• büyük çoğunluğu çeviriden anlamayan, başka bürolarda getir götür yaparken 3-5 müşteri ile diyaloğa girmek suretiyle eski işyerine ihanet eden kişiler tarafından idare edilen, %80 olasılıkla ikinci kez gittiğinizde yerinde yeller esen yerlerdir. türkiyede kurumsallaşamamış bir meslek olan çevirinin içler acısı halinin kanıtıdır. çoğunlukla sık karşılaşılan dillerde çeviri yapan bir ya da iki iyi tercüman tanırlar ama önemli müşterilerin dışındaki işlerini bunların yarı fiyatına çalışan başarısız, bilgisiz, acemi tercümanlara yaptırıp, kontrol etmeden müşterilerine verirler. piyasadaki arz fazlasını bahane ederek çevirmenleri sömürürler, aldatırlar, dolandırırlar. işinizi yapar gönderirsiniz, müşteri reddetti derler, müşteri vazgeçti derler paranızı vermezler. haftaya ödeyelim derler büroyu kapatıp kaçarlar. en kötüsü bu işi yapalım parasını alınca borcu kapatırız diyerek yeni işler gönderen türleridir. gönderdikleri iş genelde büyüktür ve paraya ihtiyacınız vardır, onu da yaparsınız. siz zokayı yuttukça işler ve rakam büyür ta ki bir gün acı gerçekle karşılaşana kadar. numaralar ve mekan değişmiştir. üzerine bir bardak soğuk su içersiniz paranın. müşteri iseniz işinizi zamanında alamazsınız, ararsınız sallarlar, şu olur bu olur, ortaokul mazeretleri ile karşılaşırsınız, mail atmışlardır siz alamamışisınızdır, mailiizi almamışlardır. elektrikler kesiktir. ve illaki tercümana ulaşamıyorlardır.

    çoğunluğunu bunların oluşturduğu çeviri bürolarının arasında, çöldelki vaha misali parlayanları vardır ki bunlarla çalışmak hem müşteri hem de tercüman olarak sizi rahatlatır. müşteri olarak işinizi zamanında alırsınız, sorun olduğunda ilgilenirler, düzeltirler, işlemlerinizde yol gösterirler. yardımcı olurlar. çevirmenseniz paranızı zamnında ve hak ettiğiniz miktarda alırsınız, sizi yüceltirler, tercih edildiğinizi hissedersiniz. yarı yolda bırakmazlar. velhasıl profesyonelliklerini gösterirler.
  • 1940'ta meb altinda kurulan, dunya klasiklerini turkce'ye kazanmayi amaclayan olusumun adi. ogretim uyeleri, ogretmenler ve yazarlar, humanizma ruhu yaratacagini umduklari yapitlari ceviriyorlardi.
    ancak, 1950 sonrasinda klasiklere kuskuyla bakilmasi, hatta bazi klasiklerin yakilmasiyla humanizma ruhu artist olmak icin evden kacmistir..
  • ek iş maksatlı serbest bir tercüman olarak bu tarz bürolardan sıklıkla iş alıyorum ve gelen işlerin çoğu, firmaların üçüncü şahıslar tarafından bilgi güvenliği sebebiyle görülmesini istemediği belgeler oluyor. metnin asıl sahibi, işin üçüncü bir şahısa paslandığından habersiz, metninin tercüme bürosunda yüksek güvenlikli (!) şekilde kadrolu tercümanlar tarafından tercüme edildiğini sanıyor. halbuki iş çoktan dışarıya paslanmış oluyor. şu da var ki, üçüncü şahısla tercüme bürosunun bir sözleşmesi yok ve sadece sözlü olan bir karşılıklı güven var. bir yaptırım yok. çünkü kağıt üzerinde üçüncü şahıs diye biri yok.

    kısaca bu tercüme büroları ne mi yapıyor? iş gelince internet üzerinde buldukları tercümanlara belirli bir ücret karşılığında paslıyorlar. kısaca gelen işi komisyonculuğa dökmüşler. siz siz olun, önemli belgelerinizi asla gerçekten güvenmediğiniz bürolara yaptırmayın. becerebiliyorsanız oturup kendiniz yapın. ya da bana mesaj atın :p *
  • istanbul'dakilerin çoğu türkçe dışında bir dil bilmeyen, hatta türkçe'yi bile adam gibi bilmeyen sahipleri tarafından işletilir.

    bugün bana gelen bir toplu maille ismi lazım olmayan yeni bir tanesiyle karşılaştım. izansız herif bir de 400 küsür kişinin mail adreslerini herkesin görebileceği şekilde göndermiş. gönderdiği "çevirmen gerekli" başlıklı mailin içinde geçen aranan şartlardan birisi aynen şu şekildeydi (tırnak, noktalama ve anlam büro sahibinin eksikliğidir):

    - web sitelerine hakim olmak anlamak mesela home görünce ana sayfa diye çevirmek.

    adama "home görünce çok güzel ana sayfa diye çeviririm, hatta birleşik bile yazarım" diye mail atarak başvurumu da yaptım. bakalım kısmet artık.
  • türkiye'de faaliyet gösterenleri alenen dolandırıcılık yapmakta ve çevirmenin hakkını gaspetmektedir. türkiye'deki çeviri bürosu-çevirmen ilişkisi geçen yılların ardından daha da sorunlu bir almış vaziyette. memleketteki her işin alabildiğine usülsüz yürütüldüğünü bilen büro sahipleri, ellerinde yasal nitelikte herhangi bir teminat bulunmayan çevirmenlere ödeme yapmıyor ya da -eğer çevirmeni biraz daha sağmak niyetinde iseler- aylara yayılan parçalı ödemeler yapıyorlar. ellerine geçecek paranın da müşterinin büroya ödediğinin üçte biri hatta daha azına denk olduğunu belirtmek lazım. türkiye'deki serbest çevirmenlerin kazancının ukrayna'dakilerin neredeyse yarısı kadar olduğunu da araya sıkıştırıvereyim.

    yiğidin harman olduğu diyarlardan gelen serbest çevirmenler bir türlü örgütlenemiyor. örgütlenmek genlerimizde yok çünkü. kimi çevirmenler örgütlenemedikleri gibi, çeviri bürolarının dayattığı koşulları ve düşük rakamları sorgusuz sualsiz kabul ederek meslektaşlarının durumunu zorlaştırıyorlar. bir çeviri bürosunun ödemeyi geciktirmesine itiraz edeceklerine klasik "firmadan parayı alamadık, ofise kedi girmiş, senin çeviriyi yemiş." türü mazeretleri kabulleniyorlar. firmanın yapacağı ödemenin çevirmeni bağlamayacağı, çevirmenin çevirisini teslim ettiği anda ödeme alması gerektiği idrak edilemiyor. allaha emanet bir iyimserlikle çeviri gönderip ofis sahiplerinin vicdanlı davranmasını umuyorsunuz. neticede bu şartlarda çalışan çevirmenler oldukça şartların düzeleceğini sanmıyorum. siz gene de bir çeviri bürosuna iş bıraktığınızda, muhtemelen gariban bir bağımsız çevirmenin hakkının yeneceğini bilin ve işlerinizi doğrudan bağımsız çevirmenlere emanet etmeye gayret edin. eğer çevirmenseniz işbu facebook grubuna katılabilir ve sıkça "vay adiler" diye söylenebilirsiniz.
  • ankara'da soguslemeden insancil kosullarda tercume yapan abiyi buldugum burodur. kendisini cok sevdigim ve cok iyi niyetli birisi oldugunu anladigim icin bunu buraya yazmak istedim. simdi anlatsam belki de size normal gelecek ama ben acikcasi boyle insanlar kalmadi artik dedim.

    simdi iki belge icin 40 tl olur dedi ben de tamam dedim direk, cunku daha once yine bir belgemi cevirmisti ve diger tercumanlara gore daha uygun fiyatliydi. almaya gittigimde yanimda sadece 50 tl vardi, 10 tl'yi asagidan bulup verecegini soyledi. ben de bi arkadasindan falan alacagini dusundum. meger sadece birilerine sorcakmis. ama artik tabi gunumuzde kimse kimseye yardim etmedigi icin kimse parayi bozmadi. ben ust uste onemli olmadigini ve istemedigimi soyledim ama israrla bir markete gidip ayran aldi yine de bozdurdu o parayi. yani dusunuyorum ben olsam karsimdaki onemli degil dese, o binadan kac kat asagi inip o kadar insanla ugrasmazdim. sozun kisasi eger bir tercuman ariyorsaniz ve ankaradaysaniz bence oraya gidebilirsiniz. en azindan iyi insanlar kazansin istiyorum. ısmi iste "atlas tercuman" kizilayda.
    bu kadardi, paylasmak istedim. sevgiler.
  • çeşitli dillerde yazılı dokumanları istediginiz dillere ceviren ve bunyesinde birçok dilde ceviri yapabilen cevirmenler barındıran , genellikle yaptırdıkları iş ile verdikleri paranın orantısız oldugu, zaten işlerini daha az para ile yapan universite ogrencilerine yaptırıp uzman bir yeminli tercumanın onayı ile işi yapan ögrenciye verdikleri paranın 3-5 misline satan, her filoloji mezunu öğrencinin bir gün açmayı istediği olusumlardır.
    edit: öğrenciye sayfa başına ortalama 3-4 ytl öderlerken işi aldıkları yere sattıkları rakam minimum 15-20 ytl arasında seyretmektedir.
  • işiniz düştüyse buraya bakıp sakın aldanmayın, hepsi reklam amacıyla yazılmış. kendi yaşadığınız yerde birisiyle çalışmak daha güvenilir ve garantidir.
    tanım: çeviri yapılan yer.
  • hasan âli yücel döneminde milli eğitim bakanlığı'na bağlı olarak kurulan, 1940-1966 yılları arasında batı klasikleri başta olmak üzere 1247 eser çeviren kurum.

    cumhuriyet tarihinde çeviriye atfedilen önemi anlamak için 1938-1946 yılları arasında millî eğitim bakanlığı yapan hasan âli yücel (1897-1961) döneminde bakanlığa bağlı olarak kurulan ve 1940-1966 yılları arasında batı klasikleri başta olmak üzere dilimize 1247 eser kazandıran tercüme bürosunun kuruluşu ve faaliyetlerine bir göz atmak yeterlidir.

    1923 yılında cumhuriyet’in ilanı, aynı zamanda yeni bir isim ve rejimle kurulan türkiye cumhuriyeti’nde devlet eliyle dönemin aydın ve yazarlarının da desteğini alarak gerçekleştirilecek bir “kültür planlaması”, döneminin de başlangıcı olarak kabul edilebilir. çok partili hayata geçişe kadar yaklaşık yirmi beş yıl hızla devam eden bu süreçte, çeviri de bu kültür planlaması faaliyetlerinin önemli araçlarından biri hâline gelir. bu dönemin en önemli hedeflerden biri, batı uygarlığının bir parçası hâline gelecek modern bir türk ulusu inşa etmektir. 1940 yılında kurulan ve cumhuriyet tarihinin en büyük çeviri hareketi sayılan tercüme bürosu ile avrupa uygarlığının temeli olarak görülen batı klasiklerinin türkçeye kazandırılması ve bu eserlerin ulus inşasında önemli rol oynayacağı düşünülen çağdaş türk kültürü ve türk edebiyatına kaynak teşkil etmesi hedeflenir.

    ulusal aidiyet duygusunun gelişmesinde eğitim ve kitapların öneminin farkında olan devlet aslında cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren çeviriyi de devlet hizmetlerinin bir parçası saymıştı. harf inkılâbı öncesinde 1923-1928 yılları arasında en popüler kitaplar devlet tarafından basılmıştı. 1926 yılına kadar millî eğitim bakanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren telif ve tercüme heyeti, millî kütüphane ve eğitim kurumlarının ihtiyacı olan kitapların çevirisinden sorumlu olmuş, heyetin dağılmasından sonra yine millî eğitim bakanlığı tarafından “cihan edebiyatından numuneler” başlıklı on kitaplık bir çeviri dizisi yayımlanmış fakat bu dizinin devamı harf inkılâbı’yla sekteye uğramış, tercüme bürosunun kuruluşuna kadar devlet yalnızca bazı çocuk kitapları ve birkaç klasik eser çevirisiyle yayıncılık faaliyetlerine devam etmişti.

    özel yayın evleri latin harflerine geçiş öncesi ve sonrası devletten aldıkları bazı desteklerle edebiyat çevirisinde daha etkin bir rol oynasalar da bastıkları eserler çoğunlukla batı klasiklerinden ziyade, finansal açıdan getirisi daha fazla olan popüler edebiyat ürünleriyle sınırlı kalmıştır. vakit ve remzi yayınevleri dışında yalnızca birkaç özel yayınevi klasiklerin çevirisine eğilmişti. remzi kitabevi’nin “dünya muharrirlerinden tercümeler serisi” bunlar içinde en kapsamlı olandır.

    özellikle 1930’larda ahmet hamdi tanpınar, yaşar nabi nayır, ismail habib sevük gibi dönemin önemli yazar, çevirmen, yayıncı ve aydınları çeviri faaliyetlerinin yetersizliğinden, plansız ve düzensiz ilerleyişinden yakınmaktaydı. kültürel batılılaşmanın tam anlamıyla gerçekleşmesi, gençlerin erişebileceği kitap sayısının arttırılması, batı uygarlığının temelini oluşturduğu öne sürülen hümanist eserlerin (özellikle yunan ve latin klasiklerinin) kurulacak çağdaş türk kültürüne ve edebiyatına kaynaklık edebilmesi için batı klasiklerinin çevrilmesine vurgu yapıyor ve devleti çeviri faaliyetlerine el atmaya çağırıyorlardı.

    aydınlardan gelen bu çağrılara sessiz kalmayan dönemin millî eğitim bakanı hasan âli yücel başkanlığında 1939 yılında birinci türk neşriyat kongresi toplandı. kongre’nin hedeflerini gösteren 14 maddelik listede çeviri ikinci sırada yer almış, kongrenin çeviri konusundaki amacı ise şu şekilde belirtilmişti: “dilimize tercüme ettirilecek eserlerin, klasikler dâhil olarak, en lüzumlularının senelere ayrılmış bir planda tespit edilmesi ve bunların neşri için alakadarlar arasında iş bölümü yapılması”. kongre bünyesinde yayıncılığın pek çok yönünü ele almak için kurulan yedi encümenden biri de çeviriyle ilgili bu belirtilen konularda planlama yapacak olan tercüme encümeni’ydi. tercüme encümeni, çalışmaları sonucunda kongre’ye çevrilmesi önerilen eserlerden oluşan bir liste sunmuş, hazırladığı raporda ise çevirinin amacını, “hem memlekete medeniyet âleminin fikirlerini ve hassasiyetini getirmek, hem de dilimizi zenginleştirmek huşunda hizmet edecektir.” şeklinde belirtmişti. raporda aynı zamanda “bunun için tercüme işinin bugünkü perişan hâlinde bırakılmayıp bir usul ve nizam altına alınması muvafık olacaktır.” diye belirtilerek hümanist eserlere özel bir önem verileceği vurgulanmış, bir de millî eğitim bakanlığına bağlı tercüme bürosunun ve tercüme dergisi’nin yayımlanması kararına yer verilmişti.

    hasan âli yücel döneminde bakanlığa bağlı olarak kurulan tercüme bürosu tarafından 1940-1966 yılları arasında batı klasikleri başta olmak üzere 1247 eser çevrildi.

    ilk tercüme bürosunun yedi üyesi dönemin saygın yazar, çevirmen ve akademisyenlerinden nurullah ataç (reis), saffet pala (umumi kâtip), sabahattin eyüboğlu, sabahattin ali, bedrettin tuncel, enver ziya karal ve nusret hızır’dı. 1940 yılında büro’ya bağlı bir de tercüme dergisi çıkarılmaya başlandı. çevirilerin bir kısmı büro’nun çevirmen üyeleri tarafından yapılıyordu, 1940 yılında tercüme dergisi’nin “haberler” bölümünde belirtildiği gibi tercüme bürosu bazı kitapları da çevirmenlere ısmarlayacak, istenilen kitaptan örnek 25-30 sayfa çevirecek olan çevirmen ve uzmanların onayından geçerse çeviriye devam edecekti. tercüme bürosu, millî eğitim bakanlığının çıkardığı pek çok dizi için çeviriler hazırladı. bu diziler içinde en çok ön plana çıkan “dünya edebiyatından tercümeler” dizisi oldu. bununla birlikte “okul klasikleri” ve “devlet konservatuvarı yayınları” da tercüme bürosunun çalışmaları içinde önemli bir yer tutuyordu. ilk yılında “devlet konservatuvarı yayınları” için 10 oyun çeviren büro, 1941 yılında 13 çeviri kitap yayımladı. giderek artan bu sayı 1942’de 27, 1943’te 68, 1944’te 97, 1945’te ise 110 kitaba ulaştı.

    1950 yılı sonuna kadar yayımlanan eser sayısı 691, 1951’den 1966 yılı sonuna kadar yayımlanan eser sayısı ise 556’dır. bunlardan bir kısmı birden fazla ciltten oluştuğu için toplamda dilimize kazandırılan kitap sayısı 1120’dir. bunlar içinde fransız klasikleri 308 kitapla listede en üst sırada yer alırken onu 124 eserle modern tiyatro serisi, 113 eserle alman, 94 eserle yunan, 88 eserle rus, 80 eserle ingiliz, 66 eserle şark islam klasikleri izler. 1940 ile 1960 yılları arasında tercüme bürosunun eserlerini en çok çevirdiği yazarlar; 30 eserle platon, 22 eserle balzac ve shakespeare, 14 eserle dostoyevski, 10 eserle goethe, 9 eser ile tolstoy ve 8 eserle çehov oldu.

    büro, dilimize kazandırdığı eserleri kabul görmüş edebiyatlarla sınırlı tutmayıp başka edebiyatlardan eserleri de dilimize kazandırır. çin klasikleri, iskandinav klasikleri, ispanyol ve italyan klasikleri, hint klasikleri, polonya klasikleri de sayıca fazla olmasa da dünya edebiyatından tercümeler serisinde yerlerini almıştır.

    büronun en verimli çalıştığı dönem 1943 ile 1946 yılları arası olur. büro, 1941 yılından itibaren yunan klasiklerinin çevirilerine yoğunlaşır, 1943 yılında ise bu eserlere latin klasikleri eklenir. 1941 yılında sophokles’ten yapılan 7 oyun çevirisiyle başlayan yunan klasikleri çevirileri, 40’ların sonuna kadar hızla devam etmiş, tercüme bürosunun yayımladığı 94 yunan klasiğinin yalnızca beşi 1949’dan sonra yayımlanır. latin klasiklerinden ise 31 eser çevrilir, bunların 27’si 1941-1948 yılları arasında yayımlanır.

    tercüme bürosu yalnızca edebiyat eserlerinin çevirisine odaklanmamış, yunan klasiklerinin çevirisine verilen ağırlıktan dolayı felsefe de yayımlanan çeviri kitaplar içinde önemli bir yer tutar. ayrıca descartes, voltaire, rousseau gibi batı filozoflarının eserleri de çevirtilip yayımlanmıştır.

    tercüme bürosu için çalışan çevirmenlere gelince; çoğu yalnızca çevirmen değil aynı zamanda dönemin önemli aydın, yazar ya da akademisyenleriydiler. büro’nun en üretken çevirmenlerinden nurullah ataç ve sabahattin eyüboğlu aynı zamanda dönemin önemli denemecilerindendi. lütfi ay tiyatro eleştirmeni, orhan burian üniversitede ingiliz edebiyatı dersleri veriyordu. yaşar nabi nayır edebiyat eleştirmeni, yazar ve yayıncıydı. tercüme bürosu için çeviri yapan diğer ünlü çevirmenler; hasan ali ediz, vedat günyol, suut kemal yetkin, reşat nuri güntekin, cahit sıtkı tarancı ve yakup kadri karaosmanoğlu gibi aralarında dönemin en öne çıkan yazarlarının da bulunduğu isimlerdi.

    1950’lerden sonra büro ilk dönemlerindeki canlılığını muhafaza edemmiş, fakat 1966 yılına kadar aktif kalmıştır. tercüme bürosu, özellikle hasan âli yücel döneminde türkiye’nin modernleşme ve batılılaşma sürecinde en önemli sacayaklarından biri olmuştur. hem zengin bir çeviri kütüphanesi yaratır hem de bu zengin kütüphaneden beslenen çağdaş türk kültürü ve edebiyatının oluşmasına ve gelişmesine katkıda bulunmuştur.
  • bunların web sitesinde referanslar kısmında bir tek allah yoktur. geri kalan tüm büyükler gövde gösterisi yapar. microsoft, apple, porsche, 3m, bayer, p&g, unilever, hepsi o sokak arasındaki mütevazı çeviri bürosunu tercih etmiştir.
hesabın var mı? giriş yap