• ronesansın o kadar da yeniden dogus olmadıgını, ronesansta bilimin bir tür mistisizm ya da simya gibi goruldügünü, yasasız oldugunu anlatarak başlar. 17. yüzyıl mekanik doga anlayısını descartesin dualist toz gorüşü ve cogito üzerinden anlatır. son olarak da 17.yy ın kendi icinden eleştirel, karşı cıkan sesle; spinoza ile devam eder. deleuze'ün spinoza okumasını temel alır.

    saglam calışmadır.
  • modernliğin kökenine descartes ve spinoza'nın kartezyen felsefeni koyan bu kitapta en çarpıcı şey ise rönesans olgusunun aslında bir olgu değil, yani bilindiği ve kabul edildiği gibi yeniden bir doğuş değil, bir yanlış kabul olduğunu ifade etmesidir. bununla birlikte rönesans dönemi bilim ve felsefeye bakışın hiç de bir doğumun göstergesi olmadığını, aksine bahsi geçen alanların fizik ve doğa ötesi; hatta okültik temelli olduğu yönünde görüşler barındırdığını söyler. tülin bumin'in bu kaliteli eseri yalnızca bu açıdan da işlenmemiştir. descartes'tan başlayan düalist varlık görüşüne getirilen eleştiriler (heidegger) ve aynı görüşü destekleyenler de (hegel gibi) kitapta yer bulmuştur.
  • eli topu 90 sayfalık bir düşünsel söyleşi. toplam dört bölümden oluşan bu kitapta, modernliğin şafağı olarak tanımlanan iki büyük düşünür, descartes ve spinoza'nın düşüncelerini rönesans'tan itibaren ortaya koyarken, post-modernizmin modernliğe yönelttiği küçümseyici eğilime karşı ipuçları sunulmaktadır.

    16. yüzyıldan itibaren özne, nesne ve doğa arasındaki ilişkinin nasıl şekillendiğine dair tülin bumin'in akıcı ve yalın anlatımıyla bir yeniden okuma olarak sayfalarda yerini alıyor. felsefe'ye ya da felsefe tarihi'ne aşina olmanız gerekmiyor. zira yazar, tüm paradigma ve akımları sizin için kısa cümlelerle özetleyerek düşünce akışının bozulmamasını okuyucu adına garanti altına alıyor.
hesabın var mı? giriş yap