• dünya tarihindeki ilk tanrılar kadınlardı. insanların yerleşik hayata ilk geçişleriyle birlikte ilk dinler de ortaya çıktı. ilk dinlerin temelinde kadınların doğurmaları, ölü gömme adetleri gibi sebepler vardı. tabii bunların altında da başka nedenler vardı. örneğin ölü gömme adetleri de, ölenlerin pis kokmalarından yaşayanları rahatsız etmelerinden, hastalığa sebep olmalarından ve benzer sebeplerden ortaya çıkmıştı. bu ilk dinlerin tanrıları da kadındı. bilimsel bilgiden yoksun olan o çağ insanları için tek yaratıcı kadındı çünkü... kadın doğuruyordu, yeni bir can çıkarıyordu ortaya. yaratıcılığın imgesi kadın oldu böylece. kabile yaşantısındaki din adamları da kadındı. çok uzun zamanda bu böyle devam etti... erkekler ilk olarak kadın kıyafetleri giyerek din adamı olabildiler ve ayinlere katılabildiler. (günümüzdeki modern dinlerde de din adamlarının etekli olan kıyafetleri o zamanlardan kalmıştır.) önce din adamlığı kurumunu ele geçirdiler. sonra da tanrıları erkek yaptılar. modern dinlerin hepsinde tanrı erkektir, cinsiyeti yazmasa da...
  • zafer tanrıçaları, 19. yüzyıl : görsel
    ludwig schwanthaler (1802 - 1848)
  • başlangıçta isis vardı: bilgelerin en bilgesi; bütün varlıkları doğuran tanrıça, o. yüce kadın, ilci mısır toprağının, korunakların, göklerin, yaşam evinin, tanrı sözünün ulu kadını o. tek ve eşsiz. yaptığı büyük ve olağanüstü işlerde, öbür tanrılardan daha üstün ve daha bilge bir büyücüydü o.
    (thebes, mısır, i. ö. on dördüncü yüzyıl)

    büyük güneş tanrıçası arinna, sen saygın bir tanrısın. adın öbür adlardan üstün tutulur; senin tanrısallığın öbür tanrılarınkinden üstün tutulur; yalnız bu mu ey güneş tanrıçası, öbür tanrılar arasında da en saygıdeğer yalnız sensin; ey güneş tanrıçası en büyük yalnız sensin; yok hayır, hiçbir tanrı seninle kıyaslanacak kadar saygın ya da büyük olamaz...
    (boğazköy, türkiye, i. ö. on beşinci yüzyıl)

    kararları veren, her şeyin tanrıçasına, yakanları kabul eden gökyüzü ve yeryüzünün ulu kadınına; karışıklıkları yatıştıran ece isthar. göklerin ecesi'ne, evren'in tanrıçası'na, korkunç kargaşa'da yürüyüp sevi yasası'yla yaşam getiren kişi'ye; kargaşa'dan uyum getirdi bize; elimizden tutup sen çıkarttın bizi kargaşa' dan.
    (babil, i.ö. on sekizinci-yedinci yüzyıl)

    işitin ey ülkeler, ece nana'ya düzülen övgüleri; göklere çıkartın övgülerinizle yaratıcı-ana'yı; yüceltin saygınlığını; yükseltin onun şanını, yakın durun bu güçlü kadın'a.
    (sümer, i. ö. on dokuzuncu yüzyıl)

    merlin stone - tanrılar kadınken (çev. nilgün şarman)
  • yaratıcıya böyle seslensek ben bile inanabilirdim.

    dişi? ...ana! ...doğuran! ...şefkatli!...güzel!...zarif!...saf!

    oysa semavi din denilen, umay ve kibele'nin ardından gemileri yakmışa benziyor. hal bu ki; bu şekil bir siyasetle daha bir bin senesi daha olabilirdi...yazık lan!

    şimdi tek bir soru var; erkek, erkeğe niye tapsın?

    antromorph bir tanrıya niye tapıyorsunuz o soruyu sormuyorum bile? capische?

    - bre zındık o allah, heyt höyt!
    + tamamdır hacı! kavramların ters yüz edildiği bu yüzyılda, sarhoşla sarhoş olamam, yapıma ters!

    inandığın yapımına uygun nasıl olsa...ırgatlığına kaldığın yerden devam!
  • bir okuyucu mesajı:

    din insanın üzerine sorumluluk yüklemiyor. aksine "tanrı olma rolünü dolayısıyla sırtına aldığın tüm dünyanın yükünü bırak, kulluğun tadına bak. seni bir araç olarak kullanıp neler yapıyorum, neler görüyorum" diyor sanki hak.

    ama yolun başı çok zor. sürünen bir tanrı da olsak, insana o saçma hayali tahtından inmek ölüm gibi geliyor. peygamber efendimiz zamanında esir alınıp zincirlerle çekilen köleler misali... bilseler cennete, huzura gidiyorlar öyle üzülürler miydi?

    biz kadınlar için daha da zor. alışmışız şefkat, merhamet duygularının arkasına saklanmaya. acımaya, acınmaya, doğuran olmakla tapınılmaya. en büyük kibir günahını işleyip masum rollerine bürünmeye...

    hakkı bilmek öyle kolay değil ama insanın içini oymadan olmuyor. binlerce şükür ne diyeyim.

    kibele, isis ve benzeri diğer tanrıçaların sırrını anladım gibi...
  • bir inanç objesi değil de, bir arketip olarak düşünüldüğünde, sayısı çok az da olsa çevremizde görebileceğimiz varlıklardır. kendisine yönelik hayranlık ve korku bir arada gidiyorsa, o tanrıça'dır.
  • (bkz: goddess)
  • dunya genelindeki mitoloji ve pantheonlara bakıldığında nedense tanrıçaların çoğunun kızıl saçlı olduğu görülür. bunun nedeni olarak insanların sadece yüzde 2-3 ünün gercekten kızıl saçlı olması ve bu nadir rastlanan özelliğin buyulu guçlerle ilişkilendirilmesi düşünülebilir.
  • (bkz: iştar)
    (bkz: seteney guase)
  • (bkz: şebo)
hesabın var mı? giriş yap