• pazu'nun yapım aşamasındaki uçağı göründüğünde, hah bu ikisi bulacak laputa'yı ve mutlu mesut yaşayacaklar dedirten, akıl yaşta değil baştadır deyişine de sahne olabilmiş bir animedir. doğru karar verebilen akıllı çocuklar laputa'yı dert eden insanların artık huzurla hayatlarına devam etmelerini sağlamıştır.
    bunun dışında çocuklar arasında bir aşk varmış gibi görünse de miyazaki yine sağ gösterip sol vurarak, gülüşmeleriyle ve koşuşturmalarıyla aslında onların birer çocuk olduğunu hatırlatmaktadır. aralarındaki sevgidir.
  • "kayıp kıta" ile ilgili tüm efsaneleri içinde barındıran miyazaki animasyonu. şato tasarımı ile tarot kartlarında karşımıza çıkan yıkılan kule simgesine, efsanesi ile atlantis ve mu'ya benzer özellikler taşır. fakat laputa'nın gücünü hepsinin üzerinde tutar çünkü bu kıtalar onun aleviyle yok olmuştur.

    binaların, yer kürenin, içerisinde yaşadığımız birimlerin statik fizyolojisine karşı çıkış niteliği taşır. şatonun içerisinde duvarların şeffaf oluşu ve gökyüzünün görünmesi ile mekan algısını iyice genişletir ve içi dışa, dışı içe bağlar.

    kaze no tani no naushika'daki teto'ların burada da görünmesi, miyazaki'nin kendi filmleri arasında yaptığı göndermelerden sadece bir tanesidir.
  • son sahneler epeyce görkemli olup, insanın gözünden yaş getirir niteliktedir.
  • bitişinde çalan güzel parça için (bkz: kimi wo nosete)
  • konu olarak atlantis'e benzeyen, ancak denizaltılar veya gemiler yerine mükemmel dizayn edilmiş türlü uçan edevatlar gördüğümüz filmdir kendisi. filmin geçtiği zaman 1900'lü yılların başı gibi gözükmektedir, bu yüzden araçlar elektronik donanımdan yoksundur. bu da filme ayrı bi güzellik katar.

    filmdeki şehirlerin ve binaların yerleşimi de ayrı bi güzelliğe sahiptir ve miyazaki baba mononoke hime'de olduğu gibi her insanın içinde yaşama isteği uyandırdığı bir dünya profili çizer.
  • icerisinde bir adet ponyo da barindiran film. pazu'nun patronunun kucuk kizi bildigin ponyo'dur. bu kizin annesi de nausicaa tiplidir. zaten miyazaki'nin filmlerinde benzer tipleri goruruz hep; ama o kucuk kiz bildigin ponyo'nun daginik saclisi. spoiler
  • yine bir pazartesi gününde yine bir miyazaki animesiyle huzurlarınızdayım *

    bulutların üzerinde fantastik bir macera...miyazaki'nin studio ghibli çatısı altında ürettiği ilk film bir önceki filmine göre çok daha komik, çok daha dinamik olmuş. özellikle çılgın korsan nine ve oğulları çok matraktı * çizim tekniği ve sahnelerdeki derinlik duygusu da aynı şekilde hemen gözle görülür bir şekilde artmış. ayrıca ana tema müziğiyle birlikte müzikleri de çok güzeldi. ancak öyküsü beni yine çok cezbetmedi. başrol karakteri sheeta'ya açıkçası pek ısındığımı, backgroundunu çok inandırıcı bulduğumu söyleyemeyeceğim. çok paldır küldür girilmiş hikayeye. daha kimin kim olduğunu yeni yeni öğrenirken bir aksiyondur kopuyor. çok ilginç bir hayal gücü var miyazaki'nin, öyküleri "over the top" gelebilir bazı seyircilere, fazlasıyla fantastikler. misal ben biraz daha alçakgönüllülükten yanayımdır fantazide, o yüzden biraz üstüme üstüme gelinmiş gibi hissettim yine bu filmde de. ayrıca bir kere de şu çocuk karakterler prens, prenses, veliaht vs. çıkmasalar, normal çocuklar olsalar olmaz mı?? her çocuğun hayali prens-prenses olmak mıdır?? ana karakter sünepe prenses sheeta değil yardımcı erkek karakter madenci pazu çok daha sevimli ve inandırıcıydı bence. bol aksiyon ve bol komedisi sayesinde çok keyifle izlenen bir film ama benim hâlâ miyazaki'den beklediğim bu değil. belki de çok unutulmaz animelere imza attığı söylendiği için, izlediğim her iki animesi de gayet keyifli olsa bile ben daha çarpıcı ve olmuş bir şeyler beklentisine girdim. sırada totoro var bakalım, onda ne gibi sürprizler bekliyor bünyemi.

    son bir not düşeyim; gökyüzünde uçan adalar, o adaların yaşam kaynağı olan devasa ağaçlar vs. derken çok fazlasıyla avatar esintileri oldu. james cameron birazcık buradan mı esinlenmiş acaba diye düşünürken google'dan filmin afişlerini ararken karşıma avatar afişlerinin çıkması da pek manidar oldu *
  • her şeye rağmen doğanın korunabileceğinin, doğa olmazsa yaşamın asla olmayacağının, teknolojinin doğa dostu olmak zorunda olmasının muazzam bir şekilde işlendiği filmdir. film sizi muazzam manzaralarıyla öylesine büyüler ki, iki küçük çocuğun yok olacağına değil, o muazzam ağacın yok olacağına üzülürsünüz. aynı zamanda robotları doğa dostu bir şekilde tasvir etmiş, hatta üstlerinde çimenler hayvanlar falan dolaşıyor. bu kadar naiflik nerden geliyor sevgili miyazaki? hayranlığım öyle bir seviyeye geldi ki studio ghibli dünyayı yönetsin diyecek duruma geldim. ayrıca sen neden bize, her filminde ilk olarak kötü olarak görülen bir karakterin sonradan iyi olduğunu gösterip ümit veriyorsun ki? birçok flimde ana karakterin küçük bir kız çocuğu olması da cabası. bu kadar naiflik japon felsefesinden falan geliyorsa ben seve seve benimserim. miyazaki tek başına koca dünya için japonları sevme sebebidir.

    kısacası 1986 yılında böyle güzel manzaralarla, muazzam bir hayal gücüyle bol mesajlı sımsıcak bir film yapılmış. izlediğim en iyi animelerden birisi oldu..tabii ki tavsiye edilir.
  • ince espri anlayışıyla, pazu'nun sheeta'ya olan aşkı ve romantizmiyle, iyilik timsali robotun insandan daha insan oluşuyla mükemmel bir anime.
  • hayao miyazaki'nin ucan makinelere merakini bir kere daha gordugumuz 1986 yapimi bir cizgi filmdir.. orjinal adi "tenku no shiro rapyuta" olup daha cok "laputa: castle in the sky" diye bilinir.. en uzun cizgi filmlerden biri olup (2 kusur saat) guzel bir maceradir, eglendirir..
    ayrica (bkz: laputa)..
hesabın var mı? giriş yap