• 9 gunluk tatilde o diyar senin bu diyar benim gezmeyi planlarken hasta olup diil evden yataktan cikamiyacak duruma gelmek
  • son 3 yildir her haftasonu
  • aile tarafından zorla tatile götürülüp bi hafta işkence görmek, eve dönüldüğünde "iyi eğlendin mi bari?" sorularıyla karşılaşmak...

    dünyada sevdiğiniz biricik insanın neşe içinde bütün yazını yurtdışında geçirmesi, bu durumdan çok memnun olması, vs..
  • ha bi de millet selaniğe gidip radiohead görürken ya da belçikadaki festivali ziyaret etmeye hazırlanırken evde oturup delirene kadar yapıcak veya söliycek bişey bulamama problemiyle karşılaşmak..
  • bende tatil hayalleri ve planlari, darklord'da da ayni heves ama bi o kadar proje ve sinav oldugu surece yasamaya mahkum oldugumuz sey
  • tam tatil tarihine karar vermişken final sonuçlarının açıklanması ve yaz okuluna kalmak..
    tatile beraber gidilicek insanların sorun çıkarması..
  • beş sözlükçü * 19 mayıs'ta tatile gitmek üzere yazışırlar...

    1. yarın sekizde araba bornova metrodan, sekizi beş geçe quasm'ı alacağımız yerden geçer. ilgilenenler gerekli noktalarda durup ıslık çalsın.

    2. biz tabu, küllük, 512 mb mp3 player, bi kısa camel bi winston light, iki özgür ruh, bir adet 35 plaka araba, biraz yabancı içki ve sevgililerimizi yanımızda getiriyoruz.

    3. ve biliyoruz ki yukarıdaki listedeki herhangi bir eksiği (mp3 haricinde) olimpos'tan tedarik etmek de mümkündür.

    4. yine de sıkıldıkça başkalarını bulmayı düşünen arkadaşlardan; "başkalarını bulma çabasından sıkılma" sürecini, hatta daha kötüsü olan "o başkalarının o esnada bambaşka başkalarını aramakta olması ihtimalini" de tasavvur etmelerini rica ederim.

    5. hayır, üşengeçlikten ya da başkalarıyla alakası olan bi husustan dolayı değil, her geçen gün artan bir aşk nedeniyle birlikteyiz.

    6. neyse ya, bana ne insanların ilişkilerinden. isteyen istediği gibi takılır.

    7. hatta olimpos'tan beklentisi olan arkadaşlara umut vereyim biraz. tam mevsimi ha, kaliteli bir kitle vardır. mis. ava giden avlanır laf aramızda. (bu atasözünü anlayan rrr'nin anasını skeyim. ava gittikten sonrasında kalıyorum. kim kimi avlıyor? nedir? yani "yemek yiyen doyar" kadar düz mantık olamaz heralde, koskoca atasözü sonuçta...)

    8. piknikte oynadığımızdan daha irrite edici oyunlar biliyorum. zımba ilk aşamaydı. tokmak, kapkaç, odun ve denizler altında yirmibin fersah gibi iddialı oyunlarım var.

    9. hepinizi seviyorum.

    10. hagi'yi de seviyorum.

    11. en çok karımı seviyorum ama.

    11. bi keresinde ümit özat da biraz sevimli görünmüştü bana.

    12. ulen 11'i iki kere yazmışız.

    hadi bakam
  • denizli'den (muhteşem bi yol) gidince 499.5 km sürüyor. yol üzerinde serinhisar, acıpayam gibi türkiye'nin tarih cennetlerini, çavdır gibi bir doğa harikasını, türkiye'nin en trendy mekanı burdur'u görebiliyoruz.

    eğer muğla'dan gidersek, fethiye, gökova, kaş gibi saçma yerleri dolanıyor bir de üstüne üstlük 509,5 km. gidiyoruz.

    tercih sizin
  • artık izmir-olimpos yolunun detaylarını konuşmaktayken,

    8:15- aydın otobanına giriyoruz.

    9:15- otobandan çıkıyoruz

    9:25 - otobanda it gibi hızlı gidip, benzini bir anda bitirmemize sinirlenen quasm'ı yatıştırmış biçimde arabamıza geri biniyoruz

    10:00 - kahvaltı etmeyi unuttuğumuzu farkedip, çine'deki dandik kahvelerden birisinde kahvaltı yapıyoruz.

    10:30 - kahvenin tuvaletini beğenmeyen kızlara yatağan girişindeki shell'e kadar sabretmesini tembihliyoruz.

    11:22 - shell'e giriyoruz

    11:36 yatağan shell'den çıkıyoruz

    11:54 - unuttuğum kredi kartını almak için shell'e geri dönüyoruz

    12:06- yatağan shell'den çıkıyoruz

    13:25 muğla'ya giriyoruz.

    13:40 muğla'da yol genişletme çalışmaları sırasında bomba patlatan karayolcular nedeniyle beklemeye başlıyoruz

    14:12 beklemekten sıkılan rrr'nin "skerim bombasını" talimatıyla konvoydan u dönüşü yaparak çıkıyoruz

    14:13 bize güvenip konvoydan çıkan 78 araçtan birisinin öne geçip yolu bulmasını sağlıyoruz

    14:15 r12 bizi arayıp, altı saattir bornova metro önünde beklediğini söylüyor

    14:18 r12'yle konuşurken gruptan kopup ula dağlarında kayboluyoruz

    16:22 fethiye'ye giriyoruz

    16:28 "fethiye'den çıkışta süper bi lokanta var" diyen kayleigh'ye atılan ters bakışlar eşliğinde birer dürüm katır eti yiyoruz

    18:15 bi yerlere giriyoruz, çevredeki kimse nerde olduğumuzu söylemediği gibi, bütün adamlar olimpos ismini de ilk kez duymuşçasına bakışlar atarak sırıtyorlar

    19:15 olimpos'a giriyoruz, şükrü'nün yerindeki adam yer olmadığını, rezervasyonumuzun amına koyacağını söyleyerek kalbimizi kırıyor...
  • zor bi kıs ardından sewgiliyle süper tatil planları derken; bahar azgınlıgının vesilesi oldugu yaza giriş sendromuyla dagılmak ve tabiki ayrılık hüsranı
hesabın var mı? giriş yap