• ben hayatımda bunun kadar lanet, bunun kadar tedirgin edici bir durum yaşamadım arkadaş. tam uykuya geçeceğin o bilmem kaç saniyelik anda gelen o azcık çiş, uyuduğun zaman nasıl rahatsızlık verir, zaman geçtikçe nasıl sıkıştırır. ne pislik bi şeydir. ya uykunu bölüp kıçın dona dona tuvalete gideceksin, ya da rüyanda tuvalet arayacaksın bütün gece. sorun rüyada tuvalet aramakta değil de, bulursan o zaman kötü işte.
  • sabah alarmı olarak kullanılan çişdir. ben mesela az çişimle yatınca sabah 7 de zınk diye uyanırım.
  • yatağınızın yanında, işemek için boş bir şişe bulundurarak çare bulabileceğiniz merettir.

    yıl 2006 sanırım. bir takım sebeplerden dolayı hayata iyice boşverdiğim yıllar. normalde de dağınık ve üşengeç olan şahsım, girdiğim bunalım ve arkadaşımın evlenerek evden ayrılması sebebiyle, "nasıl olsa kimse de yok evde, ne olacak lan!" diyerekten iyice dağıtmış durumda. çoğu zaman cepte odun kömür de alacak para kalmadığından ev çok soğuk. evde yanabilir durumda olan eşyaları sobada yaktığımdan eşya olarak sadece 1 kanepe, 1 sehpa ve 1 adet 37 ekran tv kalmış. çıkarmış olduğum kıyafetler evin her bir yanına dağılmış ve sehpanın üzeri bir önceki günden hatta haftadan kalan yemek artıklarıyla dolu. iş saatleri dışında sürekli battaniyenin içinde, genelde yatar durumda, geç saatlere kadar tv seyrederken çayını sigarasını içen ve saçı sakalı birbirine karışmış bir yaşam formuyum anlayacağınız.

    her neyse, mevzu bahis "çiş", soğuktan ve sık sık içilen çaydan olsa gerek beni akşamları belki 5-6 defa taciz etmekte ve keyfimi kaçırmakta. yatağın içinde tam pozisyonumu almışken gerçekleşen bu tacizler artık çekilmez olduğundan, yatağımdan kalkıp o buz gibi tuvalete giderken bir yandan da bildiğim tüm küfürleri sıralıyorum.

    günlerden bir gün gözüm odanın sağına soluna dağılmış boş kola şişelerine takılıyor. "dur lan! ben niye bu eziyeti çekiyorum?, işerim bunların içine, sabah uyandığımda da dökerim" diyorum kendi kendime ve böylece ilk sidiği(çiş ne lan!) salıyorum şişeye. artık duruma çare bulduğumdan sonraki gecelerim daha keyifle geçiyor, gelsin çişler gitsin çişler umrumda değil. hatta bir müddet sonra o şişelerin dolduğunu görmek hafiften zevk veriyor bana. bu sebepten, eve gelen giden de olmadığından dolduğu günleri etiketleyerek şişeleri odada biriktirmeye başlıyorum. arada dalgınlıktan kazalar oluyor deliği tutturamamaktan veya şişenin elimden kaymasından ötürü. hatta bir keresinde öyle dalıyorum ki, işedikten sonra kapağı şişenin başına takacağıma, malum uzvun başına takmaya çalışıyorum. farkına vardığımda, en az yarım saat bu halime kahkalarla gülüyorum ve "a. koyum bu hayatın!" diyerekten tekrar yatar pozisyona geçiyorum.

    ölmeyi düşünüyorum her gece. sonra vazgeçiyorum beni seven ailemi düşünerekten. boş ver ailemi biraz ağlarlar sonra da unuturlar dediğim zamanlarda da: olm dur lan!, ölürsen kesin gelip bu evde araştırma yaparlar, etrafın bu dağınıklığını gördüklerinde de polislerin “ulan ne pis adammış, dünya bir pislikten kurtuldu, iyi olmuş pezevenge” dediklerini hayal ediyorum. hepsini geçtim, o etiketli şişeleri görünce ne tepki verirler? “vay ibne! bir de kimyasal madde üretmiş diyerekten kriminal laboratuara incelenmek üzere gönderebilecekleri geliyor aklıma . bu çekincelerim yüzünden, aileme acının yanında utancı da yaşatmamak adına temizlik yapana dek erteliyorum bu intihar işini. şişelerin sayısı 50’yi buluyor ama götümü kaldırmaya üşendiğimden o temizliği bir türlü yapamıyorum.

    gel zaman git zaman, o kehribar rengi şişeler sayesinde bir türlü intihar edemiyorum ve yeni bir iş bulup şehri terk ederek hayata tutunuyorum.
    edit: aranızda şişe kullananlar olduğundan adım gibi eminim. ama gel gör ki kimse bahsetmemiş. biraz samimi olun lan!
  • annelerin yıllarca yaptığı yatmadan önce tuvalete git baskısından sonra psikolojik olduğunu düşünmeye başladığım lanet durum. bir de bunun yatmadan önce değil de salondaki çekyatta, televizyon karşısında mayışmışken geleni vardır ki..
  • allah belasını versin bunun. yapmasan, gece büyüyüp seni uyandıracak, yapayım desen, allahım tatlı tatlı yayılmışken buz gibi klozet ne allah aşkına. kabir azabı gibi şerefsizim.

    `tam uyku bastırmışken çıkartılmadığı hatırlanan lens` 'in kayınçosudur bu.
  • uykudayken çığ gibi büyüyecektir.
  • modern insanı çileden çıkartan dertlerin en büyüklerindendir. günün yorgunluğuyla kendini yatağa atarsın, gözler yavaş yavaş kayar...
    fakat o da ne?
    mesanede ansızın bir karıncalanma başlar.
    kalkmaya üşenirsin, uyusan gece uyanma riski var. iki ucu çişli ikilem. bu noktada mantıklı insana düşen; ne olursa olsun tuvalete gitmektir. ancak çoğu zaman üşengeçlik mantığa galip gelir.

    edit: aramaya inandım, aradım ama bulamayınca benzer minvalde başlık açtım. iyi ki buraya taşındı. sözlükte değil de google'da aratsam çıkardı belki. benim hatam. üzgünüm.
  • adamı loopa sokar.

    gün doğunca mesaisini "evden çıktıktan hemen sonra gelen az bok"a bırakır.
  • otuzbir sonrası gelen az çişe benzer. belki de aynisidir.
hesabın var mı? giriş yap