• bu başlık altında oluşan ve oluşabilecek gündelik hayat teorileri yanında konuyu bilimsel olarak incelemiş olan insanlar da bir iki şey söylemiş, onları aktaralım dilimiz döndüğünce. önce ne olmadığına bakarsak: telefonla konuşurken oraya buraya yürümek, insanın kendisine meşgul süsü vermesi ya da zihin ve beden arasındaki bağlantının kopması sonucu olarak ortaya çıkmaz. hiperaktif insanlarda değil, insanların çoğunda görülen ortak bir davranış.

    şu örnek üzerinden adım adım gidelim ki kolay anlaşılsın: masaya birini oturtuyor, hemen önüne oyuncaklar koyuyorsunuz, farklı renkleri şekilleri olsun. insanlara bunlar hakkında konuşun diyorsunuz, konuşmaya başlıyorlar. bunlar yapılmış bilimsel deneyler. bu deneylerin görüntü kayıtlarını incelerseniz insanların el kol hareketi yapmadan konuştuğunu görürsünüz. bu arkadaşa parasını verip güle güle dedikten sonra ikinci kişiyi çağırıyorsunuz ancak oyuncaklar 50 cm. kadar uzakta bu sefer, yine masanın üzerinde. bu arkadaş konuşurken arada gösteriyor oyuncakları. bu arkadaşa da güle güle dedikten sonra diğer arkadaşı çağırıyor, masanın öteki ucundaki oyuncaklar hakkında konuşmasını istiyorsunuz, el kol hareketleri coşuyor. son arkadaşa masadaki oyuncakları bir süre gösterip başka bir salona alıyorsunuz, burada az önce gördüğü oyuncaklar hakkında konuşmasını istiyorsunuz, el kol hareketleri ziyadesiyle sapıtmış durumda, ama farkında değil. bundan sonra telefonla yapılan deneyleri hayal ediverin artık, uzamasın.

    bu tür davranışlar, yani aşırı el kol beden hareketleri, yürüme vb. insanlar görmediği şeyler hakkında konuşurken ortaya çıkıyor. özellikle soyut kavramlarla uğraşan insanlarda görülmesi de tesadüf değil, zira aristo felsefesi peripatetizm adıyla da bilinir. biraz internette dolaşıp felsefecilerin ders kayıtlarını seyrederseniz bu yürüme hareketlerinden bolca görürsünüz. telefonda konuşurken oraya buraya yürümenin nedeni de bu davranışın özel bir biçimi oluyor.

    bugünkü masalımız da burada bitiyor sevgili sözlük. tüm yazarcanların gözlerinden öperim.
  • mobil telefonların bize kazandırdıkları arasındaki davranışlardan tuhaf ve bir o kadar da engellenemez olanıdır. daha çalmadan az önce kendi kendinize söz verseniz dahi telefon çaldığı anda ayaklanılıyor, telefon açılıyor ve amaçsızca hatta fütursuzca yürümeye başlanıyor. ayrıca yürümek de yürümek olsa. bilinçsiz hareket etmenin önde gidenini yapmaktan başka bir şey değil.

    yaypak yaypak oraya buraya sallanarak, hatta geniş bir alandaysa, kişinin mümkün ölçüde düzgün bir daire çizerek yürüdüğü görülecektir. ha herkeste böyle bir şey yok. kimilerinde her zaman rastlandığını, kimilerinde ise her zaman olmadığını ama onların da birkaç kez kendilerini bu eylemin içinde bulduklarını söylemek mümkün.

    özellikle farkettiğimi söyleyebilirim ki eğer aranan veya arayan kişi hareketi gerçekleştirenin bizzat sevgilisiyse bu olay daha çok göze çarpıyor. hatta kişi kendini kaybedip metrelerce uzağa gidebiliyor. etrafını izliyor, tanımlıyor, yerleri ve değiştirdiği alanı görüyor ancak telefonu açtığı yer ile kapadığı yerin farkını konuşma bittiğinde sezimleyebiliyor.

    yürürken insanlar daha mı rahat konuşuyor, yoksa bu da o klasik “telefonla konuşurken anlamsızca yapılan karalamalar” türünde bir şey mi bilemiyorum. telefon ezelden beri olan bir şey değil ve kalkıp da bunun insanların huyunda suyunda olan bir şey oldugunu söylemek saçmalamak olur. ancak dikkatli gözler, mektup okuyan insanlarında da mektubu okurken yürüdüklerini, umarsızca yer değiştirdiklerini farketmişlerdir. ayrıca takvim yaprağı okurken dahi benzer hareketleri yapanı gördüm. fakat telefon daha farklı. dikkatin daha küçük bir yüzdesi konuşmaya ayrılmışken yapılan bu “oraya buraya” yürüme eylemi gerçekten tuhaf..
  • mobil telefonla sıkça yapılmakta olan bu eylemin aslında telefonun kablosu olmaması ve hareket özgürlüğü tanımasıyla pek alakası yoktur.

    eski türk filmlerini hatırlamak için bi kaç saniye ayıranlar, orada da esas oğlan ya da kızın sabit telefonda konuşurken koskoca cihazı ellerine alarak odanın içinde gezindiklerini, bunu da enteresan bir eda ile, hatunsa saçlarını yana attırarak, erkekse ahizeyi omuzuyla kulağının arasına sıkıştırıp, boşta kalan elini pantolonunun cebinde tutarak yaptıklarını hatırlayacaklardır.

    bu filmlerde oturduğu yerden efendi gibi telefonla konuşmak sadece ve sadece fabrikatörlere (bkz: hulusi kentmen) ve masa başı işi yapan (gazino patronluğu gibi) kötü adamlara (bkz: ekrem bora) mahsustur.
  • sanırım iç güdüsel bi davranış.

    üç yaşında yeğenim var çünkü, telefonu kulağına götürdüğü anda volta atmaya başlıyor çocuk.
  • insanoglu telefonla konuşmak için yaratılmadığından, kendini buna adapte etmeye çalışan bedenin yaşadığı şaşkınlık sonucu ortaya çıkan garip bir tepkidir. en nihayetinde bir hayvan olan insan iletişim için karşısında bir canlı görmek ister. gerek koku gerek temas ile bağ kurup, ses, hareket ve mimikler ile iletişimi gerçekleştirir. telefonda ise bunların hiç biri yok. sadece alınan ve gönderilen ses var. insan doğasına aykırı bu iletişim şekline günümüzde mahkumuz ve beden buna bir şekilde yüzyıllar içinde ayak uyduracaktır ve muhtemelen gelecekte insanlar uzaktan iletişimde boyle abuk dışa vurumlar göstermeyecek. sabit telefonda yürüme imkanı olmadıgı için daha farklı tepkiler vardır. kağıt karalamak, sağda solda herhangi bir cismi kurcalamak gibi. ve ayrıca evet ben de telefonla konuşurken bi sağa bi sola bilinçsizce yürürüm.
  • az önce gördüğüm mükemmel tespit. farketmeden sürekli yaptığım olay. otur yerine konuş di mi hayvan herif. yok illa gezecek, kitaplara bakacak, perdeyi aralayıp camdan bakacak, resimleri inceleyecek...
  • sınıra yakın illerde ikamet etmediğime şükrettiren durum.
    korkuyorum çok uzun bir konuşma gerçekleştirsem acaba hangi koordinatlardayken farkına varırım.

    varan 1: telefon çaldığı an oturduğun yerden kalk, konuşa konuşa bardan çık, yandaki bara gir, sigaranı iç, tertemiz kültablalarını kirlet, bar sahiplerinin anlamsız ve sinirli bakışlarını farket, istifini bozmadan yan tarafa geri dön.

    varan 2: şehirden uzakta, tarlalar içinde bir evde telefon çalsın, yerinden kalk, bahçede yürü, caddeyi geç, karşıdaki tarlalara vur kendini, kırk yılda bir geçen bir vasıta içindekiler seni görsün, katıla katıla sana gülsünler.

    aynı anda iki iş yapacağım derken rekor kırmaya gerek yok, kasmayalım.
  • gerçekten anlayamadığım ama toplumun istisnasız her kesiminde karşılaştığım hareket. en anlamadığım konu da sabit telefonla konuşurken insanda böyle bir istek olmaması, buna ragmen cep telefonuyla konuşurken hemen yürüme eylemine başlaması. acaba telefonun kablosu bilinçaltından bizi yerimize mi sabitliyor ki.
  • istanbul
    saat:23.45

    -aloo gülşen merhaba nasılsın ya görüşmeyeli?hıı ben de taksimdeyim şimdi.ses mi geliyo?anayoldayım trafik var ondandır.ne?anlamıyorum....

    saat:02.18

    -ondan sonra ben de dedim ki bak hacı sen bu kızdan uzak duracaksın.adam paso inat mına koyim.sonra bizim liseden fırat vardı bilirsin hani şu dik saçlı..ha ha o işte.ben bi telefon çaktım bizim elemana beş dakika sonra bi baktım karşılıklı on beş kişi olmuşuz..mır mır mır...

    saat:04.43

    -hocam eskişehire gittin aramaz oldun.lan sıçarım uykuna ne uykusu...şurda beleş beleş konuşuyoz işte..soğudu abi buralar...az beklesene şu bayiiden bi sigara aliim...

    (bakkala girilir)
    -selamünaleyküm abi kamel var mı?
    -kostavris anniyondanis(pardon anlamadım babuş)
    -hı?abi sigara diyorum sigara
    -verseremos sirtaki(la siktir de git anlamıyorum dediğinden)
    -haydaaa...

    (bakkaldan çıkılır)

    -ben siki tuttum hacı.daşşaklara gelmişim çabuk elçiliği ara amına koyim.ceptransfer ayağına yunan topraklarına ulaşmışım...
  • eviniz bahçeli ise ya da tek başına blok ise mümkündür.

    tavaf, çevresini dolanmaktır nitekim.
hesabın var mı? giriş yap