• memleketinden ortaokulu okumak için istanbul'a gelmiş, 12 yaşında bir kız çocuğu.. hayatında denizi ilk kez gördüğü istanbul'da bu engin suyla tanışmak için acele etmiş bi kız çocuğu..
    ne kadar korkunç olabiliceğinden, ne gibi tehlikeler barındırdığından habersiz, zamanının en meşhur plajı olan tarabya oteli nin plajından, beraber geldiği komşularını kıyıda bırakarak, sessizce girer suya ve ilerler.. dalgalar sürprizini hazırlamıştır ve alır sürükler bu incecik kız çocuğunu daha da derinlere.. ayağının yere basmadığını anlamasıyla panik yapmaya - çırpınmaya başlaması bir olacaktır..

    kıyıdan bakıldığında dalgaların arasında suyla oynuyor gibi göründüğünden olsa gerek, komşular kaale almamaktadır bu çırpınan nesneyi.. fakat küçük kız bi yandan su yuttuğundan; sesini de çıkaramaz. derken kıyıda arkadaşlarıyla oturmuş güneşin altında birasını içerek serinlemeye çalışan bir genç farkeder uzakta kötü bişeylerin olduğunu. tişörtünü çıkardığı gibi atar kendini o zamanların gayet berrak olan istanbul boğazının sularına.. hedefine doğru bir ok gibi süzülür, kızı kaptığı gibi getirir şaşkın bakışlı komşularının yanına.. çevredeki vatandaşlar tarafından alkışlanıp alkışlanmadığı bilinmemektedir bu bir küçük hayat kurtaran kahramanın.. fakat ne zaman çalsa radyoda ya da eğlenmek için gittiğim barda, ne zaman duysam alkolün güzelleştirdiği sesini;
    içimden yaptığı küçük kahramanlığı alkışlıyorum.. belki farkında değildi, basit bi işti belki yardım etmek muhtaç olana, zaten hiç de öğrenemedi kendisi ama annemin olduğu kadar benim hayatımı da kurtardı...
    teşekkürler..
  • o;
    benim tek dostum içkim sigaram;
    onlar da terkeder olmasa param...

    dedikçe içim sızlar... duwarlarında bi kaç adet posterinin olduğu, çatısı damlayan, rutubetten kokmuş, yıkılmaya dair bi çatıkatında yaşıyordu. yaşamak denirse adına, etrafta çıbık şarabı şişeleri, içerek ölüyordu, içerek ölüyordum...
  • tanju okan

    yazlık komşumuz, tanju abimiz:
    ayık gezdiğini görmediğimiz yıllarda bile efendiliğinden , centilmenliğinden ödün vermemiş bir beyefendiyi. (yaptığı en büyük taşkınlık iskeleye çıkıp "haydar haydar" diye nara atması olurdu) sofrası herkese açık bir dosttu, kapıyı itip masada yerinizi alırdınız, o koskoca kollarıyla ve gövdesiyle kucaklar öperdi sizi. sonra birlikte şarkılar söylerdiniz.

    parayla pulla alakası yoktu. site sakinlerinin ricasını kıramaz, özel gecelerde gelir o şahane sesiyle şarkılar söyler. asla karşılık düşünmezdi. kapısının önünde denize karşı çürüyen bir skoda arabası vardı. arkadaki parka almaya üşenirdi.

    derken içkiye tövbe etti. oysa her gece 2-3 büyük deviresi vardı. tövbe ettikten sonra hiç içmedi.

    karısı zerrin abla'ya gerçekten aşıktı. o da çok hanımefendi bir insandı. ayrılıkları aşkı söndürememişti. oğlu tansu'ya da tapardı.

    tanıyıp da sevmeyen kimseye rastlamadığım ender güzellikteki insanlardan biriydi. 1996'da bugün ölmüş. tam 24 yıl olmuş. hala aynı sevgi ve hürmetle anıyoruz. ruhu dinlendiren güzel sesi de hala kulaklarımızda:

    "her akşam efkar basar garip gönlümü
    içerken kadehleri kırasım gelir
    suskun dudaklarımda sessiz bir şarkı
    ah ettikçe içimden bir alev gelir"
  • tanju baba, urla'da bir restoranda sahne almaktadır. iki şarkının arasında, masalardan birinde, kafayı iyice yapmış bir amcazademiz bağırır: "tanjuuu!" üstat o tarafa bakınca devam eder: "kadınım!"
    üstat oralı olmaz ve sıradaki parçaya girer. parça bittiğinde sahne yinelenir: "tanjuu! kadınımm!" altı yedi parça sonra, tanju okan nihayet "kadınım"ı söylemeye başlayınca, kafası güzel abimiz, yanındakilere dönerek aynen şöyle der: "bu da başka şarkı bilmez, ha!"
  • bu sabah izmir urla iskele mezarlığına babamı ziyarete gittim. her zaman olduğu gibi ayrılmadan tanju okan'a da uğradım. baş ucuna doğru su döktüm biraz. hafif eğilip "suyu şu an paylaşıyorum. rakıyı ise akşam şerefine yudumlayacağım." deyip ayrıldım mezarından. işte bu akşam onun için içtim izmir'de. bir kadehimi onun şerefine kaldırdım, bir kadehimi babama...

    kadınım çaldıkça eski kız arkadaşım geldi aklıma. koy koy koy diye devamlı seslendim şişenin dibi görülünceye kadar anneme. dostlarım yoktu yanımda belki bu gece. içimde hasret devamlı arttı sevdiklerime. ama en sonunda diyorum ki; yaşadıklarım kime ne? bu gece de çal çingene . öyle sahoş olsam ki ; karıştırsam kadehi şişeyi . zaten hayat üç perdedir . bir gün çaresiz . bir gün ağlayan gözler . gerisinde ise zaten... deli gibi sevdim ben...
  • sesi meyhane kokan efkar adamı, arkasından rakı içilesi adam...
  • güneş rakı burcuna girdiğinde doğmuş adam. güneş hep rakı burcundayken yaşadı ve güneş rakı burcundayken öldü.
  • dediği gibi yaşayan,yaşadığı gibi ölen ender insanlardan..
  • bizde pek bulunmayan, bulunsa da değeri bilinmeyen mükemmel lirik bariton erkek sesi sahibi şarkıcı.

    o zamanlar şimdiki gibi cırtlak sesli erkekler (bkz: özcan deniz)(bkz: mahsun kırmızıgül) ya da boru sesli kadınlar (bkz: kibariye)(bkz: ebru gündeş) dinlenmiyormuş. her şey usulüyleymiş.

    dün öğrendim ki:
    tanju okan bir ropörtajında: "eğer 'bir zamanlar tanju okan vardı' derlerse benim için en büyük mutluluk odur" demiştir.
    anılmayı, hatırlanmayı, unutulmamayı hak eden bir insandır.
  • -yıldızlardan bir yorgan örttü üstüne-

    tanju okan'ın epeydir beklenen best of'u nihayet yayımlandı. kiss müzik'in, türk popu'nun en önemli firmalarından biri olan odeon ile işbirliği yaparak yayımladığı bu albüme cenajans da katkıda bulunmuş... "best of / bir zamanlar" adlı albüm çeşitli açılardan çok çok önemli bir albüm. ama aynı zamanda, telif konusunda ülkemizde mevcut karışıklığın da bir göstergesi gibi... ve yine ülkemiz müzik piyasasında her zaman hâkim olmuş olan beceriksizliğin, "boşver"ciliğin, cehaletin de muhtemelen "son" olmayacak yeni bir örneği... koca tanju okan'ın, kaç firmanın bir araya gelerek çıkartabilmiş olduğu bu albümü yalnızca iki sayfalık bir kapakla piyasaya sunulmuş. bildiğimiz üç kuruşluk plastik kutuyla hem de. iki sayfalık kapakta; nail keçili ve birkaç müzisyene teşekkür, oğul tansu okan'ın kompozisyon dersinde yazılmış olsa sıfır alacak birkaç satırı, şarkı listesi ve fotoğraftan yana çok zengin bir tanju okan geçmişinden seçilmiş bir-iki fotoğraf yer almakta. yani zaten çok ayıp edilerek "iki sayfa"da tutulmuş kapak, üstelik şişirilmiş de. en beceriksiz grafiker bile bundan iyisini yapabilir. basın bülteni, bu albümün; "genç müzikseverlerin bu büyük yeteneği daha yakından tanıyabilecekleri düşüncesinden yola çıkılarak" yapıldığını söylemekte ama albümde sanatçı hakkında tek bir söz bile yok... ne doğum tarihi ne ölüm tarihi, ne geçmişi ne plakları... aferin kiss müzik'e. oysa standardın dışında işler yapıyor ya da yapmak istiyor gibi gözükmekteydiler. savaş ay'ın bir programında, yöneticilerinden biri mangalda kül bırakmamıştı yapacaklarını anlatırken. albümde 15 şarkı yer almakta. yüzlerce şarkı yapmış bir sanatçı için "komik" sayılması gereken bir rakam bu. sanatçının en büyük hit'i "kadınım" yok, ilk dönem 45'liklerinin hiçbiri yok, "benim halkım" yok, "darla dirlada" yok... buna büyük ölçüde telif sorunları sebep olmuş gözüküyor. bu konuda kiss müzik'in tek başına yapabileceği bir şey yok. bu berbat bir durum ve bir sürü proje sırf bu nedenle gerçekleşemiyor. ama özellikle bu tür projelerde "olmazsa olmaz" dediğimiz bazı şarkılar için firmaların elinden geleni ardına koymaması gerekir.

    bir tanju okan best of'u "kadınım"sız olmaz... kiss müzik'in, bedeli ne olursa olsun bu şarkıyı alıp albüme koyabilmesi gerekirdi. bu telif sorunlarının ağırlığı firmayı "tuhaf" şeyler yapmak zorunda bırakmış... türk popu'nun en hoş şarkılarından biri olan "arkadaş dur bekle"nin söz yazarı kısmında "bilinmiyor" yazmakta. philips'in bilmem kaçıncı yıl kutlamaları için hazırladığı "auntie" adlı şarkı için dışarda epeyce önemli isim bir araya gelmişti. türkiye versiyonu olan "arkadaş dur bekle" için ise; tanju okan, modern folk üçlüsü ve nilüfer girmişti stüdyoya. bu şarkı ilk defa cd üzerinde yer almış oluyor, bu çok sevindirici. ama söz yazarı neden "bilinmiyor" olsun ki... plağın üzerinde yazıyor. söz yazarı çiğdem talu... şu anki hak sahibi de kızı zeynep talu. zeynep talu'nun telif konusunda uyumlu olmak bir yana sürekli sorun çıkaran biri olduğunu hep duyarım. ama bütün bunlar çiğdem talu'nun sözlerini yazdığı bir şarkının etrafına bir "muamma" perdesi çekmemize yeterli midir? albümün kapağı, tanju okan'ın bir başka büyük hit'i olan "hasret" için de yeni fikirler atmış ortaya. kapağa göre "hasret"in sözleri bekir sıtkı erdoğan'ın bir şiiri... zamanında yayımlanmış plağın üzerinde ise, söz sahibi olarak nino varon ve ş akannaç'ın isimleri yer alıyor. "hasret" herhangi bir şarkı değil, bu nedenle de benimki fazladan "hassasiyet" sayılmamalı. ama dediğim gibi, bu albüm aynı zamanda çok da önemli bir albüm. türk popu'nun neredeyse en parlak ve en tarihsel dilimlerini elinde tutmakta olan odeon, bu albüm ile arşivinin bir bölümünü ortaya çıkarmış oluyor. odeon bundan vazgeçmez ve bu işe devam ederse ortalık çok şenlenecek. tanju okan'ın albümünü; kapak içindeki birkaç satırında, "bu birikimi herkesle paylaşarak sanatçıyı yeniden yaşama döndürme" olarak izah etmiş dani grunberg'in umarız bu fikrinde bir değişiklik olmaz, umarız ki sanatçıların hayata veda etmesine gerek kalmaksızın bu şarkılar ortaya çıkar.

    içimde sen bir bilmece

    tanju okan 1938 izmir doğumlu. müzik hayatına 1961'de ankara'da başlayan okan 1962'de istanbul'a gelip müfit kiper orkestrası ile birlikte çalışmaya başlar. 1964 yılında da hayatının dönüm noktalarından biri olan balkan melodileri festivali'ne katılır... erol büyükburç ve tülay german'la birlikte "milli orkestra"nın solistlerinden biri olarak. bu bilgileri yener süsoy / hulusi tunca'ya ait "türk pop müziği sanatçıları ansiklopedisi"nden aldım. başka kaynaklardan da teyid ettim... ama ansiklopedinin "tanju okan" maddesinin bundan sonraki satırları biraz karışık. ansiklopediye göre tanju okan'ın ilk plağı "ibibikler öter ötmez ordayım". bana (ve birlikte bu konuda bir kitap hazırlamakta olduğum arkadaşım hakan eren'e) göre ise, sanatçının ilk plağı sahibinin sesi'nden çıkmış olan "inan yağcı değilim / maça dolmuş". belki yanılan biziz. ama bu karışıklığı ardımızda bırakıp devam edersek durum kolaylaşıyor... hem de tanju okan onlarca firma değiştirmiş olmasına rağmen... sahibinin sesi ile başlayan maraton; odeon, arya, regal, fonex, philips, yonca, diskotür, balet, nova, gönül, sinyal ve istanbul plak ile sürüp durmuş. pek adetten değil bu kadar firma değiştirmek... tanju okan çok fazla plak yapmış sanatçılarımızdan, burası doğru. ama bu kadar hatta daha fazla plak yapmış diğer sanatçılar üç-beş firma ile yapmışlar bütün plaklarını. görünen o ki, tanju okan, uzun vadeli sözleşmeler imzalamamış plak şirketleri ile. en uzun çalıştığı firma philips... ama bu firma ile çalışırken bile araya başka firmalar ve plaklar girmiş... türk popu'nun 60'lı yıllarını şekillendiren iki çok önemli eğilim var: birincisi, sezen cumhur önal ve fecri ebcioğlu'nun başını çektiği "yabancı şarkı üzerine türkçe söz yazma" eğilimi, diğeri ise balkan melodileri festivali ve altın mikrofon yarışması'nın iteklemesiyle "türkülerin aranje edilmesi"dir. tanju okan, milli orkestra'nın bir solisti olarak aranje edilmiş türkülere yer verir ilk plaklarında. "atmaya yürek" gereken "kum" hemen ikinci plakta "kunduraya dolar". artık türk popu'nun efsanevi söz yazarlarından biri haline gelmiş fikret şeneş, ilk türkçe şarkıyı tanju okan için yazar: "iki yabancı"... fecri ebcioğlu da aynı şarkıyı (strangers in the night) aynı isimle ajda pekkan için yazmıştır. kim kimden önce davrandı, kim kimden kopya çekti allah bilir. araya, hiçbiri diğerine göre sivrilmemiş olan başka plaklar da girer ve geliriz 70'li yılların başlarına. ergin bener ve hümeyra, melodi plak'tan ayrılıp kurdukları yonca plak'ın ilk plaklarından birini tanju okan'a yaptırırlar: "hasret"... moustaki'nin kıyamet koparmış şarkısı "le meteque"in türkçe versiyonu olan bu parça o güne kadarki en büyük tanju okan hit'i olmakla kalmaz, türk popu'nun da en önemli şarkılarından biri olur.

    1975 yılında "bütün şarkılarım" albümü çıkar philips'ten. ses getirmiş bütün 45'liklerin toplandığı bu albüm tanju okan'ın eksik de olsa bir best of'u gibidir. ki zaten bugün çıkmış olan yeni albüm de büyük ölçüde bu lp'ye dayanmakta. araya orta çapta başarı getiren plaklar girer, sonra da "kadınım"ı yapar tanju okan... yer yerinden oynar... herkes kendisini "anılar ve eşyalar"ın toplandığı odalara kapatmış ve salya sümük, çekip gitmiş sevgiliye ağıtlar yakmıştı: "sen kadınım..." bir keyifli beraberlik sonucuydu bu şarkı da. tanju okan-mehmet teoman beraberliğinin. öteden beri sanatçının sıkı dostu olan mehmet teoman zaten tanju okan'ın ısrarı ile şarkı sözü yazmaya başlamıştır. "yazarsın yazarsın" diretmelerinin sonucu, ilk olarak "danset"i yazmıştır tanju okan için... bu şarkı kaynar gider ama bu, ikilinin birlikte çalışmalarına engel olmaz.

    mehmet teoman, anne marie david'e şarkı yazmaktan fırsat bulduğunda tanju okan için de bir şeyler yazmaya devam eder. bu işbirliği sonraki yıllarda da çok önemli bir plağın çıkmasına sebep olacaktır... mehmet teoman, nükhet duru ile çok meşgul olmasına; tanju okan, arabeskin önlenemeyen yükselişine kenarından köşesinden de olsa katılmak zorunda kalarak "deli gibi sevdim" ve başımızın tacı "kemancı"yı terennüm ediyor olmasına rağmen; bu ikili yine de "mekânlarını seçer" ve "parkta yatıyorum / çocukluğum"u yaparlar. tanju okan'ın son 45'liklerinden biri olur bu. 1980 yılında garo mafyan / melih kibar / bora ayanoğlu destekli "yorgunum" albümü çıkar kent firmasından. hem kent'in, hem de melih kibar'ın en sıkı dönemleridir. bu nedenle masraftan kaçınmadan, çok derli toplu kadrolarla yapılır bu albüm. doğrusunu söylemek gerekirse türk popu'nun da en temiz albümlerinden biridir bu. ama şanssız bir dönemde çıkmıştır ve çoğu insanın çıktığından haberi bile olmaz.
    90'lı yıllarda türk popu'nun yeniden "moda" olması tanju okan'ı da ümitlendirmiş olmalı. yıllar yıllar sonra o da bir albüm yapar. marş müzik, başak başer / reha erdir'in emek verdiği işte tanju okan 95'i yayımlar. ama türk popu'ndaki patlama ne yazık ki henüz "iyi şarkı", "iyi şarkıcı" kaldıracak bir durumda değildir. bu albüm aşkın nur yengi ve yonca evcimik'in albümleri arasında kaynadı gitti. tıpkı berkant, alpay ve bora ayanoğlu'nun albümlerinde olduğu gibi.

    durum hâlâ aynı. ama en azından tanju okan'ın bazı şarkıları dinlenebilecek bir şekilde elimizin altında artık. yazının başındaki itirazlarımı boşverin. bunların hiçbiri bu albümü almaya ve tadını çıkarmaya engel değil. "şerefe", "öyle sarhoş olsam ki", "hasret" temizlenmiş kayıtlarla kapınıza kadar gelmiş. mızmızlığa gerek yok.

    alın dinleyin ve bini bir para hatıralar sarıp sarmalısın sizi.

    bulursanız kaçırmayın

    kundurama kum doldu- sahibinin sesi -45'lik
    hayat bu nermin- arya -45'lik
    hasret- yonca -45'lik
    kadınım- diskotür -45'lik
    kemancı- gönül plak -45'lik
    gözünde yaşlarla / sevince - philips -45'lik
    parkta yatıyorum / çocukluğum-philips-45'lik
    darla dirlada- fonex -45'lik
    bütün şarkılarım-philips-lp
    yorgunum- kent -lp
    işte tanju okan 95 - marş müzik
    kadınım - emre kaset

    naim dilmener

    ic. radikal 2, 03.10.1999.

    www.radikal.com.tr/diger/ekler/radikal2/1999/10/03/muzik/yil.html

    ---

    ayrica (bkz: bekir sitki erdogan/#1537820)
hesabın var mı? giriş yap