• istisnaların kaideyi bozmadığını hatırlatarak, bağımlı yetiştirilen canım ülkemin çocukları olarak maalesef yetişkinlikte çoğu kişiye vuran piyango. üzerine sayfalarca tez yazılası bir konu ama soyle bir özetlersek sunun gibi birşey:
    bilinç üzerinde terk edilmekten korkuyorum ve yalnız kalmaktan. ancak bilincaltında terk edilmeme gibi bir opsiyonun olduguna o kadar inanmıyorum ki mutlaka terk edilecegim yerleri/kişileri tercih ediyorum. boylelikle yanlıs inancım farkında olmadan yaptıgım tercihler yüzünden devamlı dogrulanarak daha da pekişiyor ve kuvvetleniyor maalesef. daha da kotusu eger bir gün "yanlışlıkla" beni en azından durduk yere terk etmiycek birine denk gelirsem, bu ne zaman olacak nasıl olacak gibi anksiyete ve korkularla başa cıkabilme yetisine sahip degilim. orda kalamıyorum. cunku daha once hic bu ihtimali düsünmemiştim?? devamlı kontrol etmeye calısıyorum herseyi. sınırları zorluyorum emin olmak icin. bunalıyorum. daralıyorum. içten içe terk edilmek için dua eder hale geliyorum.

    "ilişkim bu kadar güzel giderken tadını çıkarmalı; olay çıkarmasam da terk edilme şemam razı değil. yaman çelişki..."

    not: samimi bi dil olması ve daha rahat anlasılması acısından birinci agızdan yazılmıstır. bu entrynin sahsımla alakası yoktur.
  • "nasıl olsa her ilişki biter diyerek bir ilişkiye başlamak…"

    deniz erdem in konuyla ilgili blog yazısında ana hatlarıyla çok güzel anlattığı bir bilişsel şemadır. blog yazısının kesinlikle okunmasını tavsiye ederim. yazının uzun bir özetini de aşağıda paylaşıyorum.

    " nasıl olsa karşındakinin seni bir şekilde bırakacağına inanmak…

    bu yüzden ya hiç yaklaşmamak, ya yapışmak ya da karşındakinin sadakatini sevgisini sürekli test etmek. acaba şunları şunları yapsam hala daha yanımda kalır mı, beni gerçekten seviyor mu bakalım? diye sınav yapıp durmak, ve bütün bunlar yüzünden karşı tarafın yorulup kendini geri çekmesi. karşı taraf kendini geri çekince terk edilme şeması olan kişinin paniğe kapılıp aynı davranışların dozunu arttırması, bu sefer karşı tarafın daha da uzaklaşması ve kaçınılmaz son; terk edilme.

    terk edilme olmadığı durumlardaysa (her iki tarafın birden terk edilme şeması ve dolayısıyla ilişkiyi bitirememe eğilimi varsa) yıllar süren mutsuz ilişkiler. bazı durumlardaysa terk edilme şeması olan kişinin birdenbire, karşı tarafın hiç beklemediği bir anda ilişkiyi bitirmesi. daha bir hafta önce çiçek alan,sürprizler yapan, tatil programları yapan kişinin birden ilişkiyi bitirmesi ve karşı taraf ne yaparsa yapsın asla geri dönmemesi. böyle durumlarda en çok karşı taraf yıpranır. neye uğradığını şaşırır. oysa bilmez ki aslında birlikte olduğu kişinin terk edilme şeması var ve bu yüzden hiç bir sorunu konuşmuyor, karşısındakini elinde tutmak için sürekli onu memnun edecek şeyler yapıyor ve aslında içten içe ilişki bittiğinde üzülmeyecek şekilde bir yandan kendini soğuturken bir yandan da kendine başka birini arıyor. bu tür kişiler hep arka arkaya eklemli ilişkiler yaşarlar, arada boşluk yoktur.

    terk edilme şemasının kaynağı nedir? terk edilme evet, ancak her zaman gerçek bir terk edilme olmak zorunda değil. bedenen orada ancak ruhen başka bir yerde olan, örneğin depresyonda olan, çok çalışması gereken, sosyal statüsünü çocuğun ihtiyaçlarının önünde tutan bir temel bakım veren varsa da çocuk kendini terk edilmiş hissedebilir.

    ...

    çare? yapılan araştırmalar mindfulness çalışmalarının çok faydası olduğunu gösteriyor. yani, terk edilme şemasının ne zaman tetiklendiği, en çok nerelerde ayağına dolandığı, bu olduğu zaman ne düşünüldüğü,hissedildiği ve terk edilme şemasını onarmaktansa daha da güçlendiren baş etme mekanizmalarının analizinden sonra kişinin kendini tüm bunlara kaptırmaktansa içinde ve dışında olan bitene izleyici kalabilmesi.

    açayım; terk edilme şeması tetiklendiğinde kişi kendini tehdit altında hisseder. sanki köyden kovulmuş kimsesiz ve tek başına yaşayamayacak bir yavru gibidir en derinde. ama dışarıdan bakıldığında avaz avaz bağıran bir aslan görürsünüz. ya da çok ukala bir iş insanı. bazen hırslı ve sürekli çalışan bir meslek sahibi. bu kişilerin tüm derdi hiç kimseye muhtaç olmamaktır:

    “o kadar güçlü olmalıyım ki hiç bir zaman hiç kimseye ihtiyacım olmasın, ve o kovulan yavru konumuna düşmeyeyim” korkusu ile durmadan çalışırlar ve “bilir kişi” olmaktan büyük bir keyif alırlar. bilir kişi olurlarsa hep ona ihtiyaç olunacaktır, o kimseye ihtiyaç duymayacaktır ve böylelikle terk edilme gibi bir şeyin başına gelmesini engelleyebilecektir. kontrol edebilecektir yani…

    bu tabii ki nafile bir çabadır… sağlık sektöründe,akademide ve hukuk alanında sık rastlanır bu şemaya… etrafları insanlarla dolu bilir kişiler, aslında içlerinde yapayalnız ve kaygılı hissederler. gerçek anlamda kimseyle pek de yakınlaşamazlar ve bunu da yok sayarlar. ta ki gerçek bir kaybetme durumu yaşayana kadar.

    ...

    olay sadece mizaç ve çekirdek ailede değil. içinde yaşadığın toplum da en az bu faktörler kadar önemli. sosyal güvencesi olan, eğitim ve sağlık ihtiyaçları dünya kalitesinde ücretsiz karşılanan, işsizlik maaşı olan bir ortamda oluşacak şemalarla, “başıma her an her şey gelebilir” diye düşünülen bir ortamda oluşan şemaların etkisi çok farklı olacaktır. ruh sağlığı alanında çalışan herkes bunu göz önünde bulundurmalı diye düşünüyorum. insanı içinde yaşadığı ortamdan izole edersen anlayamazsın."
  • (bkz: hayatı yeniden keşfedin)
    "muhtemelen sizi terketme potansiyeli olan sevgililere doğru itiliyorsunuz."

    "siz tutarlı bir ilişki için hiç umut vaadetmeyen insanlar aramıyorsunuz, siz daha çok tutarlılık için birazcık umit veren insanlardan etkileniyorsunuz. tamamıyla ümit vermeyen, ümit ve kuşku karışımı içinde size bir şeyler sunanlarla ilgileniyorsunuz."

    "belli seviyede bağlanma ve bağlılık gösteren eşlerden en çok etkileniyorsunuz ancak mutlak olarak onların kalacağından emin değilsiniz. dengesiz olan bir aşk ilişkisi ile yaşamak sizi rahat hissettirir ve size tanıdık gelir. sizin her zaman bildiğiniz budur. dengesizlik şemanızı etkinleştirmeyi sürdürür ve kimyanın sürekli akışına neden olur. tutkulu bir şekilde aşık olarak kalmanızı sağlar. sizin gerçekten yanınızda olmayan insanları seçmeniz çocukluk terkedilmenizi yeniden etkinleştirmeye devam ettiğinizi gösterir."

    "ne zaman ilişkinin tehdit altında olduğunu hissetseniz çok güçlü bir duygusal tepki verirsiniz."

    "kopma terkedilme için karşıt saldırıdır. koptuğunuz zamanlarda bağlanma ihtiyacınızı inkar edersiniz. bir meydan okumadır. "sana ihtiyacım yok" kopmanız ile karışık genelde içinizde bir öfke vardır ve kısmen bu cezalandırıcıdır. eşinizi sizden uzaklaştığı, sizin ihtiyacınız olanı size vermediği için cezalandırırsınız."

    "bir tarafınız yakınlık ister, diğer tarafınız terkedilmeyi bekler. bir parçanız yakınlık ister, diğer tarafınız öfkelidir. genelde de bu öfkeye neden olacak bir şeyler olmamıştır."

    şema sahibi biri olarak kendi hayatımdan örneklersem; dönülmeyen bir mesaj, uzun süre gelmeyen telefon benim için terk edilme sinyali anlamına geliyor ve ben "galiba terk edileceğim" diye düşünüp hemen plan yapmaya başlıyorum. "o zaman şöyle yaparım, böyle yaparım" diye... telefon çaldığında ya da beklenen mesaj geldiğinde ise ben zaten düşünmekten yorulmuş, bütün kalelerim yıkılmış, bitkin bir halde oluyorum. her ilişki bitiminde "bu sefer de terk edilmedim" diye seviniyorum içten içe. hayatımda en çok kaybetmekten korktuğum ilişkide bu korku da haliyle zirve yaptı. o yüzden sık sık uzaklaşmaya çalışıyorum ve sanırım terk etmeyi başarırsam bu korkudan kurtulduğum için çok rahatlayacağım. böyle pis, lanet, hayatı kabusa çeviren, mutluluğu sabote eden, huzursuzluk kaynağı bir şemadır. sebep ise çocuklukta yaşanan terk edilme, ebeveyn kaybı veya ebeveynleri tarafından terk edileceği hissine kapılan çocuğun kaygılı/kararsız bağlanma geliştirmesidir. büyüdüğü zaman da çocukluktaki kaygılarını yaşatacak kişilere çekim hissetmesine ve kendi kendine eziyet etmesine sebep olur. mesela narsistik insanlar çekici gelir çünkü tam da tarif edilen; ümit ve kuşku karışımı bir ilişkiyi yaşatacak en doğru insanlar narsistlerdir. bir narsist için de bulunmaz nimettir bu insan. çünkü narsist stabiliteden çabuk sıkılır. sürekli gel-gitler yaşayan bu insan ise narsistin ilişkiden (narsist için oyundan) sıkılmamasına sebep olur. birbirlerini çözene kadar inişli çıkışlı, itmeli çekmeli, ayrılmalı barışmalı tuhaf ama yüksek kimyalı bir ilişki yaşarlar. huzur ise bu ilişkide eser miktarda bulunur, bir süre sonra hiç bulunmaz.

    çare: şema terapi. o da pek çok kişi için günümüz şartlarında ne yazık ki lüks...
  • flört dönemi sonrası ilişkiye başlanır
    yemek yenir sinemaya gidilir sonrasında kız yalnız bırakılmaz denerek ve bırakılır
    sonra işi ciddiye bindirme konusu tartışılır
    ailelerle tanışma faslı geçilir
    sonra kızın kaprisleri erkeğin kabullenememesi derken kavgalar başlar
    sonra soğuk bir sokak ortası veya elit bir mekan seçilir
    nişanlıysa yüzük fırlatılır,hala sevgililerse dumur bir şekilde ayrıldıklarını söylerler
    ve iki taraftan biri bunu mutlaka kabullenemez
    sonrası hep hüsran zaten ayrılık
  • bende de olan şema. ayrılmış ebeveyn, küsen bir anne modelinin ürünü diyebiliriz. ölüm de olabilir, duygusal olarak ihtiyaçlarının yüksek olduğu bir dönemde hayata kök saldığın kişilerin kaybı da. olur da olur. bir gün oturup uzun uzun yazmak isterim.

    herkesin şemaları vardır. bu onu özel yapan kusurlarıdır. bir çok da artısı vardır. insanın kendini kusursuz sanması yanılgısından çıkıp, kendinizi olduğunuz gibi kabul ederseniz, umutsuz bir vaka gibi görmek yerine, farkındalığı kazanmak, hayatınızı kazanmak olacaktır. terapi o yüzden muhteşem bir şeydir.

    "ne zaman ilişkinin tehdit altında olduğunu hissetseniz çok güçlü bir duygusal tepki verirsiniz."
  • sahip olduğumu öğrendiğim şema. aileden gelen yapışıklık şemasıyla da birlikte çekilmez hal alır.

    bağlanacağınız kişileri kaybetme beklentisiyle yaşarsınız. ilişkilerinizin eninde sonunda, şu ya da bu şekilde bitme tehlikesini yoğun olarak hissedersiniz. sevdiklerinizin sizi terk edeceklerine, hasta olup öleceklerine, başka birisi için sizi bırakacaklarına, önceden tahmin edilemez olumsuz davranışlar sergilediklerine, bir şekilde aniden ortadan kaybolacaklarına inanırsınız. bu yüzden genel bir korku içinde yaşarsınız. sevdiklerinizin yaşamlarınızdan çıkma tehlikesine ve ayrılık işaretlerine karşı aşırı tetikte olursunuz.

    gerçek ya da algılanan bir kayıp(ayrılık, terk edilme vb.) olduğunda, kronik anksiyete, üzüntü ve depresyon; bununla birlikte sizden ayrılanlara ya da ayrılacak olanlara karşı yoğun bir öfke hissedersiniz. bu duygular yaşantınızın şiddetine göre dehşet, keder ve öfke olabilir. bazen çok kısa süreli ayrılıklara bile tahammül etmekte zorlanabilirsiniz.

    bir ilişkinizin varlığında, eşiniz(sevgili, partner, eş, arkadaş vb)in ölmesi ya da bir şekilde ondan ayrılma ihtimali nedeni ile aşırı endişe duyabilirsiniz.
    sevdiklerinizin ayrılmasını engellemek için onlara yapışma, aşırı sahiplenici ve kontrolcü davranma, karşı tarafı manipüle etme, sizi terk edenleri suçlama, kıskançlık, rakiplerinizle rekabete girme gibi tutumlar sergileyebilirsiniz.

    eşinizin yaptığı en ufak hareketi (sizinle ilgilenmeme, sizi yalnız bırakma vb.) onun sizi terk etmek istediğine ilişkin işaret olarak algılar ve bu davranışlara aşırı tepki verebilirsiniz.
    eşinize yapışabilirsiniz. tüm takıntınız eşinizi elinizde tutmak olabilir. artık eşinizle olan ilişkiniz hayatınızın merkezine oturmuş durumdadır. eşinizden birkaç gün bile ayrı kalmaya tahammül edemezsiniz. insanlar sizi “takıntılı aşık” olarak tanımlayabilirler.

    eşiniz sizi sevdiğini ve size bağlı kalacağını söylese bile buna bir türlü inanamazsınız. eşinizin söyledikleri size gerçekçi gelmez; ancak bunun sebebini bir türlü ifade edemezsiniz. kendinizi bir çıkmazın içinde hissedersiniz. bazen eşinizin size olan bağlılığını test edecek davranışlarda bulunabilirsiniz. ancak bu davranışlar bir ilişkiyi olumsuz etkileyecek davranışlardır. uzak durmanıza, sert davranmanıza, yok yere tartışmanıza rağmen sizin yanınızda kalıp kalmayacağına bakma gereği hissedersiniz.

    terkedilme şemasında şema kimyası kavramı, ikili ilişkilerinizde şemanıza uygun olan kişilerin size çekici gelmesini ifade eder. ayrılma ve terk edilme korkulan durumlar olmasına karşın, bu şemaya sahipseniz tutarlı/bağlı olmayan insanlara karşı bir yakınlık hissedebilirsiniz. yani sizi terk etme ihtimali bulunan kişiler size daha çekici gelir. terk edilme şemasına sahipseniz eşiniz şu özelliklere sahip olabilir:

    • evli ya da başka bir ilişkisi olduğu için size uzun vadede bir söz veremiyor.
    • birlikte zaman geçirmeniz için yanınızda değil (çok seyahat ediyor, uzakta yaşıyor, ya da iş kolik)
    • duygusal olarak dengesiz (alkol/hap kullanıyor, depresif, düzenli bir işi olamıyor) ve duygusal olarak tutarlı şekilde yanınızda olamıyor.
    • bir peter pan; yerleşik bir hayat istemeyen, birçok sevgilisi olma özgürlüğünü isteyen biri.
    • size karşı duygularından emin değil. sizi istediğini söylemesine karşın duygusal olarak geri duruyor. bir an sizinle yoğun bir sevgi yaşarken, başka bir durumda yokmuşsunuz gibi davranabiliyor.

    terapilerle çözüme kavuşabilecek bir sorundur. eğer benim gibi geç kalırsanız, bu problem dolayısıyla elinizde olmadan korkulara yenik düşüp canınızdan çok sevdiğiniz insanın sizden günde güne uzaklaşmasını izler, bir gün 'ben seni artık eskisi gibi sevmiyorum' dediğini duyar ve kendi kehanetinizi gerçekleştirirsiniz. (bkz: pygmalion etkisi)

    eğer aynı belirtileri yaşıyorsanız geç olmadan destek alın.
  • aynalarda izliyorum kendimi.

    gerçek bir yansımada yakışıklı, zeki, başarılı ve sosyal bir genç var. insanlar ona özeniyor, onunla konuşuyor ve onu seviyor. bunu biliyorum.
    kafamdaki diğer yansımalarda ise bir ezik var sadece. annesi, ona bakan halası, kuzeni, çocukluk arkadaşları tarafından terkedilmiş; hayatını toplamaya çalışan bir zavallı. üniversiteye kadarki tüm arkadaşlarıyla bağını koparmış çünkü neredeyse hepsi kendini beğenmiş "elit" kesim. oradan geriye kalan tek arkadaşı bir edgelord. bunları da biliyorum.

    ailesi yanında olmayan çocukların her şeyi nasıl içine attığını, ne kadar yük üstlendiğini, mutsuzluğunun sebebini bilebilir misiniz? ben çok iyi biliyorum. bunlarla nasıl savaşacağımı da.

    ama hâlâ korkuyorum.
    şu an yanımda olanlar küslüktü, hastalıktı, ölümdü... bir şekilde beni bırakacak diye korkuyorum.
    hiç sevgilim olmadı mesela. olur ki bir gün olursa, çocukken terk edilmenin hırsını o masumdan çıkarmaktan korkuyorum.
    içimdeki öfkemden dolayı herkesi çevresinden kovan, hiç arkadaşı olmayan biri olmaktan korkuyorum.

    hiç tanımadığınız insanların sizi bırakıp gitmesinden korkabilir misiniz?

    3 yıl sonrası editi: daha iyiyim. çok daha iyi.

    neredeyse ailemdeki en önemli insanı kaybediyordum. ama güçlü durdum. o böyle isterdi. allah'a şükür, hâlâ da istiyor.
    bir sevgilim oldu. aşağı yukarı tahmin ettiğim şeyler oldu. güzel şeyler, kötü şeyler. bitti, ve geriye daha sonrası için önemli deneyimler kaldı.
    öfkemin artık nasıl tetiklendiğini biliyorum: beni böyle hissettirenler. eğer böyle insanlarla karşılaşırsam, cevaplarını verip geçiyorum. online dünyada kafama takmıyorum.

    sözün özü dostlar, korkmayın. problemlerinize karşı savaşın. öfkeyle değil, güvenle. unutmayın, en iyi siz kendinizi mahvedebileceğiniz gibi, aynı zamanda kendinize en iyi siz yardım edebilirsiniz.
    kendinizi sevin. başkalarından fazla, ama abartmadan.
  • ailesi küçük yaşta boşanmış, ebeveynlerinden birini küçük yaşta kaybetmiş, ilgisiz bir anne/babayla büyümüş veya kendisine bakım veren kişilerin**** sürekli olarak değiştiği çocuklarda daha sık görülen şema tipi. küçük yaşlarda edindiğimiz bu şema tipi ileri yaşamımızdaki ilişkilere şekil verecek ana unsur oluyor aslında.

    bu şema tipine sahip bir insan ileride nasıl ilişkiler yaşıyor peki? kişinin küçük yaşta güveni sarsıldığı için ya sürekli kendisini terk edecek veya ilişki istemeyen birini ya da mıçmıç ilişki yaşayabileceği birini bulur. bu tip birey ilişkiye genel olarak "her ilişki zaten bir gün biter" mantığıyla başlar. evet, herşey bir gün biter fakat sağlıklı bir birey bu düşünceyi saplantı haline getirmez. diğer bir grup ise terk edilmeyeceği garanti olan bir ilişki seçiyor genelde veya her zaman terk eden taraf oluyor. çevrenizden biri ilişkileriyle ilgili "ben hiç terk edilmedim, hep terk eden taraf oldum" diyorsa ve bunu bir başarı/ övünme aracı olarak görüyorsa oturup biraz düşünmek lazım. kişiye bırakın terk edilmek, terk edilme ihtimali bile o kadar acı veriyor ki her zaman terk eden kişi kendisi oluyor. terk etmek veya terk edilmemek asla bir başarı değildir aslında.

    mesela bu kişinin boşanmış bir aileye veya ilgisiz bir ebeveyne* sahip olduğunu farz edelim. bu tip insanlar genelde "ben çocuğumu böyle yetiştirmeyeceğim/ona sevgi vereceğim/onunla ilgileneceğim" şeklinde konuşurlar ve çocuğa iki ebeveyninden alması gereken sevgiyi tek başına vermeye çalışırlar.* genel olarak çocuğu da kendisiyle aynı şema tipine sahip kaygılı bir birey olarak büyür. ben her zaman anneden alınacak sevginin ayrı, babadan alınacak sevginin ayrı olduğunu düşünürüm. ikisinden birini alamamış bir kişi eksik kalır. hiçbir anne bir babanın yerini tutamaz, vermesi gereken sevgiyi veremez. aynı şekilde hiçbir baba da bir annenin yerini tutup, vermesi gereken sevgiyi veremez. boşuna kendimizi kandırmayalım.
  • halaa şemalardan bahsediyorlar. aaaah psikanaliz aaaaahhh varoluşçuluk aaah aaaahh.
  • ilk altı sene herhangi bir terk edilme yaşandığında çocuğu daha çok etkileyen şemadır. bu sebeple, özellikle ikili ilişkilerinde sorun yaşayan ve geçmişinde terk edilme hikayesi olan kişilerin bu şemaya sahip olması daha yüksek olasılıklıdır.

    önce annesi, sonra babası tarafından farklı şekillerde terk edilmiş ve bunu birlikte olduğu insanlara ister istemez yansıtan biri olarak tek çözüm psikoterapi.
hesabın var mı? giriş yap