• behlülle bihterin aşk yuvasıdır
  • bugün tarihi eser sıfatıyla anılan neredeyse bütün yapılar bu şekilde yapılardan ibaret olduğu halde, neden artık yapılmadıklarını anlayamadığım evlerdir. yav kardeşim, bin yıl olmuş halen ayakta; ne diye en azından devlete ait bazı kurumlar bu şekilde yapılmaz ki? veya parası pulu olan adamlar, trilyonlara evler yaptırırken neden böyle evler yaptırmazlar ki? mesela, yeni yeni büssürü üniversite yapılıyor, hepsi de bildik tanıdık tarzda. biriniz de taştan yapsanıza lan şu fakülte binalarını. hadi onları yapamıyorsunuz, bari bir kütüphane, bir bir şey yapsanıza. ne bu tuğla sevdanız anlamadım ki. ucuzdur anlarım da; parası olanın bile bu kafada olması inanılmaz derece şaşırtıcı. siz hiç ecdattan kalan taş yapıları görüp hayran kalmaz mısınız birader?
  • duvarları o kadar kalın olur ki, pencerenin içine geçip oturabilirsiniz. küçükken o pencereden sokağa ya da avluya bakardım, anneannemlerin taş evi vardı. yer yer yıkılmış şimdi; kimse oturmuyor ki. teyzemin küpe çiçeğiyle bölüşürdük o pencerenin içini. küpe çiçeğini sevmem bundan sanırım, ortaktık. beraber hayal kurardık. bazen anlatırdım ona ben; gerçi düşündüm de hep ben anlatırdım ona. aklıma ne gelirse saçmalardım. başka çiçekleri anlatırdım, yüzmeyi anlatırdım. bittabi uzayı anlatırdım, uzaylıları, yıldızları anlatırdım. kimse beni anlamıyor derdim, çok yalnızım derdim.

    allah nasip eder de bir ev sahibi olursam, bahçeli, avlulu bir taş evim olsun isterim. o eve gelen minik misafirlerime masal anlatmak isterim. pencerelerinde kedi tırnağı ve küpe çiçeği olur muhakkak. bir de yaprağı güzel.

    gece olunca kalın taş duvarlar korur beni, dış dünyadan kaçmak istersem içine girer saklanırım. keşke çoğalsalar taş evler. nasreddin hocanın kazanı gibi çoğalsalar.
  • taş evler yazları serin kışları sıcak gibi sığ bir tanımla geçiştirilemeyecek kadar şahane evlerdir.

    kalıcılığı simgelerler. beton bir ev on senede eskiyip modası geçerken yüzlerce yıllık taş evler bile halen genç kız gibi alımlı durur. aradan asırlar geçse de değişen estetik paradigmalara rağmen her zaman güzel bulunur.

    doğada bulunan her çeşit taştan ev yapmak mümkündür. malzemenin bol ve kolay bulunuyor olması maliyeti düşürür. diğer yandan taş ev çok bakımda istemez. taş yeteri kadar haneye güzellik kattığından süse hatta boyaya bile ihtiyaç duyulmaz. kullandıkça, eskidikçe güzelleşir. bu sayede her dizili taşa bir hatıra ilişir ve her ayrıntı durdukça bir mana kazanır.

    kalın duvarlarından soğuk geçmediği gibi sıcakta geçmez. kendi ısısını ve içinde yaşayan insanı mutedil yapar. ne dışarıya ses verir ne dışardan içeriye ses alır. dışarda olan dışarda içerde olansa içerde kalır. ama kavanoz gibi de değillerdir. nefes alırlar. içerde ki kirli havayı dışarıya, dışarıda ki temiz havayı içeri solurlar.

    taş evde büyüyen çocuklar da hayatları boyunca o kalıcılık ruhunu yaşarlar. en şahane sanat eserinin sadelik olduğunu bilirler. bir kızı sadece güzel diye sevmezler. toprağa taş gibi sağlam basarlar. zevkleri rafinedir, dostlukları kalıcı. geçen zamana meydan okurlar. yaşları yetmiş olsa da iş bitmedi derler.

    taş evler işte, yaşanılası evlerdir.
  • küçük olmalı taş evimiz, 2 oda bir avlu o kadar. taşları düzgün dört köşe olmamalı, ama düzgün sıralanmalılar. pencerelerinde çivit mavisi ahşap pencereler, önündeki saksıda begonviller olmalı ve illa ki elişi danteller süslemeli pencereleri.

    içinde ahşap bir masa olmalı, her işe yarayan türden. yeri gelir üstünde ceviz kırılır, yeri gelir mektup yazılır, yeri gelir kitap okunur ve yeri gelir dünyanın en leziz yemekleri yapılır. yeri gelir ...

    sonra içerisi yazın hafif nemli olmalı ıslanmış taşlardan; kışınsa hafif isli olmalı içinde yakılan odunlardan. kışın çıtırdayarak yanan ateşe arada kokulu otlar atılmalı ki tat versin odaya. içeride elektrik olmamalı; akşamları mumdu kandildi elbette ışık verir bir şeyler. dışarda çıplak bir ampul olsun ama, korkmasın insanlar evi bulacağız derken. rüzgar gülü elektrik versin o ampüle.

    her daim rüzgar olsun evin bahçesinde, her daim huzur.

    hayal bu ya, olmuş bu ev. içinde söylenmeli bir türkü, çilek dudaklı bir dilber ağzından

    güzel yüzün ay gibi,
    keman kaşın yay gibi
    yarimle yaşadığım,
    gulübe saray gibi.

    şu dağlar tepe tepe - http://www.youtube.com/watch?v=dgfecqpuopu
  • özellikle şehir hayatından bıkmış beyaz yakalı biri olarak bir taş ev arayışına girdiyseniz öncelikli olarak dikkat edilmesi gereken temel şeyler var;

    evi almak istediğiniz bölgeyi iyi tanıyın. bir kere gitmiştik - vurulduk şöyle şirin böyle tatlı diye düşündüğünüz yerde tatil yapmakla ev sahibi olmak aynı şey değildir. aynı şehirde olmasına rağmen bölgeden bölgeye insanları büyük fark gösterebiliyor.

    yaşayan insanlar çok dindar/tutucu mu? göçmenler mi? dışarıdan göç alıyor mu veya veriyor mu? şehir merkeziyle etkileşimi nasıl vs. kısaca oradaki insanların hayatları sizin düşüncenize uyuyor mu bu önemli.

    sahibinden'de bir sürü ilan görseniz de istediğiniz bölgede size en uygun taş evi sağlayacak kişiler muhtar veya imam olabilir.

    evin köyde olması makbuldür. özellikle sadece yazın kullanılacaksa mutlaka köye yakın olmalı. böylelikle komşularınız evinizi gözetir. çatı uçması, eve hayvan girmesi vs gibi olaylarda çabuk haberinizin olmasını ve müdahale edilebilmesini sağlar. köyün içinde hırsızlık veya başka bir amaçla evinize girilme ihtimali düşüktür. ama geniş arazilerin içinde kalan gözden ırak, ıssız evler siz evde olmadığınızda göçmenlerin, çobanların hatta kanun kaçaklarının barınağı olabilir.

    kafanıza uyan bir tas evi buldunuz ilk dikkat edeceğiniz şey tapuda kargir ev veya dam olarak gözüküp gözükmediği.

    alacağını yerin sadece arsa tapusu varsa ve eğer sit alanında değilse arsanın %5 i kadar büyüklükte bir ev inşa edebilirsiniz.

    taş evin yıkık olması her zaman dezavantaj değildir. özellikle içinde yeterli miktarda taş varsa. bu şekilde evi lego gibi tekrar dağıttırıp ördürebilirsiniz. taş yetersizse dışarıdan (büyük ihtimal taş ustanız aracılığıyla) temin etmek durumunda kalacaksınız.

    bundan sonra dikkat edeceğiniz altyapının olup olmadığı. kanalizasyon, elektrik ve suyun olması çok önemli. koyun tepesinde deniz manzaralı bir taş evim olsun, dekorasyon dergilerinde milletin aklı çıksın diyen beyaz yakalılar lafım size: o evi bir şekilde yapmak belki kolay ama altyapısı olmadan hiç bir işe yaramaz. haliyle daha çatısı yok adam altyapı var diyor eheueueh diye düşünmeyin. elektrik çektirmek veya kanalizasyon bağlatmak için hem zaman hem de cüzdanınızdan ciddi meblağlar kaybolur. serdar kılıç veya bear grylls olmadığınızı varsayarak sürekli sizi uğraştıracak işlerin karşınıza çıkması tadınızı kaçıracaktır.

    taş ustası demişken evi en baştan yaptıracak veya renove edeceksiniz anlaşacağınız ustanın diğer yaptığı evleri mutlaka görün. mümkünse sahipleriyle konuşun. işçiliğiyle ilgili kulaktan dolma referansla yola çıkmayın

    taş ustasının size çıkardığı öngörülü maliyeti en az iki buçuk ile çarparak dikkate alın
  • bir tekne sahibi olmak ile kiyaslayip durdugum ev. parayi biriktirip, bu para ile assos'ta bir tas evde mi yaslanmak yoksa yelkenli ile dunyayi dolasarak saclarima ak dusurmek mi? assos'un bu meshur tas evlerini isteme sebebine gelince oncelikle yazlari serin, kislari da sicak tutar bu evler insani, yelkenli gibi saga sola yatirip nazlanmazlar hic. bir diger ozellik ise yasayan dolayisiyla da soluyan evlerdir. ne alerjiniz kalir ne de hastaliginiz. sanirim en iyisi guzel bir rum tas evinin iskelesine tekneyi de koymak ve ikisinin de gonlunu hos tutmaktir...
    bu durumda daha coook calismam gerek cook...
  • küçüklüğümde yazları kiracı olarak oturduğumuz ev tipi.

    kalınlığı yaklaşık bir metreye yakın duvarları, minicik bir soba ile hemen ısınması, yazları serin oluşu ile mükemmel ev tipidir.
  • eski, terkedilmiş ama sanki anlatacak bir sürü öyküsü varmış gibi duran evlerdir. bizim yaşadığımız evin de böyle bir hikayesi var. eski sahipleri savaş yıllarında yaşamışlar bu evde. sonra biz taşındık onların burada öldüğünü bilmeden. yalnız küçük kızları kurtulmuş kıyımdan, komşuları tarafından alınıp kimbilir nereye götürülmüş. hiç haberimiz olmayacaktı ya, arka bahçeye tulumbanın kırık kolunu onarmaya gittiğimizde, bezden bir bebek buldu babam onların unuttuğu. belki de küçük kıza aitti öyle ya. mısır püskülü saçları benzermiş küçük kızın saçlarına anlattıklarına göre. o günden sonra burada yaşamış olanların ölüme giderken unuttukları şeyleri keşfe koyuldum büyük taştan evin içinde, zaman zaman da bahçesindeç bodrumdaki boş şişelere ve tavanarasındaki elbise sandıklarına dokunan olmamış yıllar boyu. ve taştan ev, onların yokluğuna yıllarca dayanmaya tozlanarak ödüllendirilmiş. bir de kocaman kovuğuna bir ağacın, bırakılmış demir yüzüğün sahibi çoktan yitmiş.
    küçük gizleri var bu evin, acı dolu gizleri. fırtınalı gecelerde içini çekiyor da oyuncağı kaybolmuş bir kız gibi, hüzün doluyor insanın içi.
hesabın var mı? giriş yap