• sirkeci eminönü ve ümraniye'nin copylenip binlerce kere pastelanmasıyla inşa edildiğini düşündüğüm şehir.
  • gerçekten bu şehre ve iran'a methiyeler düzen insanlara inanamıyorum. gidip görmesek hadi bir nebze.

    gitmeyin demiyorum. gidip görün ve atatürk'e bir kez daha hayran olun.
  • agacsiz, kahverengi daglarla cevrili, garip bir kahverengi sehir. dogunun o gizemli havasi yerine eski rus cumhuriyetlerinde sikca gorunen komunist donemden kalma evlerin oldugu renksiz bir sehir. ara ara camilerin getirmis oldugu renk cumbusu ya da dukkan tabelalarindaki alaca renklerin vermis oldugu yabancilasma ile gezilebilen sehir.
    insanlardaki genel renk siyah. siyah pantolon, uzun hirka, bas ortuleri, goz kalemleri, surmeler! nadiren kirmizi, alacali ya da beyaz. tipki bir cayirlikta buyuyen beyaz papatyalar ya da aradaki gelincikler gibi.
    insana burada yasayabilirim ya da yasayamam dedirtemeyen sehir.
    hayatimda ilk defa basortulu, urkek japonlari gordugum sehir.
    boynunu kapatamayan ben icin basortusunun ne kadar buyuk bir zulum oldugunu anlamami saglayan sehir.
    bir kere daha ataturk'e sevgilerimi sunmami saglayan sehir.
  • an itibariyle varıp taj mahal isimli oteline yerleştiğim şehir. hava bildiğin göt kesiyor, kupkuru ankara soğuğu var. çok ilginç şeyler gördüm gecenin bu saatinde bile.

    takvim farkından dolayı şu an yıl 1390, saatleri de bizden 1.5 saat ileri. 8'de kalkıp projeye gideceğim için şimdilik kısa tutuyorum ama bksibk tahran'dan bildirmeye devam edecek.

    sevgiyle kalın.
  • eger ki iranlı bir gençle belli bir samimiyet kurabilirseniz, tahran'ın hemen kuzeyinde bulunan ancak hava kirliliğinden dibine kadar gidildiği halde çoğu zaman görülmeyen alburz dağlarında yukarlarda bir yerlerde bir gece partisine davet edilebilirsiniz. buralara iran gençleri kızlı erkekli büyük gruplar halinde arabalarıyla çıkarlar, her partide alkol bulunur, ayrıca kızları çarşafsız, başörtüsüz çok daha rahat kıyafetlerle ve hatta mini etekle görebilmek mümkündür. alburz'da olan her şeyi tüm iran halkı, iran polisi ve de devrim muhafızları bilmektedir ancak müdahale edilmemektedir. bunun da nedeni bir bakıma fareyi köşeye sıkıştırmamak böylelikle rejimin devamlılığını sağlamaktır. zaten bu yüzdendir ki özellikle tahran'da, dış dünya basınının bizlere varolduğunu söylediği boğucu bir baskı ortamına rastlanmaz.
  • iş dolayısı ile gittiğim ve 6 gün kaldığım şehirdir.

    ilk dikkatinizi çeken orta doğuya has olan çöl iklimi her yer gri her yer kahverengi, binalar aynı renk... puslu leş bir hava dudak çatlatan kurulukta.

    sonra gezmeye başlayınca parklar ormanlar tabiat parklar karşınıza çıkıyor şaşırıyorsunuz. ama beni en çok şaşırtan kadınlar tipik ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi 2. 3. planda değilde direk hayatın içinde hatta bazan erkeklerin de önlerinde yer aldığı idi. 40 kişilik toplantılarda söz alıp şirket sahibi adamları bastıran kadınlar..

    tesettür olayı ise tamamen zorunluluktan ve gösterişten, uçak tahran'a inerken kafaya gelişi güzel atılan şal, tahran'dan ayrılırken geri çantaya konuluyor.

    benzinin 2 lt si 1 tl, yazıyla bir tele... yorumsuz.
    halkın genel ahlakı ticarette açığını bulduğu an dolandırmaya yönelik.

    göz önünde yapıyorsanız neredeyse keyif veren her şey yasak, tavla iskambil, dans , tiyatro hatta diz altı şort giymek bile erkeklerde vs.. ama kapalı kapılar arkasında partyler içki gırla.. her gün kaçak içkiden ölen 10 lar ca kişi.. aldatma oranları %40 larda, afyon kullanma oranları %70 lerde . hatta 7 odalı bir evde hususi afyon odası gördüm.

    kadınların erkekleri etkileyebilecek hatları kapalı olmak zorunda olduğu için gözleri evrim geçirmiş adeta, bakışları ile her duyguyu hissettirmeleri mümkün. fıldır fıldır gözleri maşallah.

    ambargo dan dolayı ithalat çok zor bir çok dünya markası mağazalarını kapatmış gitmiş, avrupa araçlar yok denecek kadar az ve sadece zenginler kullanabiliyor.

    ambargoya uğramayan iki ürün ise coca cola ve ı phone...
  • içerisinde iran'ın en önemli ve köklü üniversitesi olan tahran üniversitesi'ni de bulunduran, iran'ın başkenti ve en büyük kenti. tahran bence biraz kasvetli bir şehirdir ama elbruz dağlarının görkemli manzarası bu kaseveti nispetten hafifletir. hava kirliği gerçekten ciddi boyutlarda, sert bir step iklimi olan şehirde yaz aylarında dahi gece/gündüz sıcaklık farkı oldukça belirgindir. galiba görece yeni bir şehir olduğu için, hem idari hem de iktisadî ve kültürel açıdan iran'ın kalbi olsa da hiçbir zaman bir isfahan, bir kaşhan, bir tebriz, bir şiraz, bir yezd değildir. yine de sadabat sarayı, gülistan sarayı, ulusal mücevher müzesi, iran ulusal müzesi, tecriş çarşısı ve tahran çarşısı ve artık şehrin banliyösü konumunda olan rey buraya bir tarihsellik katar.
  • insanı kimi zaman şaşırtan bir şehir. gitmeden evvel tahran'a bir şekilde yolu düşmüş insanlarla konuştuğumda hepsinden şehre ilişkin pek de müspet olmayan yorumlar duymuş olmam içimde bir gıdım şüphe yaratmıştı. yine de tüm bu konformistler sürüsünün bir şekilde mevcut rutinlerinden ayrılmaları nedeniyle gittikleri yeni yere alışamadıklarını düşünmüştüm. oysaki yeni bir yere gidiyorsan geldiğin yerden fazlaca bahsetmenin lüzumu da yoktu, değil mi?

    nitekim kendimi imam khomeini havalimanında buluverdim. esasında havalimanından ziyade, orta halli bir şehrin terminaline benzeyen bu yerden çıkarken etrafınızı saran alıcı kuş sürülerinin, üzerinize sinen dolar kokusunu alan taksiciler olduğunu anlamanız gerekiyor. turist sövüşleme konusunda bizim istanbullulara yanaşamasalar da kendilerine göre yöntemleri var ama haksızlık etmemek gerek. türkçe konuştuğunuzu duyunca bir nebze merhametli olabiliyorlar. şehre yapılan uzun yolculuğunuzu imam khomeini'nin kabrinin yeşil ışıklarını izleyerek taçlandırabilirsiniz.

    şehirde dolaşmaya başladığınızda ise dikkatinizi çekecek belirgin hususlar var. öncelikle anglo-amerikan haber kaynaklarının sizlere yansıttığı gibi göbeği kıllı ve sarıklı bir cellat, bir odun kütüğünün üzerine zorla yatırdığı şeriat suçlusunu ucu çatallı kılıcıyla idam etmiyor. bunun yerine çeşit çeşit insan görüyorsunuz. her yerde, haddinden fazla ve daimi surette bir kalabalık içerisinde süzülüyorsunuz. bu insan deryası içerisinde burun estetikli ve genelde sarı tonlarında saçlara sahip birçok kadının başlarının açık olduğunu fark edebilirsiniz. benim bu tespiti şehrin görece muhafazakar pazar bölgesinde yapmam ise ayrıca not edilmesi gereken bir husustur. bu baş açılma mevzu yalnızca baş örtüsünün omuzların üzerine düşmesi suretiyle değil, hiç takılmaması şeklinde de vukuu buluyor. hatta başörtüsünün yerini hoodielerin, şapkaların ya da berelerin aldığını da görebilirsiniz.

    şehirle ilgili bir diğer belirgin meseleler ise korkunç trafiği, gaz kokusu ve motorsiklet bolluğu gibi ulaşım kategorisi altında toplayabileceğimiz bazı durumlar. öncelikle petrolün ucuzluğundan olsa gerek en çok kullanılan ulaşım metodu taksi çağırmak. zira istanbul'da bir servet ödeyeceğiniz mesafelelere 20 - 25 türk lirası gibi paralara gidip gelebiliyorsunuz. özel araçlara; taksi bolluğunu ve neredeyse tanışacağınız her iranlının aktif olarak araç kullanabildiğini ve bir arabası olduğu gerçeğini de eklerseniz trafiği gözünüzde canlandırabilirsiniz. sinyal verme diye bir durumun icat olmadığı, şerit takibi gibi bir kuralın asla varolmadığı, en sol şeritten en sağ şeride bir anda geçmenin son derece olağan karşılandığı, gaz kokusuyla donatılmış harika bir trafik. bir de üzerine sos olarak motorsikletlileri eklemeliyiz. tahran'da geçirdiğim kısacık zamanda yaklaşık üç motorsiklet kazasına şahit oldum. bu trafik kaosunun içine motorsikletler öylesine enteresan yerlerden, enteresan hızlarla dahil oluyorlar ki şaşırırsınız. bu durumdan ötürü eğer uçağa, trene, otobüse yetişecekseniz tahran söz konusu olduğunda saatler öncesinden hareket edin. yoksa allah muhafaza hepsini kaçırıverirsiniz.

    firdevsi meydanı'na elinizdeki dolarları bozdurmaya gideceğiniz gerçeğini hatırladığım için dervazeh-e dovlet'ten firdevsi meydanına kadar olan yürüme mesafesinde çok hoş kafelere rast geldiğimi söyleyebilirim ve oralara uğrayıp şehirle ilgili görülmesi gereken yerler konusunda fikir almanızı öneriririm. tarihi yapıların ve müzelerin çoğunlukta olduğu tahran'ın bazaar bölgesine çok vakit ayırmamanızı, golestan sarayı'nı mutlaka görmenizi, iran milli müzesi'ni arkeoloji aşığı değilseniz ziyaret etmemenizi tavsiye ederim.

    bazı taksiciler ve açgözlü birkaç esnaf hariç, tanıştığım tüm tahranlılar son derece tatlı ve açık fikirli insanlardı. sizi görür görmez konuşmak isteyebilir, sizi iranlıların siyasi eleştirilerini dünyaya duyuracak bir ses olarak görebilir ve beklemediğiniz ölçüde samimi davranabilirler. bunlara alışın ve insanların dertlerini dinleyip, öğrenin. kendi ülkeleri hakkında her şeye ilişkin bilgileri olması sizi şaşırtabilir. bilinç açıklıları ise dumura uğratabilir. kafanızdaki tüm buzları kırmak için harika bir rota tahran, havasının pisliğine ve kalabalığına rağmen birkaç gün geçirmek gerek.
  • iran'ın ankara'sı.

    şehire gidişte ilk göze çarpan, şehrin dibindeki 5600+ metre yüksekliğindeki elbruz dağlarıdır. tahran'ın merkezi yaklaşık 1200 metrede olmasına rağmen hemen yanıbaşındaki bu görkemli dağ sırası kendinizi ufacık tefecik hissetmenize neden olur. bu dağların üzerinden yaz kış kar eksik olmaz, kışın neredeyse şehre değecek kadar aşağıya iner kar sınırı. tahran bu yüksek rakımına rağmen kıbrısın bile güneyinde kalan bir enlemde olduğu için karı çok seyrek olarak, çoğunlukla da sadece havada yağarken görür.

    kışları gayet rahat ve keyifli bir iklimi var olmasına karşın yazları tahran'da acımasızca sıcak geçer. havanın kuru olması katlanılabilirliği arttırmaz, şehrin hava kirliliği dahada bir yoğunlaşır. smogun en güzel örnekleri yazın tahran'da yaşanır.

    şehir ilk kurulduğu noktadan kuzeye ve batıya doğru büyümüştür yıllar içinde, kuzeydeki dağa çarpınca da aynen bursa'da olduğu gibi gıdım gıdım, sıra sıra mevzi kazanmıştır. zenginler kural olarak kuzeyde, fakirler ise iyice düz bir ovaya dönen güneyde yaşarlar. şehrin kalbi bu ikisinin arasında merkezde atar.

    planlı programlı kurulduğu için caddeler ve sokaklar özellikle merkezde cetvelle çizilmiştir. şehirde yükselen binalar ise bu plan ve programdan nasiplerini almadıkları için bir uzun bir kısa, bir eski bir modern karmakarışık dizilmişlerdir. bu sebeple tahran'da kaybolmak zordur, her yol kendisine özgüdür ve gayet anımsanır nirengi noktaları bulabilirsiniz.

    binaları her ne kadar standart değilse de pek çoğu çelik konstrüksiyondur. yolları, otoyolları çok kalitelidir, pek çoğu şah rıza pehlevi zamanında yapılmıştır.

    tahran'ın günlük yaşamı :

    istanbul trafiğine rahmet okutacak kadar kötü bir trafiği var. her otomobil sahibine 80 litre bedava benzin verilen bir ülkede (ondan sonrası da litresi 80 kuruş) araba çılgınlığı olmasına şaşırmamalı. bu yüzden o geniş yollar ve bulvarlara arabalar sığmaz. üstüne üstlük trafikte motorsikletler ve yayalar arabaların önüne atlama adetine sahiptir. sanırım iyi kan parası alınıyormuş trafik kazalarında. bu yüzden eğer tahran'da gezecekseniz ya yürüyün ya da metroya (2) binin

    tahran metrosu gayet yaygın ve düzgün işleyen bir servistir. vagonları haremlik ve selamlık şeklinde ayrılsa da bayanların selamlık vagonda seyahat etmesi normal karşılanıyor

    ticari hayat ve mağazacılık 1960'ların türkiye'si seviyesinde, avm filan hiç yok, bir tane carrefour açılmış yeni, gidip göremedim ama dünyadaki carrefour'ların en çakması olduğuna eminim. 1-2 tane de nişantaşı pasajları tadında mini avm'si var kuzey tahran'da. şehrin esas "kapalı çarşısı" güneyde ama sakın bizim kapalı çarşıyı filan hayal etmeyin. konya'nın nalçacılarını 10 ile çarpıp büyütün, o tatda bir yer.

    şii bir ülke olduğu için tahran'da ne cami görüyorsunuz ne de ezan sesi duyuluyor. kadınların başı bağlı ama saçların ön tarafı meydanda . 0 derece açı ile bakarsanız örtülü olduğu anlaşılmıyor.

    sık sık hükümet karşıtı veya hükümet yanlısı onbinlerin katıldığı gösteriler tahran'ın wallpaper'ı gibi. miilet maça gider gibi bayrakları alıp sokaklarda bir oraya bir buraya koşturuyor. çok protest bir toplum.

    ticari hayatın sönüklüğü her ne kadar lokantaların dış görünüşlerine yansımış olsa da yemekleri 10 numara. çilav, çelo kebap ve bilimum sebze çeşitleri ile türk mutfağının yakın akrabası

    kısaca eğer yolunuz iran'a düşerse iki günden sonra tahran'dan sıkılrsınız. fırsat varsa şiraza, isfahana ve hatta kum kentine gitmek lazım. tahran'ın en güzel yanı istanbul'a dönmesi. o konuda ankara ile çekişiyorlar *

    ayrıca (bkz: #17734168)
  • caddelerinde, sokaklarında arabalar tarafından çiğnenip ölmezseniz kendinizi şanslı saymanız gereken şehir. şehrin kaldırabileceğinden fazla araç var, kurallara uyulmuyor; bir de üzerine vızır vızır dolanan motosikletler eklenince karşıdan karşıya geçmek büyük bir imtihan oluyor.
hesabın var mı? giriş yap