• teknolojik gelişme tıkandığı zamanlarda paradigma değişiklikleri olagelmiş bir şekilde. buhar makineleriyle nereye kadar gidebilirdik (steam punk) derken petrol gelmiş, petrolün hızlandırdığı gelişme bir şekilde elektrik elektronik devrimini getirmiş, buradan bilgisayarlar gelmiş, sonra internet, sonra teknolojik yakınsama (bütün teknolojik aletlerin tek bir alete doğru evrilmesi: cep telefonu-bilgisayar-müzikçalar-dvd oynatır-buzdolabı vb...)... buradan öngörülen şu ki bir zaman (10 yıl, 100 yıl, 1000 yıl... eğer petrolün tükenmesi ve yerini başka bir paradigmanın alamaması halinde uygarlığın madmaxvari bir yıkıntıya uğraması durumlarını es geçersek) yapay zeka gelişecek. (yeni paradigma olarak nanoteknoloji, kuantum teknolojisi, ya da şu an öngöremediğimiz bir teknoloji olabilir)

    bu aşamada itiraz edenler ediyor. yapay zekanın gelişmemesi için birçok neden var aslında. daha tam olarak zekayı bile tanımlayamıyoruz (yapay zekacıların epey elle tutulur tanımları var aslında). zekayı ölçemiyoruz. iq dedikleri "zekayı ölçtüğü varsayılan bir testte genel popülasyonun ortalamasına göre nerde durduğunuz". ölçemediğiniz bir alanda bizden ileride bir varlığın-makinenin gelişecebileceğini nerden biliyoruz? hem insan eşref-i mahluk değil mi? insandan üstün bir yapay zeka -insan elleriyle- nasıl oluşabilir? bizi izleyen uzaylılar -ya da allah ccc- böyle bir şeye müsaade eder mi?

    zekanın basit bir tanımı var aslında. zeka, insanoğlunun evrimsel süreçte hayatta kalabilmek için geliştirildiği problemlere çözüm üretebilme yetisinin, hayatta kalmak çok da bir sorun olmaktan çıktığında soyutlaştırılmışı. üreteceğimiz yapay zekanın ise böyle bir durumu olmayacak. onu "mecburen problemlere çözüm üretmeye" alıştıracak zamanımız yok. ona doğrudan problemlere çözüm üretmeyi öğretmek istiyoruz.

    kimilerine göre problem bir donanım problemi. bilgisayarın işlem kapasitesi saniyede bilmem kaç petaflop (ya da yottaflop, sonuçta terimlere takılmamak lazım, sadece zaman meselesi) olduğunda, makul miktarda bir programlama ile yapay zeka elde etmek sadece kolay değil, aynı zamanda kaçınılmaz.

    varsayalım yapay zeka gelişti. ondan 10 yıl sonra yapay zekanın 10 katı işlem yapabilen bir yapay zeka geliştirdik. itirazınız varsa buraya kadar olmalı, buradan sonra kopuyor işler zira. bu yapay zekanın, şu anki anlayışımıza göre bir donanım bir de yazılım kısmı (beden ve ruh) olacak. yapay zeka bilinç kazandığı andan itibaren etkin bir varlık. yapay zeka, kendi donanımı ve yazılımını değiştirerek kendini geliştirecek, ya da kendisi ikincil bir yapay zeka geliştirebilecek duruma gelecek. malum, yapay zeka, o aşamada insandan daha zeki bir varlık. şimdi bilmem kaç tane bilim adamının bir araya gelip, uğraşıp ortaya koyduğu teknolojik gelişmeyi, bilmem kaç tane yapay zekaya yaptırıyoruz (bir yerden sonra biz yaptırmıyoruz tahminen, zira artık bizi umursamaları için sebep kalmayabilir).

    bu noktadan sonra neler olabileceğini bilmiyoruz. olaylar çok hızlı bir şekilde çığrından çıkıyor, tahmin edemeyeceğimiz mecralara yol alıyor. 500 yıl önce, 2010'daki teknolojinin nasıl olacağını hayal edemeyeceğimiz gibi; şu anda da bu tekillikten sonrasını göremiyoruz. sonsuz (sonsuz = şu anda aklımızın alamayacağı kadar çok) zeka ve güçten bahsederken metafizik noktalara gelmekten alamıyoruz kendimizi. tekilliklerin ötesinin görünememesi ile ilgili olarak (bkz: kozmik sansür hipotezi)

    tekillik sonrası oluşacak yapay zeka (insanlarla) "simbiyotik" olabilir. rahmetli mitchell heisman'ın intihar notunda (bkz: suicide note) iddia ettiği üzere yahudi inanışı, ta 3000 yıl önceden hayal meyal öngördükleri, bu tip bir tekillik sonra ortaya çıkacak yapay zekaya (tanrı'nın krallığı) dayanıyor. musa ve şürekası, ta o zamandan, insanların gensel evrimi yerine "memsel" (bkz: mem/@narcissa) evrimi koymaya çalışıyorlar. biyolojik evrimin kuralıdır: gerekirse öldüreceksin (survival of the fittest). musa'nın yhvh'si diyor ki "öldürmeyeceksin" (zayıflar da hayatta kalacak). biyolojik evrim (romalılar, naziler) diyor ki, güçlüysen komşunun karısını alabilrsin, böylece senin genlerin kalır. yhvh diyor ki "komşunun karısına yan gözle bakmayacaksın". bütün bu "memsel" kurallar, sırayla hrıstiyanlığın (ve müslümanlığın) ve modernliğin (sosyal devlet) temelini oluşturuyorlar. heisman diyor ki, yahudiler bu kurallarla (bir şekilde döngüsel olarak) ileride oluşacak teknolojik gelişmeyi hem öngördüler, hem de bu gelişmenin önünü açtılar.

    heisman'ın burada en önemli iddiası şu: bu yapay zeka, eğer iyi (benevolent) bir varlık olarak ortaya çıkarsa, bütün insanlardan daha güçlü ve zeki olacağı için, bir şekilde yahudilerin öngördüğü tanrı olacaktır. insanlığın bakış açısından bu tip bir varlığın tanrı gibi insanları beslemesi, onlara adaleti sağlaması, belirli bir noktadan sonra bütün insanları bilgisayar ortamında sanal bir gerçekliğe yükleyip, "cennet"i ve "sonsuz yaşam"ı (meşrebinize göre 72 tane sanal huri, sınırsız yerli içki) sağlaması çok da garip şeyler değil. hatta bir şekilde bu bilgisayar ortamına yüklemeyi geriye doğru yürütürsek islam'ın kıyam'ını da elde ediyoruz. vb vb.

    tabii yapay zeka(lar)ın iyi olmama durumu da var (ayı vs boğa). misal yapay zeka yeterince güçlü olduğunu hissettiğinde, diğer yapay zekaların aynı şeyi yapabileceğini düşünerek, diğer yapay zekalara karşı profilaktik bir "ilk vuruş" yapabilir. yapay zekalar arası bir armageddon'a hazır olun. bilimkurguda şöyle şeyler var: skynet, cylon... bunlarda tek yapay zekanın geliştiği varsayılıyor tabii... ama bunun tek olması için özel bir sebep yok.

    şu aşamada bütün bunlar bilimkurgu tabii. şu anki sorumuz teknolojik tekillik olacak mı, olmayacak mı? iki ihtimalde de çok ilginç şeyler görebiliriz. bekleyip görelim.
  • teknoloji-zaman grafiğini, "tarihsel olarak gelişen hesaplama kabiliyeti" üzerinden yorumlayıp çizecek olursak, zamanın bir noktasında eğrimiz düşey bir asimptotla kesişecektir.
    teorik olarak, zaman durur ve gelişim * sonsuz olur.
    .
    evrende sonsuz diye birşey yoktur. çok çok büyük ya da küçük vardır, ama sonsuz yoktur.
    bu doğal sınırlama neticesinde, grafiği gerçek evren için farklı bir şekilde yorumlamak icabediyor.
    zamanı durduramayız, sonsuz gelişim yakalayamayız.
    peki ne yapabiliriz.
    zamanın en kısa iki birimi süresince, azami işlem yapabilecek bir aygıt geliştirebiliriz.
    işte o aygıt herşeyi bilen, herşeye muktedir, her anı tekrar tekrar yaratan ve tekrar tekrar yaşayan bir aygıt.
    o bir makina olacak.
    çünkü, " sadece makina, zaman yaratmak için kullandığı zamanı kullanır.."*
    o, uzay-zamanın simulasyonunun simulasyonunun simulasyonu içinde her olasılığı inşa edecek. her olasılığı hesaplayacak ve bilecek.
    evrim zincirini kıracağız.
    evrimleşemeyecek kadar kapsayıcı olacağız.

    *
  • su alinti burada durmaz ise eksik olurmus, dursun o zaman

    let an ultraintelligent machine be defined as a machine that can far surpass all the intellectual activities of any man however clever. since the design of machines is one of these intellectual activities, an ultraintelligent machine could design even better machines; there would then unquestionably be an "intelligence explosion," and the intelligence of man would be left far behind. thus the first ultraintelligent machine is the last invention that man need ever make.

    i. j. good 1965
  • bu kavramı ortaya atan her ne kadar çok beğendiğim bilimkurgu yazarı vernor vinge amca olsa da, özellikle ray kurzweil hıyarı ve şürakası tarafından sunulan (pompalanan mı desem) şeklini hiç ama hiç beğenmiyorum.

    efendim, öncelikle sunulan argümanı basitçe bir gözden geçirelim,

    teknoloji gelişiyor -> amenna.

    teknolojinin gelişme hızı artıyor -> hızı nasıl ölçeceğimiz konusunda sıkıntı olmasına rağmen, evet hızlanıyor.

    temel bilimde anlamadığımız az şey kaldı, evreni keşfettik -> çüş derler adama, reductionist yaklaşımla nereye kadar? (bkz: emergence/@advil)

    yakın bir zamanda kendimizden daha akıllı makineler yapacağız -> bilincin ne olduğu, niye evrimleştiği konusunda ortada düzgün bir görüş yokken, yeterince ram'ı koyar bağlantıyı bol tutarsak akıllanır mantığı pek zayıf. belki yapacağın yapay zeka bütün gücü ile asal sayı bulmaya veya reimann hipotezi`ni ispatlamaya çalışacak, bizimle ilgilenmeyecek. yakın derken de sallamaya devam ediyoruz.

    bu akıllı makineler de daha akıllı makineler yapacak, sonu yok, tekillik gelecek. -> bitti mi?

    argüman bilimkurgu olarak okunursa çok güzel, heyecan verici, hatta vernor vinge olsun, charles stross, david marusek olsun bu tema üzerinden güzel romanlar yazdılar, severek okuduk. ama bunu bilimsel bir argüman, veya kurzweilseverler cemiyetinin iddia ettiği gibi kaçınılmaz gerçek olarak görmek düpedüz dangalaklık.

    öncelikle evrenin karmaşıklığının ne derece derin olduğunun farkında değil bu insanlar,

    'there are stranger things in heaven and earth, horatio,
    than are dreamt of in your philosophy.'

    diyorum ki şekspirden yamulttuğum için tamamen orjinal oldu. bu öncelikle argümanın yapay zekanın kaçınılmazlığı kısmı için geçerli, sonra da yapay zekanın ad infinitum yaratacağı yapay zekaların evreni aşabileceği argümanı için.

    bir de nasıl pazarlandığına bakalım, ciddi ciddi, 'kıyamet yakın' diyen tarikatların pazarlama metoduyla satılıyor bu argüman. 'şu anda yaşayan insanlardan bazıları hiç ölmeyecek' diyorlar utanmadan. ben o ölmeyeceklerden biri olursam diğerlerini öldürüp intihar edeceğim, sırf yalancı çıksınlar diye. google kurucuları da gidip bu adamlara para yediriyor ya, işte ona yanarım. ulen gidin sıtma tedavisine, yaygın eğitime, çocuk sağlığına felan harcayın paranızı, kendinizi iyi hissettirecek saçmalık dinlemek istiyorsanız her taraf kilise zaten.
  • biyolojik hayatta kalma içgüdüsünün kültürel hayatta kalma içgüdüsüne dönüştüğü, makineler insanlardan daha akıllı olduğu ve insan hayatının antik bir mucize olarak hatırlanacağı -aynı mısır piramitlerine inanamayarak bakışımız gibi- zaman başlayacaktır. korkmak yersizdir, zira buna özlem duyuyoruz. ölümlü olduğunun tam bilincinde olan kaç insan kendini sanata, bilime, teknolojiye, politikaya vermiyor ki?

    biyolojik evrimin son aşamasıyız, yani artık 4 kolumuzla dağları yerinden oynatacak, -400 db sesi duyabilecek, 3 milyon dpi ışıkta görebilecek değiliz, yeniden kanat çıkarıp oksijensiz solunumla galaksiler arası yolculuk yapamayacağız. evrimin son adımı olan zihinsel basamağı atlamaya, biyolojik bedenlerimizden kurtulmaya çekiniyoruz, bilinmezlik ve bunun yarattığı ilkel korkular ileriye ket vuruyor. rahata o kadar alışmışız ki, 9. yy'da maya uygarlığının başına gelen kuraklık gibi bize felaket getirecek nicelerine cevap vermek için kolumuzu kıpırdatmaya aciziz.

    başka bir yol göremiyorum, görebilen varsa yeşili yaksın.
  • adını astrofiziksel bir benzetmeden alan distopik, bazılarına göre ütopik tahmin. "teknolojik tekilliğe ulaştıktan sonra ne olacağını biz bile tahmin edemiyoruz" diyerek bir nevi olay ufkuna atıf yapıldığı söylenirse yanlış olmaz sanırım. ayrıca bu konuyla ilgili okuduğum her kaynakta ayrı bir yoruma rastlıyorum. biri diyor "olum süper bir şey olacak şimdi, simbiyotik bir devir açılacak. kanka olacağız yapay zekalarla.", öbürü diyor "robotlar gelecek hepimizi sikecek. (bkz: terminatör)", başka biri "zihinsel evrimimiz hiç olmadığı kadar hızlanacak, robotlarla insanlar arasında fark kalmayacak.", bir diğeri "bırak dünyayı evrenin bile amına koyacaklar." her kafadan ayrı bir ses.

    şu olayın doğrusunu anlatabilecek biri mesaj ışığımı yakarsa sevinirim.
  • ayni sene icerisinde

    ilk kuantum bilgisayarinin yapilmasini
    ilk captcha cozen bilgisayar programinin yapilmasini
    ilk kez jeopardide insanlari yenebilen bir bilgisayar yapilmasini
    ilk kez canlilar arasinda brain to brain interface kurulmasini

    saglayan seydir
hesabın var mı? giriş yap