• --- recursive spoiler ---

    bu entry temel britannica'nın ne hale geldiğini anlatmaktadır.

    --- recursive spoiler ---

    itibarının daha fazla düşebileceğine inanmadığım zavallı ansiklopedi serisi. neden derseniz, bugün başıma gelenleri aktarmam yeterli olacaktır:

    ilkokulda temel britannica, orta okulda ana britannica, lisede collier's encyclopedia üniversitede ise internete dönüşen bilgi kaynağı kayması yüzünden, en seviye altı kalan temel britannicaları elden çıkarma girişimimle başladı farkındalık zinciri. ilk önce biri ortaokul diğeri ilkokul seviyesindeki kuzenlerimi denedim. küçüğü sallamadı, büyüğü güldü. anlam veremedim. kardeşime vermeyi denediğimde ise 6 yaşında olduğu için babam güldü.

    ardından kitap yardımı yapan bir kaç yere sorduğumda, hepsi artık elektronik ansiklopedi kullandıklarını söylediler.

    bugün ise nihayet çantama doldurup 20 fasikülü, akmar pasajına gittim. ilk girdiğim kitapçıya "ikinci el ansiklopedi alıyor musunuz?" diye sorduğumda, yüzünde yarı hüzünlü yarı masum bir ifadeyle "yoooook almıyoruz." dedi. içerideki adama "buralarda kim alır?" diye sorduğumda, "valla gazete vermediyse belki, ama kuponla aldıysanız hiç şansı yok." diye karşılık verdi. utanıp gazete mi verdi bilmiyormuşum gibi yaptım. çantama doğru baktığımda altın yaldızlı hürriyet logosu, açık fermuardan gözlerimi aydınlattı. adam tekrar "gazete verdiyse.. ı ıh.. yok.. gazete olmaz.. ı ıh." dedi ve oradan ayrıldım.

    yine de bir ümit, akmarın üst katında derinlere doğru yürürken, dükkanlardan birindeki adamla göz göze geldik, doğal olarak "buyurun" dedi, ben de buyurdum. "ansiklopedi alıyor musunuz?" diye sordum, sormamla adamın yüzü buruştu. "yok almıyoruz." diyip önüne döndü ve kitapların tozunu almaya başladı. lafı duyduğu anda adam beni defterinden silmişti. neye uğradığımı şaşırarak "kim alır peki?" diye sordum, yüzüme bakmadan aksi bir tavırla "şurada bir dükkan var sor oraya!" dedi.

    el mahkum, o dükkanı da terkedip 3. ve temel britannica'ya en ağır hakareti edecek olan dükkana girdim. içeride güler yüzlü, arkadaş canlısı görünen bir hanımefendi oturmaktaydı. kendisine malum soruyu sorunca, ancak takas yapabileceğini, internetin artık ansiklopediyi öldürdüğünü, kimsenin almak istemediğini anlattı. tamam diyerek çantamdan çıkarırken "bazı ciltler eksik bu arada" dediğim anda onun da yüzü buruştu. "aa!" dedi, "keşke baştan sorsaydınız boşuna taşımışsınız!". "belki ne bileyim cilt kaybolur da almak isteyen olur diye düşündüm yine de bir işlevi olabilir?" gibi bir şeyler geveledim. önce güldü, sonra da "doğuda bazı okullara yolluyoruz, ondan anca takas yapmayı teklif etmiştim, fakat bu haliyle hiç bir işe yaramaz!" dedi. teşekkür edip çıkacakken, arkadaş şu vurucu öneride bulundu:

    "aşağıda tuvaletçiler var, oraya bırakın isterseniz, en azından kağıt olarak geri dönüşür bir işe yarar."

    o kadar ağır bir hakaret ki aslında ansiklopediye, o an algılayamadım. düşününce, sadece ansiklopediye değil, bütün ilkokul yıllarıma. düşündükçe hem komik geliyor, hem (tuvalet kağıdı olmasını anlayacak kadar değilse de) neden işlevini yitirdiğini anlıyorum, hem de kendi çocukluğuma ihanet ediyormuş gibi hissediyorum.

    hey gidi temel britannica! ben sen gelesin diye onca kupon toplatmıştım anneme. nasıl da sevinmiştim geldiğinde. zaten nasıl sevinmesin ilkokul çağındaki bir çocuk; kıpkırmızı şeker gibi kitaplar, üstü altın yaldızlı. zaten yeni kitap kokusunu oldum olası sevmişimdir. her ödevin mutlak bilgi kaynağı olması yetmezmiş gibi, 70 kişilik sınıfta illaki 2. bir kişi daha aynı kaynağı kullanmış olurdu ve siz cevap vermek isterken diğer çocuk kalkıp resmen sizin ödevinizi okurdu. hem kıskançlık hem de çoğunlukla ortak bir deneyimi paylaşmanın huzurunu hissettirirdi. en azından ben öyle hissederdim, bu kelimelerle olmasa da. odanın şekli her değiştiğinde, yeni düzen bir şekilde temel britannica'ya optimum hızda ulaşmaya el verecek şekilde olurdu.

    işte böyleyken böyle oldu temel britannica. hem gülüyorum hem üzülüyorum.
  • kagit kokusu hala burnumda.. cildi de acaip kaliteliydi. dunyanin henuz ke$fedilmeye cok acik ve her yanindan inanilmaz eglence akan bir yer oldugu sanrisi ve gelecege yonelik umutlarla dolu yillarin hatirlanan elemanlarindan biri.. topragi bol olsun.
  • 9. ciltteki rambo tesadüfünü görünce çocukluk anılarım canlandı, her seferinde oraya takılmamı hatırladım.
    (bkz: ilk kan)

    http://images.gittigidiyor.com/…eti__39162072_0.jpg
  • kırmızı kaplı süper ansiklopedi.
    özellikle çocukken bunu kurcalamak çok zevkliydi.hem okuması o yaş için kolay hemde diğer alternatifleri gibi bol resimli cıvık değildi.aslında tam bir çocuk kitabı bile değildi.baya baya ciddiydi yani.
    -di diyorum bendeki 90ların başından kalma.yenisi varmı bilemem.
    ayrıca:
    (bkz: #12770974)
  • hala ilköğretim düzeyindeki bazı çocukların başvuru kaynağı olan ansiklopedi. özellikle içerdiği dizin cildinin doğru kullanılmasıyla çocuklara araştırma becerisi kazandırmaktadır. bugünlerde google'a yazdığı yazıyla önüne çıkan bağlantının doğruluğuna inanan 'bitapçı' çocuklar yerine aradığı maddeye ilişkin cildi açıp baktıktan sonra dizinde de arayan ve orada farklı madde başlıklarına yönlendirmeler görünce araştırmasını sürdüren ve daha ayrıntılı çalışma yapan 'kitapçı' çocuklar yetişmesine vesile olur hala.

    çocukların, aradıkları maddenin üstünde-altında ya da karşı sayfasında farklı maddelere takılıp, genel kültürünü zengileştirmesi de cabası.
  • ana britannica ile karşılaştırıldığında daha bol resimli olmasıyla sevimli
    kısa ve öz bilgi vermesi, dallı budaklı bilgiye girmeden özet cümleleri sebebiyle yaşı 14-15'lerde bir ansiklopedimizdi.

    sadece kırmızı kapaklı fasikülleri değil, yanında ekleri de olurdu ki tek tek sayfa sayfa onları biriktirip ülkeler atlası şekli şemalinde ayrıca sarı bir fasikül elde etmiştik en son.

    ayrıca kuş türlerini çizimlerle tek tek göstererek onlar hakkında genel bir bilgi veren ince bir kitapçık daha vardı.

    kısacası "ben ansiklopediyim heyt indir ayağını karşımda sigara içme" diyen, kasıntı kara kaplı ağır ansiklopedilerden değildi, bizdendi.
  • yanilmiyorsam milliyetin, yaniliyorsam hurriyetin grolier americana dan once promosyonuna basladiklari kirmizi kapli faideli, kendi halinde bir ansiklopedi idi.

    sabah grolier americana isminde bir ansiklopedi ile piyasaya cikip tepki alimi yapinca, bu ansiklopediyi killi bilekli bir herifin (vim reklaminda kolunda takometre olup da fayans yumruklayan adamin hismi olabilir) perspetifinden bir fotografla

    "iste karis kadar ansiklopedi, yuh size" diyerek tanitip okuzlugun daniskasini yapmislardi. bir ansiklopedinin boyutlariyla degerini olcen okuz sabah takimi bu anlamda citayi 300000 yil geriye cekebilmislerdi.

    biz ise "lan acaba hakaten karis kadar mi?" diyerek kendi elimizle olcmus, neticede resimde ki elin sahibinin bir hill giant olduguna kanaat getirmistik.
  • bilgisayarsızlıktan okuduğum 1993 basımlı kitaplardı.
  • bu internetler yokkene ilkokul çağlarında sömürdüğüm kırmızı renkli bilgi mabedi. bazen bunlarla uyur, sabah uyandırıldığımda iki-üç kırmızı kütleye çarpa çarpa kalkardım yataktan. herbir cildinde çiziktirmelerim vardır...
  • biz bunun gazete versiyonunu değil de bildiğin dergi dergi şeklinde satılanını almıştık. her cilt tamamlandığında dışındaki kırmızı deri kısmını da verirdi , kendiniz ciltlettirirdiniz. bu yüzden benim için ansiklopediden çok dergidir. okumadığım tek satırı yoktur. ciltlendikten önce sonra tek tek her satırını okudum her resmine baktım. hürriyet gazetesinin verdiğiyle arasında ciddi kalite farkı vardı. bugünki bilgi seviyemin temelini oluşturur. ayrıca bir sayısında ek olarak türkiyenin kuşları kitapçığı vermişti.her cildi saatlerce kurcalardım. balkondan içeri yağmur suyu girince hepsi mefta olmuştu. çok aradım sahaflarda ama tam takım bulamadım. belki istanbulda olsam bulabilirdim. özellikle gazete promosyonu olmayanı bulmak çok güç. aslında maddi değeri pek yok ama köşede durması bana mutluluk verirdi. sahaflarda gören yazarlar yeşillendirirse sevinirim.
hesabın var mı? giriş yap