bir tür yeniden inşâ, yani savunulan bir görüşü yeniden ele almak, bunun sonucunda o görüş hakkında bir kanaate ulaşmak, onu benimseyip sürdürmek veya reddedip gündemden çıkarmaktan ibarettir. ancak tahkik bazı kriterler dikkate alınarak yürütülmelidir. bu kriterler görüşün doğru olduğunu tesbit etmek, ne getirip ne götürdüğünü dikkate almak, ayrıca bütün bir düşünce sistemi içinde onun yerini belirlemek, böylece düşüncede bir insicama ulaşmaktan ibarettir. îcî kelâmda doğruluk kriteri olarak şeriata uygunluğu, işe yararlık kriteri olarak müslümanların o gün karşı karşıya bulunduğu akîdevî meselelerin hallini ve insicam kriteri olarak da mantıkî tutarlılığı kabul etmektedir (el-mevâkıf, s. 4-5). zamanındaki ulemânın tavrını yetersiz bularak tenkit etmesi de bu noktalarda gördüğü eksikliklerden kaynaklanmaktadır." dia, adududdin ici maddesi
  • i. (ar. hakk “gerçek olup olmadığını araştırmak, hakîkatini anlamak”tan tahkik)
    1. bir şeyin ne olduğunu, doğru olup olmadığını anlamak için yapılan araştırma, soruşturma: oralara nerelerden girdiğini tahkîke lüzum görmezler (cenap şahâbeddin). zâbıta alelusûl tahkîk-i madde kıldı (enis b. koryürek). tahkîke cesâret edemedim (reşat n. güntekin).
    2. bir şeyin doğru olduğunu ortaya çıkarma, hakîkatini anlayıp bilme: bu nücum ilminin cüz’iyâtı idrak edilmez, külliyâtı da tahkik edilmez (kâtip çelebi’den seç.).
    3. edisyon kritik [kelimenin arapça’daki bu anlamı son zamanlarda türkçe’de de kullanılmaya başlanmıştır].
    4. tasavvuf. hakk’a ermek, hakîkati bulmak için gayret sarfedip netîcede hakk’ın sıfatlarıyle sıfatlanma, hakk’ı âlemde müşâhede etme: erenler kalma taklîd içre vaz’-ı nâ-revâdan geç / erip tahkîke bul tevhîd-i mevlâ’yı sivâdan geç (osman şems). evc-i tahkîke suûd ister isen / rif’at erbâbını taklîde özen (muallim nâci).
    5. zf. şüphesiz, muhakkak: tahkîk haberdir: “el-cinsü maa’l-cins” / insâna eriş sohbet-i irfan taleb eyle (nesîmî). tahkîk bil ki kim erer îmân-ı kâmile / lâ-şek muhibb-i şirzime-i hânedan olur (osman şems). hakk’ı, hak dostlarını tâkip edin. tahkik, bu yol sizi gerçeklerin ölümsüz hayâtı ile zinde eyler, diriltir (ken’an rifâî).
  • bir yazma eseri edisyon kritik sürecinden geçirme işlemi.
hesabın var mı? giriş yap