• ben i$siz olduguna inaniyorum.
  • tanrı hakkında neler biliyoruz ve bildiklerimize dayanarak mesleği hakkında neler söyleyebiliriz? öncelikle bizzat kaleme aldığı söylenen kitaplar var ama aralarında çelişiyorlar, zaten tanrı da kendisi hakkında konuşmayı çok sevmiyor, biz en iyisi eserine bakarak bir karar vermeye çalışalım. tanrı hakkında emin olduğumuz şey şu: kuarklardan kuyruklu yıldızlara, kasırgalardan yaz gecelerine, sivrisinekten liv tyler'a iyi ve kötü, güzel ve çirkin ne varsa tanım gereği tanrı yaratmıştır. acaba yaratılana bakarak yaratanın mesleği hakkında nasıl bir tahmin yürütebiliriz?

    tabii burada evreni yaratmanın tanrının esas işi olduğunu varsaymak zorundayız. evren hafta sonları uğraşılan bir hobi, bir okul projesi, bir gençlik hevesi ise akıl yürütmekle varabileceğimiz bir yer yok.

    ilk akla gelen ihtimal deneysel bir bilim adamı olması. öyleyse şu sıralarda "vay be, birkaç basit fizik kuralından ne kadar karmaşık sistemler yaratabildim" diye övünmekte ve harıl harıl makalesini yazmakta olmalı. (fizikçi arkadaşlar dövmeyiniz, ona göre basit, bize göre değil) bilim adamı tarafsızlığı tavrı katliamlara, felaketlere, bebek ölümlerine doğrudan müdahale etmeye isteksiz oluşunu da açıklayabilir. fizikçiliğin yanı sıra sosyal psikologluk da varsa, insanlık tarihini büyük ölçekli bir milgram deneyi gibi yorumlamış ve "evrimsel bir süreçle oluşmuş ve sinaptik bağlantıların birbirini ateşlemesi ile düşünen ölümlü bireylerde ahlaki davranış bozuklukları" benzeri bayağı bir makale çıkartmıştır herhalde.

    ama bu can sıkıcı bir tahmin, kendi adıma ekranda bir piksel ya da labirentte bir deney faresi olmayı tercih etmem, biz en iyisi diğer ihtimallere bir göz atalım.

    öğretmen olabilir. fakat eğer öğrencileri bizlersek çok başarısız bir öğretmen olduğunu kabullenmemiz gerekecek, başarısızlık da tanrıya hiç yakışmıyor doğrusu, geçiyoruz.

    aklıma başka bir tek sanatçılık geliyor, en akla yakın tahmin de bu. sanat dallarını inceleyelim. bir kere mimarlık ya da heykeltraşlık ve diğer plastik sanatlar olamaz. evren olmuş bitmiş bir şey değil. kendisi zamanın dışında olsa bile, olmuş ve olacak her şeyi aynı anda görme yeteneği olsa bile evrene donuk ve değişmez bir bütün olarak bakmanın keyifli olacağına inanmıyorum. resim de aynı şekilde.

    yazar ya da daha iyisi ozan, olabilir tabii. evren görkemli bir şiir, heyecanlı bir macera (ne olacak bu işin sonu), bir destan (peki o zaman kahramanlar kim ve neye karşı mücadele ediyorlar?) veya en mantıklısı çok zekice kurgulanmış ironik bir eser olabilir. düşünün, tanrılar bir araya toplanmışlar, bizimki çok güzel bir sesle romanı baştan sona okumakta. (seyirciler de eseri beğeniyor mu acaba? arada ıslıkladıkları oluyor mu? müdahale etmeleri mümkün mü? tanrı da dizi film yönetmenleri gibi izleyicilerin tepkisine göre senaryo değişiklikleri yapıyor mu?)

    yine de bence en ilginç olasılık tanrının bir bestekar, evrenin dev bir orkestra eseri olması. elektronların titreşimlerinden gezegenlerin dönüşüne, balinaların nefes alışından penguenlerin dansına, karnavallardan savaşlara (dinsiz imansız başlayan yazı da inanç dünyası jeneriğine döndü bu arada) doğum ve ölüm ve arada olan bitenler ilahi bir müziğin notaları olabilir pekala. kara delikler, soykırımlar, yok olan türler ve boşa giden ömürlerle benim eğitimsiz kulağıma kakafoni olarak yansıyan şey müthiş bir bütünlük, estetik ve uyum içeriyordur belki, kimbilir. olanca cehaletimle ben bach'ı tercih ediyorum.
  • seyirci...

    (bkz: #4064724)
  • profesyonel bir the sims oyuncusudur.
  • evrenin en başarılı saadet zincirinin sahibidir.
  • meslektaşı olmayan tek meslekmiş..

    evet, geçenlerde ankara'da kuğulu parkta arkadaşlarla oturup iki yudum bir şeyler içerken yanı başımızdaki bankta oturan ve birden muhabbetimize katılan alkolik haluk baba'nın bize hayatın sırrını verecekmiş gibi bir ifadeyle sorduğu soruya göre..

    - bak koçum size bir şey sorucam.. trafik polisi her gün görür.. çoban kırk yılda bir.. tanrı'ysa asla görmez.. kimdir bu?

    ortamda derin bir sessizlik.. zaten mayışmışız.. "nerden çıktı şimdi bu herif de!" diyoruz.. ama ben yine de aptalca bir heyecanla soruyu yanıtlıyorum..

    + eş!!??

    - hayır.. bak koçum, trafik polisinin her gün gördüğü, çobanın kırk yılda bir gördüğü, tanrı'nın asla görmediği kimdir?

    + meslektaşşş!!!

    - bak koçum, evet doğru bildin.. sen söyle uzun saçlı** neymiş cevap.. meslektaş yaa.. şimdi çocuklar haluk amcanıza iki buçuk milyon lazım..

    + yok ki amca bizde de para, öğrenci adamız..

    - bak koçum şu arkadaki kız var ya gözlüklü.. hah.. bu kaliteli bi kız belli, benim kızım olur ama bunun .mını yalamadan ..kmemek lazım!!

    + aboooww kalk gidek la kalkk..
  • tasarımcı olarak başlayıp yıllar içinde yazarlıktan tutun, teknik direktörlüğe kadar çeşit çeşit meslekle meşgul oldu kendileri. en son görüştüğümde yargıç olmaya hazırlanıyordu, hadi bakalım hayırlısı...
    kendisine "sen ne işle uğraşırsın?" diye sorulduğunda o uzun uzun saymaktansa kısaca "serbest meslek. ne iş olsa yaparım." şeklinde cevaplamayı tercih ediyor.

    (bkz: serbest meslek)
  • endüstri mühendisliği olabilirmiş diye düşünüyor insan ister istemez.sonuçta onların da aslında ne iş yaptığını bilen yok (bkz: ironi)
  • (bkz: the architect)
  • (bkz: çoban)
hesabın var mı? giriş yap