takıntılı olmak

• şu an dünyada bir şeyler gelişmişse bu takıntılı insanlar sayesindedir. takıntılı insanlar olmasa insanlık yerinde sayıp dururdu. kısaca, takıntılı insanların bizlere sağladıkları faydaları saymakla bitiremeyiz.
• huzuru kapısında bırakmak zorunda kalacağınız bir eşiktir.
• bir yengeç burcu klasiği.
  
  ben zor takarım ama taktığım şeyi açıklığa kavuşturmadan kapatıp bir kenara koymam. hep beynimin bir yerinde ve aktiftir.
  
  (bkz: seni bulacağım oğlum)
• geçmişinle edindiğin bir yük.
  haketmezsin bu yükün hissettirdiklerini çoğu zaman ama senin başına gelmiştir. yüktür kim ne derse desin.
  farkına varıp, kabullenip müsait bir yerde bırakmaya bakın. çabalayın bırakmak için. güvenin kendinize. sahip çıkın hayatınıza, özgürlüğünüze. sizi kısıtlamasına müsaade etmeyin.
• ilacı zehirden ayıran dozdur gibi bir durum bence bu takıntılı olma meselesi...
  
  spesifik olarak fayda sağlayacak konularda^* takıntılı olmak misal; sonuçları itibariyle insana kaliteli ve göreceli olarak güvende bir hayat vaadedebilir.
  
  sağlıklı beslenmeyle (çok degil) hafiften kafayı yakmış insanlar, genelde sağlıklıdır mesela.
  yatırım işlerine hafif takik tipler, bi şekilde sıfırdan da olsa başlar ve güzel noktalara gelebilirler.
  üretkenlik konusunda da böyleyim ben; kendime göre başarılı bir hikaye yazdım 20 yıllık kariyerimde^*
  
  bir hedefi/ vizyonu olan insanın, o hedefle ilgili olağandışı bir şansı/yeteneği yoksa; azcık takıntılı olması gerekiyor çabalama motivasyonunu koruyabilmek için.
  
  hedefe yönelik arzusu ve ihtiyaci olmasına rağmen hemen ilk tersliklerde havlu atan ve mukadderatçı bi şekilde kabule geçen insanları asla anlayamıyorum mesela ben takıntılı bir tip olarak.
  şöyle bir geriye dönüp baktığımda; çabalayarak elde ettigim ne varsa^* bi şekilde inadım ve yılmazlığım sayesinde elde ettiğimi görüyorum.
  
  gerçekten bir hedefe full odaklı ve oraya yürümeye kararlı olduğunuzda, hayat sizi biraz yukarıdan bakmaya mecbur ediyor oraya.
  kuşbakışı yani...
  uzak görünen bir hedefe yürüyebilmek, sadece bugüne ve yarına değil, aylar; (hatta) yıllar sonrasına aynı anda bakarak sağlanabilen bişey çünkü.
  
  kuşbakışı kalabilmek; ciddi bir beceri konusunda eğitiyor da insanı üstelik;
  önemsiz şeyleri görmezden gelebilme becerisi
  
  bu ifadede vurgu ilk okundugunda "görmezden gelebilmek" gibi tınlasa da; esas vurgu aslinda temel olarak "önemsiz şeyler"de bence...
  
  takıntılı olmanın dozunu zehirden ilaca çeviren regülatör, bu olabilir belki.
  kısa/ orta/ uzun vadeli hedeflere yürürken vazgeçilebilir ve vazgeçilemez olanı; önemli ve önemsiz olanı birbirinden ayırabilmek.
  güncelleme gibi bir anda inmiyor insana; yolda öğreniliyor yavaş yavaş...
  üstelik sabit de kalmıyor; yol boyunca değişiyor da. akışkan yani.
  
  yüzde ısrar etme doksan da olur
  
  çünkü yol çaba ve inat olduğu kadar, aynı zamanda pazarlık ve uzlaşmadır da.
  pazarlığı ve uzlaşmayı reddeden doz, muhtemel zehirdir/ olacaktır insana.
  
  karşıdan bakıp "ya ne güzel bi yatırım/ proje/ eser yapmış" ya da "ne güzel bir aile/ ilişki kurmuş" diyebileceğimiz şeyleri hep 100 algılıyoruz mesela. ya da öyle varsayıyoruz.
  "olmuş" çünkü o bi kere. zaten bu bile kafada 100 yapıştırtıyor üstüne.
  
  halbuki kimi 80, kimi 70, kimi 90 onların.
  ancak o yolu yürüyenlerin; yoğun çaba, emek ve inatla hedefe yürüyebilenlerin bildiği bisey bu...
  takıntılı olmanın dozunu zehre çevirmeden ilaç tadında tutabilenlerin...
  pazarlık da edebilenlerin, bazı şeylerin önemsizligini idrak edebilen ve onlardan vaz da geçebilenlerin...
  
  takıntılı olmanın bile, yola çıkmış bir insanı bazı noktalarda içsel bir takıntısızlığa yavaş yavaş razı etmesinin tatlışlığına bakar mısınız?
• temelinde kaygı var.
• bence herkesin var ama kimisi kuytularda bastırıp salağa yatıyor.
• koku takıntım var. kötü kokan insanlara katlanamıyorum. ayrıca kendine yakışan kokuyu kullanmayı bir türlü öğrenememiş, yaz ve kış kokusu ayrımını yapmayı bilmeyen insanlara da
  e:imla
• belli bir noktadan sonra hastalıktır
• başak burcu olmanın getirdiği doğal özellik