• eski türkiye'de etten sayılmazdı. et vardı, bir de tavuk vardı. "evime et alamıyorum" diyen kimse tavuğu içine katmazdı, tavuk tavuktu çünkü. tavuk alamamayı kimse aklına bile getiremezdi.

    bugün tavuğu da et sayıyoruz, buna rağmen et alamıoruz.

    bu minvalde benim için türkiye'nin geçirdiği evrimin simgelerinden biridir tavuk eti: kuzu alamadığı için pek haklı olarak ağlayan milletin, eskiden et bile saymadığı şeyi dahi araması.
  • yiyen herkesi cesaretlerinden ötürü tebrik ettiğim et türü.

    http://www.internethaber.com/…ine-bakin-498999h.htm

    --- spoiler ---

    "entegre tavuk tesislerinde çabuk büyüsünler diye ilaç verilen tavuklar kansere yol açıyor. kuluçka süresi 17 güne inen tavuklar kesilmediklerinde kendiliğinden 45 günde ölüyorlar. işte dehşete düşüren veriler;

    istanbul üniversitesi onkoloji enstitüsü'nden dr. yavuz dizdar, sağlığımızla nasıl oynandığını ifşa etti. verdiği bilgiler tüyler ürpertici.

    ***hayvanin karnindan tümör fişkiriyor***

    dizdar'ın aktardıkları şöyle;

    *"tavuk diye önünüze konulan hayvanın kuluçka süresini kısaltılarak 17 güne indirdiler.
    *hayvanların bacak yapıları değişti.
    *bu hayvanlar 45 gün sonra kendiliğinden ölüyor.
    *yapılan araştırmada doğal ürünle beslenen civcivlerin 45 gün sonra ayakta duramadığı görüldü.
    *tavuk diye önünüze konulan hayvanın karnından tümörler fışkırıyor.
    *tavukçular tıptan 50 sene önde gidiyor.
    *bu endüstrinin görevi size üzerinde et tutturulmuş bir şey vermek. hayvanın sağlıklı olması umurlarında değil. bu işin ilginç yanı, bunun onayını da veterinerlerden alıyorlar.”

    ***ilaç endüstrisi için ses çikarmiyorlar***

    dünyada belli başlı kanserlerde artış gözlendiğini belirten dizdar, “dünyada bütün ülkelerde kanser artmıyor, bütün kanserler de artmıyor. belli kanser türleri artıyor, bunu abd de biliyor. mevcut olan durumun farkındalar, çok umurlarında olduğunu sanmayın, hiç umurlarında değil. çünkü paralelinde ilaç endüstrisi büyüyor. geldiğimiz noktada bir ülkenin gıdasını ne kadar endüstrileştirirseniz, ne kadar markete tıkarsanız, uzun raf ömrü ile ne kadar bozulmaz hale getirirseniz hastalığın da o kadar arttığını görüyorsunuz." ifadelerini kullandı.

    dizdar, güvenli olan bakliyat ve hububat yenilmesini tavsiye etti."

    --- spoiler ---
  • şimdi biz istanbullular genel olarak tavuk eti süsü verilmiş martı eti yediğimiz için ve martılar hormon takviyesi ile büyütülmediği için bu konuda en sağlıklı beslenen il olmaktayız.*
  • tavukların yetiştirilme şartları ve tavuklara pompalanan ilaçları görünce yaklaşık 2 senedir yemediğim et çeşidi.

    ayrıca et tavuğu gibi zavallı bir mahlukat yok sanırım. bahçeli evimiz varken bir yaz 3 tane et tavuğu yetiştirdik. bu hayvanın geninde yemek var arkadaş. aralıksız durmadan yiyor hayvan. yazın sonuna doğru artık kilodan ayağa kalkamaz oldular. oturdukları yerden yiyorlardı. ayrıca kemikleri çıta gibi çıt çıt kırılıyor. hayvanları yemek için değil ızdırapları son bulsun diye kestik resmen.

    adam gibi köy tavuğu bulabilirseniz afiyetle yiyin. yoksa market tavuklarından bi' cacık olmaz.
  • günümüzdeki en sağlıklı ve en ucuz protein. yediğimiz etin tavuk eti değilde piliç eti olduğunu bilmeniz gerekiyor öncelikle, bir civcivin tavuk olabilmesi için 4 aylık bir süre geçmesi gerekiyor. köylerde beslenen tavukların daha lezzetli olması bu sürede aldığı yağlar ve yaş olarak tavuk olamasıdır size daha organik gelmesinin nedeni bu. yoksa ısıl işlemden geçmiş, yüksek proteinli ve sağlıklı yemlerle beslenen piliçler kadar sağlıklı bir protein şuanda yok.
    hormon, ilaç, şişirme vs. bunlara kesinlikle inanmayın bu safsataları çıkaranlar günümüz insanının ucuz protein yemesinden rahatsız olan insanlar. ayrıca tavuk etiyle alakası tüm sorularınız bir yeşillik uzağınızda.

    paketli, markalı ve son kullanım tarihine dikkat ederek alınız başka söylenecek söz yok.

    işin içinde olan ve büyük bir firmada bu işte çalışan biri olarak söylüyorum bizim çiftliklerimizde böyle bir şey yok ve diğer büyük markaların çiftliklerindede eğer bu hormonu, ilacı ispat edecek varsa önersin bakalım nasıl bir şey.
  • 2016 verilerine göre dünya tavuk eti üretimi:

    1.abd : %17.5
    2.brezilya : %13
    3.çin : %11.9
    4.rusya : %3.9
    5.hindistan : %3.2

    2016 verilerine göre dünya tavuk eti tüketimi:

    1.abd : %17.5
    2.çin : %14.1
    3.ab ülkeleri : %12.6
    4.brezilya : %10.3
    5.hindistan : %4.8

    2016 verilerine göre türkiye tavuk eti üretimi:

    1.bolu : %14.4
    2.manisa : %12.4
    3.balıkesir : %10.7
    4.sakarya : %10.0
    5.mersin : %7.4

    2016 verilerine göre türkiye tavuk eti ihracatı:

    1.ırak : %52.5
    2.diğer : %22.9
    3.hong kong : %9.6

    kaynak : tagem
  • tavuk etinde antibiyotik var, ton balığında civa var, meyve-sebze gdo'lu, bakliyatta kimyasal kullanılıyor, şeker-un zaten külli zarar. ne yiyecek kardeşim bu millet? aç mı kalalım? spor mu yapmayalım?
  • tek başıma yıllık tüketim miktarım 100-150 kg civarında olan et.

    aynı zamanda bugun itibariyle bir daha ağzıma sürmeme kararı almış olduğum besin türü.
    (bkz: spora başlayınca yemeğe besin demek)

    uzun süredir tavukların yetiştirilme şekli ve besinlerine katılan ilaçlarla ilgili konuları hepimiz duyuyorduk ancak yerinde bu konuya şahit olmak bambaşkaymış.

    artık protein kaynağı olarak yerine ne koyacağıma karar vermem gerek. çünkü asla tavuk yiyebileceğimi sanmıyorum artık.

    yemeyin, yedirmeyin. üreticiler para kaybetmedikçe düzen değişmez.
  • tekelleştikçe boku çıkan iş sahası. normal şartlarda hayvansal gıdalar yerel küçük üreticiler tarafından sağlanmalı. trabzon'daki, antalya'daki, istanbul'daki insanlar aynı markayı tüketebiliyorsa, bu kadar ihtiyaca ulaşılabiliyorsa varın siz düşünün nasıl daracık bir alana kaç tavuk sıkıştırılmış ve alışveriş yaptığınız yere kadar nasıl bir taşınma işleminden geçerek tazeliğini yitirmiş. hem yerel üretici damak tadı açısından da mühim olurdu, her yörenin besleme kültürü ayrı beslemeyle şekillenen et lezzeti farklı. gerçi neyden bahsediyorum ben gdolu mısır ve ona karılmış yumurta kabuğuyla besleniyor artık tavuklar. kapitalizm ve fiyat sabitleme politikaları bu yerelleşme işine engel oluyor. zira işini layıkıyla yapan ve yenmek için fabrikasyon aşamalarıyla üretilmiş değil de, güzelce yaşayıp sonra doğanın kanunları gereği yenmesi gerekmiş tavukların ticaretini yapacak bir şirketin, ürün fiyatı da pahalı olur. belli bir tüketici sınıfı bu ürüne yönelebilecek maddi güce sahip olduğundan onları kaybeden diğer firmalar da iyileştirmeye gider, bu da onların fiyatlarının artışına sebep olur. bu da uzun vadede yiyebildiği tek et hormonlu tavuğumsu et olmuş insanımızın bir süre sonra hiçbir et yiyemiyor olmasıyla sonuçlanır. isyan çıkar, hüzün olur.
  • vahşi kapitalizmin ocağına incir ağacı dikeceği et türü.

    malum markaların kuşbaşı, göğüs, çöp şiş vs... türündeki etleri, pakette yazan son kullanma tarihini görmüyor zaten. iki gün önceden gidiyorlar, kokmaya başlıyorlar. tavuk etinin kokması da destansıdır, doğalgaz kaçağı gibin yusuflatır adamı. bugün, daha üç gün önce aldığım ve son kullanma tarihine iki gün olan paketteki kalan tavukları kullanmaya niyetlendim, o koku yavaştan yavaştan gelmeye başlamış. attım çöpe.

    hayır, ne yapıyor ne ediyorlar da bu tavuklar bu kadar tırt oluyor, etleri iki günde cortluyor, bilmiyorum vallaha. seri üretim diye, herhalde kıç kadar alana metrobüs gibin istifliyorlar ve bunları azıcık büyüdüler mi hemen kesiyorlar sanırım. lezzetsiz, tatsız ve dayanıksız etleri de güzelcene piyasaya veriyorlar.

    bu kadar hasta bir millet olmamızın nedenini uzaklarda aramamak lazım sanki. kırmızı et öküz parasına vardı, ucuz dediğimiz tavuk eti de sağlıksız ve dayanıksız bir hal aldı. sonumuz hayrola.
hesabın var mı? giriş yap