• bir nevi turk filmi senaryosu diyebilecegimiz hardy romanı. sonucta hardy genelde ingilterenin kirsal kesimlerini anlattigi icin pek de farklı olmasini bekleyemeyiz. bir anlik heyecana kapilip sonucta hamile kalan genc bir kizin basindan gecen aci olaylar...yine de tess, her ne kadar biraz low iq bir karakter olsa da sevimli ve sonucta haklidir...hayat boyle...iyykk...
  • kütlevi bir edebiyat eseri diyebileceğimiz, genel olarak ölümcül düzeyde sıkıcı olan, "kötü karakter yoktur abi, imminent will'dir kötü olan" babında yazılmış, tess isimli tabiri caizse götü yaraktan kutrulmayan, sürekli acı çeken bir karakter üzerine kurulmuş, okunmasa da olur türünden bir eser.
  • zeynep ergun'dan dinlendiğinde bile sıkıcı olabilen bir romandır. sınav kağıdı okumaktan nefret eden bir şahıs olduğu için de bu romandan abidik gubidik detayları sormaya bayılır.imminent will için (bkz: arthur schopenhauer)
  • kısaltılmış çocuk versiyonunun ekime doğru çıkacağı, thomas hardy'nin kitabı.
  • tess ve kocasi kadar soyle bir tutsam da dovsem dedirten roman kahramani bulmak zordur. o kadar bayik, o kadar aptaldirlar.
  • inanılmaz derecede sıkıcı, pembe dizi tadındaki roman. lisede derste rastgele öğrencilere sesli okutularak toplu uykuya dayanma işkencelerinde alet olacak kullanılmıştır.
  • bir thomas hardy romanı. d'urbervilles soyadı romanda durbeyfield * olarak geçer. tüm hardy romanlarında olduğu gibi bunda da olaylar wessex bölgesinde geçer. ana karakter tess john ve joan durbeyfield'in 7 çocuğundan en büyüğüdür. özetle roman tess'in başından geçen olayları, toplumun o zamanki değerlerini anlatır. bu romanda da hardy karamsarlığı yüzünden eleştirilmiştir. zaten bundan sonra yazdığı jude the obscure romanının da ağır eleştirilere maruz kalmasıyla roman yazmayı bırakmıştır.
  • kaç kere okuduğumu bile hatırlayamadım hatta biara bana ödev olarak verilen sevdiğim klasiklerdendir.
  • ortaokul yillarinda zorla okutulan bir eser. yanlis hatirlamiyosam bu tesse tecavuz ediyolardi ya da kendi istegiyle biriyle mi yatiyodu sonrada pisman mi oluyodu ne oluyodu hatirlamiyom. sonra bunun cocugu oluyodu bir ton pismalik bir ton uzuntu cile falan. bizde paylasiyoduk tabi kitabi okurken tessin bu uzuntusunu, cilesini. ayrica bu tess denen arkadas cocugu olunca bak burasi hala aklimda uyduruyoda olabilir uydursamda yine de aklimda, cocugunu bole bi nefretle opuyodu, kendi cocugu olmasi dolayisyla sevgiyle, gayri mesru olmasi dolayisiyla bi nefretle ya da tecavuzden kaynaklanan nefret o kismi hatirlayamadigim icin bilinmez. ayrica bize okutulan versiyonu sayesinde maiden kelimesini ogrendiydim. esek kadar bir chapterin basligi maiden, no more maiden gibi bisiydi. o yillarda bole maiden, virgin, juvenile falan kitapta gormek zordu. o yillar zor yillardi, dergiler posette satilir herkese satilmazdi. serhat abi servisin arkasinda bu yayinlardan yol boyunca okur ogun sansliysak bize de gosterirdi. cuma gunu sabah kusaginda tess in acilarini paylasir ogleyin yemekhanede mercimek corbasi salata lahmacun triosunu yerdik. simdilerde ne zaman lahmacun yesem tessin cilekes yasami fonda maiden no more maiden diyen tok sesli bir arkadasla hatirladigim kadariyla gozumun onune gelir.
  • filmi yapılmış romandır... nastasia kinski oynar filminde, ve masum güzellik tribinde ender görülen bu ablamız rolün hakkını verirken, bize de iç geçirmek kalır. (anne bigün ben de alin taşçıyan gibi film anlatabilecek miyim??)
hesabın var mı? giriş yap