• 33 ya da 1000 taneli bir süs eşyası olmanın ötesinde bir kültürü, yaşama bakış açısını simgeleyen bir objedir.
    budizmden islama kadar pek çok inanışta kendine yer bulmuştur. inanışlar kendi aralarında büyük farklılık gösterse de tespihin varoluş amacı tüm inanışlarda üç aşağı beş yukarı aynıdır. inanılan ve inanan arasında köprü görevi görür.
    tespih, ipe dizilmiş 33 tane boncuktan çok ötede bir anlayışı ifade ettiğinden, taşıması, çekmesi, bir başkasına verilmesi, alınması derin bir görgü gerektiren bir objedir. tespih adabında cepten çıkarılıp çekilmeye başlanmaz. cepten çıkarılan tespihin imamesi sol elin avcu içerisinde tutulur ve sağ elle tespih sıvazlanır. sağ elle sıvazlanırken bittiği yerden tutulur sol elle imameye doğru sıvazlanır. bu tespihi sevmenin bir göstergesidir. birkaç kez yinelenir. sonrasında usulca çekmeye başlanır. bir başkasına verirken iki el tespihin altına yastık yapılarak, vermekten öte sunulur. karşı taraf da tespihi aynı özenle iki eliyle alır ve tespihi az önce anlattığım gibi önce bir sever sonra çekmeye başlar. bir başkasından tespihini istemenin yolu "hacı iki de biz sallayalım şunu" şeklinde değildir. "biraz da ben dolaşayım" denir. tespih esasında çekilmez, ruh ve beden tespihin üzerinde dolaşır. bunu hissederek istenir ve hissedene verilir. tespihin ustasının üzerindeki emeği helal edilir. çünkü gerçek anlamda sözünü ettiğimiz tespih, fabrikasyon, plastik tespihler değil. genelde kemane tezgahlarda yapılan ve hammaddesi afrikanın zehirli ağaçları olan tespihler. dolayısıyla pekçok tespih ustası bu zehirli ağaçların talaşını solumaktan erken yaşta vefat eder ve yine pek çok tespih ustası zehirleneceğini bile bile tespih yapmaya devam eder. tespih genelde yılan ağacı, öd ağacı, ateş ağacı, sandal ağacı gibi ağaçlardan yapılsa da en değerli malzemesi kehribar denen çam reçinesinin fosilleşmiş halidir. bunun dışında en önemli malzemelerden biri de mamut dişidir. kehribar ve mamut dişi genelde rusya'da bulunan malzemeler olduğundan, sovyetlerin dağılışının ardından türkiye'ye bol bol getirtilmiştir. mamut ve kehribar gibi az bulunan malzemelerin yanı sıra has tespihler gergedan boynuzu ile kaplumbağa kabuğundan yapılır. tespih yapmak için gergedan vurmak ya da kaplumbağa katletmek elbette caiz sayılmaz. ancak gergedan boynuzundan yapılmış bir tespihin gergedanı, kaplumbağayı ya da mamutu tespihte yaşattığına inanılır. belki de milyonlarca yıl önce ölmüş bir hayvan, allah ve kul arasında yaşamına devam eder.
    sonuçta tespihe saygı duymanın en büyük gerekçelerini sıralayacak olursak, allah ve kul arasında bir köprü, uğruna ölen bir usta ve tespihte varolan bir canlı, tespihin yalnızca erbabının kullanabileceği ağırlıkta olduğunun göstergesidir. tespih, allaha, kula ve hayvana, bitkiye aynı anda saygını göstermenin ve yaratıcıya ulaşmada sana aracılık etmesini dilemenin bir yoludur.
  • dervis, bir kucak elma ile bayırlar aşan bir genç kıza rast gelmiş bozkır sıcagında. yorgunluktan al almış kızın yanakları.

    "nereye gidersin? ne doldurdun kucagına?" diye sormuş.

    uzak bir tarlayı işaret etmiş kız.
    "sevdigim çalısıyor orada. ona elma götürüyorum."

    kaç tane diye soruvermiş derviş baba. kız şaşkın;
    "insan sevdigine götürdüğü şeyi sayar mı hiç?"
    usulca kırmış elindeki tespihi derviş!!

    edit:bir yerlerden alıntıdır ama nereden bilemedim şimdi.
  • toplumdaki genel kanıya inat, bir beyefendi aksesuarıdır.
  • ardı ardına sayıkladığımız bir isimdir bazen, aklın pamuk ipliğine dizilen.
  • rivayet odur ki:
    hz muhammed bir gün giderken zeytin çekirdeklerini bir ipe dizerek ip üstünde tek tek yana ayıran ve her bir tanesinde allah'ı anan bir kadın görmüştür ve hiç ses etmemiştir.
    hadis ilminde sükut ikrardandır ilkesi geçerli olduğu için hadis alimleri bu eylemi yapmakta bir sakınca olmadığı sonucuna varmışlardır.
    süphan (eski yazılışıyla sübhan) allah'ın isimlerindendir ve büyüklüğü anılmaya değer olan anlamına gelir. tespih (eski yazılışıyla tesbih) de aynı kökten türemiştir ve allah'ın büyüklüğünü anmak anlamına gelir.
    bu yüzden ipe dizili zeytin tanelerini tek tek çekip allah'ı anmaya da, bunu yapmak için kullandığımız şeye de tespih denir.
  • osmanlı kulturunde var olan ikramda, takdimde, vermede, almada derviş adap ve erkanına göre tesbih öyle elden çekilerek "hadi biraz da biz sallayalım" denilerek alınmazmış. saygıyla verilip "biraz ben de gezineyim" dermiş alan kişi. kimin yaptıgını anlamak için "kim çekti" diye sorulurmus, tesbihçilik de "yapıldı" denmezmiş.
    hapishanede de önemli bir kültür. nazım hikmet semiha' ya "bana tutun ve tesbih yolla" diyor. semiha da "buna benim dualarım sindi ellerimdeydi" diyerek gönderiyor.
  • çekeni rahatlatan, transa geçiren, mistik diyarlara götüren obje. yapımı özellikle türklerde bir sanat haline gelmiş zamanında. şimdilerde sadece aksesuar olsa da eskilerin çok kıymet verdiği, hürmet ettiği bir eşyadır. yapımı da (el işçiliği olarak) büyük incelik gerektirir. çünkü tanelerin hepsinin aynı boyda olması gerekir. biçim itibariyle farklı çeşitleri vardır: yuvarlak, beyzi, şalgami, armudi, yarım beyzi, yassıca yuvarlak... küçük taneli tespihlere kadın tespihi denir.
    hammaddesi taş (maden veya fosil) olabildiği gibi ağaç da olabilir. taş tespihlerde; akik, amber, bağa, cam, lüle taşı, fildişi, inci, kan taşı, kehribar, mercan, narçil, necef, sedef, şahmaksut, yeşim, yıldız, yüzsürü, zergerdan kullanılır.
    ağaç tesbihlerde ise şu ağaçlar tercih edilir. (sert olmalarından dolayı): abanoz, demir hindi, düveydari, gül ağacı, kelenbek, ku­ka, maverd, nebik, ödağacı, pelesenk, sandal, sırçalı kuka, yılan ağacı ve zeytin ağacı.
  • niçin tesbihat yaparız?

    allah'ı övüp onun gözüne girmek için mi?

    iyi ama böyle bir iş yalakalık olmaz mı?

    sizce allah bizim ona yalakalık yapmamızdan hoşlanır mı? veya yalakalıkla sonuç alabilir miyiz?

    veya bazı kelimeleri sürekli tekrar edip allah'ı bıktırma taktiği mi uyguluyoruz?

    allah, en sonunda canından bezip "eee yeter artık ama binlerce kez la havle çekip durdun, bıktım artık sesini duymaktan; ey melekler! verin şuna istediğini de, kessin sesini" mi diyor?

    dinlimizin de dinsizimizin de kafa yapısı işte böyle. karikatürize bir din anlayışı...

    peki işin aslı ne?

    tesbihten maksat, sürüngen ve memeli beyinlerine etki etmek ve onları belirli manalarla programlamaktır. bu yapılar son derece ilkel oldukları için ancak tekrar yoluyla terbiye edilebilirler. askerlikte yanaşık düzen eğitiminde yaptırılan sürekli tekrarların da hikmeti budur.

    sürüngen veya memeli beyni, sözlerin manasını korteks gibi anlayamaz elbette. bilhassa sürüngen beyni için bu tespit fazlasıyla doğrudur. ancak bu yapılar zaman içinde tekrar edilen sözün titreşimiyle rezonansa girerler. bu da onların anlamış olması sayılır.

    insan davranışlarının büyük çoğunluğu alt beyin kaynaklıdır. korteks ne kadar gelişmiş olursa olsun, alt beyni terbiye olmamış insan içinde bir yırtıcı hayvan saklar. tüm kötü ahlka yine terbiye olmamış alt beyinden doğar.
  • hangi kültürden bize girdi, hangi kültürlerde çekilir, bizim kültürümüzü tam olarak yansıtır mı gibi çekişmeli durumları ayrık tutup, magandanın, apaçinin elinden süre gelen ile birlikte namaz için olan kullanımını da ayrık tutarsak geriye kalan kullanım alanı ve iyi tespihe sahip olma duygusu için birkaç şey söylemek istiyorum.

    dededen babaya geçen birkaç tespih, babanın çektiği birkaç tespihle birlikte dikkatimi çekmişti bi' zaman önce ve manevi bi' hazla el koymuştum. yıllarca rahmetli dedem ve babam tarafından çekilen tespihlerin bana geçmesi, benim de bu tespihleri torunuma devretme hissiyatı nedeniyle de çok alakasız bi' şekilde tespih toplamaya başladım diyebilirim.

    tespihe olan ilgim de, çok yakın bi' abimin tespih toplama sevdasıyla başlamıştı. özel günlerinde kendisine hediye aldığım tespihlerle, tespihin detaylarına girmeye başladım ve birkaç yıldır hem tespih hediye etmeyi, hem hediye almayı hem de zaman zaman kendimi ödüllendirmek için beğendiğim parçaları toplamak benim için hobi kıvamında süregeldi.

    her ne kadar kullanımına uygun şekilde çekmekten ya da sallamaktan haz almasam da, evde televizyon izlerken elimdedir. kötü imajından ötürü ev ve ofis dışında kati suretle cebimden çıkartmam. kurtlar vadisi izleyerek büyümüş bi' neslin, tespihi kullanma amacıyla ve umuma açık alanda elinde tespih olan tiplerin fazladan özgüvenli olmasıyla alakalı sanırım, neyse.

    seyyar satıcılarda ve hatta artık günümüzde mendilci teyzelerde dahi tespih var. iyi de acaba onlar tespih mi? dışarıdan bakınca öyle, ipe dizilmiş, imamesi olan 33 taneden oluşan herşey tespih, dışarıdan bakan ve konuya vakıf olmayan birisi için ayırdediciliği yok, basit bi' nesne.

    manevi değerinden tutun, kullanılan tanenin ana maddesinden, üzerindeki işlemelerin, taneler ve imamenin işçiliğine kadar herşey tespihin değerine değer katar. iki liraya satılan mendilci teyze tespihlerinden, koleksiyonlarda yer etmiş yüz binlerce liralık tespihlere kadar tespihin maddi değer skalası tahmin edildiğinden çok daha fazla!

    piyasada en çok oltu taşı, kehribar ve türevleri ile ağaç hammaddeli tespihler revaçtadır.

    kimisi tek tespihini yıllarca çeker, kimisi de benim gibi çekmeden toplamayı tercih eder. tespih toplama işine girdiyseniz de zamanla iyi-kötü tespih ayrımı konusunda elden geldikçe fikir sahibi olursunuz. asgari düzeyde öğrenene kadar da ederinden fazla fiyatlara tespih alabileceğiniz gibi, ederinden ucuza da tespih borsalarında ya da elden tespih düşürebilirsiniz. bu işin ticaretinin belli bi' standartı olmadığı için tavsiyem, muhakkak bilen birine danışıp alışveriş yapmanızdır.

    tespih toplamaya yeni başlayacak kişiler için en önemli husus, para verdiğiniz tespihin, size söylenen hammaddeden yapılıp yapılmadığıdır.
    oltu diye satılıp 2. kalite gürcistan taşı, bakalit diye aldığınız tespihin katalin çıkması son derece muhtemeldir. burada hem satıcının insafına kaldınız hem de sırf pahalı diye almaya kalktığınız ürün yüzünden hakederek kerkildiniz.

    toz kehribar nedir, sıkma kehribar nedir, katalin, bakalit, ateş, zar, damla, saf kehribar malzemenin her birini aşağı yukarı tanıyacaksınız ki, size zar diye toz kehribar satmasınlar. o halde en aşağı fiyattan toplamaya başlayın, malzemenin ağırlığını, saydamlığını inceleyin, daha sonra vites yükselttiğinizde ayrım yapacak tecrübeniz olacaktır. ancak dediğim gibi, bilen birinin tecrübeleri ve anlatımıyla bu boku yiyin ki çok fahiş fiyatlara acı acı geçirmesinler.

    elimde iki liralık tespih de var, iki bin liralık tespih de, ve bu işin ucu da yok. şimdi alakasız biri bu entariyi okusa, "vay amua goyim, iki bin liraya tespih alan kerizler var" diyecek, böyle tipler karşınıza çıkacak. bunların bir kısmı radiohead, büyük ev ablukada filan dinleyen seküler çomarlar olacak, sakın bunların tespih hakkındaki aşağılayıcı triplerinden etkilenmeyin, tespih toplamak bambaşka bi' mecradır. sakın seküler çomarların gazına gelmeyin, keyfinize bakın.
  • severim sallamayı elimde oynamayı falan arabamda cebimde her daim vardır babamdan kalma bir alışkanlıktır sanırsam, ancak son 6-7 yıldır kolay kolay çıkartmıyorum sokakta sağda solda çünkü tespih kullanıyorsan ya dindar ya kıro ya maço ya mafya falansındır gibi bakıyor insanlar önyargılı oldular tespihe karşı.

    aslında insanlarıda suçlamamak lazım o instagramdaki sikindirik mekanlarda masaya tespih sigara koyup fotoğraf çektiren dallamalar oluşturdu bu önyargıları.
hesabın var mı? giriş yap