• yeni bir yazar. lan 2. entry'de enseledim gene bak goruyon nu..!*
  • kadın biri.
  • tatataksil olarak okuyup sonra dogrusunu görmemle krize sokan başlık. aklıma kağıt mendil falan geldi, bugün kafam çok güzel.
  • (bkz: zeyna)
  • çiğ köfte delisidir kendisi. küçükken annesinin yaptığı köfteleri çiğ çiğ yediği söylentileri vardır hatta.
  • kedi delisi olmuş kendisi. çizgi filmlerde bile kediyim haklıyımı savunur olmuş(bkz: #40014599). seviyoruz bu hallerini. ay lav taktak..
  • bir gün pikniğe gitmiştik. wc kuyruğundaydık ikimiz, sonra o içeri girdi. dışarıdaki kadın da "manken mi arkadaşın?" dedi. arkadaşım mı? arkadaş gibi miyiz? arkadaş olur mu ki bizden? gibi gibi şizofren sorular kafamdan geçerken, kendisinin takıldığı nokta muhtemelen mankene benzetilmesiydi.

    biz arkadaş olamayız gibi gelirdi hep. her caddeden geçişimizde* kahramanca beni otobüslerden kurtarır, üstüne bir de güzel azarlar ve haklıdır. kazanır.. eskiden çenem titreyerek özür dilerdim, şimdiyse bağırdığı için trip atıyorum. belki bu örnek tam uymadı ama anaçlık, ilk kez kendisinden gördüğüm ve ne olduğunu uzun zaman anlayamadığım bir özellikti.
    arkadaş olamayız gibi gelirdi, çünkü eğer bu gün bir sinema, müzik kültürüm varsa, kendisinin attığı temeller sayesinde. sabaha kadar dinlettirdiği radyo programları, harçlığımı çalıp aldığı kasetler, izmir sinemasına elimi tutup götürmeleri olmasa şu an hava attığım özelliklerimin çoğu olmazdı herhalde. ve ondan aldığım özelliklerle, o'na hava atamam.o hava atılacak. arkadaş olamayız gibi gelirdi işte bu yüzden.

    bu kadar benzemeye çalıştığın biriyle arkadaş olamazsın gibi gelirdi bana bir sürü nedenden dolayı. ama ne olduysa son yıllarda bir şeyler oldu. onla konuşmadan bir gün geçmez oldu. bazen tek ihtiyacımın onun sesini duymak olduğu günler çıktı ortaya. nasıl oldu ben de anlamadım. keşke daha önceleri olsaymış diyorum ama, her ne olduysa.

    daha nice senelere..
    sesini cıvıl cıvıl duyacağım nice günlere..

    ve benim prenses süreyyam ile birlikte....
  • hüzünler başıma vurdu yine
    diye başlıyorum yeni güne mesela. kendisini arıyorum, voltalar atıyorlar, içimde pişmanlıklar temalı depresyonumu kendisine döküyorum. şimdi sen mi ben mi diyerek tamamlıyor cümlemi. karşılıklı bir dinlenmiyor şu gönlümün kavuşmak endişesi ruh hâline girdikten sonra ertelediğimiz planlardan, yapamadığımız diyetlerden, bitmeyen dizilerden bahsederek deliliğe giden bu yolda kahkahaları atıyoruz ilk önce. kahkahasız kâr mı dünyada bin yıl yaşansa neticesinde. sonra muhtemelen bir kedi atraksiyonuyla bitiyor o konuşma. ben niye aradığımı çoktan unutmuş oluyorum genelde. bana boşuna kızmıyor işte;

    "canın sıkkınken niye aramadın " diye.

    ne zaman güneş doğar aylardan hangi aydır leylalığıyla dakika başı saate bakıp, döndüm sırtımı acı ezgilere melankolisiyle akşamı edip, bir gün artı bir gün daha çentikleriyle günleri bitirip, en nihayetinde aklımı kaçırıyorum bu cinnet akşamlarında diyerek kendisini aradığımda, söz veriyorum her şey çok güzel olacak diyor ya, "varsın çok da güzel olmasın, sana bi şey olmasın" dedirtir işte bu kadın.

    bu entryda dahil, her yerde kendimi dünyanın merkezi ilan etmişken; beklenen ve yaşanan, olan ve olması gereken gibi listelerle hayatı kendime zehir ederken; beni merkezden çekip alan, aldığı için de şükrettiğim kişi. garibi, merkeze beraber bakarken yine kahkahayı onunla atarım.

    ben bu sözlüğü pek amacında kullanamıyorum sanırım. varsa yoksa eskilerdeyim. aklımda hep arabanın arka koltuğuna yayılarak sığmaya çalışan 3 kişinin, hepitopu 1 saatlik yolculukta, çalan müzikten hep kavga etmesi ama "postacılar işsiz" diyor diye inatla postacı babalarına uzattıkları kasetin tamamını bir ağızdan söylemeleri var.
    "şarkılar nerede hani çok severek hani, söylerdik incelerinden"
    söylenir ya.
    istesek yine söyleriz yani.
    sevmek bizim işimiz.

    daha çok seveceği bir yaş olsun. ben kendisini daha çok sevemem ama sevildiğini hissettiği zamanlar yaratabilirim umarım.

    bir tanem seni görmeye görmeye, görmeyi özledim daha az özlendiği bir yaş olsun bi de.
  • doğum gününü, bana kendisinin hatırlattığı yazar.
    iyiki doğum günü. iyiki bu hafta doğum günü. kırdığı döktüğü her şeyi vakitlice kırıp döktü hep. parfümünü tam zamanında bitirdi. tam bir halk kahramanı bu konuda. "her şey bitince güzel" ültimatomunu içimize işleye işleye kabullendiren kişi.

    demek ki bu yaşı, biten yaşından daha güzel olacak.

    iyiki doğmuş. kalpkalpkalp

    ps: benim parfümü de bitiriversene ocak gelmeden.
hesabın var mı? giriş yap