• bizim zamanımızda teşekkür takdir yoktu!..
    öğretmenimiz bizi takdir ederdi, biz de ona teşekkür ederdik.
    bu da bize yeterdi..
  • sınıf tekrarının olmadığı, devamsız öğrencilerin devamsızlıklarının silindiği, disiplin suçlarının kayıtlara geçmediği, keyfi olarak yazılıya girmeyen öğrencinin yazılıya girmesi için yalvarıldığı, yazılılardan alınan 02 (sıfır iki) puanı iki sözlü notu ile kurtarmak yetmediği için yönetmelikle öğretmenlerin 3 tane derse katılım puanı eklemelerinin istendiği bir sistemde tüm öğrencilerimiz takdirlik olmasın da ne yapsın?

    geçen öğrenci mesaj attı. "hocam projeme 100 verin takdir alacağım." diyor. proje alanlara baktım resmiyette proje aldığı falan yok... gece bir daha mesaj atıyor: "vermeyecekseniz matematikçiden isteyeceğim. " ertesi gün de not verilmedi diye surat asıyor.

    hak etmediği notu istemeye utanmıyor ama... çünkü böyle yetiştirildi. bir nesil bu şekilde topluma salındı. hepsi mükemmel, hep başkası suçlu...

    nasıl ki bir bitkiye durmadan su verdiğinizde büyüyüp gelişmek yerine çürürse, hak etmediğinin kat kat fazlasını verdiğiniz kişiler de toplumu çürütür.

    yansımasını sözlükte görüyoruz işte. küfür etmeyi erdem, iyilik etmeyi enayilik olarak gören yeni yetmeler uzağınızda değil. onları hemen tanırsınız çünkü kahramanlıkları cahilliklerindendir. hakaret eden, aşağılayan ve başkalarının değerleriyle dalga geçen tahammülsüz kimselerdir.

    toplumu yok etmenin en kolay yolu bir nesli cahil bırakmaktır. başardığınızda diğer nesiller daha kolay şekil alacaktır. biz bunu el birliğiyle başardık. gerisi artık çok kolay. "sözlük çok bozuldu yeea" demeyin boşuna... bozulmayan ne kaldı ki?
  • bugün 30 kişilik sınıfta (ilkokul 4) 28 takdir, 2 teşekkür belgesi dağıtıldığına şahit oldum.
  • vay be.
    zamanında bunun en incesinden hesaplamalarını yapar, bazı arkadaşlar 1 puanla takdiri kaçırıyorum diye öğretmenlere yaltaklanırdı.
    özellikle takdir alanlar, alamayanlara hatta bütünlemeye kalanlara tıpkı bi pislikmiş gibi bakar, evlerinde ise milletin gözüne sokarcasına sarı çerçeveler içinde odalarının duvarlarına asarlardı.

    şimdi ise hemen hemen bütün öğrencilerin elinde var bunlardan. karnelerin yanında promosyon olarak mı veriyorlardır nedir?
  • ulan ben lisedeyken ilk üç sene teşekkür, son sene sadece takdir alabilmiştim. milletteki bolluğa bak.
  • bizim zamanımızda ortaokula kadar taktir ve teşekkür olayı yoktu. ortaokulda başlardı. ve bırakın taktiri teşekkürü alabilmek bile çok büyük başarı sayılırdı. zira o kalabalık sınıflarda taktir alabilen en fazla 3-4 kişi çıkardı.

    herkese taktir verilecekse taktir belgesi vermenin ne mantığı var. bu sene büyük oğlum okula başladı. ilk dönem bitti lakin heceleyerek okuyor ve okuduğunu anlayabilmesi için bir kaç kez okuması gerekiyor. ama onur belgesi vermiş öğretmeni.

    karnesine baktım. tüm dersler çok iyi. derslere baktım hangi ara müzik, görsel sanatlar çalıştı bu çocuk da en yüksek notu alabildi diye merak ettim.

    kısacası bu devirde öğretmenlere de kanaat notlarına da güvenmiyorum bu yüzden kendi çocuğumun dersleriyle bizzat ben ilgilendceğim lakin bu kez çocuğa yazık olacak. tüm gün okul, okuldan eve gel 2-3 saat ödev+ benim vereceğim ders. hangi ara çocuk olacak çocuğum orası muamma.
  • harbiden sırf karne yanında bunu almak için hırs yapardık. takdir ve teşekkür belgelerini hala saklarım.
  • orta 1 (6. sınıf) den itibaren bütün liseden mezun olana kadar bütün orta öğrenim hayatım boyunca sektirmeden aldığım belgedir. üniversite'de olsaydı onu da alırdım herhalde ama mezun olurken diploma ile birlikte aldığım onur belgesi ile arayı kapatmışımdır.

    ilk almaya başladığım zamanlarda pek bir gururlanıyordum, şöyle çalışkanım böyle süperim felan diye. sonrasında alışkanlık olduğundan ailenin, çevrenin üzerinde böyle bir belge ve akademik başarı beklentisi oluyor. dolayısı ile bir nevi insan kendi kendini etiketliyor, acaba alamayacak mıyım ki diye tedirgin oluyor. üniversitede ise tam ipim ile kuşağım moduna geçmek üzereyken kariyer günlerinde şirket temsilcileri ve ders aldığımız hocalar akademik başarının iş hayatındaki etkilerinden dem vurduklarından yine kamçı yemiş at gibi çalışırsınız derslerinize. fakat şu kadar senelik iş hayatımda gördüğüm kadarıyla söyleyeyim : bi skime yaramıyor bu belgeler. anca kişisel tatmin. bir de gelip orada burada ben şöyle çalışkandım, böyle takdir belgeleri alırdım felan dersiniz o kadar.
  • ilkokul 4.siniftan itibaren ortalama bir ogrencinin kolayca alabildigi, anlamsiz kagit parcalari. liseye gelince kasiyor tabii, bir de tum okulun ogrencileri arasinda en fazla dort-bes kisinin takdir alabildigi bir lisedeyseniz. (bkz: saint joseph fransiz lisesi)
  • bu zamanda takdir belgesi alamayanı dövüyorlar.
hesabın var mı? giriş yap