• ön bilgi: sıklıkla tavsiye isteyen mesajlar aldığım için belirtmek istiyorum ki koca istanbul'da gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim hiç kimse yok. ankara'da tavsiye isterseniz yardımcı olabilirim ama.

    çok önemli edit: murat paker isimli bir terapist danışanına tacizden ceza aldı biliyorsunuz. bunun üzerine birçok kadın da terapist tarafından taciz edildiklerini yakın çevrelerine itiraf etmeye başladılar. henüz şikayet aşamasına gelmiş bir şey yok ama umarım olur ve bu isimler ifşa edilir. işin ilginci bunların bazıları tıpkı murat paker gibi kendilerini pro-feminist olarak tarif eden, insan hakları gibi gündemlerde kalem oynatan sol görüşlü erkekler. bu yüzden de bu uyarıyı yapmak zorunda hissediyorum: kadınsanız ve özellikle istismar geçmişi olan bir kadınsanız kendinize bir kadın terapist bulun. ve diyelim ki böyle bir deneyiminiz var ve hesap sormak istiyorsunuz, konuyu meslek örgütlerinin etik kurullarından önce kadın derneklerine mesela mor çatıya açın. yine murat pakerle ilgili süreç gösterdi ki meslek örgütlerinde, örneğin türk tabipler birliğinde ahbap çavuş ilişkileri etik kaygıların çok önüne geçmiş durumda. sizin travmanızdan önce meslektaşlarının çıkarını düşünecekler.

    kişisel sorunlarınızla ilgili uzman yardımı almaya karar verdiyseniz gözönünde bulundurmanız gereken kriterlerdir.

    1. öncelikle gideceğiniz kişinin terapi yaptığından emin olun. psikologların pek azı terapi yapabilir; psikiyatristlerin de tamamı terapist değildir. çekinmeyin sorun.

    2. özellikle de gideceğiniz kişi bir psikolog ise hangi ünvanla terapi yaptığını sorun ya da araştırın. ideal şartlarda terapi yapanların en azından klinik psikoloji yüksek lisansı yapmış olması gerekir fakat türkiye'de ne bunu denetleyecek bir kurum ne de bu etik sorumluluğu üstlenecek bir meslek örgütü vardır o yüzden bu konuda işiniz çok zor. devlet üniversitelerinden pek azı klinik psikoloji yüksek lisansı açar, o yüzden de psikologların bir kısmı bu ünvanı çoğu birbirinden yetersiz özel üniversitelerden alırlar. kazandıkları mesleki deneyimle "uzman" sıfatının hakkını veren uzmanlar olduğu gibi görüldüğü yerde koşarak kaçılması gereken "uzman"lar da mevcuttur. o yüzden uzmanlık ünvanının yanında mesleki deneyimlerini de sorun (bundan sonraki tavsiyem subjektiftir) eğer sorunuza cevap vermek yerine çamura yatarsa teşekkür edip telefonu kapatın.

    3. bir de şunu aklınızda tutun her uzman psikolog, klinik psikoloji alanında uzmanlaşmış değildir. yüksek lisansını deneysel psikoloji alanında da yapmış olabilir bunu da sorun. ayrıca psikoloji lisansı okumayıp, klinik psikoloji yüksek lisansı yapmış da olabilir karşınızdaki kişi, bir orman mühendisinden terapi almak isterseniz siz bilirsiniz ama bence çok ilginç bir deneyim olmaz.

    4. uzman olmayıp da alanında çok deneyimli olan, ne yaptığını bilen kişiler elbette vardır, size tavsiye edilen böyle biriyse ve uzun süredir klinik alanda çalışıyorsa çekinmeyin. fakat terapistliğini üç günlük beş günlük sertifika programlarından kazanmış biriyle karşı karşıyaysanız koşa koşa kaçın, arkanıza bakın takip edilmediğinizden emin olun. zira şu anda ilkokul diploması olmayan birinin "ileri terapotik becerilerin şizoaffektif bozukluklarda kullanımı" adı altında üç günlük bir eğitim düzenleyip de katılımcılara duvarlarına asılabilecek sertifikalar dağıtmasının önünde hiçbir yasal engel bulunmamaktadır. alanında nitelikli uzmanlar tarafından verilen ve hatta uluslararası geçerliliği olan sertifikasyonlar da mevcuttur fakat alana uzak biriyseniz bunları ayırtetmeniz imkansıza yakındır.
    eğitimi düzenleyen bazı kurumların isminde "enstitü" ibaresi olması da sizi yanıltmasın örneğin davranış bilimleri enstitüsütarafından verilen emdr dışındaki sertifikalar kimseyi bir ekolün ya da tekniğin uygulayıcısı falan yapmaz, tamamen ticaridir.

    5. sorununuz "sınav kaygısı" ya da "cinsel işlev bozukluğu" gibi kolay tanımlanabilir bir sorunsa o konuda çalışan bir uzman arayın, bulursunuz. tavsiye üzerine birine giderken de ona dikkat edin, başkasının depresyonunu iyileştirmiş birisi sizin panik ataklarınızı da iyi tedavi edecek diye birşey yoktur.

    gelgelelim terapistinizi seçtikten sonra dikkat edilmesi gerekenlere ki bu konuda tavsiyeye daha az ihtiyaç var sanırım. bilmeniz gereken şey terapinin de, (uygulanıyorsa) ilaç tedavisinin de, verilen ek ödevler varsa onların da sadece sizinle ilgili olduğu.

    1. haftalardır gidiyorsanız ve durumunuzda bir değişiklik veya değişiklik umudu hissetmiyorsanız,
    2. size aylar önce ilaçlar yazıldı ama hiçbiri sizde en ufak bir olumlu değişiklik yapmadıysa ( psikiyatrik ilaçların etkisini göstermesi uzun zaman alabilir, size bu ilacı yazan kişi bu konuda bir bilgilendirme yapmadıysa sorun)
    3. terapistiniz sizi sizden daha iyi tanıyormuş gibi davranıyorsa ve nedenini anlamadığınız ödevler veriyor, katılmadığınız yorumlar yapıyorsa. tavırları sizi rahatsız ediyorsa.

    bunları tartışmaktan çekinmeyin. mesleki bir deformasyon olarak terapistler kişileri psikiyatrik kategoriler üzerinden değerlendirmeye eğilimli olabilir. somut bir teşhise sahip olmasanız bile sizin davranışınız ve düşüncenizi sizden daha iyi anlayıp bildiklerini sanabilirler. bazıları da (maalesef böyle bir istatistiğim yok, kişisel gözlem diyelim) bunu mesleki yeterliliğin gereği sayarlar. itiraz edin.
    kendiniz hakkında uzman olan sizsiniz, karşınızdaki sadece psikiyatri/klinik psikoloji uzmanı.

    sorun uzarsa o terapisti bırakıp yenisini aramaktan çekinmeyin.

    psikoterapotik bazı uygulamalar dışardan bakınca anlaşılmaz görülebilir, örneğin köpek fobinizi kulağınıza kulaklıktan ses vererek tedavi eden bir teknik size şüpheli görünebilir. bunlardan bazıları şüpheli görülse bile etkililiği ve emniyeti kanıtlanmış uygulamalardır. bazılarının yerine ise üfürükçüye gitmekdaha hesaplı olması açısından tercih edilebilir. size yeni bir teknik uygulanmadan önce o tedavinin ismini sorun ve hakkında bilgi edinin.
  • size yakın bir görüşü olduğuna ya da en azından sizin yaşama şeklinize saygı duyup anlayabilecek biri olması.
  • terapist olduğunu söyleyen kişi, nlp, kişisel gelişim, yaşam koçluğu gibi ifadeler kullanıyorsa, hiç bulaşmayın, kaçın.
  • boşu boşuna terapiste kendisi hakkında sorular sormayın. iki ekol dışında (varoluşçu ve gestalt) hiçbir ekol terapistin kendi hayatı hakkında bilgi vermesine izin vermez. özellikle psikanaliz kökenli ekoller aktarım ve karşıt aktarımı ilişkinin merkezine yerleştirmeleri dolayısıyla bu konuda çok katıdır.

    zaten buna izin veren ekollerde çalışan terapistlerin de kendisiyle ilgili verdiği bilgiler sevgilisi veya çocuğu hakkında dertleşmeyi içermez, hayata ilişkin genel bir bilgelik ve deneyim aktarımı gibi şeylerdir ve öncelikli amaç hastanın bundan fayda görmesidir.

    bir terapiste sorabileceğiniz sorular sizi ve terapi sürecinizi ilgilendiren konuların dışına çıkarsa cevap almayı boşu boşuna beklemeyin. eğitimini ve deneyimini sorabilirsiniz, daha önce sizin gibi hastaları olup olmadığını sorabilirsiniz ama onun özel hayatını sormayın.

    zaten terapiste onun dertlerini dinlemek için para ödemiyorsunuz, oldu da sordunuz ve cevap aldınız hatta "çözüldü" ve birden konumlar değişti, hatta sormadınız ve o bir şekilde kendini anlatmaya başladı ve anlatılanlar size değil ona hizmet ediyor; çok açık söylüyorum berbat bir terapistle karşı karşıyasınız, paranızı geri isteyin (gerçekten). şöyle düşünün pantolon alacaksınız paranızı ödediniz ama satıcı size pantolon vermek yerine üstünüzdeki pantolona el koyuyor; temel olarak bundan çok farkı yok terapistinizin bu yaptığının.

    yalnız böyle sorular sorduğunuzda sizi nasıl reddettiği onun insani ve terapotik niteliklerine ilişkin değerli bilgiler içerir. insana benzeyen bir terapist bunu sizi incitmeden yapabilir ve neden kendi hakkında konuşmadığına ikna olursunuz, bunu yapmak çok da zor değildir. terapist koltuğunu iktidar alanı olarak pençeleriyle kavramış bir ego düşkünü ise aranızdaki (namevcut) hiyerarşiye ilişkin incitici vurgular yapar. böylesinin odasını terk etmekten çekinmeyin.
  • çok tecrübeli olsun profesör olsun diye çok yaşlı seçmemek bunlardan biri olmalı. kulak zayıfladı mı, terapinin kalitesi düşüyor bir kere. soru soruyor, söylüyorsun, yanlış duyup "böyle mi yani" diyor, yav he he deyip geçiştiriyorsun. çünkü terapidesin zaten, öyle bütün içini canla başla dökecek değilsin ya, kapıyı aralayacağın 1 saniye var, onda da yanlış anlayınca ne olacak;

    "yav he he"
  • pandemi dönemi ile birlikte instagram'da mantar gibi online terapi ilanı türedi. iyi bir üniversiteden mezuniyet, master, bir terapi alanında yetkinlik falan yazılmış zaten.
    mesleğin içinden biri olarak 20 yılı aşkın deneyimimle ben de size bir iki öneride bulunmak istiyorum.

    - terapist adayınızın sosyal medya hesaplarına bakın. sikindirik özlü sözler paylaşıyorsa eleyin. eskiden boktan özel üniversite mezunları yapardı şimdilerde iyi üniversite mezunları da yapıyor. bunların size katkısı kişisel gelişimci kadardır. siz para verirsiniz onlar gelişir.

    - terapist adayınızın sosyal medya hesaplarına bakın. özel hayatına dair paylaşımlar varsa eleyin. son dönemde özellikle aforizma, tatil fotoğrafı, moda'da kahve paylaşımı, kocası çocuğu ile tatil pozu, kitap önerisi, aforizma, seksi poz paylaşan terapist türedi. bakın bunlar sıkıntılı tipler. kendileri gibi insanlara bile faydaları dokunamaz. yaptıkları işin sadece akademik eğitimini almışlar. bir sanat ve disiplin olan psikoterapistliğe dair farkındalıkları sıfır.

    - terapist adayınız internette uygun fiyatlı ilanlar veriyorsa kaçın. daha doğrusu paylaşımlarında ücret bilgisi veriyorsa, kolaylıktan bahsediyorsa, herkes için erişilebilir terapi konsepti içinde esnek ücret politikasından bahsediyorsa şarlatandır.

    arkadaşlar, terapi demek çerçevere demektir. bu çerçeve uzun yılların deneyimleri ile eğitimler ve süpervizyonlarda aktarılmaktadır. ne olursa olsun çerçeveye sadık kalınmalı. terapist ve danışan arasındaki ilişki odanın dışında devam etmemeli. sınırlar herkes için koruyucudur.

    ülkemizin boktan eğitim sisteminin en boktan kısmı sosyal bilimler eğitimidir. üniversiteler korkunç durumda. birkaç iyi üniversite dışında öğrencilere mesleki beceri kazandırabilecek program ne yazık ki yok. akademisyenlerin ezici bir çoğunluğu sahada doğru düzgün çalışmamış. bu sadece lisans programları için geçerli değil. özellikle leş özel üniversitelerin bolca kontenjan ve yüksek fiyatlarla açtıkları klinik psikoloji programları kişilere unvan veriyor ama yetkinlik vermiyor. arkadaşlar geçen sene psikoloji bölümünü kazanan sonuncu adayın türkiye'deki başarı sıralaması: 999.082. yani bu adamdan daha başarılı 1 milyon kişi falan var sınava girenler içinde. yine de bu vatandaş o vakıf üniversitesini bitirecek. parayı bastırıp master da yapacak. üstelik bunu okuma yazması, hesabı kitabı zayıfken yapacak :)

    edit olarak: tekrar okuyunca biraz cinsiyetçi buldum yazdıklarımı. mesleğin çoğunluğunu oluşturdukları için kadınlar üzerinden örneklemişim maddeleri. aforizmacılar genelde erkek ve sakallı bunu da belirtmek isterim.
  • bir tavsiye daha. business channel, business channel türk kanallarındaki programlarda uzman olarak yer almışsa ve bunu sosyal medya hesaplarında paylaşıyorsa kesinlikle uzak durun.
  • uzun uzun yazılacak şeyler vardır elbette. ben kısa keseceğim:

    her iki anlamda da sizi sikmediğinden veya sikmeye çalışmadığından emin olun.
  • aşık olmayacağınız biri olsun.
  • özellikle son dönemde artan şarlatanlık sebebiyle daha da çok dikkat edilmesi gereken hususlardır. başlığı gönül rahatlığıyla inceleyebilirsiniz. yapılması gereken teknik şeyler yazılmış. bir daha yazmayacağım. ama ortam öyle bir hale geldi ki, "bir arkadaşınızın" gidip çok memnun kaldığı insanlara terapist diye gitmeyin. çünkü bir arkadaşınızın patolojisini bilemezsiniz öyle değil mi? belki o çok memnun kaldığı terapist bir arkadaşınız patolojisini beslediği için kendisinden çok memnundur. bunu asla bilemezsiniz. her ne konuda olursa olsun ruhsal danışmanlık ihtiyacı hissediyorsanız, bir bilene sorun ve bu kişi sadece meslek etiğine değil insani anlamda ahlakına gerçekten güvendiğiniz biri olsun. hiçbir şey yapamıyorsanız, beni yeşillendirin. ciddi söylüyorum. çok ciddi bir ruhsal sıkıntınız olmayabilir. ama yanlış kişiye giderseniz o çok ciddi olmayan ruhsal sıkıntınızı deliliğe bile döndürebilirsiniz.

    size bunu şöyle anlatayım. terapist olmak çok ciddi bir süre ve para gerektirir. gerçek bir terapist olmak için şaka gibi ücretler istenen eğitimlerden geçmeniz ve kendi terapinize gitmeniz gerekir. psikoloji mezunu olmanız ve hatta falanca yerde yüksek lisansa sahip olmanız da yetmez. burada inanılmaz yüksek bir meblağdan bahsediyorum. ve benim gibi fakir psikologlar, insanlar seansına 300 alırken ben ayda ne alıyorum lan diye düşünüp üzülüyorlar. ben de üzülüyorum açıkçası. niye üzüldüğümü de anlatayım. bu şarlatan şerefsizler yüzünden üzülüyorum. burada bir ayrım giriyor araya işte. ben şerefsiz değilim. bu aralar çok sık çevremden 'ya bir arkadaşım var şöyle böyle sorunları var' diye bana söyleyenler oluyor. şerefsiz olsam, 'aa tabi canım bana yönlendir ben terapiye alayım' derim. 'yalnız seans ücretim şu kadar bikbik' derim, kendimi de adeta bir plaza kaşarı gibi bir güzel satar, bir insanın ruhsal hayatını bitirip kendi kariyerimin önünü açabilirim. çünkü o kişinin ruhsal hayatıyla oynamak bana para getirir. ben de o paraları eğitimlerime ve terapime yatırırım. sonra gerçekten terapist olurum. mis.

    ama ben ortada böyle şerefsizler varken, ayda bir aldığım saçma sapan maaşımla insan kalmayı tercih ediyorum. terapiye başlamayı düşünüyorsanız, en azından bana sorun. bu konuda çok ciddiyim.

    terapist olabilmek önce etiği özümsemeyi gerektirir. param yok evet ama parayı götüren şarlatanlardan daha iyi bir terapist olmam beni gülümsetmiyor değil. istediğiniz kadar sayıda eğitime gidin, insan değilsiniz. yaptığınız şey sokaktan geçen adamın 'ben cerrahım' diye ameliyata girmesine benziyor. insan olan korkar.

    bir altımdaki entry sebebiyle zorunlu edit: (bkz: hastasıyla ilişkiye giren psikolog)
hesabın var mı? giriş yap