• ben zamanla devlet kavramının tamamen ortadan kalkacağına inananlardanım. nasıl ve ne zaman olur bilmiyorum ama insanlar artık kalıplara sığmamaya başlıyor. hatta aile kavramı bile artık modern insana ters gelmeye başlayacak diye düşünüyorum.
  • zamanın büyük devletlerinin yıkılmalarındaki en büyük etken sahip olunan alan ile nüfusun yönetilemeyecek kadar büyük olmasıdır. 170 milyon km kare ve 8 milyar insanı yönetecek ve koruyacak sistem mevcut mudur? hayır değildir.
    yarın böyle bir sistem gelse bundan en çok pişmanlık duyacak kesim de bu sistemi isteyen götu kızıl, ortalıkta entel ayağına yatan 'tek devletçi' götoşlar olur.
    hatta bu götoşlar ortamlarda elit takılır, kendini üst sınıf görür ama tek devlet modeliyle bir afrikalı ya da hintlinin kendisiyle aynı şartlarda yaşamasını ister. tabi yersen aq.
  • bu konuyu çok iyi işlemiş şöyle de bir dizi var (bkz: the expanse)
  • hayalimdeki projedir. özellikle kız arkadaşımın yanına gitmek için onlarca kez girip çıktığım avrupa ülkesi giriş vizesini bekledigim şu dönemde bu başlık canibinden vurdu.
  • post scarcity döneminden önce mümkün olmayacak hede
  • kesinlikle gerekli olandır. insanlığın, kendini dinler, milletler, kültürler üzerinden tanımlaması ve tanımlarken ayrıştırması insanlığın devamı için gereksizdir, engeldir. ah keşke "(bkz: insan)" adı altında toplanabilse de görsek.
  • tekten bir aşağı sayıda olsa?

    yani hiç devlet olmasa?

    günümüzde değil, fakat bundan oldukça uzak bir gelecekte bu mümkün olacak bir gelişme.

    dünyada tüm devletler ortadan kalkacak demiyorum. geri ülkeler hâlâ devletçi sistemlerle yönetilirken, daha gelişmiş toplumlar devletleri giderek küçülterek, sonunda devletin hiç olmadığı bir sisteme geçecekler.

    bundan yüz yıl önce insanlar tüm okulların, hastanelerin, şeker ve çay fabrikalarının, posta servisi ve haberleşmenin devletin zaruri işleri olduğuna inanıyorlardı.

    günümüzde tüm bu işlerin ve çok daha fazlasının, özel sektör kuruluşları tarafından son derece verimli ve rekabetçi bir biçimde yapılabildiği çoğunluk tarafından kabul ediliyor.

    peki devletin asli işlevi olarak gördüğümüz hemen her şey, özel sektör firmaları tarafından yürütülemez mi? karşılığında bu hizmetlerden yararlanan kişiler ücretini ödese ve hepimizden gelirimizin kimi zaman yüzde 90'ına varan, ekonomik kalkınmanın canına ot tıkayan vergiler alınmayacak olsa? (yolsuzlukların kökünün kuruması konusuna girmiyorum bile).

    vergiler olmasa, refah düzeyimiz bir hayli artardı şüphesiz. işte o yüzden gelişmiş toplumlar giderek devletler küçülüyor. bu sayede daha zengin olabiliyorlar.

    yönetim sistemlerini birbirleri ile rekabet eden firmalar gibi canlandırın gözünüzde. hangi firma batar, hangisi ayakta kalır veya giderek daha da büyür , güçlenir? elbette daha rekabetçi olan, daha fazla gelir elde eden, iştirakçilerine daha fazla fayda sağlayan değil mi?

    işte o şekilde devletin giderek küçüldüğü toplumlar, büyük ve güçlü devlet isteğinde olan toplumların her alanda önüne geçiyorlar ve geçmeye de devam edecekler.

    sonuçta, insanoğlu kısa sürelerle kendi yararına olmayan sistemler için kandırılabilir olsa da, eninde sonunda uyanır. neden ben daha fakir, daha çok çalışıp daha az gelir elde ederek yaşamak zorundayım diye sorduğunda, kaçağın devlette olduğunu bir vadede kavrayacaklar. devlet dediğin bir memurun eline koca çay fabrikasını bağlar, o da kendi maaşının derdinde yukarıdan gelen emirle tüm topluma milyarlarca lira kaybettirir.

    böylesi bir sistemin tüm dünyaya egemen olması mı? aman almayalım.
  • bunun gerçekleşmesi için, yapay zekanın çok yol alması ve robotik olarak gelişmesi gerek. tek devlet yönetimi bir insan değil bir yapay zeka olmalı. ancak bu şekilde tam kontrol ve eşitlik olabilir.

    ancak bunu hali hazırda elinde güç bulunduranlar kabul etmez.

    bir ütopya olarak kalır.
hesabın var mı? giriş yap